Katalog

Cencler şunu unutmamalı. kellme zenglnllğlne ulajmak ıçın bol okumak. özelllkle $lir okumak gerek. evler filan, tamam bunlar bugünün olaylandeğildir, ta50lerden başlayan çarpık yapılaşmanın sonucudur ama kardeşim bunlar 10 yıldan beri Refah Partisi, Fazilet Partisi ve AKP Tayyip Erdoğan'dan Gürtuna'ya kadar 10 yılda ne yaptılarr' Hallumız ağlıyor sızlıyor ama oradakilerin hepsi de Refah Partisi'ne son seçimlerde de AKP'ye oy verdiler. Niye ağlayıp sızlıyorlar, 10 yılda bu sorun çözülemez miydi, elbette çözülürdü, niyc çözmedi1 ler? Takdiri ilahi mi bur Işık içinde yatsın Izmir'de Ahmet Piriştina üç yüda çözdü sorunu, dereyataklarını kuruttu, demek ki oluyormuş. 'Kelle koltukta gazetecıyazar, araştırmacı gazetecı olmak yertnı 'koltukta' gazetea olmaya mı terk ediyor''' Ara^tırmaa gazetecı devri kapantyor mu yava\ yavaş? Bir dönemttı cesur ısımlerım yıtırdikçe. kurşunlara kurban verdıkçe ve günümüz jak şakçı medyastnın dümensuyupolıtıkaları yerle^tikçe yeni gazetecıler de doğru yetişenıtyor Baktığınızda ilginç Fethullah okulları... Gayet çağdaş bir okul gibi, kapıda modern giyimli bayanlar karşılıyorlar, her öğrenciye dizüstü bilgisayarlar tahsis ediliyor, tabii ki aileler bundan çok hoşnut oluyorlar vc sonra öğreniüyor ki mescidi var vesaire... Yani okulda mescidin işi ne? Bu bir kandırmaca, devlet bunun farkına çok geç vardı, Fethullah Hoca'yı 96'larda fark etti. Fethullah Hoca öyle bir kişi ki ilişkilcr zinciri de çok geniş yani Tansu Çüler'den Mesut Yılmaz'a, Alparslan Türkeş'ten Bülent Ecevit'e bir ilişkiler zinciri var. Amerika'nın desteğiyle ayakta duruyor. 97den beri Amerika'da yaşıyor. Emekli vaiz maaşıyla Amerika'da yaşanır mı? Bu kadar okullar, ü r t a Asya Cumhuriyetleri'nde okullar... 1995'te Kuzey Irak'ın Erbil kentinde açılan iki okul ve bu okulların öğretmenlerinin çoğunun ABD pasaportu taşımaları... Yani çok açık. Özbekistan'da yaşananlar... Devlet Başkanı oradaki bütün okulları kapattı. Neden? Çünkü öğrenciler bir süre sonra annelcrinc karışmaya başladı başını ört filan diye. Avrupa'ya fazla giremiyordu, Avrupa ülkelerinde okul açamıyordu öğrendim ki Almanya'ya sızmış. Nasıl sızabilir Almanya'ya? ABD desteğiyle tabii. Hollanda'ya sızmış yine ABD desteğiyle. Ama Fransa'ya sızamıyor, amaçları biliniyor çünkü. Kürt olayında da aynı. Ekonomik olarak örgütlendi Fethullahçılar. Hem Türkiye Cumhuriyeti'nin desteğiyle, hem de Amerika'nın desteğiyle ptüazlandılar. Bankaları yok ama fınans kuruluşları var. Tekstilde, sağlıkta egemenler, en fazla da eğitimde egemenler, başka ne isterler ki, yayılmak için her koşulu oluşturmuşlar. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Fethullah Hoca hakkındaki düşünceleri çok açık ortadadır ve bu kamuoyuna yansımıştır. Fethullah Hoca'nın kimliği de kamuoyuna yansımıştır. Yıllardan beri olan yargı kararları var. Yıllardan beri biz bunlan yazıp çiziyoruz, bizde kamuoyu dediğiniz zaman şu görecek ve duyacak yani televizyon ekranında görccek ve duyacak, böyleymiş diyecek. Biz yıllardır yazdık, ne zamanki böyle 9697'de çıktı kamuoyunun karşısına ağladı, sızladı, yaptıkları ortaya çıktı biz yanılmışız dedi kamuoyu. Yani toplum sözlü kültürde hâlâ, yazılı kültüre geçmemişiz. • Fethullah Hoca gıhı Türkıye'de kendini şeyh, şıh tlan eden bırçok insan var Fethullah birformül koydu ortaya halı hazırda. Tehdit süreklilik içeriyor... Elbette. Yalnız Fethullah Hoca kendisini şcyh, şıh olarak görmüyor ki, daha doğrusu değilim diyor, yaptığının tarikatçılık olmadığını iddia ediyor. Bir demokratik kitle örgütü gibiyim diyor. Şimdi demokratik kitîe örgütü gibisin de yazdığın kitaplarda cihat çağrısı yapan sen değil misinr' Takıyye yapıyorlar. Şimdi Istanbul'un Alibeyköy ve çevresi yağmurdan zarar gördü dereyataklarında GAZETECİLİK. BİR TUTKU İŞİ... Gazetecilik bir tutku işi, bir sevda işi, bunu sevmek işi. Genç arkadaşlara baluyorum kullandıkları çok eski bir Türkçe. Televizyonlarda da bu aynı, basında da aynı. Tamam çok aşırı bir Oztürkçe kullanma, ama konuşulan düz bir Türkçe vardır, sade bir Türkçe vardır. Ama hayır, 20 yaşındaki bir arkadaşımızın haberinc bakıyorum 30 yıl önceki gazetelerimizde onun kullandığı sözcükler yoktu, bu neden oluyor, eğitim sisteminden kaynaklanıyor Ozellikle okullardan mezıın olan arkadaşlar staj yapmaya geldikleri zanıan fark ediyorum ki maalesef çoğunda böyle bir tutku yok. Her $eye karşın araştırmacı gazetecilik ölmedi, araştınnacı gazetecılikte başarılı işler yapan Cumhurıyet'te de, başka gazetelerde de arkadaşlarımız var, kitapları var, o yola doğru kayıyorlar, gençlerden de çıkacak Gençlerden umutsuz olmayalım, tırsatı yakaladıkları zaman ortaya çıkacaklar. 60lı yıllarda 24 yaşındaydım, gazeteyi yönetenler o fırsarı bana tanıdılar, tanımasalardı o röportajları yapamazdım çünkü büyük röportajcılar vardı. Genç arkadaşlarımız da aynı kanaldan bu fırsat verildiği zaman girecekler ki Cumhuriyet gazetesi o tırsatı veriyor. Gazetecilik içten gelen bir şeydir. Gazeteci çok okumalı, sadece gazete okumak onun haber yazma tekniğini geliştirir ama kitap okumak vc özelliklc şiir okumaları Türkçelerini zenginleştirır. Şıır evel onu da sornıak ıslıyordum, yazılarınızın bir özellıg'ı de kı bu kö^e yazılarınızda daha da öne çtkıyor, yog'un duyarlı dıli. Sık sık şıır alınlıları da yaptyorsunuz... Bu röportajcılıktan gelen bir köşeyazarı olduğum için böyle. Yıllardır röportajcılık yaptım, köşe yazarlığım 15 yıldır. Şiir okurum, çok okurum, şiir insanın evrenini genişletir ve yaşamı olduğu gibi yazıları da statik bir halden hareketli, daha gerçek bir yapıya ulaştınr. Geçmişteki böyle 6O'lı 70'li yıllardaki röportajlarımda şiiri görürsün, aşkı, hüznü, acıyı görürsün, kadınerkek uişkilerini görürsün. Kenderdeki kadınların yalnızlığını da yazdım, erkeklerin yalnızlığını da yazdım. Dağ köylerindeki aşk hikâyelerini yazdım. Kazdağları'nda, Toroslar'da günlerce kaldım, oralardaki yaşanmış aşk öykülerini yazdım. Gençler şunu unutmamalı, kelime zenginliğine ulaşmak için bol okumak, özcllikle şiir okumak gerek. Köşe yazılarınıza baktığımızda 'haber' dikkat çekiyor. Bu muhabirlıkten aslında hıç kopmadığtnız anlamına gelıyor değıl mı? Tabii.. Gazetecilik mesleğinde cn güzel iş o. Gel muhabirlik yap deseler muhabirlik yaparım. Muhabirlik hamallık yapmak değildir, geliştiren, ilcrleten, mesleği sevdiren, öğreten bir şeydir. Bugün köşe yazarlarına bakın, muhabirlikten gelenlerle gelmeyenler arasındaki farkı görebilirsiniz. • '•>sza. • »**V TARIHEV YARG1LADIGI DAVALAR % \ r rAI<İIIİ!N (;İJ A I N I . A K I>İXİSİ Adil Giray Çelik İnsanın insana yönelik haksız yaptırımlarını ya da uyguladığı şiddeti önleme ve insanca, hakca, bilimin tarlısmasız kılavuzluğunda bir düzen kurma savaşımı, insanlığın adalet tarihini oluşturur. Adalet varsa, ancak o zaman insanlığın özlemleri ve beklentilerinin gerçekleşmesi özlem olmaktan çıkar. Adalelin oimadığı yerde; önce en doğal ve vazgeçilmez hak olon yaşama hakkı tehlikeye girer ve güvencesiz kalır. Yaşama hakkının oimadığı yerde ise, hiçbir şey öncelikli değildir. Ya adalel adına yapılan adalelsizlikler! Adil Giray Çelik; larih boyunca adalet adına, insanın insana ya da halkların halklaro yaplıklarının derin ayak izlerinin peşinde, insanlığın yürüyüp geçliği bir yola ışık tutuyor. Aydınlanan yolda, bugünün okuruna bir kez daha yürüme olonağı veriyor. Yolun boşında Sokrales var. 8u yürüyüşte: Engizisyon Mahkemesi Yargılamaları, Fatih Sultan Mehmet'in Yargılanması, Mithat Paşa Davası, Dreyfus Davası, Dımitrov Davası, istiklal Mahkemeleri, Lotus Gemisi Davası, Nurenberg Duruşmaları, Rosenbergler, Yassıada Mahkemeleri, Deniz Gezmiş ve Arkadaşları ve on yedi yaşında ölüme mahkum edilip, asılan genç; Erdal Eren çıkıyor karşımıza! Oysa bu topraklarda; Fatih Sultan Mehmet'i divanda yargılarken, padişoha: "Adalet terazisinde rütbeler değil haklar tartılır. Bunu böyle bilmek gerekir." diyen Baş Kadı'lar yetısmisken... Tarihi elbette insanlar yapar. Öyle ise tarihin yargıladığı davalar; aynı zamanda, insanlığın kendini yargılamosı değil midir? Adil Giray (elik'in yıllar süren bu titiz çalışması, ülkemizde bir ilki oluşturuyor. Yine Papirüs'ten... JAPİRÜS Dağıtım: MAVİ, 0212512 52 81 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 7 6 2