Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Mustafa Cünay'dan 'Süregiden Felsefe' Düşten Efsaneden Romana..* Yaşamdan felsefeye, felsefeden yaşama "Süregiden Felsefe", akademik kimliğine rağmen Dr. Mustafa Günay'ın son derece yalın bir dille kaleme aldığı bir çalışma; yolu felsefeye açılan tüm okumalar için çok güzel ve yararlı bir çalışma elimizdeki. • RenginBlNGÖL azıya "Yaşamdan Felsefeye, Felsefeden Yaşama" diye giriş yapacak olursam, Dr. Mustafa Günay'ın 1998 Macit Gökberk Felsefe Odülü almış bu çalışmasının anlamını değiştirmış olmam sanınm. Felsefenin gündelik yaşamlarımızda görünür bir sesi ya da ışıltısı yok gibi düşünurüz. Her sabah işe ya da okula koyulurken, her şey nasılsa o düzen içinde işliyor sanırız. Hatta evde bile olsak, yani belirgin düzenli bir yaşam grafiğimiz bile olmasa, her şey nasılsa öyle akıp gıdiyordur. Gerçekte öyle midir acaba? Peki ama, nedir bu felsefe? Gündelik hayatlanmıza nasıl kanşmış oluyor ve nasıl oluyor da farkındalığına düşmüyoruz gibı bir çok soru aklımıza gelebilir; özellikle de felsefeyle henüz hiç tanışmamış olanlar için. Çünkü felsefeye ilgi duyanların ya da felsefe yolunda yol alanlann mutlaka izleyecekleri felsefe metinleri olacağı kesindir. Felsefe raflarını bıkıp usanmadan kanştırıp çeşıtli düşünce platformlarında neler olup bittiğini, ne çalışmalar, ne araştırmalar yapıldığını, yeni düşünceler ortaya konulup konulmadığını öğrenmek için çaba sarf edeceklerdir. En azından ben buna saflıkla inanmak istiyorum. Ancak felsefe ile henüz tanışmamış ya da henüz tanışıp nasıl bir metinsel yol izleyecegıni bilemeyen felsefe merakldarı için "Süregiden Felsefe" kanımca bulunmaz bir kaynak. Üstelik çok yalın ve insanı yormayan bir dille fazla karmaşıklığa ya da derinliğe sürüklemeden felsefenin apaçık aydınlığını gözlerimizin önune seriyor. Felsefeye Giriş'ten önce bu çalışmanın yararlı olacağını düşünüyorum. basıt ve hayatımızın hemen her anında yaşayabileceğimiz bu deneyimin felsefeye tanınmaması için hiç bir neden yok. Çünkü "Felsefe nedir?" sorusuna yanıt aramanın, apartmanımıza yenı taşınan komşumuz Ahmet ya da Veli Bey'i tanıma çabalarımızdan bir farkı yoktur. Belki şunu söyleyebiliriz, komşumuzu tanımak için metinler dolusu düşünceler içinde dolaşmamız gerekmeyecektir... Öte yandan felsefe kendi tarihi içinde bize "düşünce yolculukları" yaşatırken, aslında beynimizin kıvrımlarında felsefe olgusu da kendi düşünce katmanlarımızda kendini güçlendirmektetır. DÜŞÜNCE DÜNYASI Felsefenin kendi tarihinin labirentleri, dedim az önce; çünkü felsefe her ne kadar zamansal açıdan kendi geçmişinin tarihlerini başlangıçtan günümüze kadar sunuyor olsa da, bu belirgin tarihsel dönem bile, düşünce dünyasının uçsuz bucaksız engin denizlere uzanan (insana kaybolmalar yaşatmayan) labirentler içinde dolaştınyor. Prof. Ahmet Inam da bir söyleşisinde, "Felsefenin belirgin bir girişi yoktur; neresinden başlarsanız başlayın felsefe" der. Çünkü hangi felsefi akıma ya da hangi filozofa yönelsek bizi tarihin derinliklerine sürükleyecek bilgilerle doludur. Bu nedenle felsefenin kendi tarihi bir anlamda kaçınılmaz bir bilgi deposudur. "Süregiden Felsefe" isimli çalışmada da, öncelikle felsefe ile felsefe tarihi ilişkisinin ne olduğu, neden önemli olduğu ele alınmıştır. Bütün bunlann yanı sıra, tarihsel süreçler içinde yaşanan ya da ortaya konan felsefi sorunlar da araştınlmıştır. "Felsefe tarihinin problemleri, felsefenin problemleridir." diyor Mustafa Günay. Ve ekliyor, "Değişmeyen bazı problemlerin yanında her yeni dönemde felsefe yeni problemlerle de karşılaşabilir ya da yeni problemler ortaya koyabilir." Örnekleriyle de sıralamaya çalışıyor. Ancak problemlerin süren ya da ortadan kalkan koşullannı dikkate aldığımızda, devam eden problemlerin "insanlık ve onun gerçek problemleri" olduğuna dikkatimizi çekiyor. "İnsan felsefenin arka planında değü, tersine onun temelinde yer alan bir varlık olarak karşımıza çıkmaktadır" diye belirtiyor. Bu da bize Prof. îoanna Kuçuradi'nin, "insan ve Değerleri" isimli kitabındaki şu sözlerini bir kez daha vurgula Dsil Y FELSEFE NEDİR? Felsefeci yazarımız da zaten kitabının ılk bolünıünün ginşini "Felsefe Nedir?" sorusuyla yapıyor. Çünkü bu soru ister akademik anlamda olsun, ister felsefe öğrcncileri için olsun, ister sokaktakı sıradan insan için olsun, bir ılk adım olup felsefenin kendısınin nc olduğunu aydınlatacak yine kendi tarihinin labirentlerine yol açmaktadır. Tıpkı daha once hiç tanımadığınız bir ınsanla karşılaşıp onu tanımak, onun hakkında her şeyi öğrenmek için çabaladığımız bir deneyim gibi. Bir insanı nasıl tanırız:* Tanıyabiliriz? Bunun çok çeşıtlı yanıtları olabılir ama en gcncl anlamda o insanı geçmişıyle bugunüyle değerlendınneye aknaz mıyızr' Kımdir.' Neler yapmıştır? Neler yapıyordur? Bu kadar SAYFA 20 C U M H U R İ Y E T KİTAP S AY I 7 63