05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Üçlemenin ilk kitabı olan Vatan Dersleri’ne işte biraz da bu dönüşüm damgasını vurmakta. Ama sadece Neşet İlhan’ın dönüşümü değil bu. Kahramanımız bir romangerçek kaleme almak isterken roman gerçeğe, gerçek romana dönüşüyor git gide; bu projenin onun hayatına damgasını vurmasının, hiç bitmemesinin bir nedeni de bu olsa gerek. Köy Enstitüleri ve aydın meselesine indirgenmesi sakıncalı olabilir. Çünkü bu romana belirlenmiş bakış açılarından, saptanmış sorunlardan bakılmasını doğru bulmuyorum. Ama her akşam televizyonlarda, her sabah gazete köşelerinde gerçekleştirilen Karagöz – Hacivat muhabbetlerine bakıldığında bir trajedi yaşanıyor… Trajedi dediğinize ve başından beri aydın olgusuna trajedi denildiğine göre şöyle yanıt vereyim: Prolog Tanzimat döneminde gerçekleştirildi. Birinci ve ikinci episodlar ise, Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemlerinde sahneye konuldu. Şimdi, yani küresel dönemde yepyeni bir episod sahneye konuluyor. Hep birlikte hem oynuyor, hem seyrediyoruz… İsterseniz sorunuzu bir de Hegel’e giderek yanıtlayayım. Hegel, trajediye yeni bir tanım getirmiştir. Hegel’e göre trajedide ‘trajik’ olan, kahramanların iki ‘ahlak’ arasında kalmalarıdır. Dolayısıyla kaçınılmaz olarak bağlı oldukları ahlakın dışında kalan ötekiyle çatışmaya girer ve yenik düşerler. Örnek Kreon ile Antigone arasındaki çatışma… Devamında şu soru gelmeli; neden trajedi son bulmadı ve aydın gittikçe SAYFA 6 kendini ulaşılmaz bir varlık olarak gördü, duyargalarını çevreye kapadı? Ve gelecek, nasıl bir paye biçersiniz onlara gelecekte, bu romanın izleğini sürerek? Hal ve Zaman Mektupları’ndaki Antigone Ahlakı bölümünü hatırlayarak şunu söylemek isterim: Hegel’e göre, kahramanın sonunda yenik düşmesi, sürecin tamamlanmasına karşın kapsamlı bir iyiliğe neden olacaktır. Çünkü kahramanın trajedisi, birbirine karşıt olan ‘ahlak’ları uzlaştırmaktadır. Bence buradaki ve gelecekteki sorun şu: Birileri yenilgiyi kabul edebilecek mi; uzlaşmak için yollar arayabilecek mi? ‘ÖLÜ BİR ZAMANA AĞIT’ Bu romanı bir ‘aydın’ okursa peki? Sorunuzu ‘aydın’ sözcüğünü tırnak içine alarak sorduğunuzun farkındayım. Vurgulamanızdan bunu anladım. Evet vurguladığınız gibi tırnak içinde bir aydın romanı okursa ne olur, neler olur? Doğrusu bilmiyorum. Sanırım iyi olur. Devam edecek değil mi, Vatan Dersleri? Devam edecek. İkinci romanın 2007’de yayımlanması düşünülüyor. Bu arada şunu da belirtmeliyim. Bu romanlar ‘Vatan Dersleri 1, 2’ diye gitmiyor: Vatan Dersleri üst başlığı altında birbirinin hem devamı hem de bağımsız okunabilecek romanlar oluşturmaya çalışıyorum. İkinci romanın adı ‘Ölü Bir Zamana Ağıt’ olacak. Köy Enstitüsü mezunu Galip Işık bu romanda öne çıkacak. Söyleşinin başında da ifade etmeye çalıştığım gibi, Vatan Dersleri en azındanüst başlığının sunduğu olanaklar dolayısıyla, çok yönlü çok sesli ve kapsamlı bir proje. Köy Enstitüleri ve aydın sorununun çağı anlatan romanlar dizisinde, daha doğrusu böyle bir projede olması bence kaçınılmazdı. ? [email protected] Vatan Dersleri/ İbrahim Yıldırım/ Merkez Kitaplar/ 404 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 876
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle