Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Türk Kurtuluş Savaşı romanları ve... İllüstrasyon: Ayşen Baloğlu ğuşudur, ayağa kalkışıdır; ulusal varlığımızı kanatlandıracak ateşin harlandığı ocaktır; köklerimizdir. Yakın tarihimize yabancılaşmanın önünü kesmek, Türk okurunu yaşamsal önemdeki bu konuda devindirmek gerekiyordu. “Şu Çılgın Türkler”, tam bu sırada ortaya çıktı ve tarih ile edebiyatı iç içe yaşayan, bilgi ile duyarlığı bütünleştiren bir okur kitlesi yaratmaya başladı. b."Şu Çılgın Türkler": Birleştirilmiş Bir Tarihsel Süreç Belli cepheler üzerinde yoğunlaşan yazarlarımızı, seçimlerinden dolayı eleştirmiyoruz. Sınırlandırılmış konular üzerinde derinleşmenin ve yoğunlaşmanın güzelliğini ve önemini kuşkusuz yadsıyamayız. Ne var ki; eğitimimizde öteden beri yaşayageldiğimiz bir eğitim sorununa da özellikle değinmeden geçemeyeceğim: Bir olayı bütün içindeki yeriyle göremeyen, ayrıntı içinde boğulan, nedensonuç ilişkileri kuramayan, birbirleriyle ilişkili olayları birleştirip bir bütüne ulaşamayan, bireşim becerisi kazanamamış, birbirinden kopuk ve kırık dökük bilgilerle ortalıkta gezinen ve bir yerden bir yere savrulup duran bir yığın insanla karşılaşıyoruz. “Şu Çılgın Türkler”, Türk Kurtuluş Savaşı’nı bir bütün olarak göremeyen ve yaşayamayan insanların imdadına yetişiyor ve ulusal varlığımız açısından çok çok değerli olduğunu düşündüğümüz Milli Mücadele’mizi, bir bütün olarak okura ulaştırıyor, parçalı yapıya son veriyor. Parçaları birleştiremeyen, ayrıntılar içinde boğulan okur, bu romanla bir nefes almakta; Milli Mücadele’yi nedensonuç ilişkileri kapsamında bir bütün olarak görebilmekte; bu romanla, Milli Mücadele’yi adeta yaşamaktadır. c. "Şu Çılgın Türkler”in Genel Dokusu Roman, iki büyük kitaptan oluşmaktadır: Birinci Kitap: Yunan Büyük Taarruzu; İkinci Kitap: Türk Büyük Taarruzu. Turgut Özakman, 28 Haziran 1914’te başlayan I. Dünya Savaşı’ndan, II. İnönü Savaşı’nın başladığı 1 Nisan 1921’e kadarki gelişmeleri “Başlangıç” bölümünde özetlemekte ve romanına KütahyaEskişehir Savaşına Hazırlık bölümüyle geçiş yapmaktadır. Düzenli Türk ordusunun İkinci İnönü Savaşı’nda Yunan’ı püskürtmesi; yanık, yoksul ve kırık gönülleri rüzgârlandırır ve kurtuluşa olan inancı iyice tutuşturur. Onca ihanete ve yoksunluğa karşın KütahyaEskişehir Savaşı’na hazırlanan Türk tarafı, varını yoğunu ortaya koyar, düşmanı durdurmaya çalışır. İngiliz desteğini arkasına alan işgalci Yunan ordusu, Türk’ün toparlanmasına fırsat vermek istemez ve KütahyaEskişehir Savaşı’nda bütün gücüyle Türklerin üzerine yüklenir. KütahyaEskişehir Savaşı, Türk’ün Milli Mücadele’deki İnönü Savaşlarından sonraki ikinci büyük direniş savaşıdır. Bu direniş, başlı başına bir destandır; savaşın dişleri arasında yok olmadan, dövüşe dövüşe çekilişin destanı... 10 Temmuz 1921’den 24 Temmuz 1921’e kadar 14 gün süren KütahyaEskişehir Savaşı, daha büyük bir kapışmanın, Sakarya Savaşı’nın ön savaşıdır. Türkler, düzenli olarak ve hızla Sakarya doğusuna çekilirler ve savaş hazırlıklarına başlarlar. Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal Paşa’yı Başkomutanlığa getirir. 14 Ağustos 1921’de yürüyüşe geçen Yunan ordusu, 22 Ağustos 1921’de Sakarya boylarına ulaşır ve taarruz düzenine geçer. 23 Ağustos 1921 günü başlayan ve gecegündüz aralıksız 22 gün süren Sakarya Savaşı; 13 Eylül 1921’de Yunan ordusunun çözülüşüyle sonuçlanır. Turgut Özakman, Sakarya Savaşı’nda Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın geliştirdiği ve “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır” sözüyle vurguladığı savaş stratejisini, Türk ordusunun başarıyla nasıl uyguladığını anlatırken, tarih ve romanı ustaca birleştirir: Bazı yerlerde mevziler çöküyor ama yerinden sökülen hiçbir birlik dağılmıyor, kaçmıyor, biraz geride yerleşip yeniden direnişe geçiyordu. İki yanındaki birliklerse çekilmiyor, mevzilerini koruyarak savaşı sürdürüyorlardı. Bu kesintisiz, yekpare direnme Yunanlıları şaşırtmakta ve eritmekteydi (ÖZAKMAN, s.383). Sakarya Savaşı’ndaki bu olağanüstü ve çetin direniş, Yunan ordusunun taarruz ruhunu ve cesaretini yok etmiştir. Yunan ordusu, çekilmekten ve savunma düzenine geçmekten başka bir seçenek bulamaz, hızla AfyonKütahyaEskişehir hattına yönelir ve savunma düzenine geçer. Büyük Taarruz Hazırlıkları, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde çelik bir disiplinle ve Türk halkının olağanüstü özverisiyle 14 KİTAP SAYI ‘Şu Çılgın Türkler’ ? Rüstem KURTOĞLU 1. GİRİŞ 3. ROMANLARDA TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI Bir askeri lisemizin öğrenci alımlarında yıllarca Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak görev yaptım. Yazılı sınavı geçen ve "mülakat"a çağırdığımız aday öğrencilerin; Türk Kurtuluş Savaşı’na, Atatürk’e ve laik, demokratik Cumhuriyet Türkiye’sinin temel değerlerine ilişkin birikimlerini ve ilgilerini yoklamak amacıyla; onlara,yıllarca, bıkmadan ve tekrar tekrar şu temel soruyu yönelttim: dum. Yıllarca bu konunun izini sürmüş biri olarak şu genellemeyi yapabiliyorum artık: Gençlerimize Milli Mücadele’yi, Atatürk’ü ve laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk’le yaşadığı altın yıllarını öğretemiyoruz. Yozlaşmanın kimlik kırılmalarına sürüklediği gençlerimizi; kıvanç duyacakları, gururlanacakları, özgüvenlerini yeşertecek Devrimci Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurtuluş ve Kuruluş günleriyle tanıştırıp yüzleştiremiyoruz. Her tür ihanetin kol gezdiği; yoz, geri ve kısır bir yaşamın egemen kılınmak istendiği günümüz Türkiye’sinde; gençlerimize özellikle okumalarını önerebileceğimiz bir bayrakkitaba en çok gereksinim duyduğumuz bir sırada; “Şu Çılgın Türkler” romanı; Türk Kurtuluş Savaşı’nın Türk atlıları gibi, ateşten bir rüzgâr gibi, susuz topraklara yağmur taşıyan yeğin yaz bulutları gibi çıkageldi. Bilginin ve ulusallığın coşkusuyla geleceklerini kuracak gençlerimize, artık rahatlıkla okuyabileceklerini önerebileceğimiz bir Millî Mücadele romanımız var: Şu Çılgın Türkler!.. Bugüne kadar, Türk Kurtuluş Savaşı konusu üzerine bir hayli roman yazılmıştır. Bu yazıda, bu romanların tek tek dökümünü yapacak değiliz; ancak bu romanlarla ilgili bugün şu genellemeyi yapabiliriz: Hasan İzzettin Dinamo’nun beş ciltlik uzun romanı “Kutsal İsyan” bir yanda tutulacak olursa, “Şu Çılgın Türkler” romanına gelinceye kadar, bütünüyle Milli Mücadele konusu üzerine kurgulanan romanımız neredeyse yoktu. Milli Mücadele sırasında ve sonrasında yazılan romanlar, ışıldaklarını Milli Mücadele’ye farklı noktalardan tutmuşlardır. Kimi romanda, Milli Mücadele, Mustafa Kemal Paşa ve dönemin öteki tanınmış adları çevresinde ele alınmış; kimisinde Milli Mücadele, bir fon olarak kullanılmıştır; kimisinde ise Milli Mücadele; Mütareke İstanbul’u, Türk çeteleri, göçler, Batı Cephesi, Güney Cephesi gibi farklı ve sınırlı yönleriyle parça parça anlatılagelmiştir. Örneğin Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban” romanı, Milli Mücadele kapsamı içindeki bir Türk köyünü ve köylülerini bir aydının gözüyle anlatır; Şemsettin Ünlü’nün “İsmet Paşa’nın Ağır Topları” adlı romanında ağırlıklı olarak Sakarya Savaşı üzerinde durulur. Okur, bu tür kitapları okuyarak, Türk Kurtuluş Savaşı üzerine bir bütüne ulaşmakta zorlanmakta; Kurtuluş Savaşı sürecinin belli cepheleri üzerinde yoğunlaşıp kalmaktaydı. 4. BİR YARATIŞ VE YAŞATIŞ ÖYKÜSÜ: "ŞU ÇILGIN TÜRKLER" a. Milli Mücadele:Türklerin Tarihinde Bir Kilometre Taşı Osmanlı Devleti, 28 Temmuz 1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı’nı, 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros Mütarekesi’yle noktalamak ister. Ne var ki Türk’ün ayağı bir kez sürçmeye görsün; dönemin sömürgeci devletleri İngiltere, Fransa ve İtalya ile bu devletlerin maşası konumundaki Yunanistan, Türklerin üzerine tüm acımasızlıklarıyla çullanırlar. Osmanlı Devleti’ni ve Türkleri yok etme planları, adım adım uygulamaya konulur. 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’e çıkar. Türkler, varlıklarını yok etmeye yönelik saldırganlığı somut olarak karşılarında görürler; şaşkınlığı, ihaneti, direnişi, umudu ve umutsuzluğu iç içe yaşamaya başlarlar; yeni ve zorlu bir süreci, artık yaşayarak öğrenmektedirler. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla ve Türk ordularının işgalci Yunan ordusunu 9 Eylül 1922’de İzmir’de denize döküşüyle noktalanan Milli Mücadele; Türklerin tarihinde bir kilometre taşı olarak yerini alacaktır. 2. TARİH KİTAPLARINDA TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI Milli Mücadele konusu, bugüne kadar Türk Devrim Tarihi kitaplarında, değişik yazarlarımız tarafından ele alınmış, incelenmiş; gelişim süreci izlenerek ve bütünselliği korunarak anlatılagelmiştir. Bugün, Milli Mücadele üzerine yazılmış çok değerli ve zengin bir kitap dağarcığımızın varlığıyla övünüyor; gerçekliği, bütün içindeki yeriyle açıklayan, nedensonuç ilişkileri kuran tarih kitaplarımızın sağduyulu kuşaklar yetiştirmedeki katkılarını yadsımıyoruz. Ne var ki tarih kitaplarının ölçülü ve nesnel anlatımı, bugüne kadar Türk Kurtuluş Savaşı konusunda geniş bir okur kitlesi yaratamamıştır. Okuma özürlü toplumumuz, bu çok önemli konuyu, Milli Mücadele’yi tarihçilerine ve bir avuç özel okuruna bırakmıştı. Türk okuru, Milli Mücadele’nin yoğun ve sıcak yapısından zamanla uzaklaşmaya, bu olağanüstü gerçek destana giderek yabancılaşmaya başlamıştı. Türk Kurtuluş Savaşı; Türklerin yaşamında yüz yılları yüz yıllardan ayıran bir keskin dönüşümün tarihidir; Türklerin yeniden do T ürk Kurtuluş Savaşı’yla ve Atatürk’le ilgili okuduğunuz bir kitabın adını ve yazarını söyler misiniz? Aday öğrenciler, genellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk”unu okuduklarını söylüyorlar; fakat biraz üstelediğimde, aslında Nutuk’un tümünü okumadıklarını, Nutuk’tan ders kitaplarına aktarılan kimi parçaları yarım yamalak okuduklarını ve bunun ötesine geçmediklerini öğreniyorum. Gençlerimizin “Nutuk” dışında kalan ve ipucu vererek yoklamaya çalıştığım Türk Kurtuluş Savaşı ve Atatürk konulu öteki kitaplarla ilgili verdikleri yanıtlar, insanı, gerçekten dehşete düşürecek nitelikteydi.Yeni yetişen kuşaklarımızın; Halide Edip Adıvar’ın “Türk’ün Ateşle İmtihanı”nı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban”ını, Hasan İzzettin Dinamo’nun “Kutsal İsyan”ını, Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya”sını... bilmemesini yadırgıyor ve kendi kendime kahroluyor ? SAYFA 30 CUMHURİYET 837