Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
mazsa olmaz. Amerikan edebiyatı bir öykü şöleni gibi. Dünya Yayıncılık tarafmdan yayımlanan Amerikan Edebiyatı Öykü Antolojisi bıı bakımdan önemli bir boşluğu dolduruyor. Bu antolojide öyküleri bulunan kimi yazarların öyküleri ne yazık ki ülkemizde henüz kitaplaşmadı. Pek çoğunıı ise yakından tanıyoruz; Edgar Allan Poe, Mark Twain, John Steinbeck, Ernest Hemingway, Paul Auster, Joyce Carol Oates... Tanımadıklarımızsa bizler için hoş sürprizler olarak kitaptaki yerlerini almışlar. Orneğin bir Jean Toomer, benim için mutluluk verici bir karşılaşma oldu. Antolojide yer alan Becky adlı nefis öyküsiinü kolay kolay unutamayacağımı düşündüm. Toomer'in öyküleri bizde kitaplaşmış mıdır, bilmiyorum. Amerikan Edebiyatı Oykü Antolojisi, Naciye Akseki Oncül ve Esra Melikoğlu tarafından hazırlanmış. Esra Melikoğlu, kitaba yazdığı girişte şöyle söylüyor: " Bir kısa öykü antolojisi editörünün işi ne yazık ki öykü eklemekten çok öykü çıkarmaktır." Melikoğlu bununla elbette bir kısa öykü antolojisi editörünün yaptığı işi söylemiş. Ama aslında öykü sanatına ilişkin de bir gerçeğin altını çizmemiş midir? Oykücü, yazdığı cümlelere kısa zamanda geri döner ve o cümlelerdeki sözcükleri eksUtmeye çalışır. Kııru kuruya bir eksiltme değildir bu. Amacı sözcük kıyımı yapmak değildir çünkü. Tersine; öykücünün sözcük eksiltme çalışması, öykünün çoğalmasını, yeşermesini sağlar. Çalışmanın sonunda, yazıya sanki bir bahçıvanın eli değmiştir. YALDIZLI ÇERÇEVE1 Çehov, ilk üç sayfayı atın, diye öğütler. Bununla, gereksiz açıklamaların, süslemenin, 'yaldızlı çerçevenin' canına okur. Çünkü bütün bunlar bir öykü için fazlalıktır. Usta öykü yazarlarımızın görüşleri de bu yönde değil midir? Dağlarca, genç şairlere şunu salık verir; şiirimizde kullanılan vezinlere defterler dolusu örnekler yazın ve sonra o defterleri yakın. Yani eldemeyin, çıkarın. Esra Melikoğlu'nun Amerikan Edebiyatı Öykü Antolojisi'nin başında yer alan giriş yazısı, bir Amerikan edebiyatı tarihi niteliğinde. Amerikan yazarlarının kaynaklarını açıklarken Melikoğlu elbette Amerika tarihinden de yararlanmış. Amerikan yazarları üzerine ilgi çekici saptamalarda bu lunmuş Melikoğlu: [Amerikan yazarları] ister siyah ister beyaz, ister kadın ister erkek olsıın, hepsi de bireyin yabancılaşmasını, bir yere ait olma duygusıınu yitirmesini irdeler. Ancak öykülerde, çoğu zaman, karanlık grotesk öğelerle vurgulanan bu yabancıİaşmanın bir sonucu da, Amerika da ve dolayısıyla çağdaş Amerikan kısa öyküsünde belli ölçüde bir özgürleşme döneminin başlamasıdır; farklı sesle, çoğaldıkça çoğalan söylemler ortaya çıkmıştır. FARKLI ÖYKÜ BİÇİMLERİ Böylece bu yazarların elinde çağdaş öykü yeşermiş oluyor. Ama günümüzde, artık öykünün şiirden de romandan da uzaklaşmış ve kendi sınırlarını belirginleştirmiş bir tür olarak ortaya çıktığı biliniyor. Bunun için de elbette belirli bir özgürlük daha doğrosu, başına buyruk bir bakış gerekiyor. Parlayıp sönen yazınsaJ bir tür olarak öykü, yeni anlatım biçimlerinin ortaya çıkmasına olanak tanıyor. Ama bir anlatım biçimi tek başına bir yazarı ifade edeceğinden, her öykücü kendi biçeminin peşinden koşuyor. Bugün nereden baksanız bir Poe öyküsü ile bir Hemingway öyküsü birbirinden enikonu farklıdır (aslında benzer bir farklılığı Sait Faik ile Sabahattin Ali arasında da gözlemleyebiliriz. Bu gözlem belki bizde bu iki biiyük yazarın niçin iki çizgi oluşturduklarının anlaşılmasına da yardımcı olur). Kişioğlu kendi serüveninin peşine düşer. Bu belki bir yere yerleşmek, orada kök salmak arzusudur, belki daha rahat, zenginlik içinde bir yaşantı hayalidir. Birbirinden farklı kimlikleri taşıyanların gelip yerleştikleri Amerika'da öykü yazarlarının birbirinden farklı öykü biçimleri yaratması açıklanabilir. Amerikan Edebiyatı Oykü Antolojisi, belirli bir yazınsal türün orada gösterdiği gelişmeyi de bir çizgisellik içinde gösteriyor okııra. Bunu yaparken Amerika'nın insanlarına da çeviriyor gözlerini. Bu bakımdan, kitaplığımıza unutıılmaz bir kaynak armağan etmiş oluyor. Çünkü, nerede öykü varsa orada insan var ve öykü insanı anlamanın yolJarından biri. Bu tür çalışmaların sürmesini dileyelim. Orneğin elimizde sağlam bir Rus Öyküleri Antolojisi olsa... • Amerikan Edebiyatı Oykü Antolojisi/ Dünya Kıtapları/Naciye Aksckt Öncül Esra Melikoğlu / 544 s. OEWELI Onvell'ın sert ve 'insan' kalemi; işsizliğin, yoksulluğun ve açlığın diinyasını yani düııyamızı tüm çıplaklığı ve vahşetiyle gözler önüne seriyor. ORWELL I ORWELL A/IN Kl/I ^GEORGE | ^GEORGE Adı, l'mberto Eco'nun Cıiiliin AJı romanıyla birlikto anılaıı ı/la Jile ^cvrilnıiş hir polisiycüorili MATTHEVV PEARL ıDaNTE İTM«I<İPOI ISIVECERİLİM KULÜBÜ ithaki C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 762 SAYFA 15