25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Metin Demirtaş'la toplu şiirlerini konuştuk 'Yazdıklarımdan bir kısmı kalırsa ne mutlu' Nk'lin HAZIHOL KALIIİM Metin Demiıtaş'ın toplu şiirleri "Hazırol Kalbim" adıyla yeniden yayımlandı. Özellikle 1960 sonlarından başlayarak dilden düşmeyen şiirleriyle geniş kitlelere ulaşan Demirtaşın şiirlerini toplu olarak okumak yeniden yeniden heyecanlandırıyor insanı. Demirtaş'la şiirlerini konuştuk. n Abdullah TEKİN azırol Kalbim adlı yenı kitabınız Can Yayınlan arasında yayımlandı Kıtahın adı bır şiırtmztn bailığını taşıyor.Bu kitabın kısa bır öyküsünü anlatabilir misiniz p 'Hazırol Kalbim' daha öncc yayımlanmış kitaplarımdaki şiirlerimle son şiirlerimin toplamı. 1977 yılında Cem Yayınevi'nden çıkmış 2. kitabımın adı da aynı adı taşır. llk şiirlerim içiııde, estetik ve biçim kaygtları göz ardı edilerek yazılmış kimi şiirlerimi yeniden gözden geçirme gereğini dııydum.. Andığım şiirleri almayabilirdim de... Şiire karşı işlediğim günahlan saklamak istemedim... Kitabın son bölümünde şiirim üstüne yazılmış yazılardan seçmeler ve alıntılar var. Yazdann pek çoğunu alamadım. Yazılanlardan hiç değilse küçükbir alıntı yaparak teşekkür etmek isterdim, mümkün olmadı. Bu söyleşi vesilesiyle adlarını anarak bunu yerine getirrnek isterim: Ramis Dara, Asım Bezirci, M. Şerif Onaran, Mehmet Kemal, Öner Yağcı, Şeref Bilsel, Bedriye Korkankorkmaz, Ahmet Uysal, Ahmet Özer, Demirtaş Ceyhun, Ergun Altın, Hilmi Zafer Şahin, Hasan Varol, Mehmet Bayrak, Semih Günver, Nuri Erkal, Adnan Binyazar, Osman Şahin' e ve gözümden kaçmış olanlar varsa.. .Hepsine teşekkür ederim. Bir şiir eksik basılmış: 'Onlar öldü/ Öldürüldü/ Uzun söz gerekmez / diye başlayan ( s.99) şiirim şöyle biter. 'Çünkü onlar/ Ölümü hiçe saydı H lar/ Geçip bir sabah/ Umudun ve yetimlerin safina. Kısaca özgeçmijiniz? 1938 Elmak/ Akçay'da doğdum. Kaygusuz'un, Abdal Musa'nın da yurtluğu olanbircoğrafya... Ilkokulu doğduğum köyde okudum. Aksu Köy Enstitüsü'nden yenice mezun olmuş iki genç öğretmen, Abdullah Aksakal ( şimdi hayatta değil.) ve Süheyla Güngör öğretmenlerimdi. Her ikisini dc her zaman saygıyla anarım. Dört kardeştik. Ağabcyim Mehmet, kız kardeşlerim Huriye, Firdevs. Dördümüz de aynı ilkokulda aynı öğretmenlerin öğrencileri olduk. Bıraz çocuklug'unuzdan wz edcr mıstnız'' Sızde yer edeıı amlar... Yoksul, ama güzel bir çocukluğum oldu. Doğup büyüdüğüm evi, evinıizin önünde sundurmaya uzanmış meşe ağacını hep hatırlarım. Bugün ev duruyor, mc şe ağacı kesilip odun yapılmış . Ama benım anılarımda ve imgelcmimde hep hışırdar dunır. Güzün sarıdan kızıla donen yapraklar sıındunnaya ve bahçe kapısı önüne yığılır, rüzgârda altın sansı parıltılarla uçuşurdu. Kız kardeşlerim Huriye ve Firdevs'le yaprakları süpürür, 'bunlar altın oluverse' diye hayaller kurardık. Yazın yeşil ve serin olan ağaç, güzün, dallarına ağmış asmanın salkımlarıyla altın rengine bürünürdü. Yesenin'in kır ve kayın kokulu şiirleriyle karşılaştığımda o yılları şiirsel bir coşkuyla yeniden yaşadım. "Ergen rüzgâr omuzlanna dek/ Sıyırdı eteğini kayın ağacının." Bu dizeyi her mırüdanışımda evimizin önündeki meşe ağacının savrulan yapraklarının hışırtısını duyar gibi olmuşumdur. Ve Azer'in çevirdiği "KızKardeşim Şura'ya" şürindeki kimi dizelerle de benzer duygulan... "Bana o şarkıyı söyle.Hiç bir zaman/ Yalnız değildim ben sevgimde/Evimizin bahçe kapısına sonbaharda/Ve üvez ağacının düşen yapraklarına." Yeseniri iseviyorsunuz.. • Evet. Doğrusu buna bir duygu kardeşliği diyebilirim. Yesenin, atları sularken suda yansıyan ayı görüp, adar su ile birlikte ayı da içecekler diye kaygılanırmış. Benim sadıklanmz ?.. 1945 yılında ilkokula başlamışım. Arapça'nm rahlesi ile Cumhuriyet' in ışıklı okulu arasında kaldığımızı anımsıyorum. Okuldan kaçıp Arapça dua öğrenmeye giden arkadaşlanmıza karşı öğretmenlerimiz ödünsüz davranırlardı. Bir arkadaşnn vardı, San Memet. Kız sesi gibi ince, yanık bir sesi vardı. Karcaoğlan'dan güzel türküler söyler, Ama Arapça dualara gelince dili dönmez olurdu. Bu yüzden dua sıralamasında ilk sıralarda yer alan 'Teppet' duasından öte geçemedi. Çarpım tablosunda 5'lerde takılıp kalmak gibi bir şey... Ve Memet bu yüzden alay konusu olmuştu. 1948'de son sınıfta ikenöldü. "Marazbuldu." dediler. 1948 yılında tlkokulun önünde çekilmiş toplu resimde yan yana görünürüz. Memet' in "maraz bulup" crkcn ölümünde Teppet Duası'nındabir sorumluğuvar mıydıdiyedüşündüğüm olmuştur. Sonraki yıllarda, bu duanın Türkçesini okuyup, insanı irkilten, ürperten bir ilenç duası olduğunu öğrenince, Karacaoğlan'dan su gibi türküler söyleyip, Arapça duaya gelince dili dolaşan arkadaşımı bir kez daha andım. 'ÖCRETMENİN TÜRKÜSÜ1 "Ögretmenın Türküsü" adlı bir şiiriniz var, ögretmenhg'ınız de var sanmm. 196062 yılları arasında Rize Derepazan Fıçıcılar Köyü tlkokulu'nda askerliğimi yedek subay öğretmen olarak yaptım. Başanlı bir öğretmendim. Ladik, Akpınar Öğretmen Okulu'ndan mezun bir okul müdürüm vardı, Ertuğrul Mürteza.Yaşıyor. Çok iyi anlaştık. Görevimi aşkla yaptım. Içimde bir borç ödeme duygusu vardı: Beni Köy Enstitü'lü öğretmenler okutmuştu, ben dc bu köydcki çocuklan okutayım, yetiştireyim.. gibi. 'Hem onun savaşı yanında/ Açılmış bir yolu yürümck/ Çok olsa benimki' diye biten ve Atatürk'e sevgimi anlatan "Oğretmenin Türküsü" adlı şiirimi öğretmcnlik yaptığım o yıllarda yazdım. Benim ve benim gibi binlerce köy çocuğunun Atatürk'e, KöyEnstitüleri'ne, Hasan Ali Yücel'e, Tonguç'a vb. ödenemez borçlarıvardır. Köy Enstitüleri'nden yetişen öğretmenler sayesinde okuyup, gün yüzü görebildik. Yoksulluğu ve yobazın karanlığmı yaşamamış olanlar bu borçluluk duygusunun ne anlama geldiğini bilmez. "Dcinci Cumhuriyetçi"ler hiç bilmez! Biz yokluğu, yoksulluğu gördük, yaşadık. 1yi ki de gördük. Bugün yaşanan tüketim çılgınlığı bana acı veriyor. Kimse çocuklannın, torunlanrun yannlannı tükettiğinin farkında değil. Şu sözler bu kederin söylettiği şeylerdir: / Kırlardan ot toplayıp/ Karnını doyuran bir kuşaktanım/ Biîirim değerini/ Bir kibrit çöpünün bile/ Hayatı tüketime indirgeyen Yeni Dünya Nesline/ 'aşina değilim' bu yüzden/ Şiirlerinizde 'ahlat' imgesisıkça geçiyor Çocukluğumun Akçay Ovası ahlat ağaçlanyla süslüydü. Anamızın belimize sardıgı yufka ve çökeleğin yanında katığımız, eğer mevsim güzse, olgunlaşmış ahladardı. 'Ahlatlar karnımı doyuran anamdı benim' dizesinin çocukluk anılarımdan süzülüp gelen böyle bir anısı var. Ahlat ağaçları, bozkırda, tutunduğu yerde, sakin, sade duruşuyla bende merhamede kanşık bir sevgi duygusu uyandırır. Kurtuluş Savaşı'mızda Mehmetçiklerin karnını biraz da bu ağaçlar doK İ T A P SAYI 763 çocukluk anılarımda da buna benzer şeyler var. ÇOCUKLUK ANILARI Çocukluk anıları.. Sürdürüyorum. Çocukken anam çapaya götürürdü. Şiire benzer sözleri ilkin çapa yapan kadınlardan duyduğumu anımsıyorum. Uyaklı hoş sözlerdi... Kimileri ezberimdedir. Bu manilerin içlerinde açı saçık ( erotik) olanlar da vardı. Kimi maniler köyde herhangi birine yakılır, bilmeceye dönüştürülür, kime yakıldığı sorulurdu. Bu gibi sözel ürünlerin bir gereksinimden doğduğunu, işin zorluğunu hafıfletmeye yönelik yaratımlar olduğunu daha sonra okuduğum "Marksizm ve Şiir" adlı bir kitaptan öğrendim. Kadınlanmızın aknteri dökerken, cıvıl cıvıl, hayat dolu türküleri, manileri anılarundan süinmez. Yobaz ne denli başını ve beynini örtmeye çalışırsa çalışsın, Anadolu Kadını' nın iç dünyası her zaman Ueriye dönük, açık ve aydınlik olmuştur. tlkokul ögrencilık yıllartna ilişkin anım SAYFA 16 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle