Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? YALNIZLIĞIN GİRDABI Murat Koçak, “İç İçe Odalar”da, kendi yalnızlığına gölge arayan bir düş adamı değildir; aksine, o yalnızlığın girdabına kadar inip, nedenleriyle yüzleşmeyi özler hep. Ulaştığı noktadaki hazin tablo karşısında ise, ancak bir şairin söyleyebileceği soylulukta itirazî kelimeler vardır: “çıktılar kendilerine doğru gittiler yersizliğim kusurunu saklayamaz terkedilmiş yolcu salonlarında bekledim sevdiğim bütün kadınları madde bölündü atom parçalandı yağmur karanfil mimoza vapur düdüğü haberlerden özetler giysilerini, siyah gelinliğini bıraktı gömleğimin cebi alkol nikotin tekrarı olmayan yenik düştüğüm sözcükler otobüsler yolculuk öncesi düş ânı bırakın bana kalsın.” Şair, bir yandan bu hesaplaşmayı sürdürürken, bir yandan da kendisiyle alay edecek kadar vakurdur: “kimliğim yok kanım çürümüş ve soğuk iklim değiştirir gece zil zurna 964 model şavrole babalar gibi gizlice ağlar fon müziği 45’likten oynama düğmelerinle ölüm kızıl saçlı gerilla yirmisinde grileşir otuzundan sonra siyahtır.” “Adressiz” bir şairin aşka, hayata ve şiire tutunmak için yırtınışıdır “İç İçe Odalar”ın fonundaki hüzün tortusu. İstiklâl Caddesi ve Beyoğlu, bu serüvende, “İstanbul batıyor gözlerime” dizesiyle dile gelir. O adressiz kuşatmada, kimi kez “hayat yatacak kirli döşek” diyerek küflü merdiven altlarını, han odalarını mesken tutar şair; kimi kez de Ankara’ya uzanıp Hergele Meydanı’nı, Opera Otel ve Han oda 306’ya sığınır. daha önce yayımlanan üç çeviri kitabı ve çeşitli dergilerde makaleleri bulunuyor. Tutal’ın doktora çalışmasının gözden geçirilmiş bir versiyonu da kitap olarak yayın aşamasında. Tutal’ın kaleme aldığı “KüreselleşmeİletişimKültürlerarasılık” adlı çalışma 5 bölümden oluşuyor: “Küreselleşme Söylemleri ve İletişim Miti”, “Enformasyon Toplumu”, “Batı’nın ‘Öteki’ Algısı”, “Kültürlerarasılık ve Kavramların Batılılığı”, “Uluslararası Görüntü Piyasası ve CNN Örneği”. Ayrıca, kitapta “Kaynakça” ve “Dizinler” gibi kitabın değerini artıran unsurların yanında, “Genel Sonuç” başlığı altında bir sonuç bölümü de yer alıyor. PİYASA TOPLUMUNUN AKTÖRLERİ Kuşkusuz, içinde bulunduğumuz dönem iletişim mitlerinin küreselleşmeyi meşrulaştırmak amacıyla yeniden üretildiği bir çağ. Piyasa toplumunun aktörleri, neoliberal gidişi insanlığa vaat edilen sözde mutluluğun somut Nilgün TUTAL ifadesi olarak nitelemek için hiçbir fırsatı kaçırmamaktadır. Küreselleşme, salt piyasa toplumunun ekonomik ve siyasal aktörlerince dile getirilen bir tahayyül değildir. Aynı zamanda bu tahayyül, liberal rüzgârların etksindeki toplum bilimlerinden ve piyasa toplumunun bayrakları önünde yerlere kadar eğilen ulusal ve uluslararası kitle iletişim araçları tarafından da yaygınlaştırılmaktadır. Ekonomik, siyasal ya da kültürel; küreselleşme, yaygınlaşan meşruluğu “YİTİK BİR ADAM...” Murat Koçak, o serüvende, “yüzüm yüzsüz/cümleler dikiş tutmuyor/yaşam/ölümle aynı dipnot” diyerek, kestirip atar hükmünü. Ve hiddetlenir: “Unuttum unutacağım kadar/insan olduğumu.” O hiddet, “cambazın cellâdını öldürdüğü/korku cehenneminde/yüzsüzlüğünü gizleyen/pimini çek yürü üstüne yürü/köpek mezarlığına gömülü/son cümle/olamadım çürüdüm” dizeleriyle alev alır. Ve yapıt, “yitik bir adam.../arınmak uğruna yurdunu kendinde arayan” dizeleriyle son bulur. ? “İç İçe Odalar”/ Murat Koçak/ Argo Ankara Kitaplığı/ Ankara: Ekim 2006/ 48 s. nu iletişim toplumuna atfedilen değerleri kendi değerleriymiş gibi sunmasından alır. İçinde yaşadığımız çağı, iletişim toplumu, enformasyon toplumu ve kültürel olarak küreselleşen dünya nimetleri işgal etmiştir. Nigün Tutal’ın bu önemli incelemesinde tüm bir işgalin düşünsel ve kavramsal serüveni bütün ayrıntılarıyla gözler önüne serilmektedir. GÜNÜMÜZÜN EFENDİSİ: KÜRESELLEŞME Yazar, kitabın ilk bölümünde iletişim bilimlerinin kendi içinden doğmuş toplum ütopyalarının günümüzün efendisi küreselleşme tartışmalarında nasıl bir ideolojik kurguyu meşrulaştırdığını tartışıyor.İkinci bölümde ise, iletişim toplumu mitinin kurucuları üzerinde duruluyor. Üçüncü bölümde, bir önceki bölümde ele alınan iletişim araçlarına duydukları sonsuz inançla ürettikleri bilgiye dayanarak iktidar ve egemenlik ilişkilerinin olmadığı bir dünya anlayışının ve teknoloji ile iletişim araçlarına duyulan inancın biçimlendirdiği egemenlik ve iktidar ilişkileri, Batı’nın öteki algıları bağlamında tartışılıyor. Dördüncü bölüm, bir önceki bölümün üstüne kurulu ve kültürlerarasılık tartışmalarına eğiliyor. Son bölümde ise daha önce ele alınan tüm kavramlara işlerlik kazandırılarak, küresel yayıncılık anlayışının tek savunucusu CNN International değerlendiiriliyor. Bu bölümde, kürselleşmenin yerelleşmeyi nasıl somutlaştırdığı ise, CNN Türk örneğiyle açıklanıyor ve bu benzerlikten yola çıkılarak küreselleşme ve yerelleşme arasındaki sorunlu ilişki tartışılıyor. Tutal’ın kitabı alanında temel bir eser ve bu gibi çalışmaları okura kazandıran Kırmızı Yayınları’nı da kutlamak gerekiyor. ? Küreselleşme İletişim Kültürlerarasılık ? Muzaffer Ayhan KARA ırmızı Yayınları, henüz bir yılını doldurmayan yeni bir yayınevi. Ancak, buna karşın yayımladığı değerli kitaplarla adını kısa zamanda duyurmayı başardı. Genel Yayın Yönetmeni Fahri Özdemir’in yönetiminde yayın çalışmalarını sürdüren Kırmızı Yayınları, şimdilik edebiyat ve incelemearaştırma dizisi olmak üzere iki kulvarda SAYFA 26 K kendini gösteriyor. Yayınevi’nin hedefi, en az yüzde 60 oranında telif çalışmalar yayımlamak. Nilgün Tutal da, bu bağlamda Kırmızı Yayınları’nın portföyüne kattığı yazarlardan. İletişim alanında çalışan bir akademisyen Tutal ve şu anda G.S. Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde dersler veriyor. “Ulusal ve Yerel Fransız Basınında Türk Temsilleri” adlı doktora teziyle Fransa’da doktora payesi alan Tutal’ın “Küreselleşme İletişim Kültürlerarasılık”/ Nilgün Tutal/ Kırmızı Yayınları/ 212 s. KİTAP SAYI 873 CUMHURİYET