Katalog

Vitrindekiler Tembel Yemek Kitabı/ Emine Demirel Yılmaz/ İmge Kitabevi/ 250 s. Bu kitap, yemeği seven ancak pişirmeye vakti olmayanlar, yemek yapmaktan haz duymayanlar ve yemek pişirmeye yeni başlayanlar için tasarlanmış. Emine Demirel Yılmaz bir "aşçı" ya da bir "yemeiçme uzmanı" değil ve kendisini "lezzetli ve sağlıklı yemekten hoşlanan, ama yemek yapmaya az zaman ayırmak isteyen, tembel biri" olarak tanımlıyor. Kitap yazma fikri, yazarın "tembel formülü" dediği yemek tariflerini yazması için yapılan öneriler sonucu ortaya çıkmış. "Tembel Yemek Kitabı"nda, 1015 dakikada pişirilebilecek yemek tarifleri bulunuyor. Büyükelçi/ Emir Kıvırcık/ Goa Basım Yayın/ 224 s. II. Dünya Savaşı sırasında Fransa’da hem Nazilere hem de Nazi işbirlikçisi Vichy hükümetine karşı çıkma cesaretini gösteren Türkiye Cumhuriyeti Paris Büyükelçisi Behiç Erkin binlerce insanın hayatını kurtarır; Türk ulusunun desteği ile tüm dünyaya insanlık dersi verir. Bu kitap, Nazi Almanya’sına kafa tutan bir Kurtuluş Savaşı komutanının, Atatürk’ün yakın arkadaşı Behiç Bey’in hikâyesini anlatıyor. Bazen Erkek de Sever/ Nurgün Erdinç/ Düş Yayınları/ 302 s. "Bazen Erkek de Sever", Ömer’e âşık olan Gamze’yle, bu aşktan bucak bucak kaçan, kadınlarla sadece gecelik ilişkileri tercih eden Ömer’in öyküsünü konu alıyor. Eşcinsel Ferruh ve evliliğinde sorunlar yaşayan Tolga’nın ilişkileriyle renklenen roman, kimi zaman ayrılıklarla ve özlemlerle hüzünlendiriyor. Barışa Dair Bir Hikâyemiz Olsun/ Orhan Miroğlu/ Agora Kitaplığı/ 202 s. "... Kürtlerle Türkler arasında cesetlerden örülen duvarlar bütün heybetiyle toplumsal geleceğimizi tehdit etmeyi sürdürüyorken, kimse bizi dağlardan toplanacak yeni cesetlerden yeni duvarlar örmenin faydalı olduğuna inandırmaya kalkışmasın. Omuzlarımız yoruldu, yüreklerimiz burkuldu, kan ağlıyor içimiz, ayaklarımız artık yeni duvarları ve yeni tabutları taşıyamaz. Onurumuz hele, onurumuz ve vicdanımız böyle bir acıya, böyle bir felakete bir CUMHURİYET KİTAP SAYI 891 daha katlanamaz. Şiddetin sürekliliğine ve kutsallığına inanmıyoruz. Hiçbir vatan toprağı, hiçbir ulusun, hiçbir sınıfın çıkarı, bir sevgilinin gözlerine dalıp gitmeye ne fırsat ne vakit bulabilmiş ve bedeni kurşunlara hedef olduktan sonra, belki de sadece kod adıyla anılacak olan 'isimsiz' bir gencin ya da bir Mehmetçiğin hayatından daha değerli değildir." Bu kitapta Orhan Miroğlu’nun siyasi yazıları yer alıyor. Lirika’ya Akan Irmak/ Hüseyin Avni Cinozoğlu/ Yalın Ses Yayınları/ 144 s. "Her şairin şiirinde, okuyucusuna ait hem saklı hem de hazır ‘kendi okur dünyası’ vardır. Bu bağlamda, hiçbir şair okuyucuya haksızlık etmez diye düşünüyorum. Şair, bitmek tükenmek bilmeyen yaşam zenginliği içinde, sahip olduğu özgün dilini, sesler ve sözcükler dünyasına daldırarak, açtığı pencereden okurun bakmasını, kendini ve yaşadığı dünyayı keşfetmesini sağlar." Hüseyin Avni Cinozoğlu’nun şiir ve edebiyat üzerine denemeleri yer alıyor bu kitapta. Tarlalardan Ocaklara, Sefaletten Mücadeleye/ E. Attila Aytekin/ Yordam Kitap/ 96 s. ZonguldakEreğli kömür havzasında madenciliğin başlaması, hem bölge halkı hem de Osmanlı İmparatorluğu için çok önemli bir gelişmeydi. Bu yapıtta, emek tarihçiliğine ilişkin bir değerlendirme yapılıyor ve havzanın tarihi genel hatlarıyla aktarılıyor. Ardından da havzadaki işçilerin durumu ve meydana gelen değişme iki ana tema etrafında inceleniyor: İşçi ücretleri ve iş kazaları. Tiresias’ın Memeleri/ Guillaume Apollinaire/ Çeviren: Ayberk Erkay/ MitosBoyut Yayınları/ 80 s. Sürrealizm ve Orfizm’in isim babası, 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan Kübizm, Dadaizm, Fütürizm gibi öncü akımların başlıca temsilcilerinden Polonya asıllı, Fransız şairi Guillaume Apollinaire’in bu oyunu, konusunu Antik Yunan mitolojisinden alan, ve toplumda kadının yerini sorgulayan, tarihteki ilk sürrealist oyun olma özelliğini taşıyor. Kitapta ayrıca yazarın, A. Breton’un sürrealist manifestosuna öncülük etmiş, "sürrealizmin ilk manifestosu" olarak kabul edilen bir önsözü ile çevirmenin, yazarı ve oyunu tanıtan kapsamlı bir yazısı bulunuyor. Toplu Oyunları 1/ Ceren Olpak/ MitosBoyut Yayınları/ 128 s. Bu kitapta Ceren Olpak’ın dört oyunu yer alıyor. "Gün Anneme Gebe", tek kişilik bir kadın oyunu. Oyunda, kadınlık onuru, annelik sorumluluğu ve kusursuz bir kadın olma problemi irdeleniyor. "Aydınlık Ama Kaç Mumluk", Tanzimat’tan bugüne, önemli toplumsal dönüşüm süreçlerinde, aydınların düşünce, eylem ve davranışlarının sorgulandığı ve tartışıldığı bir oyun. "İziniz Var", işsizlik, sosyoekonomik ve politik nedenlerle başka ülkelerde yaşam arayanların öyküleri... "Coşku ve Sayıklama" ise, sanatçıların sanatsal coşku ve özgünlüklerini ancak toplumsal yaşamın içine girerek bulabileceklerini vurgulayan bir oyun. Karanlığın İnsana Verdiği Güç/ Tolstoy/ Çeviren: Mehmet Cenan/ Salyangoz Yayınları/ 172 s. "Karanlığın İnsana Verdiği Güç"te Lev Nikoloyeviç Tolstoy bir ahlakçı olarak ortaya çıkıyor. Rus toplumundaki ve kilisedeki çöküşü anlatmaya çalışıyor. Biraz da pervasızca anlatıyor bunları. Yapıt, bu pervasızlık nedeniyle sansüre uğrar ve Tolstoy, bir uyarlama yaparak onu oyuna dönüştürür. Bu kitap, "Karanlığın İnsana Verdiği Güç"ün ilk şekli. Kusursuz Kabus/ John Saul/ Çeviren: Barbaros Bostan/ Artemis Yayınları/ 366 s. Lindsay, bir gece ansızın yatak odasında ortadan kaybolunca, her ailenin kabusu olan şey Kara Marshall için gerçeğe dönüşür. Polis, Lindsay'in evden kaçan, hayal kırıklığına uğramış genç bir kız olduğunu, ailesi şehre taşınacağı için arkadaşlarını ve okulunu bırakmak istemediğini düşünür. Ancak evlerini müşterilere gösterdikleri bir günün ardından Lindsay odasına bir yabancının girdiğinden şüphelenmiştir. Kara, isimsiz ve kalabalığın arasına kolayca karışabilen bir yabancının kızının peşinde olduğuna inanmaktadır… Avlu/ Andreas Franghias/ Çeviren: Berin Myisli/ YKY/ 436 s. "Avlu", 2. Dünya Savaşı'nın yıkıntıları arasındaki Atina'nın belki de en yoksul mahallesinde yaşayan ? SAYFA 35