Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? doğal sonucu olan insan durumlarını okuyucuyu içten devindiren bir yazınsal duyarlılıkla betimlemektedir. Yapıtın şu bölümü, yazarın anlatı becerisinin düzeyini göstermektedir: “Biliyorum… Yıllar geçse de… aramızdaki sıcak bakışlar eskimez. Ya da güneşten, söğütten, sudan, ateşten, dumandan, kuştan, taştan, aranıştan, aşktan, ayrılıştan bir parça olmuş seslerimiz…. Senin yokluğunda adım öyle üşüyor ki, bir bilsen. Öyle soğuk ki bana seslenen sesler.” KÜLTÜR ÇEŞİTLİLİĞİ “Gidenler Gelenlerdi” adlı öykü kitabı, aynı zamanda “Kaftarküski” öyküsü örneğinde olduğu gibi, Anadolu kültür çeşitliliğinin, çokboyutluluğunun, kültürel geçişimlerin, tarihsel geçmişin, karşılıklı öldürümlerin ve yaşatımların insancıl anlatımıdır. Yazarın çok önemsediği ve özellikle köy yaşam tarzının yansıtıldığı masal, söylence ve mit oluşturma gibi düşünce ve anlatı biçimleri, öykülemenin yazınsal arka alanını oluşturmaktadır. Uzun süre eylemli olarak futbol da oynayan Alper Akçam, spor bağlamındaki gözlem ve yaşantılarını “Rıfat Ilgaz'ın bir gecelik Karabük konukluğu anısına” adadığı “Şalter Kemal”de öyküler. Kitaba adını veren öykü olan “Şalter Kemal'in Büyüsü”nde kahramanın sporda başarının kaynağına ilişkin “hüner, delikanlı yüreği taşımaktır. Hüner, kasırgaya, sele karşı eğilmeden durmaktır” sözleri, Anadolu insanının doğruluk, eğilmezlik anlayışının anlatımı gibidir. Alper Akçam, bu kitabında da insancıl eleştirelliği, anlatının insan sıcaklığıyla bütünleşmesini başarmaktadır. Alper Akçam'ın ayrıcı özelliklerinden biri de süreklilik gösteren yazınsal üretimine koşut olarak sürdürdüğü yazınkuramsal çalışmalarıdır. Yazar, yazınbilimsel etkinliklere düzenli ve ufuk açıcı katkılarla katılmaktadır. Bu kapsamda çok sayıda bildiri sunmakta, konferanslar vermektedir. Yazın eleştirisine ilişkin, örneğin, “eleştiride öznellik” gibi konularda denemeler yazmaktadır. Yukarıda saydığım üretim etkinlikler arasında Alper Akçam'ın “Karnaval ve Türk Romanı” (Ürün Yayınları, Ankara 2006) adlı yazınkuramsal araştırması, kanımca, önemli bir yer tutmaktadır. Bu yapıt, Rus yazınbilimci ve filozof Michail Bachtin'den kökenlenen ve öncelikle bütün yazınsal türleri kendi içerisinde toparlayan romanın sözçokluğu, sesçokluğu, bilinç çokluğu ve biçim çoğulluğunu içerisinde barındırdığı savına dayanan yazınkuramsal birikimi, Türk yazınına uyarlama denemesi olarak nitelendirilebilir. Alper Akçam'ın yazın kuramına ilişkin yapıtına kaynak olan kuramı anahatlarıyla açımlamak yararlı olabilir. Bachtin, Stalin döneminin yaşam ve düşünce biçimlerini tekleştirme dayatmasına karşı yazınsal çeşitliliği ve çoğulluğu temel alan bir karşı duruş geliştirmeye çalışmış ve etkinliklerinden dolayı sürgüne gönderilmiştir. Yazında çeşitlenme ve çoğullaşmanın kaynağını öncelikle halk yazınında arayan bu yazın filozofu, “karnaval” kavramını kuramının temel koyucu ilkesi olarak dizgeleştirmiştir. Bireysel deneyimlerinin de etkisiyle Bachtin'in yazın kuramına aktardığı “teklikçokluk” kavram çifti, daha çok egemen düzenin her türlü yolu kullanarak bilinçleri benzeştirmesi, tekilleştirmesi ve bu tekilleştirici etkiye karşı özgünlüğünü ve özgürlüğünü korumaya çalışan tekil bilinçlerin çeşitliliğini dile CUMHURİYET KİTAP SAYI getirmek için kullanılır. Bachtin'in kuramının temel taşı olan diyalogmonolog ya da çoksesliliktek seslilik karşıtlığı da bu bağlamda değerlendirilebilir. İletişimsel eylem anlamında diyalog (söyleşim), Bachtin'e göre, iki eylem bağlamının sınırında gerçekleşir; dolayısıyla, diyalojik (söyleşimsel) bildirim, zorunlu olarak “diyalog durumlarında” olur. Her bildirim ya da söylem, başkalarının ürettiği önceki bildirimlerle bağlantılı olarak ve daha sonra üretilecek olan bildirime yönelik olarak gerçekleşir. Dolayısıyla her sözcük, kaçınılmaz olarak söyleşimseldir. Sözcüklerin ve söylemlerin söyleşimselliği, yazınsal metinlerin çokkatmanlılığının ve yoruma açıklığının temelini oluşturur. Bachtin, monologdiyalog karşıtlığını açımlamak için “karnaval” kavramını kullanır. Karnaval, Bachtin'e göre, toplumsal ve siyasal hiyerarşilerin, erk ilişkilerinin, üst ve alt, yaşam ve sanat, gülen ve kendisine gülünen arasındaki sınırların görece ortadan kalktığı, toplumsaltarihsel varoluşun somutlaşmış durumu olarak gülmenin ve gülme kültürünün başatlaştığı, sıradan halk kesimlerinin her türden olumsuzluğu daha rahat eleştirebildiği, var olan düzeni sorgulayabildiği ortamdır. Karnaval ortamı bu nitelikleri nedeniyle, yerleşmiş algılamaları sarsar; bir kültür içerisinde karşıt kültür eğilimini olanaklılaştıran karnaval, genel olarak “özgürleştirici” bir özyapıya sahiptir. Bachtin'in geliştirdiği karnaval kavramının sosyal eleştiriyi, gülme kültürü bağlamında bireyi özerkleştirici ve özgürleştirici “anı” ve etkiyi kuramsallaştırmak amacıyla, yazın kuramında “karnavalizm” kavramı yerleşmiştir. TÜRK YAZININDA ÇOKSESLİLİK Alper Akçam, seçici bir yaklaşımla ayrıştırdığı geniş bir kaynakçaya dayanan “Karnaval ve Türk Romanı” adlı araştırmasında halkın yazınsal üretimini de gözeten bir yaklaşımla Türk yazınında çoksesliliği ve söyleşimselliği irdelemektedir. Araştırmacıyazar bu kapsamda Hüseyin Rahmi, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Kemal Bilbaşar, Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu, Dursun Akçam, Orhan Pamuk, Latife Tekin ve Hasan Ali Toptaş'ın yazınsal yapıtlarında karnavalesk anlatı ve biçem unsurlarını dizgeli bir tutumla ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Böylece, anılan yazar ve yapıtların kültürel çeşitlenmeye, demokratik çoğullaşmaya ve söyleşimsel birikimden yararlanan tekil bilinçlerin özgürleşmesine yaptıkları olası katkıları belirginleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, “Karnaval ve Türk Romanı”, kavramlaştırma sorununa değinmemekle birlikte, Türkiye'de yürütülen yazınkuramsal tartışmaya belirgin bir katkı niteliği taşımaktadır. Kavramlaştırma bağlamında Bachtin'in temel aldığı “diyalog” için “söyleşim”, “diyalojik” için “söyleşimsel” ve “diyalogisite” için “söyleşimsellik” karşılıklarını önermek isterim. Alper Akçam'ın yapıtları toplu olarak değerlendirildiğinde, belirgin özelliklerinin yazınsal söylem oluşturmanın başlıca unsurlarından olan kurgu sağlamlığı, konu ve olayların yazınsallaştırmaya uygunluğu, kahraman ve yer betimlerinin belirgin görselliği, izlek'in gerektirdiği biçem özgünlüğü ve anlatının tekilliği gibi nitelikler olduğu görülebilir. ? (*) Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi 912 SAYFA 17