Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kitap İçinX XXXIV Selçuk ALTUN Hiçbir koku bakire değildir “Naci Sığın ve Birol Yücel için” Yokluk içinde ölür. Ama unutulmaz. TV eğlence programları gelir. İş dünyasından bir derginin yayıncılık sektörüyle ilgili istatistiksel sorularını yanıtlamaya çabalarken, sektörün en temel verilerinin (örneğin yıllık satışlar) bile tahminlere dayandırıldığını anımsadım. Yayınevleri çıkar çatışmalarından vazgeçip gerçekten birlik olsalar bile bu darboğaz aşılmayacak gibi. Çünkü nice yayınevinin, bilgisayar programlı muhasebe sistemi bile yok. İki ayrı kaynağa göre bazı sektörel tahminler: Yıllık Satış: 300400 milyon dolar (ABD’de Barnes and Noble ve Borders zincirlerininki 9 milyar dolar.) Korsan Satış: 100150 milyon dolar (Her dört kitaptan biri korsan. Yayınevlerinin ve devletin bu nedenle kesin kâr ve vergi kaybını bilememekle birlikte şair ve yazarların en az 10 milyon dolar zararı olduğu açık.) Yayınevi Sayısı: 1.500 (Belki 400’ü faaliyette.) Kitabevi Sayısı: 10.000 Toplam Sahaf Satışı: 500 bin dolar (ABD: 2 milyar dolar) 826 (S)ayılarla Yayıncılık Sektörü: 832 Kentteki nice kitabevinde, derdinizi anlatacak bir y(etkili) yoktur. Bulduğunuz yetkin değildir, başından atmaya yeltenir. Raflarda eksilen kitapların yerine yenisini sipariş vermek aklından geçmez. Kitap okumaz ki müşterileri yönlendirsin. Başka iş bulamadığı için ordadır. Kültürel sığlık katsayımızın artışındaki katkısı azımsanmamalıdır. 833 Beş küresel ve güya mazoşist yazar: Fyodor Dostoyevski, T.E. Lawrence, Charles Swinburne, JeanJacques Rousseau ve Samuel Johnson. 834 Yaşlı Bir Şaire Mektuplar’dan (Memet Fuat). Nâzım Hikmet, “Kendinden başka hiç kimseyi sevmemek,” diye tanımlamıştı yaşlılığı. Hani Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Ben şiiri koklarım, “ diyormuş. İşte öyle… Şiiri koklatmayı öğreteceksin. Yazarların nerede yazdığına değil, ne yazdığına bakmak gerekir. …Günümüzdeki genç şairlerin büyük çoğunluğu, toplumsal sorumluluklardan söz açılınca, alay eder gibi bakıyorlar insanın yüzüne. Bu sizin büyük başarınız… Şiirimizi de, 1980 sonrasının onca yetenekli gencini de göz göre göre harcadınız… 835 DÖNÜŞ Gittiğinde önceleri korkuyordum; sonra bir delikanlı dokundu bana yolda, gözgöze geldik, aydınlık ve hüzünlüydü: Onu içeri çağırdım; konuştum bizim dilimizle, elleri senin ellerindi oysa usulca elde ediyordu öldürücü istekleriniSonrası önemli değildi, hanginizi çağırdığım, çok derindeydi yara. Seçme Şiirler (Louise Glück, Çev.Güven Turan, YKY) 840 “70’li yıllarda Marmara’nın küçük şehirlerinde ramazanlar daha hoşgörülü yaşanıyordu. 1961 Anayasası yürürlükteydi, toplumda güçlü bir sol akım vardı.Hiç kimse oruç tutmadığı için taciz edilmez, lokantaların çoğu, sahibi oruç tutuyor olsa bile kapanmazdı. Ama o yıllarda hemen her lokantada bulunan perdelerin çekilmesiyle yetinilmez, camlara kâğıt yapıştırılır, dini duyguları zayıf olan, hatta hiç olmayanlar da sıradan günlerde yaptıkları din tartışmalarını böyle günlerde yapmazlardı. 60’ların ve 70’lerin ramazanlarını başlarını açık geçiren birçok kadın, 80’li yılların ramazanlarında başlarını örttü, bir kısmı bir daha açmadı.” Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Ayfer Tunç 841 “Hayvanat bahçeleri hayvanlara neyse, antolojiler şairlere o.” David Antin 842 Reader’s Blok’tan (David Markson): Isaac Newton bakir(e) ölür. Descartes, Aquinas ve İncil dışında asla okumazdı. “Klasikler zaman katilidir” derdi. Kant müzik dinlemezdi. “Roman okumak beyni eritir” derdi. Jonathan Swift, bir sinir hastalıkları hastanesi kurulması için parasal yardım yapar. Sonra delirerek ölür. Yazar Richard Burton astrolojik falında ölüm tarihini öğrenince, o gün intihar eder. Sir John Denham, George Wither’i asılmaktan neden mi kurtarır? “Çünkü” der Sir Denham, “Wither yaşadığı sürece, kimse bana İngiltere’nin en kötü şairi diyemeyecektir.” 843 Özlü Sözler’den (Agah İzzet Yazgaç, 1938) Matbuat, hayatın şuursuz hadiselerinin şuurla harekete gelen dilidir. Muharrirliğin hususi bir cazibesi vardır. Az çok tahsil görmüş hemen hiç kimse yoktur ki, bir gazete sütununun altında imzasını görmek için birçok yazılar yazmış olmasın. Hakiki Malcolm de Chazal bir gazeteci için matbaaların mürekkep kokulu havasını teneffüsten mahrumiyet gibi bir musibet tasavvur edilemez. 844 Pornografi sekse hakaret etmek, onu pisletmektir. Phoenix (1936), D.H.Lawrence 845 I Wish I’d Said That’ten (Ned Sherrin): “Shakespeare oynamak yorar. Kral rolünü üstlenmemişsen asla oturma şansın olmaz.” Josephine Hull “Geleceği merak etmekten vazgeçtiğin an özyaşamöykünü yazmaya başlaman için doğru zamandır.” Evelyn Waugh “Papa! Kaç tümen askeri vardır ki?” Josef Stalin “Televizyon çıkmak içindir, izlemek için değil.” Noel Coward “Çok usta bir yalancı değilsen en iyisi doğruyu söylemektir.” Jerome K. Jerome 827 Türkiye’de yılda yaklaşık 20 bin kitap yayıMlanıyor. Pazar segmentasyonu: Eğitim Akademik Kültür İthal % 48 19 19 14 100 846 Mehmed Kemal: “Şiir de yazsak, siyaset de yapsak bir geleneği yok mu? Var! Bir Köroğlu öyküsü anlatayım. Köroğlu, adamlarını bir işe salmış, dağ başında otururmuş. Oturdukça da canı sıkılırmış. Bakmış ki ovada bir çoban koyun güder. “İneyim, birkaç koyun alayım geleyim” der. İner ovaya, çobana: “Şurdan iki koyun ver” der. “Niye vereceğim?” “Ben Köroğluyum.” Çoban değneği kapar, Köroğlu’nu bir güzel döver. Köroğlu canını dağa zor atar. Günlerden bir gün Köroğlu görür ki çoban ovada davar güdüyor. Adamlarını salar, çobanı karşısına diker. Çoban anlar ki karşısındaki Köroğlu’dur. “Ağam suç benim değil” der. “Neden?” diye sorar Köroğlu. “Ben, dilenci gibi gelip Köroğlu’nun iki davar isteyeceğini sanmazdım. O haber salar, biz de sürüyü o yöne döndürürdük.” Sanatçılarla Konuşmalar, Kemal Özer 847 Seferi bibliyofil ve koleksiyoner İsmail Bayramoğlu’nun, saat 14.00 – 17.00 arası randevuyla ziyaret edilebilen antika kitap ve harita evi, ANKA KİTAP açıldı: Adres: Balo Sokak No. 28/3 Galatasaray, 34435 İstanbul Tel: 0212 251 78 80 Elektronik posta adresi: ankakitap@yahoo.com.tr 848 Yeniden basılması gerekli bir yapıt daha anımsadım: İnsan ve Tiyatro Üzerine “Gördüklerim” Muhsin Ertuğrul 849 The Faber Book of Aphorisms’den: Aforizman: Malcolm de Chazal (1902 – 1981) Yüzük, parmağın kendisi için var olduğunu sanır. Su uzun, hava kısa hecelerle konuşur. Aynanın kalbi yoktur ama nice düşüncesi vardır. Hiçbir koku bakire değildir. Maymunlar şu bağlamda insandan üstündürler: Bir maymun aynaya bakınca da bir maymun görür. Kadınlar bizi şair, çocuklar filozof kılar. 850 SEKSENBİR ŞEHİR! Türkiye’nin her il merkezini on sayfalık edebi notlarla yansıtan okkalı gezi kitabı projesi. (Uğur Kökten?) ? KİTAP SAYI 837 Eğitim ve akademik kitapların (%67) zorunluluktan edinildiği düşünülürse sığlık katsayısının ürkütücülüğü artmakta. (Tarifi değişken olmakla birlikte, kültür kitapları cirosu 3540 milyon dolar.) 828 Bir araştırma kitabı hazırlayacak olsam, “Korsan Yayıncılığı” irdelerdim. Polisiye denli heyecanlı olurdu. 829 Fransız Kültür Merkezi’nin (Institut Français d’Istanbul) hızlandırılmış dil kursu için posterlere nakşettirdiği sloganı benimsedim: FRANSIZ KALMAYIN. 830 Pera Müzesi’ndeki Jean Dubuffet Sergisi’nden (26.10.05 – 08.01.06), sanatçının altını çizdiğim ilk duvar cümlesi: “Bir sanat yapıtının anlamı, öylesine derin öylesine evrensel, çoğul ve çeşitli olmalı ki, herkes sevdiği şerbeti içebilmeli ondan.” 836 Edebiyatımızın bir diğer kısmetsizliği de canlı ölü dergiler mezarlığı olması mıdır? 837 Nitelik ve nicelik özürlü, (s)anal bir dergi müsveddesi kurgulamalıyım. (S)özde bir şaka için gerekli. Bir de itici adı olmalı, “Kenefiyat veh Keleştiri” bir çırpıda aklıma takılanlardan… 838 09.12.2005 (Yılbaşı büyük ikramiyesinin 20 milyon YTL olduğu biletlerin satışa çıktığı gün) reel ikramiyesi: Yok Etme (Thomas Bernhard, Çev.: Sezer Duru, YKY) Neredeyse Yaşayacaktın (Paul Celan, Çev.: Oruç Aruoba, Dünya) Naze (İrfan Aktan, İletişim) 839 Ne zaman Tuna Kiremitçi imzalı bir piyasa kitabı görsem; aklıma çeyrek yüzyıl önce “Küheylan’ın” başrolünde yıldızlaşan, Mehmet Ali Erbil’in sunduğu 831 Öncü soyut Rus ressam Kazimir Maleviç (18781935), 1930 yılında formalist ve burjuva sanatçısı olduğu savıyla tutuklanır. Suçlamaların kaynağı onu çekemeyen eski sanatçı dostlarıdır. Savunmasında, sanatının eriştiği noktayı Bolşevik Devrimi’ne borçlu olduğunu vurgular. “Sanat” der, “Proleter toplumun sosyal sorunlarını yansıtmalıdır.” Soruşturma ekibini ikna edemeyeceği açıktır. Derhal hapis cezasına çarptırılır. SAYFA 6 CUMHURİYET