Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KISAKISA... KISAKISA... KISA Pîrî Iaııık Dııınaıı bir harf daha mi eklemek niye tindeydim yollara düşerken? "Tck bir sözcükten uluşan bir (,agrıyı, çoğaltarak unutulmaz bir konuşmaya dönüştürmek," iştihasıyla mı peydahlandıydı bu telaşım? PÎRÎ HARİTAYI ARARKEN tlla ki öyleydi, öylc olmalıydı. Yoksa mahlukat ı garıban şehrindc, sersem sepclck dolaşıp Piri Rcis'in lıaritabiııı ararken, bir yandan kendı haritama bir harf daha eklemek için göbek catlatan lıasbıhallerde bıılun maz, diğer yandan da beni bckleyen hevesli bir yolculuğun, harflerle inci gibi donatıîmı^ biı kitap eismine bürünüp, beni im bat şehrinde bekledıginc dair tuhaf bir hissiyatla menzilimi kuruyatak ileılemezdim. Aslın da konuşmak yorucuydu. Tiıketiyordu bu beni. Böyle zaman larda, o tek bir sözcükten olu şan çağrıyı yapanın yanında olmayı, karşılıklı oturup, hiç ko nuijinadan birbirimizi ıınlamayı düşlüyor, "Sözii azaltıp sessizliklc rııhıı yüceltmenin" hazzını yaşamayı bekliyurduın. Mahlukatı gariban şehrinin en kalabalık, yedi diivelden insanın toplandığı malum caddcsinde, bir ses sürekli dürtüp du ruvordu beni. Birbirleriyle sürekli didişmelerine rağmen, nasıi oluyordu da, tükenmiyordu soyları? "Birbirlerini, hızla tii kettikleri içın, hızla çogalmayı da akıl etıniijler," diye yanıtladı kendi kendini gizemli ses. Bir aşağı bir yukan akıp gıden kalabalığın scbebi anla^ılıyordu. Tükenip tükenip tekıar çoğa labilen şehr i tstanbul'da, Piri Reis'in haritasını ararken, kendi harilerimle olıı^turduğum hari tama; yeni kıvrımlar, başka başka yükscltiler, aniden çıkıveren kavisler ekleıniştim bile. Çünkü, orada, "Kimi zaman, yani bütün bu birbirine geçmiş deniz kıvrımlarıyla cenk velvelesinin, tuhaf yaratıklarla kılavuz kuşların, kadim dostlarla esrarlı yabancıların arasında, tutup adına e£lcnce dediğimiz bu ölünıün, şa şılası bir güzellikle ışıldadığını," gördüm. Bir virajda olduğumu böyle anladım. İNCE ESPRİLER îstanbul'dan düner dönınez, bu, kimi zaman insanı kıvrakça yakalayıvercn huzura kaptırmak üzereydinı ki kendimi, karanlık lar içinde sisle kaplı bir gökyüzü yakaladı ansızın beni. Ilk etapta anlaşılmayan, daha sonraları gizemli bir gücün itkisiııe gir diğinizi size kııvvetle düşundüren durumlardan biri yaşandı ve "Pîrî" girdi hayatıma, okunnıak it,in bekleyen kitaplarımın arasından sıynlarak. "İnsanı sıradanlığa iterek, bunu elde edilmesi giiç bir mutlıılukmuş gibi göstermesini bi len huzıırun arsız kelepçesine" yakalanmaktan böylelikle kurtulmuştum işte. Bir okuyucunun yüzünde gülümsemeyle bir kitabı baştan sona bir soluk ta okuması pek sık olmaz. Faruk Duman, o pek sevdiğim Piri Reis haritasınılan yola gıkarak öyle ahenkli, öylc akıcı bir metin kotarmış ki, tam yerinde kesmelere uğrattığı eünılelerle öyle anlanılı vurgular katmış, metni öyle ınce esprilcrle donatmı^ ki, kitabı ellerinin arasında tutan okur, ucunda kendisini neyin beklediğini bilmedij*i bir dcryaya balıklama dalıp, tuza bulanan benli ğiyle apak çıkıvt*riyor kıtabın ıçınden. Ustaca kondurulmiüj "kavis'lerle olu^aıı, ^iir tadında, tragedya ha//ındaki bu iislubıı, nııtkıı tııtularak deneyimliyor okunıa heveslisi. Kendi yaşam haritasına Piri'yi de ekliynr. "Her sözun bir vakti vardır, söz oturup birasını beklemeli," diyen biı ilk roman nlmıış Piri Sözii, fermanlara boyıın e^meyen bir hevesle tam zamanında atık etmi^ I'aruk Duman. ()ku yucııya da oturup, bir kez de£il birçok kez, haz alarak okumak kalnıi!) bu inci gibi isjenmi:} ro mant "Kım bilır, hcvesınin birazını harflerc vcrmiij olursun, bu e^leııcenin getirdiği ha/.la... lçinıle yer etmış heves de ncsnclcşip başueunda durmalı senin... Yerine getirmem geıeken emir ler vardı gerçi. l'erman buyurulmuştu. Ama, hangi ferman bir hevese boyun eğdirebilir ki? Bu böyleyse, harfler mi, zavallı harfler, ete kemi^c bürünüp de. Çırpınmayacaklar hevesle?" • Pîrî Kayıp Denizler Üzerine Bir Anımsama/ Faruk Duman/ Can Yayınlan. sevgiunal@hotmail .com n SevgiÜNAL yağında ferman, gaga sıncla harflcrle, ne oldııydu ki bana da iç ferahlutaıı imbalına sırt çevirip tzmir'ın, düştüydüm mahlııkatı gariban schrine doğ ru yola, lsluııbul'u. () lstanbul ki; "Denızin yükselip gökyüzünc parmak uçlanyla dokuıuujuna ben/iyordu," ve bcn lstanbul'u çok görmüşıüm. llayal miydı gerçck miydi, "îzmir'in insanı yoran sukunett" mi düşürmüştü beni yollara? Kcndi haritasını çizen malılukatlardaıı biriydim dc, yaşamak denen bu curcunada, haritama A Vedat Türkali ÖZGÜHiÜKtÇİN KÜRTYAZILARI BIRGÜN TEK BAŞINA Vedat Türkali KAYIP ROMANLAR SAYFA 24 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 783