Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Devrim Bize Yakışırdı komutanı bir işlem yapılmasına gerek duymuyor. 12 Eylül 1980 günü, Hanak ilçesinde yönetime el konduğunda ‘aranan’ DevGenç’li, vekil olarak ‘sıkıyönetim komutanı’dır artık. MİZAHTAN GELEN GÜÇ Askerliğini bitirip Bulancak’a döndükten kısa bir süre sonra yakalanıyor. Kitabın bundan sonrası anlatının omurgasını oluşturan sıkıyönetim mahkemelerine gidip gelmeler ve askeri cezaevlerinde yaşananların öyküsüdür. Zeki Kırdemir gerek duruşmalarda gerek cezaevlerinde devrimci arkadaşlarıyla birlikte pek çok baskı görmüş olmasına karşın, bütün bunları mizahi bir dille anlatıyor. Kitap baştan sona böyle bir biçemle yazılmış değil. Mizah, kitapta anlatılan dönemlerin sıkıntılı anlarında yardıma çağrılmış, zaman zaman kendisinden güç alınmış bir şey... Doğallıkla kitabın biçemine de yansıyor. 1 No’lu Erzincan Askeri Cezaevi... Erzincan Sıkıyönetim Mahkemesi... Sonraları daha da ünlenen(!) baskıcı savcılar... Buralarda iç ezici sıkıntılar, toplu dayaklar, baskılar, direnişler; üstüne, bir de deprem! Cezaevi hasar gördüğü için 2 No’lu Askeri Cezaevi’ne gönderilme... Başka bir cezaevi yeni baskılar, yeni direnişler demek. ? Semih POROY unuş yazısında Sezai Sarıoğlu’nun: “(...)Kitabın örgüsü içinde tanıdığımız militanları, siyasal birer özne olmalarının ötesinde yalın insan olarak yazabilmek çok önemli. Onların pek çoğu, ilk aşık olduklarında cümle kurmakta geciken ve bütün alıntıları unutan birer yerel ‘kahraman’dılar. Hem devlet ile ilişkilerinde hem de birbirleriyle ilişkilerinde onların ne kadar çocuksu olduklarını görmek insanın politikadan daha büyük bir değer olduğunu bir kez daha gösteriyor. Onlar, bir katılıktan bir başka katılığa, bir yanlışlıktan bir başka yanlışlığa geçtikleri anlarda bile, gün günden acının, hüznün şeklini aldıkları günlerde bile muzipliği, komikliği elden bırakmayan düşbazlar olarak hem tarihe hem de coğrafyaya geçtiler(...)” diye vurguladığı tüm bir 78 Kuşağı’nın 12 Eylül koşullarındaki hapishane yaşamıdır kitapta anlatılan... Zeki Kırdemir’in ‘Devrim Bize Yakışırdı’sında ağırlık devrimcilerin cezaevi yaşamlarındadır ama, kitap, yazarın çocukluk yıllarına ilişkin bilgilerle başlıyor; sonra Bulancak’taki lise yılları, devrimci çevrelerle tanışma, ilk gözaltılar ve polis sorgusuyla karşılaşmasına tanıklık eden sayfalarla ilerliyor. S BİR VEFA KİTABI Daha sonra, Fatsa DevSol davası sırasında Erzincan 1 No’lu’dan Samsun Askeri Cezaevi’nhe ‘nakil’... Burada da baskılarla savaşma, direnişler... Zeki Kırdemir bütün mizahi anlatımına karşın cezaevlerini öylesine çizmiş ki, ‘tahliye’leri gelip üç arkadaş oradan çıktıklarında neredeyse okur da o karabasandan kurtulduğu, salıverildiği sanısına kapılıyor. Cezaevinden çıkış, Samsun otobüs garajında yaşananlar, onu almaya gelen babası ve akrabalarıyla karşılaşmasını anlattığı sayfalar çok etkili. “(...)Zaman durdu. Beynim durdu. Hareketsiz, donmuş gibi kaldım. Babamın gözlerinden yaş geliyor ve bana göstermemek için dudağını ısırıp, eliyle gözlerini siliyor. Başındaki sekiz köşeli kasketi, düştü düşecek(...)” Ozan Yayıncılık’ın ‘Yakın Tarih Dizisi’nden çıkan “Devrim Bize Yakışırdı” kısa sürede üç baskı yaptı. Zeki Kırdemir, 12 Eylül dönemine (öncesine ve sonrasına) ilişkin belirgin bir iz bırakmış oluyor böylece. Kitabın son sayfaları, anlatılan ‘yoldaş’ları ve mekânları somutlaştıran fotoğraflar içeriyor. Cezaevi avluları, açık görüşler... Can dostlar, anneler, babalar, kardeşler; bir bölümü artık yaşamayan yoldaşlar... Sedat Nuri Ege, Mücahit Yaşar, Capon Yılmaz, Carlos Aydın Yaşar, daha niceleri... Bu, bir dönem kitabı olmanın yanı sıra bir vefa kitabı aynı zamanda. ? Devrim Bize Yakışırdı/ Zeki Kırdemir/ Ozan Yayıncılık/ 448 s. 12 EYLÜL 1980 GÜNÜ... 12 Eylül, Kırdemir’i Kars’ta, HanakPosof arasındaki Damal beldesinde buluyor. Zeki Kırdemir burada, bir sınır taburunda yedeksubaylığını yapmaktadır. Bir süre sonra, peşinden ‘çok gizli’ dosyası birliğe ulaşıyor. Halden bilir Zeki Kırdemir bütün mizahi anlatımına karşın cezaevlerini öylesine çizmiş ki, ‘tahliye’leri gelip üç arkadaş oradan çıktıklarında neredeyse okur da o karabasandan kurtulduğu, salıverildiği sanısına kapılıyor. Cezaevinden çıkış, Samsun otobüs garajında yaşananlar, onu almaya gelen babası ve akrabalarıyla karşılaşmasını anlattığı sayfalar çok etkili. Fotoğraf: Tunç Üvendire CUMHURİYET KİTAP SAYI 837 SAYFA 33