06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... ? Fatih BALKIŞ alim M. Spatar (1928) hem politik kimliğiyle hem de kültürel yaşama katkılarıyla tanınan önemli bir isim. Nâzım kuşağının, yaşadığı çağı bütün yönleriyle algılayan ve onu açıklayıcı kılan entelektüellerinden biri. Siyasi yaşamı, tutukluluk ve sürgün yılları 50’li yıllarda başlayan politik mücadelesi koca bir yaşama yayılmış ve halen sürmekte. Öğreniminin ilk yıllarında edebiyata ve müziğe duyduğu ilgi bir yaşam boyu peşinden gideceği bir tutkuya dönüşmüş, sonunda onu titiz bir araştırmacı yapmış. Yalnızca çağdaş Türk müziğinin değil, dünya müziğinin önemli şahsiyetlerini mercek altına almış ve geniş çapta değerlendirmiş. Müzik Yazılarım Halim M. Spatar’ın zaman içinde çeşitli dergilerde yayımlanmış yazılarından oluşuyor. Bu yazılar hem Spatar’ın çok yönlü dünyasını ortaya koyarken, aynı zamanda adını hep duyduğumuz hatta efsane haline gelen kimi önemli çığır açıcıların bilinmeyen yönlerine ışık tutuyor. Spatar’ın konuya yaklaşırken bir bilim adamı titizliğinde davrandığını söylemek gerek. Yazıların hazırlanmasında yerli ve yabancı kaynakların kullanımı yanında kişisel deneyimlerin, algılamaların da etkisi büyük. Ama hepsinden önemlisi Spatar’ın konu ne olursa olsun, anlatılan şeyi toplumsal bir bakış açısıyla değerlendirmesi ve eleştirel bir tavır alması. Bu da çağının aydınına yakışır bir davranıştır. H Müzik Yazılarım Kısaca bir mücadeledir insan. Onun bu utkusu devrimleri, savaşları ve kazanımları ve hayal kırıklıklarını doğursa da, insan bir değer olarak vardır, ama onaylanmamış ve bilinmeyen bir değer. Spatar da bütün bu değerlerin temelinde müziği bulmuş onu ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Müziğin evrenin soluk alıp verişleri olduğunu bilir. Büyük bir yazara, toplumsal bir olaya, kültürel bir devrime yaklaşırken müziğin araçlarını yanına alır ve orada en diplere gizlenmiş olan seslerin, ezgilerin peşine düşer. Dünya dev bir sahnedir, ama aynı zamanda bir müzikaldir de. Spatar’ın henüz yirmi bir yaşındayken Türk müziğinin önemli isimlerinden Mahmut Ragıb Gazimihal ile 1948 yılında yaptığı bir söyleşi onun heyecanını ve müziğe olan tutkusunu yansıtması bakımından ilginçtir. Gazimihal bir araştırmacı, icracı ve hoca olarak çağdaş çoksesli Türk müziğine katkıda bulunmuş değerli bir isimdir ve Spatar bu bilinmeyen değerimize dikkat çekmektedir. Büyük Macar besteci Bela Bartok ve Adnan Saygun’un buluşması da onu ilgilendiren konulardan biridir. Bela Bartok o yıllarda ülkemizde çeşitli araştırmalar yapmak için gelmek istemiş, bunların bir kısmını Adnan Saygun’la birlikte gerçekleştirmiş ve daha sonra Türkiye’de yaşamak ve Türk müziğini incelemek için talepte bulunmuştur. Ne var ki, Adnan Saygun’un da üzülerek söylediği gibi bürokrasi bunu engellemiştir. Oysa dünyaca ünlü bir müzisyenin ülkemizle ilgilenmesi hayranlıkla yöneltilmiş bir bakış değildir. Tıpkı Artaud’nun, Brecth’in ve Barba, Grotovski gibi tiyatro adamlarının Doğu’ya yönelişlerini anımsatır bize. Türkiye Batılı bir besteci için kendi kaynaklarını yeniden keşfedebileceği zenginlikleri ona fazlasıyla sunmaktadır. Ama Spatar’ın yazının içine gizlediği hayal kırıklıklarını okur ayrımsar. Bu iktidara bürokrasiye, külM. Halim Spatar eşi ile birlikte... türler arası etkileşimin belki de ilk kez anlamlı bir biçimde kurulacağı süreci engelleme çabasıdır bu. DENEMELER Fransız yazar Romain Rolland’ın Fransızlar, Almanlar ve Ruslar tarafından dışlanması ve müzik sayesinde yaşama tutunmasının öyküsünü; dünya savaşı öncesinin önemli politik figürlerinden Paul Robeson’un ışıltılı yaşamı üzerine üç denemeyi; yirminci yüzyılın önemli devrimci bestecilerinin etkinliklerini; popüler müziğin önemli ismi Eric Bogle’un Gelibolu üzerine yazdığı bir şarkının çözümlemesini ve John Cage’in yaşamına dair ilginç olayların anlatıldığı cümleleri bu denemelerde keyifle okuyabilirsiniz. Ruhi’nin Sazı isimli yazı ise gerçekten bir dönemi siyasi olarak etkilemiş ve entelektüel yaşama katkıda bulunmuş isimlerin aynı cezaevinde geçirdikleri günlere ait bir anıdan oluşuyor. Ruhi Su, Ulvi Uraz, Arif Damar, Ahmed Arif ve Vedat Türkali gibi isimlerle birlikte geçirilen o zamanları ince bir duyuşla anlatıyor, Spatar. Yazıyı okuduktan sonra o döneme ait ortaya çıkmamış daha nice önemli gerçeklerin olduğunu ayrımsıyor insan. Bu süreci öğrenmenin, toplumsal ve tarihsel bir bilinç yaratmadaki en önemli unsurlardan biri olduğunu düşünürken, Halim Spatar’ın anılarını ve mücadeleye adanmış yaşamını daha fazla merak ediyor insan. Bu yaşamı ve bıraktığı izleri bir kitaba dönüşmüş olarak görmek dileğiyle, saygılar. ? ADANMIŞ BİR YAŞAM Halim Spatar’ın kültüre, sanata ve müziğe adanmış yaşamı onun insana bakışını belirleyen en önemli unsurlardır. Çünkü bütün bu oluşlar insanı ve onun doğasını ilgilendirir. Spatar da insanın peşindedir. Eyleyen, buyuran, ideolojilerin savurduğu ve yüzyıllardır kendini gerçekleştirmeye çalışan insanın. Yalnızca parlak bir yıldızın hediye edildiği bir unsur değildir insan; çabalaması, tırnaklarıyla kazıyarak derinlerdeki gizi bulması ve ayağa kalması gerekir. Müzik Yazılarım/ Halim M. Spatar/ Pan Yayıncılık/ 198 s. Ravel ? Beki HALEVA sıfatlar. Tıpkı romanlarının kahramanları gibi, yoksa kahramanları mı ona benzemektedirler? Jean Echenoz’dan söz ediyorum, edebiyat tutkunlarının yakından tanıdığı, eleştirmenlere göre son otuz yıl içinde Fransız edebiyatını ağır bir psikolojiden ve her türlü nostaljiden uzak, sıra dışı biçemiyle yenileyen ve son kitabı Ravel’le Fransa’da yine çok ses getiren ünlü yazardan. Yetmişli yılların sonlarında ilk kitabı yayımlandığında edebiyat dünyası şaşkın bir dönem yaşamaktadır. Kuramlar gerçeklerle gitgide daha az ör M SAYFA 18 esafeli, nazik ve dalgacı, işte arkadaşlarının, yayıncısının, yakınlarının kendisine yakıştırdıkları tüşmekte, deneyler, sistemler yürümemektedir artık. Realizm ile natüralizm iktidarı kaybedeli epey olmuştur. “Gerçek yaşam” nasıl girecektir bundan böyle sayfalara? Yazar ondan uzaklaşmayı seçecek, belki de kendine göre yeniden kurgulayacaktır onu, karalar çalarak, dalga geçerek, inciterek ya da yapma çiçekler, ucuz heyecanlar, sığ duygularla bezeyerek. Romana veda etme zamanı mı gelmiştir acaba? Çıkış yolları, başka görüş açıları yok mudur? İşte Echenoz böylesi bir ortamda, roman alanını hiç terk etmeden arayışlarının peşine düşer ve sıradanlığa sırt çevirmeden, ona karşı cephe almadan kendi dünyasını kurar. Yoksa kendi “yöntem”ini mi demeli? Ravel’le onuncu kitabını yayımlamış olan yazar kararsızlık yıllarını geride bırakıp 1979’da ilk kitabını çıkardığında otuz iki yaşındadır ve o gün bu gündür hep aynı başarı çizgisinde sürdürmektedir meslek yaşamını ödüllerle süsleyerek: 1983 Medicis Ödülü (Cherokee), 1989 Avrupa Edebiyat Ödülü (Lac / Göl), 1999 Goncourt Ödülü (Ben Gidiyorum), 2006 François Mauriac Ödülü (Ravel). BAŞARININ SIRRI NEREDE? Bu başarının sırrı nerede gizlidir? Bu sorunun yanıtını elbette yapıtında aramak gerekecektir. Aralarına diyalogların mıhlandığı bir kuyumcu titizliğiyle işlenmiş cümlelerle, tuhaf kaçan sıfatlarla, düş ortamını çağrıştıran, çekip uzatılmış bir uzamla okuyucuyu ilk önce şaşırtan, hızla içine alan, ardından da hayrete düşüren KİTAP SAYI ? CUMHURİYET 912
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle