Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? ğını, etrafındaki her şeyi adlandırma ve belirleme gücüyle donatılmış olduğunu belirtmektedir. Bu bakış açısına göre eş, ona fayda ve zevk vermek için yaratılmıştır. Erkek, dem’in rolüyle insan hayatının yaratıcısı konumuna getirilmekte, doğum işlevini de kendine mal etmektedir. (Kadın, erkek’ten olduğu için.) Kadın, "erkek için, erkekten şekillenir." Kadın sadece erkeğin yardımcısıdır ve kendi başına bir değer taşımaz. Kadın, erkekten yapılmıştır, bedeni için gerekli maddeleri erkekten almıştır; yani şu ünlü kaburga… Bu bağlamda erkek onun "annesi" olmuştur. O olmadan kadının bir değeri yoktur. Kadın onun bir parçasından yapılmıştır ve erkeğe onun bütününün bir parçasıymışçasına davranır. (Bkz. Vera Zingsem "Lilith" s.153154) Lilith hakkında pek çok efsane ve öykü vardır. Örneğin Talmud'da (Tevrat'ın başta yazılı olmayıp, sonradan yazılı hale getirilen ikinci bölümü) ondan ‘dişi bir şeytan’ olarak söz edilir. Bu rolüyle bir hayalet gibi yüzyıllarca insanlık tarihi içinde dolaşır. Kadın ve çocukları hedef alır, erkekleri baştan çıkararak onlara zarar verir. Yaptıkları bunlarla sınırlı değildir. Bir hayalet gibi kadınların aklına girip, erkeklerle eşit haklara sahip olma savaşını günümüze kadar sürdürür. Bazı efsanelerde de cadı biçiminde çıkar karşımıza… Lilith'in geçmişi tek tanrılı dinlerden çok daha önceye, eski Mezopotamya uygarlıklarına kadar uzanıyor. Genellikle Sümer ve Babil mitolojisindeki rüzgar tanrıçası Lilitu ile ilişkilendiriliyor. Lil, fırtına ya da rüzgar anlamına geliyor. Bir Babil metninde ise, Lil, tanrıça İştar'ın tapınak fahişesidir. İştar, eski doğu dinlerinde şehvetli aşkın, tutkunun ve baştan çıkarıcılığın tanrıçası kabul ediliyordu. Bu özellikleri nedeniyle, fahişelerin, özellikle de kült olan tapınak fahişelerinin koruyucu tanrıçasıydı. Lilith'e ait bazı özellikler Babil'in kötü tanrıçası (dişi şeytanı) Lamatsu'da da görülüyor. Lamatsu halk arasındaki inanca göre albastı ya da loğusa hastalığı olarak bilinen rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden oluyor, hamilelere zarar verip yeni doğan bebekleri öldürmeye çalışıyordu. Lilith'in özellikleri Lamatsu'ya aktarılmış olabilir mi yoksa tersi mi söz konusu? Yanıtı zor bir soru… ‘TOHUM HIRSIZI’ Lilith'in Yahudi efsanelerinde ne zaman görünmeye başladığı tam olarak bilinmiyor. Çünkü tanrılar ve mitoslar, doğu kültürlerinin birçoğunda büyük benzerlikler taşıyordu. Yine de her koşulda Lilith, Yahudilerin şeytanla ilgili inanışlarında önemli bir yere sahipti. Erkeklerin aklını başından alan bir şeytan olarak görülüyor ve ondan çok korkuluyordu. Lilith'le daha sonra Filistinliler aracılığıyla Yunanlılar da tanıştı. Onu, hayaletler ve diğer hayali görüntüleri yöneten tanrıça Hekate'nin kişiliğiyle birleştirdiler. Bu konu Geç Antikçağ'da yazıya aktarılan bir efsanede, Lilith'in İsrailli peygamber İlyas'ı nasıl baştan çıkardığı anlatılıyor. Lilith ona şöyle der: 'Senden çocuklarım var.' Ve o yanıt verir: 'Benden nasıl çocukların olabilir, ben bir aziz gibi yaşıyorum.' Lilith der ki: 'Evet, ama uykunda, rüyaların da…" Bu metin M.S. 4. yüzyıla ait. Lilith, özellikle bu tarihten sonra hep aynı motifle işlenir; ‘ tohum hırsızı’. Tevrat'ta Lilith için şöyle yazıyor: 'Ve çölün vahşi hayvanları ile kurtlar buluşacak; evet, gece canavarı orada yerleşecek ve kendisi için istirahat yeri bulacak...' Lilith’in simgesel hayvanı baykuştur. Baykuş ‘gece’ yaratıklarındandır. Lilith, tablo ve heykellerinde, genellikle ay şeklinde taçla tasarlanmıştır. Adem’in ilk eşi Lilith'e Tevrat’tan daha sonra 9. ya da 10. yüzyıllara ait 'Ben Sira Alfabesi'nde rastlıyoruz. Metnin ana kahramanı, M.Ö. 600'lü yıllarda yaşadığı sanılan Ben Sira. Metnin yazarının kim olduğu bilinmiyor. Bu el yazmasına göre bir bölümde de Lilith üç meleğe şöyle der: "Ben çocuklara zarar vermek üzere yaratıldım, doğumdan sonraki ilk sekiz gün içinde erkek çocuklarına, yirmi gün içinde de kız çocuklarına. Yemin ederim. Sizi ya da görüntünüzü bir muska ya da tılsım üstünde görürsem, o çocuğa hiçbir zarar vermeyeceğim." O günden bu yana çeşitli kültürlerde, yeni doğan çocukların kötü kalpli Lilith'e karşı korunması için özel tılsımlar kullanılmaya başladı. Adem, Havva ve Lilith… DİŞİ ŞEYTAN... Lilith'in halk inanışlarında varlığının yıllarca korumasının ve bir gün gelip de bir şekilde cadılarla ilişkilendirilmesinin nedeni budur. Lilith efsanesi Ortaçağ'ın başlangıcında, Yahudilerin ezoterik yazması Kabala'da da erkekleri baştan çıkaran ve uğursuzluk getiren dişi şeytan olarak tarif ediliyor: 'Her türlü süs malzemesiyle süslenip cilveli bir kadına dönüşüyor. Onun süsü, gül gibi kırmızı saçları. Sözleri yağ gibi yumuşak, dudakları dünyadaki her şeyden daha tatlı. Ona yönelen ve (afrodizyak olarak yılan zehriyle karıştırılmış) şaraptan içen aptallar onunla zina yaparlar.' Ama sonra uyandıklarında onları öldürür ve cehennemin tam ortasına atar. Aslında onun niyeti erkekleri baştan çıkarıp çok sayıda çocuk doğurmaktır. Kabalacılar için Lilith temiz olmayan, fahişe bir kadını simgeliyor. Kabala'daki bir paragrafta, ayrıldıktan sonra Âdem'i yeniden baştan çıkardığı yazıyor. 'Lilith dolaşarak insanoğullarına kötülük eder ve kendi kendilerini kirletmelerine neden olur.' Kuşkusuz, Havva'nın işlediği 'günah'tan da o sorumlu görülür… Yahudi kadınlar, eşlerinin bu şeytan kadına kapılmamaları için yatak odalarının duvarlarına bir daire içinde 'Âdem ile Havva buyursunlar içeri, girmesin kapıdan 11 (LILITHLilith) ' yazıyorlardı. Numerolojiyle uğraşanlar 11'i kötülükle yüklü olduğu için korkunç bir sayı olarak kabul ediyorlardı. Kabalacılara göre bu sayı, iyi ve güzel olan ne varsa tam tersini temsil ediyordu. Lilith efsaneleri, Hıristiyanlık dünyasıyla tanıştıktan sonra, batılıların haSAYFA 16 yal gücünü harekete geçirdi. Özellikle Kabalacı yazılarının araştırılmasıyla, Lilith bütün dünyada tanındı. 'Kötü kalpli Lilith' her yerde ilgi gördü. Çünkü o, normalde açıklanması ya da kavranması mümkün olmayan durumları rahatlıkla üstlenebilecek sıra dışı bir kişilikti. Bu özelliği, onun 'cadılar'la özdeşleştirilmesine neden oluyordu. Ortaçağ'ın sonlarına doğru başlayan ve müthiş bir toplumsal deliliğe neden olan cadı ve büyücü fırtınasıyla birlikte, Lilith'in adı da sık sık anılmaya başladı. Ayrıca o, kadınları baştan çıkarma konusunda da şeytanın en büyük yardımcısıydı. Artık, kötü amaçlı kullandığı güzelliği ve baştan çıkarıcılığı ön plana çıkıyordu. İnsanlar bir yandan büyü ve tılsımlarla ondan korunmaya çalışırken, diğer yandan kendilerini onun büyüsünden, kötülüğün büyüsünden kurtaramıyorlardı. 19. yüzyıla gelindiğinde Lilith ressamlar ve edebiyatçılar için sevilen bir motif oldu. Artık dini kimliğinden yavaş yavaş kurtuluyordu. Ressam Dante Gabriel Rossetti'nin yaptığı 'Lady Lilith' tablosunda, Victoria Dönemi'nin güzellik anlayışına uygun olarak tasarlanmış; gösterişli, romantik, uzun kızıl saçlı, dekolte giysili olarak resmedilmiştir. Edebiyat dünyasına da girince, Lilith’in ‘şeytan kadın’ kimliği tamamen kayboldu. Artık ona korku ve nefretle bakılmıyor, sevimli bulunuyordu. Çocuksu insanlar tılsımlarına güvenmeye devam etseler de, aydın fikirliler kötü kalpli şeytan kadın tiplemesini terk etmişlerdi. Hoşa giden ve benimsenen, onun baştan çıkarıcı özelliği değildi. Lilith'in dem'in ilk eşi olduğunu anlatan efsaneye dikkatler yoğunlaştırılmıştı. Çünkü bu öykü, insanlık tarihinin başlangıcından bugüne uzanan bir tartışmayı başlatmıştı. Özellikle son yüzyıldır iyice kesinleşen bir tartışmaydı bu: "eşitlik", daha doğrusu kadın ve erkek arasındaki "eşitsizlik" sorunu. Psikanaliz uzmanı ve araştırmacı Si ? KİTAP SAYI 863 CUMHURİYET