05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Tristano Ölürken/ Antonio Tabucchi/ Çeviren: Semin Sayıt/ Can Yayınları/ 166 s. Kahramanlık nedir? Alçaklık nedir? Ya cesaret nedir? Ya ihanet? Ülkesinin özgürlüğü uğrunda savaşmış olan Tristano, 20. yüzyılın son ağustosunda, ölüm döşeğinde yaşamını anlatır. Kangrenin ve korkunç baş ağrılarının kıskacında, sanrılarla karabasanlar arasında anlattığı, çağı yansıtan ve bitmekte olan bir yaşamdır. Başucunda bir yazar onu dinler ve yazar. Ama bu yaşamı hangisi anlatır? Konuşan mı, dinleyen mi? Dahası, bir yaşam anlatılabilir mi? İhanete Uğrayan Devrim/ Lev Davidoviç Trotskiy/ Kolektif Çeviri/ Alef Yayınevi/ 438 s. Sovyetler Birliği’nin 1991’de noktalanan çöküş ve dağılışı, bu gelişmeyi üstelik antiMarksist değil, Marksist bir teorik çerçeveye dayanarak haber vermiş olan Trotskiy’in hayatı ve yapıtlarına olan ilgiyi artırdı. Pek çok ülkede Trotskiy’in yapıtlarının, büyük bölümü gözden geçirilmiş ya da baştan yapılmış çevirilerle olmak üzere yeni baskıları yayımlandı, “İhanete Uğrayan Devrim”in bu yeni Türkçe baskısı da, bu bağlamda başlatılmış yeni bir bilimsel antoloji girişimine, onun içinde yer alan yeni bir çeviriye ve ana metni destekleyip ona bir ‘eleştirel baskı’ niteliği kazandıran geniş kapsamlı bir açıklayıcı dipnotlar aygıtına dayanıyor. Beden Dili Sözlüğü/ François Caradec/ Çeviren: Ceyda Akaş/ Kitap Yayınevi/ 300 s. Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan farklı kültürlere sahip insanlar birbirleri ile ilişki kurarken bedenlerini kullanarak bazı hareketler yaparlar. “Beden Dili” bazen sözcüklerden çok daha fazla anlam içerir. Bazı kültürlerde eller konuşmayı desteklemek üzere yoğun biçimde kullanılır. Konuşurken en çok hareket kullanan toplumun “İtalyanlar” olduğu, Akdenizlilerin “elleriyle konuştuğu”, İngilizlerin de bedenlerini bir dil olarak kullanmada pek “ketum” oldukları bilinir. Dilin nasıl bir aksanı varsa beden dilinin de toplumdan topluma değişen aksanı vardır; kimi zaman coğrafi sınırları tanımaz, kimi zaman da kültürler arası vahim hatalara neden olabilir. Ancak hareketlerin büyük bir kısmı süreklilik gösterir. İşte bu sözlüğün konusu “Beden Dili” adı verilen hareketler ve anlamları... François Caradec, bu çalışmasında bedenin bölümlerine göre yaptığı bir sınıflanCUMHURİYET KİTAP SAYI 876 bugüne uyarlayan Margaret Atwood, olayların Penelope’yi ve ipe gönderilen on iki hizmetçisini nasıl etkilediğini anlatmayı seçiyor. Muhteşem Süleyman’ın Viyana Kuşatması/ Ahmed Refik/ Yayına Hazırlayan: Ömer Kul/ Babıali Kültür Yayıncılığı/ 152 s. Ahmet Refik’in orijinal adı “Devri Süleymanı Kanuni’de Birinci Viyana Muhasarası” olan bu kitabı, Birinci Viyana Kuşatması’nı ele alıyor. 16 Ekim 1908 tarihinde tamamlanmış bulunan yapıtta, Osmanlı devletinin kale kuşatma teknikleri, ordunun sevk ve idaresi ve yirmi gün devam eden seferin en ince ayrıntıları anlatılıyor. Hasan Pulur Kitabı/ Söyleşi: Sefa Kaplan/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 412 s. Bu kitapta Hasan Pulur, elli yılı aşan gazetecilik serüveninde yaşadıklarını, tanık olduklarını, duyduklarını, kısacası hayatını anlatıyor. 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a uzanan süreçte darbeler karşısında basının takındığı tutumdan, Milliyet’in satılma serüvenine kadar Babiâli’de yaşanan elli yıllık bir tarih var, Pulur’un geçmişinde. Kitapta, Erol Simavi, Aydın Doğan, Ercüment Karacan ve Dinç Bilgin gibi gazete patronlarına ilişkin anı ve anekdotlar kadar; Abdi İpekçi, Nezih Demirkent, Çetin Emeç, Ertuğrul Özkök, Mehmet Y. Yılmaz, Sedat Ergin, Çetin Altan, Mehmet Barlas ve Nazlı Ilıcak başta olmak üzere Babıâli’nin ünlü isimlerine yönelik anı ve değerlendirmeler de dikkat çekiyor. Schopenhauer’ın Teleskopu/ Gerard Donovan/ Çeviren: Nazmi Ağıl/ YKY/ 284 s. dırmayla, Batı, Akdeniz ya da Doğu kültürlerine ait 850’ye yakın hareketin tanımını yapıyor, çeşitli metinlerden alıntılarla örnekliyor. Bazı “ünlü hareketler” ise fotoğraf ya da grafik belgelerle görselleştirilmiş. Desenler, Philippe Cousin’e ait. Harbiye’den Dersim’e (18901914)/ Yayına Hazırlayan: Sami Önal/ Remzi Kitabevi/ 252 s. Tuğgeneral Ziya Yergök’ün, I. Dünya Savaşı öncesindeki dönemi kapsayan anıları, Harbiye’de Enver Paşa ile sıra arkadaşı olduğu yıllardan başlayıp, 31 Mart Ayaklanması’na ve Dersim İsyanı’na uzanıyor. Ziya Yergök, “Sarıkamış’tan Esarete” adlı kitapta sonlanan anılarının bu ilk bölümünde, askeri öğrencilik yaşamına ilişkin kimi tanıklıklarına yer verirken, askeri okullardaki eğitimöğretim düzenine ve çağdaş düşünce ortamına değiniyor. Harbiye sonrasında komutan olarak görev yaptığı Erzurum ve Erzincan’dan kesitler sunan Yergök, bu yörelerin geleneksel yaşamından izlenimlere de yer veriyor. Üç Kadın/ Sylvia Plath/ Çeviren: Gürkal Aylan/ Artshop Yayınları/ 60 s. “Üç Kadın”, bir doğumevinde karşımıza çıkan kadınlıkları, doğurganlıkları, acı ve mutluluklarıyla farklı hikâyeleri olan üç kadını konu ediyor. Beklenmeyen hamileliğine rağmen çocuğunu kollarına aldığındaki mutluluğuyla “birinci ses”, sürekli düşük yaparak hiç çocuk sahibi olamayan ama umudunu hiç yitirmeyen “ikinci ses” ve daha kimselere bağlanamadan çocuğunu doğurmak zorunda kalan ve çocuğunu oraya bırakırkenki acısını yanında götüren “üçüncü ses”. Artshop Yayınları, Sylvia Plath’ın “Suyu Geçiş” adlı yapıtını da okura sundu. Penelopia/ Margaret Atwood/ Çeviren: Dilek Şendil/ Merkez Kitaplar/ 128 s. Homeros’un Odysseia’sında, Odysseus’un karısı ve Troyalı güzel Helena’nın kuzeni Penelope’nin başından geçenler çağlar boyunca bir ibret öyküsü olmuştur. Odysseus’un Troya savaşına gitmesiyle birlikte yirmi yıl yalnız kalan Penelope, ortalığı sarsan dedikodulara karşın İthake Krallığı’nı ayakta tutmayı, dik başlı oğlunu büyütmeyi ve kendisine talip olan yüzü aşkın erkeği aynı anda avcunun içine almayı başarmıştır. Odysseus evine döndüğünde, onca yıl kendisine sadık kalan Penelope’nin bütün taliplerini ve nedense hizmetçilerinden on ikisini öldürür. Antik öyküyü Düşman ordusu ve dondurucu soğuğun hüküm sürdüğü işgal altındaki bilinmeyen bir Avrupa kasabasında, öğle vakti iki adam askerlerin gözetiminde ücra bir tarlaya getirilir. İçlerinden biri buz tutmuş tarlanın köşesine gizemli bir çukur kazarken, diğeri de onun başında beklemeye başlar. Aslında yabancı olmayan bu iki isimsiz adam; hayatta kalmak için her şeyi göze alan yalnız Fırıncı ile kendini yüksek ideallere adamış Öğretmen bir süre sonra konuşmaya başlayınca, diyaloğu seven felsefe kısa sürede bu sohbete sızar. Fırıncı hayatta kalma güdüsüne, Öğretmen tarihe taraf olur, birbirlerinin suretinde insanlık durumunu sorgulamaya başlarlar. Şiddet, savaş, kötülük, insan doğası, din, adalet ve aşk hakkındaki felsefi sorgulama çarpıcı referanslarla, Kral Leopold, Cengiz Han, David Hume, Sun Tzu, John Locke gibi pek çok isim eşliğinde zamana karşı sürerken, kamyonlara doldurulan kasaba halkı askerler tarafından tarlanın diğer köşesine yığılmakta ve uğursuz çukur da giderek derinleş? SAYFA 33
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle