08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

z Günlük; ister kendiyle ödeşme sayılsın, ister okuduklarını yorumlama olsun, ister zamanın nabzını tutmaya yarasın, bir anlatı biçimidir. Ne kadar doğal görünürse o kadar içten sayılır. Mustafa şerif Onaran Dergilerde amanı ölcenler yeryüzünün kendi çevresindeki ram dönüşünü gün olarak tanıınlıyor. Zamanın aİdırınazlığı içinde günler mevsimlere göre değişir. Güne yansıyan doğa olayları insanı ctkilcr. Gün öylesine akar gider de insan ctkilendiğiyle kalır. (îünün içindeki insandır önemli olan. Ciün insanla çoğalır. Nc kadar insan varsa o kadar gün vardıı. Oemek ki, bir günün içinde milyarlarca gün barınmaktadır. Af rikadaki yarı çıplak bir yerlinin giinüylc lstanbul'da, bir Boğaziçi yalısında rakısını yudumlayan adamııı günü aynı mıdır? Tekdüze geçtiği sanılan bir günde nice romanlar, nice dcstanlar yaşanır. Rermarquc'ın iinlü romanı "Batı Cephcsinıie Yeni Bir Şey Yok"ta savaşın bit tiği sanılan sessiz bir günde, başıboş bir kurşun, roınan kahramanını öldürüvernıiştir. Tekdüze geçeıı bir günde yaşamanın anlamsızılığı da var, coşkusu da. Kimine görc bir sevi ilişkisi sona ermiştir gün, kimine göre yeni bir ilişki sonu belirsiz bir serüvenc yol açaeaktır. Aynı günde kinıi insanm yaşama yolculuğu sona erecek, kimi insan yeni bir yola koyulacaktır. Yaşanuık anınısaınak mıdır? Araya zaman girip dc yaşadıklarınıızın bir bölümii silinirse, onları yaşanmış saymayacak mıyız? Belki de araya giren zaman yaşadık Bir günün içinde neler var? lanmıza bir başka biçim verecektir. Bir yunılsama değil midir anımsadıklarımızr' Günübirlik tutulan notlarda yanılma payıınız azalabiiır. Gcnc de yazı bir kuı gudıır. () kurguda yaşadığımız gerçek yazıııın gcrçeğine dönüşür. Knut Hamsun'un roman kahramanı Teğmen Glahn "Zamanı unııtmak, kcndinıi oyalamak için bir şeyler yazıyorum" diyordu. Oysa insan günlük tııtarkcn anbean yaşadığını, zamanın nabzını tuttuğunu sanır. Günübirlik yaşarken geri dönüşlerle geçmişi de yaşadığımız olur. Eskilerden gelen dcneyiınlerle tartanz yaşadığımız günü. ye çekinen bir duraksama içindedir. Miskioğlu "Gcçip Giden Siirez" demiş güıılüğüne. Şöyle sürdürüyor (TURK DILt DERGtSÎ, KasımAıalık 2004): " 'Eijinı evde yok, anncsi sayrı, annesini görmeye gittı. Lütten bize buyurun' dedim. Kolundan da tuttum, yürüttüm; yürü ılük birlikte. Eve geldik. liijim, gitnıcdcn önce bol yeıııek yap mış ve onları düztnli bir biçimde buzdolabına yerleştirmişti. Ayrıca hangi yemeği önce, riangi yemekleıi daha sonra yiyeceginıizi de açıklamıştı. Yani, evde <,ok bol yemek var. Çe^itli yemekler var. Rakı, peynir, zeytin, balık çıkardım. Oağlarca salonda ^öyle bir cevresine bakındı. Kitaplığın çok güzel!' dedi. 'Bunlar ealı^ma odasına sığdıramadıklarıın, asıl kitaplarım içcrdc' dedim. 'Bunlar da <,ok giizer dedi. üaglarca, ayağının, baeağının 'siyatik' ajtrıları yüzündeıı cok iizgün. Bir türlü iyile^eıııiyormuş. Bende de 'siyatik' a^rıla ıı oklıığıınu, ilac kullanarak atlattığımı açıkladım. ü ilacı görmek istedi, gösterdinı. "Metazoprin' dedim. ürnek olarak da vcrdim." livin ıçindekı düzenli ortam, hangi kit.ıbın nerde oldugunvı bildırmesi, Dağlarca nın sjirlerı üzerınc yapüaıı söyleşi, des tan şjirlerine çizilen çerçeve... Kadın elinin dokıınmasıyla ölçülü bir diizen kurulan eve bir yazann nasıl uyum sağladığı, böyle bir onamda nasıl üretken olıınacağı düşündürülüyor. TURK DlLl DliRC itSfnde Naim Tirali, Ali Özçelebi, Ismet Kemal Karadayı'nın da günlükleri var livler de kendine göre bir yaşanıa serii venı geciriyor. Naim Tirali'nin Pirazis'deki yüz yıllık dede evinin onarıınından söz açtığı günlük de yeni bir ortama kapı aralıyor. Herhangi bir dizeyi, bir sözü aklında kaldığı gibi dcğil, kayııa^ına başvurarak yazmalı. Ama günlük tutanlar için böyle bir zorunluluk yok. Yolda yazanıasa bile, çekildiği otel odasında eksiğini tamamlamaya çaîışabilir.., Kemal Ozer "Gölgeden Giineşe" baş lığını taşıyan günlüğünü, 20 Ocak 2OO3'te lzmiıde sürılüriıyor: "Yolda yazrnak istediğim, ama başaramadığım şeylere şimdi otel odasında dönmek istiyorum yeniden. Yeni yıla ve yeni aya başlarken büyük bir isteksizlik ve devinimsizlik içine düştünı. üzellikle ilk iki hafra, evden bile çıkmak ıstemedim. Çağnldığım yerlere gitmekten vazgeçtim Olıımlıı hiçbir ^eve elinı ernıedi. Onat'ın (Kutlar) öliiın yıl dönümünde bile sürdii bu." İçinde bulunduğumuz güne eski anılar da sızar. Kısa bir zaman dilinıinde geniş zamanlar yaşanır. (KUM'da kenar notları halinde günlüklerle anı kitaplarının da tanıtımı yapılıyor. Adalet Ağaoğlu'nun "Damla Daınla Günler"i, Mehmet Karasu'mın "İranSuriyc Gezisi", "Bertan Onaran'ın "Yaşama Sanatı Giinlüğii", Salah Birsel ın "Bay Sessizlik", "Nezleli Karga'sı, Nuruüan Ataç'ın "Giince"si, Seyfettin Unlü'nun yayıma hazırladığı "lkriyat Zabiti Sinop'lu Yakup Efendi'nin Esaret Günlüğü" anımsatılan günlükler arasında). YAZAR GÜNLÜKLERİ Kimi yazar yaşadığı, kimi yazar okııdıığıı izlenimleri geçirir günlüğiine. Onları okurken o güne kendimizi de katar, öyle bir onamda yaşadıgunm varsayar, günün tadını çıkarmaya bakanz. Ahmet Miskioğlu, 25 yıl önce yaşadığı bir günü (31 Mart 1980, pazartesi), defterinden çıkartp dergisinde yayımlıyor. Fazıl Hiisnii Dağlarca'yla geçirilmiş bir gündür o! Lokantaların kapalı olduğu, Miskioğlu'nun evine gittikleri bir günün anısı. Dağlarca, evin özel ortamına girme KİTAPLIK'TA KtTAPLIK'ta Hulki Aktunçun "Ayvalık Giinlüğii" başladı. Muzaffcr Buyrukçu'nun "Anında Görüntü" dedigi gi bi, küçük zanıatı dilimleıine değındiği, ucu açık anlatılar... Kendine özgü sözcük dünyasından bakan bir yazann duyarlı, dokıındurmalı günlükleri... (KtTÂPLIK, Ocak 2005). I lulki Aktunç kırk yıldır günkık tutarmış. Kemal Tahir ile Âydın Ülgen'e ıleğı nen günlükleri yayımlanmış. "Ayvalık (iünlüğü" öznel avrıntılar ü/.eıine tııtııl muş. 1 lulki Akrunç "Soıı üç ayda nesnelerle, olgıılarla yeni bir konııt içinde yaşıyorunı" diyor (2S Mayıs 2004 Cuma). Sözcüklerin gücüne inanıyor "Sözcük sözcüğii aç.ır. Scizcük sözeüğü çağırır, aralar, soğuiur ve kapatır da." Sonra da ekliyor: "Sözcük sözcüğü üt reştirır: thtizaz." Sözcüklerin çağrışımıyla pırıltılı görüntüler içeren I lulki Akuınç'un günlüğü, bizi de bir iç yolculuğuna çağmyor. "Çağrışım, somut bilgi ile delilik arasındaki rakkastır" diyen Hulki Aktunç'a inanalım nıı? "Dimpam" gö^lgesine çekilip kendimizle ödcşmeye çağıran "Ayvalık Cıiinlüklcri"nde, kentin uğultusundan kurtulmaya çalışıyoruz. 1 lulki Aktunç'ıın yaşama izlenimlerine okuduklarından sızan bir ışık da var. Kimi zaman bir söz, kimi zaman bir dize ya şamayı anlamlı kılıyor. Ama okuma günlüklerinin ayrı bir dokusıı olmalı. Okuma izlenimleri eleştirel de olsa, deneme diye de yorumlansa, yaşanmışlığın dışında tutulmalıdır. Nasıl Fethi Naci'nin "Eleştiri Günlüğü", Ataç'ın "Günce'si gibi okuma gün lükleri varsa; Cengiz Gündoğdu'nun INSANCIL'da sürekli yayımlanan "Yıldız Güncesi" de, yaşadıklarının geride tııtulduğu, eleştiri günlükleridir. Sonuç olarak günlük, ister kendiyle ödeşme sayılsın, ister okuduklarını yonımlama olsun, ister zamanın nabzını tutmaya yarasın, bir anlatı biçimidir. Ne kadar doğal görünürse o kadar içten sayılır. Ne kadar inandırıcı olursa o kadar daha az aldatıcıdir. Zaten kurgunun akılla, du yarlıkla örülmesi aldatmayı kolaylaştır mak içindir. Yoksa l'uzuli, "Aldanma kt, ^air sözii clhcllc \alamhr" der miydir1 • WARIS DIRIE'den... BEKLEDİĞİNİZ KİTAP!.. İnsan Hakları ile ilgili çalışmalarından dolayı uluslararası alanda pek çok ödüle layık (jörülen ve BİRLESMIS MILLETLER IYJ NİYET ELCİSI secilen Somalilİ ünlü TOP MODEL VVARIS DIRIE bu kitapla hem özeleştiri yapıyor hem de tüm dünyaya sesleniyor... ÇÖL ÇİÇEĞİ'nin yazan KUM'DAKİ CÜNLÜKLER Bir edebıyat dergisi ne deııli kapsamlı çıkarsa çıksın, edebiyatın bütiin alanlarına yetişemiyor. Kimi dergiler belli bir alanda yoğunlaşıyor. ürnekse KUM, 'öyküanıgünce dergisi' olarak çıkıyor. Yaşar Bedri Özdcmir'in "Motosiklet Giinlüğii"; motosikletine atlayan yazaruı zamanı delen bir hızla yola koyulduğunu, uzakları yutar gibi, bir başka zaman boyutuna geçer gibi, yoğun bir yaşama serüveni iceriyor (KUM, OcakŞubat 2005). Yaşar Bedri, atını tavlayan bir binici gibi bakıyor motosikletine: "Motosikletimi çalıştırdım, parmaklarıma gcçirirken, kaparolu yarım eldivenlerin terli avucuma bıraktığı serinlik, soğumuş cesedin ürküten teması gibi tiksindirdi beni. Benzin tankını kavrayıp eldivenleri avucuma sıkı sıkıya yerleştirip çanta gergilerini kontrol ettim. Can çekişir gibi homurdanan metalin sadakati böylesine anlamsız olmamıştı." Bir insanla bir aletin bütünleşmesini Nâzım Hikmet "Kuvayi Milliye Destanı"nda "Bir Aletle Bir tnsanın Hikâyesi"ni anlatırken üç numrolu kamyonetle Süleymaniyeli şotör Ahmet'in nasıl bir uyum içinde bütünleştiğini anlatır (KUVAYt MtLLÎYE, Yapı Kredi Yayınları, 2002). Kimi yazar ahştığı ortamın dışında çalışma olanağı buîamaz. Başucu kitapları, sözlükler, yazım kılavuzu yanında olmalı. BILGE SANAT Tet (0212) 520 72 53 (0212)5138504 Fate (0212)51147 74 www.bilgeyayincilik.com KÜLTÜR l fciiMı m. M: («») a» »i n2» &)« KİTAP SAYI 78 SAYFA 28 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle