05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A İbrahim Yıldırım 1950 yılında İstanbul’da doğdu. İlk öyküsü Oluşum’da, ilk şiiri Varlık’ta yayımlandı. 1980 yılında Abdi İpekçi Roman Yarışması’na katıldı, yapıtı övgüye değer bulundu. Uzun bir süre (19841988) Günümüzde Kitaplar dergisinde "Bir Zamanlar Bir Kitap"; Cumhuriyet Kitap ve Çerçeve’de "Sarı Yapraklı Kitaplar" başlıkları altında denemeler yazdı. 1987 yılında Bir Cinayetin Ekonomisi adlı öykü kitabı yayımlandı. Aynı yıl Yaşasın Edebiyat adlı bir öykü dergisi çıkarttı. 1997’de 'Eylül’den Sonra' adını verdiği roman üçlemesini yazmaya başlayan Yıldırım, bu dönemin ilk ürününü 2000 yılında yayımladı: Kuşevi’nin Efendisi. Bir yıl sonra ikinci roman okura ulaştı: Yaralı Kalmak. Üçlemenin üçüncü kitabı Bıçkın ve Orta Halli 2003’te yayımlandı. Yıldırım, çeşitli edebiyat dergilerinde deneme ve öyküler yayımlıyor. 2004 yılında 'Hassas Ruhlar, Şikâyetçi Aşklar' adlı öykü kitabı yayımlanan yazarın bir de ekitabı var: Kumcul. Yıldırım'la yeni çıkan kitabı 'Vatan Dersleri'ni konuştuk. Tuğrul Tanyol 1953'te İstanbul'da doğdu. SaintJoseph ve Kabataş Erkek Lisesi'nde okudu. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü bitirdi. İstanbul Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı. Şimdi Marmara Üniversitesi'nde öğretim üyesi. İlk şiiri 1970 yılında 'Yeni İnsan' dergisinde yayımlanmıştı. Varlık, Somut, Türkiye Yazıları, Gösteri dergilerinde yayımlanan şiirlerinin yanı sıra, şiirin ana sorunları ve Türk şiiri üzerine yazdığı yazılarıyla dikkati çekti. Üç Çiçek ve Poetika adlı şiir dergilerinin kurucuları arasında yer aldı. Toplu Şiirleri de yayımlanan Tanyol ile yeni şiir kitabı 'Herşey Bir Mevsim' üzerine söyleştik. Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'ın 'Markopaşa'sı 60 yaşında Emperyalizme karşı açılan bayrak Bugün, basın tarihimizin en ilginç gazetelerinden Marko Paşa’nın çıkışının 60. yılı. 60 yıl önce bu gün, üç toplumcu yazar ülkemize girmeye başlayan ABD emperyalizmine karşı ilk bayrağı açmışlar; Marko Paşa mizah gazetesini çıkarmışlardı. Ustaları, Marko Paşa’daki seslerine kulak vererek anarken ülke olarak yaşadığımız sorunun başlangıç yıllarına gidelim ve o yılların gözlüğüyle günümüze bakalım. ? Mehmet SAYDUR açıklanmaktadır: "... Amerikan yardımının asâleti hakkında şüpheye mi düşüyorsunuz? Vatan hainisiniz! Bu yardımın asıl dertlerimize çare bulmadığını, omuzumuzdaki yükü azaltmadığını mı söylüyorsunuz? Bolşeviksiniz.(...) Amerikan mandacılarından başka herkesin aklına takılan: ‘Bu yardımın sonu nereye varacak?’ sorusuna neden açık ve inandırıcı cevap veremediler, hatta işin münakaşasına bile yanaşmadılar..." TOPLANMADIĞI ZAMANLARDA ÇIKAR... Gazeteyi toplatma olayları o kadar artmış; yöntemleri o kadar ilerlemiştir ki, 14.1.1949 günlü 12(36). sayının başlığının üstüne "Toplanmadığı Zamanlarda Çıkar" tümcesi konulmuş; başlığın hemen altında da şu açıklama yer almıştır: "BU GAZETE: Bu gazete Cuma günleri saat sekizde çıkar. Sekizle dokuz arasında fırsat bulursa satılır. Dokuzda toplatılır. Saat onda muharrirleri sorguya çekilen Basın Hürriyetinin kurbanı felaketzede bir gazetedir." Gazetenin sık sık toplatılmasından doğan sıkıntıyı aşmak için tutulacak yollar da okuyucuya mizahsal biçimde sunulmuştur: "...Bu dahi efendileri tatmin etmezse, büsbütün havadan sudan mevzular yazılacak, mesela hıyar sayısı, şalgam sayısı gibi sayılar çıkarılarak, bu gazetelerde yalnız hıyarlara ve şalgamlara methiyeler tanzim edilecek, bamyanın fazileti, kendini nimetten sayan kuru fasulyenin şerefi, milli nohudun asaleti gibi çok değerli mevzular üzerinde ileri geri fikirler yürütülecektir..." KÖKÜ DIŞARDA... Suçlamaların ileri düzeye ulaştığı günlerde, TBMMde ilk kez C. Sait Barlas’ın üç usta için kullandığı iki sözcük sonraları yönetim ve düşünce dünyamızın çokça kullanılan deyimi olacaktır: "Kökü dışarda!" Bu karalamaya Markopaşacıların yanıtı S. Ali ile 16.12.1947 tarihli sayıda "Ayıp" başlığıyla verilirken hem isteklerinde, hem de kuşkularında ne denli haklı oldukları bugün daha iyi anlaşılmıyor mu? "...Vatanımızın istiklâli üzerine en küçük bir gölge düşmesin, istiklâl anlayışımız Atatürk’ün çizdiği yoldan ayrılmasın dediğimiz için mi kökümüz dışarda? Bin bir hileli yoldan bağrımıza sokulup bizi tekrar yarı müstemlekeliğe sürüklemek isteyen sömürücü yabancı sermayeye karşı uyanık bulunmayı istediğimiz için mi kökümüz dışarda?" Saldırılar bu kadarla da kalmamakta, akıl almaz çeşitli baskılarla gazeteleri kapatılmakta, kendileri de tutuklanmaktadırlar. Dışarıda kalan bu kez yeni bir "...Paşa"yı çıkarmaktadır: Merhumpaşa, Malümpaşa... Bu arada kapatılan Paşa’nın yerine sağcılar tarafından da taklit Paşalar çıkarılmaktadır. Okur artık Paşaları karıştırmaya başlamıştır. Çözüm olarak bu kez "...Paşa" değil, "...baba" çıkarılır. Başına da S. Ali’nin "Ali"si konur: ALİBABA... İlk sayıda bu durum açıklandıktan sonra şöyle denilmiştir: "Biz müsamahakâr insanlarız. Paşayı elimizden alanların, bu sefer Babayı da almalarına göz yumarız"! Markopaşa ve soyundan gazeteler her şeyden önce bir mizah gazetesidir. Ancak bu, beyinlere yönelik mizahtır. Amaç güldürmek değil, düşündürmektir. Mizah ise bu amaç için bir çeşni, bir araç, bir silahtır. Isırıcı, etkisi kalıcı bir silah... ÖZEL HIYAR SAYISI... Planlanan şekilde ilk özel sayı 14.2.1949 tarihinde çıkarılmıştır: Markopaşa Özel Hıyar Sayısı... Gerekçesi de şöyle açıklanmıştır: "Ne yazsak Markopaşa’yı toplatıyorlar. Onbeş sayı çıkabilen (3. dönem çıkışında) gazetemizin yedi sayısını toplattılar. Biz de zülfiyâre dokunmasın, güneşe karşı desturun su döküp te çarpılmıyalım, evliyayı umuru incitip fincancı katırlarını ürkütmiyelim diye, suya sabuna dokunmadan, havadan sudan yazılar yazmıya karar verdik. Bundan sonra gazetemizin her sayısını, meyva ve sebzelerin methine tahsis edeceğiz. Şimdiye kadar gazetemizi İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı toplattırdı. Bakalım bu sefer de Tarım Bakanlığı toplatacak mı? Gazetemizin bu sayısı Hıyar sayısıdır. Baştan aşağıya kadar hıyarın ve hıyarların methiyesini bulacaksınız. Hatta memleketimizin hıyarlarını rencide etmemek için, onların aleyhinde bile bulunmıyacağız. Gelecek sayımız da muşmula sayısı olacaktır." Ne yazık ki Hıyar sayısı Tarım Bakanlığı değil, Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılacaktır. Elimizdeki sayılara göre Markopaşa dizisi toplam 7 ad, 77 sayı (70’i elimizde), 8 sahip (çeşitli tarihlerde 15 kez değişerek), 10 yazıişleri müdürü (13 kez değişerek), 1’i teksir makinesi olmak üzere 9 matbaa (15 kez değişerek), 1’i posta kutusu olmak üzere 10 adres değiştirerek çıkmıştır. 3 yıl, 4 ay, 28 günlük süre içinde 176 sayı çıkması gerekirken ancak 77 sayı çıkabilmiş; tam 99 hafta çıkamamıştır. Bu gazeteler aleyhine 16 dava açılmış; yazarları toplam olarak 8 yıl 2,5 ay mahkumiyet cezası almışlardır. S. Ali’nin "Sırça Köşk", R.Ilgaz’ın "Yaşadıkça" kitapları; A.Nesin’in "Nereye Gidiyoruz?" adlı broşürü; M. Uykusuz’un "Karikatür Albümü" ile Marko Paşa’nın 7 değişik sayısı Bakanlar Kurulu kararlarıyla toplatılır. Emniyet ve savcılık kararlarıyla toplatılanlar da cabası... Görüldüğü gibi bu yıllarda Markopaşacılar ABD emperyalizmine; hükümet, emniyet, savcılık, basın ve mandacılar Marko Paşacılara karşı çıkmıştır. Ne var ki, geçen sürede Marko Paşacıların da dediklerinin bir bir gerçekliği ortaya çıkmıştır. Tam 60 yıl sonra, söyledikleri yine geçerli, yine gerçek... Toplumcugerçekçi ustaları saygıyla anıyoruz. ? B TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] ugün, basın tarihimizin en ilginç gazetelerinden Markopaşa’nın çıkışının 60. yılı. 60 yıl önce bu gün, üç toplumcu yazar ülkemize girmeye başlayan ABD emperyalizmine karşı ilk bayrağı açmışlar; Markopaşa mizah gazetesini çıkarmışlardı. Ustaları, Markopaşa’daki seslerine kulak vererek anarken ülke olarak yaşadığımız sorunun başlangıç yıllarına gidelim ve o yılların gözlüğüyle günümüze bakalım. İşe, 02.12.1946 günlü Markopaşa’nın 2. sayısındaki "Yabancı Sermaye" başlıklı yazı ile başlayalım: "...Bu işte hangi menfaatlerin oyunu var? Dünyayı bir ahtapot gibi sarmaya çalışan emperyalist sermayenin kucağına atılmak, milletin alın terini dolara ve sterline satmak isteyenler kim? Gözü doymaz paranın bu korkunç taarruzu karşısında milletini ve vatanını seven her namuslu insan sesini yükseltmeğe mecburdur. Çünkü bir memlekete girip yerleşen yabancı sermayeyi çıkarıp atmanın, yabancı orduları sürüp denize dökmekten çok daha güç olduğunu, biz Osmanlı İmparatorluğunun mirasçıları herkesten iyi biliriz." Milletin alınterini dolara satmak isteyen anlayışın ülkeyi nereye götüreceğinin (bugün geldiğimiz noktanın) uyarısını da ustalar, 57 yıl önce daha işin başında, 27.1.1947 günlü Markopaşa’da yapıyorlardı: "Biz diyoruz ki: Dostlar! Kalemimiz, fikrimiz Sterlinin kölesi olmasın.(...) Vicdanımız Doların esiri olmasın. (...) Düşmanın çizmeli istilâsını tepelemek kolaydır. Fakat bir kere sinsi sinsi Dolar ve Sterlin emperyalizminin sömürgesi olduk mu, kurtuluş zordur. Hem uşak oluruz, hem de kendimizi efendi sanırız.” Uyarılara günü gününe karşı tepkiler gelmektedir. Suçlu sanki Markopaşacılardır. 19.5.1947 günlü sayıda "Krediyi Markopaşa davası’nda Sabahattin Ali ve Aziz Nesin, 1947. Düşüren Kredi" başlığıyla bu durum İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 876 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle