Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Haluk Gerger yeniden biçimlenen(!) Ortadoğu'ya bakıyor ABDOrtadoğuTürkiye Haluk Gerger'in kapsamlı araştırması, Soğuk Savaş’tan Büyük Ortadoğu Projesi’ne, ABDOrtadoğuTürkiye ilişkilerini ele alıyor. ? Necati ABAY çürüme süreci irdeleniyor. Bu bölümde "Arap sosyalizmi" ayrı bir başlık altında anlatılıyor. Haluk Gerger, "Ulusal solcu küçük burjuvazinin ufku, kapitalizmle, Batı hayat tarzıyla sınırlıydı; milliyetçilik, sosyalist söylem, dinsel ögeler gibi pek çok unsurun bulamacından bir devlet kapitalizmi, askeri diktatörlük yaratmışlardı. Bağrında, özel sermayenin ipleri eline alacağı bir aşamayı ve emperyalizmle uzlaşmayı barındıran bu millici hareketin işçi ve emekçiler için toplumsal kurtuluşu getirmesi söz konusu değildi." saptamasında bulunarak "Arap sosyalizmi"nin teorik eleştirisini de yapıyor. ÇIPLAK POLİTİK GERÇEK Üçüncü bölümde Birinci Körfez krizinden 11 Eylül saldırısına, Afganistan’dan Irak’a adım adım işgal ve yeniden direniş süreci irdeleniyor. Kitap, bir bakıma Ortadoğu’nun 1950’den günümüze dek uzanan tarihsel kesitinin, çıplak politik gerçeğinin panoramasını yapıyor. Dolayıdaha sonraları, Menderes hükümeti ile İsrail yetkililerinin üst düzeylerde gizli görüşme ve işbirliği yapması gerçeğinin altını çizerek, bu politik tavrın, Arap dünyasında büyük tepki uyandırdığını belirtiyor. Haluk Gerger, 1948 yılında, Filistin’in Birleşmiş Milletler kararıyla bölünmesi ve İsrail’in kurulmasının, Arap coğrafyasına ve yüreğine bir ölümcül hançer olarak saplandığını belirttikten sonra Araplarda oluşan öfke ve duygu patlaması konusunda şunları söylüyor: "Siyonist terör, emperyalist desise ve BM çerçevesinde Güney Amerika ülkelerinden Sovyetler Birliği’ne, Asya’dan Avrupa’ya dünya devletlerinin birleşip Filistin’i bölme kararı alması sonucu İsrail’in kurulması, ardından da gelen askeri yenilgi, Araplarda bugüne dek uzanan duygu patlamalarını yarattı, genel olarak hayatı biçimlendiren, yönlendiren unsur oldu. Haksızlık karşısında öfke, askeripolitik çaresizlik karşısında utanç, kardeşlerinin sefaleti karşısında eziklik ve acı Arapları derinden yaralaİsrail’e. Gerçekten de, ilk Hawk sistemi Dimona çevresinde konuşlandırılmıştı. Siyonist Devlet’e, göz yumularak, kaçak yollardan, ‘nükleer yakıt’ gönderildiği de herkesin bildiği ‘sır’lardandır." (s. 294) Haluk Gerger, ABDOrtadoğu ilişkileri konusunda "ABD, yarım yüzyılı aşkın bir süredir saldırıyor Ortadoğu’ya; saldırıyor, çünkü orada hiç gerçek hâkimiyet kuramadı, hegemonyasını tesis edemedi. ABDOrtadoğu ilişkilerine ilişkin yapılması gereken ilk nesnel tespit bu olmalı." (s. 549) şeklinde önemli bir saptamada bulunuyor. KIBRIS VE İNGİLİZLER Kitapta, Demokrat Parti hükümetinin başbakanı Menderes’in, Kıbrıs’ın İngilizlerin elinde kalmasını isteyebilecek kadar kendisini kaybetmiş olduğu da açıklanıyor. "Ama artık ok yaydan çıkmıştı ve ABD, bu yeni yöntemi denemekte kararlıydı. Türkiye yöneticileri de kendilerini bu yola adamışlardı. Daha 1952 yılında Dışişleri Bakanı Köprülü, İngiliz Birmingham Post gazetesine verdiği demeçte şöyle demişti: ‘Ortadoğu emniyette olmadığı müddetçe, Avrupada kendini emniyette hissedemeyecektir... Ortadoğu’nun kalkınması ve müdafaası için bu bölge ile Batı arasında işbirliğini sağlamak Türkiye’nin vazifesidir.’ (Aktaran Ömer Kürkçüoğlu, Age, s. 72.) "Şimdi artık görev zamanıdır. Türkiye, DP iktidarının yarı resmi yayın organı konumundaki Zafer gazetesinde belirtildiği gibi, kendisine düşen ‘mukaddes vazifeyi müdrik’ biçimde yola koyulacaktır. Türk Hükümeti kendini doların belirlediği ‘mukaddesat’a o kadar kaptırmıştır ki, Ekim 1954’te Türkiye’ye gelen Irak Başbakanı Nuri Said’e Menderes, Irak’taki İngiliz askerlerinin kalmasını telkin etmiş ve ‘şayet Kıbrıs’ın İngilizlerin elinde kalmasıyla Türkiye’ye verilmesi arasında bir seçim yapacak olsa, Ortadoğu’nun savunmasına katkıda bulunması için Kıbrıs’ın İngilizlerin elinde kalmasını yeğleyeceği’ni söylemiştir." (s. 8889) Ortadoğuya yönelik ABD saldırganlığının güncelliğini koruduğu, tetikçisi İsrail’in başta Filistin’de olmak üzere Araplara yönelik yeniden kapsamlı bir saldırı sürecine girdiği, Lübnan’ı işgal ettiği bir süreçte ABDOrtadoğuTürkiye kitabı mutlaka okunması gereken bir kitaptır... ? ABDOrtadoğuTürkiye / Haluk Gerger / Ceylan Yayınları / 556 s. KİTAP SAYI 863 H aluk Gerger’in ABDOrtadoğuTürkiye adını taşıyan son kitabı, Nisan 2006’da Ceylan Yayınları’ndan çıktı. Kitap 560 sayfa gibi hacimli olmasına, araştırmainceleme formatında kurgulanıp yazılmasına rağmen sürükleyici bir roman gibi kolay okunuyor. Konular arasındaki bağlantı bütünselliği, akıcılık, yaşanmışlıkların ironik aktarımı, Türkiye’de ilk kez yayımlanan belgelerle bezenmiş doğal anlatım tarzı, kitaba ilgiyi artırıyor, merakı diri tutuyor. Kitap, adı üzerinde, resmi belgelerle, Soğuk Savaş’tan Büyük Ortadoğu Projesi’ne, ABDOrtadoğuTürkiye ilişkilerini anlatıyor. Haluk Gerger, kitabına yazdığı önsözde, esas olarak iki soruya yanıt aradığını ve bu arayışın, bugüne ve daha da önemlisi, yarına ilişkin önemli ipuçları vereceği düşüncesinin kitabı yazma nedeni olduğunu belirtiyor. Haluk Gerger, yanıtını aradığı soruları şöyle sıralamış: "Sorduğumuz sorulardan birincisi, son 5060 yıldır Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu’yu hedef alan saldırılarının nedenleri; ABD, Ortadoğu’ya neden saldırıyor? Bunun bir parçası olarak, ABD’nin kullandığı yöntemler; ABD, hangi yöntemleri, hangi koşullarda, nasıl kullanıyor? "Yanıtını aradığımız ikinci soru, Ortadoğu ülkelerinin bu saldırıları nasıl karşıladıkları; Ortadoğu ülkeleri, rejimleri, halkları, Amerikan saldırılarına nasıl, hangi yöntemleri, ideolojik kalıpları kullanarak direndiler, direniyorlar, sonuçlar ne oldu? Ya da Ortadoğu’da Amerikan saldırılarına nasıl boyun eğiliyor, ABD’yle işbirlikçi ilişkiler nasıl, kimlerce geliştiriliyor?" Kitap, üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, emperyalist saldırı ve millici (ulusalcı) direniş anlatılıyor. Bu bölümde, ikinci dünya savaşı sonrasında Ortadoğu’ya yönelik soğuk savaş saldırısı, ABD, Arap dünyası, İran ve Türkiye’nin pozisyonu, Mısır’da Nasır’ın iktidara gelişi, Ulusalcı Sol’un yükselişi gibi konular ele alınıyor. İkinci bölümde, ulusalcıların yenilgisi, ABD’nin kuşatma saldırısı ve Haluk Gerger’in kitabı, Ortadoğu’nun 1950’den günümüze dek uzanan tarihsel kesiti. sıyla okuyucu, dünle bugün arasında tarihsel paralellikler kurma, zihninde bugünü canlandırma, tetikçi İsrail siyonizminin bugünkü saldırı, katliam ve işgalinin tarihsel arka planını algılama ve sorgulama olanağına sahip oluyor. Haluk Gerger, emperyalist ABD saldırganlığının çapı, düzeyi ve yöntemleri, manevraları, saldırı planları, ABD işbirlikçisi devletlerin uşaklığın sınırlarını zorlayan "kahramanlık"ları, İsrail devletinin ABD çıkarları doğrultusunda üstlendiği tetikçilik rolü konusunda fikir edinmemizi sağlıyor. Yazar, Türkiye’nin İsrail’i tanıması, bu ülkeye Büyükelçi gönderen ilk Müslüman devlet olması ve mıştı." (s. 28) ABD’nin "nükleer silahlanma" konusundaki çifte standartçı yaklaşımı biliniyor. "Nükleer silahlanma" konusunda İran’ı işgalle tehdit eden ABD, tetikçisi İsrail sözkonusu olduğunda nükleer olanaklarını sunmada cömertleşiyor. Haluk Gerger bu konuda şunları söylüyor: "Aslında, şimdi biliniyor ki, İsrail ilk nükleer bombalarını (iki adet) 1967 Savaşı’ndan önce üretmişti. Tetikçinin nükleer dişlerini bilemekte olduğunu Amerikalılar da biliyorlardı ve bu konuda İsrail’e çok da yardımcı olmuşlardı. Hava saldırılarına karşı üretilen Hawk füzeleri belki de Dimona’yı korusunlar diye verilmişti SAYFA 6 CUMHURİYET