03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yıt denen soz katmanları arasında ınce sanatkârlığın ızını surcrkcn evveke soylcnenlerı bılmek ve evvelce soyle ncnlcrı geçmek zorunda hısseder kcndısını hayallerını vc duşuncelerını dcrınkştırdıkçc dcrınleştırıp gıyındırır duşuncelerme" dıyor îskender Pala Sinemada Göstergeler ve Anlam/ Peter VVollen/ Çevıren: Zafer AracagokBulent Doğanl Metis Yayınları/ 238 s. 'Sinemada Göstergeler ve Anlam' sıncma dılını kav ramada yenı yonlerc çekı yor bizı Estetığc ve sıne maya getırılen bu yakla şım fılm seyırusını, salt seyırcı olmaktan çıkıp fıl mı okumaya davet edıyor Peter Wollen, ozellıkle Eısensteın, Hawks, Ford ve Go dard'ın sıneması uzerınde yoğunlaşarak, genel gosterge bılım çalışmalarının sınemaya uygulanmasının ılk ornek lerınden bırını verıyor Kıtapta, Peter Wollen'ın New Left Rcvıew ıçın yazdığı makaleler ıle yıne takma ısımle kcndı kendısıyle yaptığı bır soyleşı de yer alıyor Auschvvitz'den Artakalanlar/ Giorgio Agamben/ Çeviri: Ali Ihsan Başgüll Bağımsız Kitaplar/ 176 s. pışma bıle Duşmanlarım bıle çarpışma tsteğı duymu yorlardı artık Dangalak zafer demektı Ya/madığım kı taplar, gormedığım yerkr, hıçbır zaman sahıp olamadı ğım Maseratı, arzuladığım kadınlar, Danıelle Darrıcux, Gına Lollobrıgıda ve Nadıa Grey Senaryolaıımı kan damlayıncaya kadar doğrayan eskı konfcksıyoncu pat ronlarıma karşı zafer demektı Unlu unıverütelerde oku yan dunyaya çok şey vaat eden çocuklara sahıp olma duşumdu Sevgılı Rocco m gıbı bıtmek bılmeyen gunle rımın acısını hahfletccek yaralarımı saracak, çocukluğu mun yoksulluğunu ve geleceğımın umutsuzluğunu unut turacaktı Kopektı, ınsan değıl, bır hayvan, ama zanıanla dostum olacak, benı gururlandırıp dertlerımı unuttura eaktı Tanrı'ya benım hıçbır zaman olamayacağım kadar yakındı ve okuma yazması yoktu, daha ıyısı can sağlığıy dı O da uyumsuzun tekıydı benım gıbı Ben dovuşup kaybedecek, o ıse dovuşup ka/anacaktı Rauf Yekta Bey/ Suleyman Erguner/ Kitabevi/238s. rıh de ılışkısını ayrıntdı olarak tartışan Foucault bır yan dan bu akımın başlangıçta sadeıe bellı bır tur tarıh anla vışını reddettığını, bır yandan da tanımlamayı gıderek guç kılacak bır bıçımde genışleyen ve çcşıtlenen bır du şunme ve analı/ bıçımıne donuştuğunu, tam da bu yu? den 'yapısakı' kavramı altında sınıflandırılan duşunur lerde pek AZ. ortak van bulunabıleceğını vurguluvor Benzerı bır tepkıyı daha sonrakı yıllarda kendı duşunce sının postmodcm ya da postyapısalcı olarak tanımlan masına karşı da gosteren Foucault, tıpkı yapısalcılık gıbı bu kavramların da kesın olarak tanımlanabıleceğıne ınanmadığını dıle getırıyor ve bu tur sınıflandırmalan reddedıyor Adalet Tutkusu/ Robert C. Solomonl Çeviren: Ertuğ Altınay/ Aynntı Yayınları/ 375 s. Yırmıncı yuzyıl felsefecıle rınden Gıorgıo Agamben 'Auschvvıtz'den Artaka lanlar'da, bugun ctık adı Ausehv/itz'den Artakalanlar na llerı surulen ılkelerın hıçbırının belırleyıcı sı navdan, Auschvvıtz'ın bızı karşı karşıya bıraktığı etık sınavdan geçemedığını soyluyor Kurtulanların tanıklığı nın ozunde onemlı bır boşluk ıçerdığıne dıkkat çeken Agamben, "Kurtulanlar, hayatta kalanlar tanıklık edıl mesı olanaksız bır şcyc tanıklık etmek zorunda bırakıl dıkları ıçin tanıklıkları bır boşluk ıçerıyor" dıyor Kıtap tanıklığın o/ıındekı bu boşluğu sorguluyor Gılles Deleuze/ Claire Colebrookl Çevıren: Cem Soydemır/ Bağımsız Kitaplar/216 s. tslamıyetın Turkler tara fından kabulunden sonra 350/950 yıllarında Arap ça, yazı dılı oldu Turk âlımlerı ve bılgınlerı Arapçanın yanında Fars çayı da oğrenıyorlar, eser lerını bu dıllerle yazıyor lardı Hıcretın ılk yılların da tslamıyetı kabul etmış olan kavımlerde ırkçılık fıkrı yoktu îslamıyet, Turklerı, îranlılar, Arapları bır araya getırmıştı Rauf Yekta Bey, devırlerının yazı dıllen nı kullanarak Arapça ve Farsça eserler veren Turk âlım lerını Arap veya Iranlı olarak goren Batı araştırmacılan nın buyuk bır yanlışlık yaptıklarını belırtmıştır Elımız dekı kıtap neyzen mu/ıkolog ve bestekâr Rauf Yekta Bey'ın yaşamını ıçerıyor Osmanlı Saray Mutfağı/ Arıf Bilginl Kıtabevı/ 312 s. Llımizdekı kıtap, dort yuz yıla yakın bır sure Osman lı Devletı'nın yonetım merkezı olarak kalan I'op 1 ıpı Sarayı'nın, yaklaşık I ı yuz yıllık mutfak teşkı latını ve laşesını konu alı yor Osmanlı saray mutfa §ı teşkılat ve ışlev açısın dan herhangı bır aıleden f.ırklıydı 1 lakanın ve ha nedanın mutfağı oluşu onu çok ışlevlı ve avrıntllı bır ya pıva burunduımuştu Gıdatedarıkı saray halkının do yuıulması hatta sozgelımı saravın mum ıhtıyacının bır kısmının karşılanması gıbı besknmevli ılışkısı olmayan sorumluluklaıı dahı ustlenen bu mutfak sarav îçındekı kurumların cn guçlu e en bu\uk oıganı/asvona sahıp olanlarından bınvdı Sarav mutfağı dtvktın yaşadığı su reçlcrden bağımsız bır kurıım değıldı Bu sebeple kıtap, saray mutfağının dışında Osmanlının sıvası ekonomık ve sosyal tarıhının de mıkro duzeyde tasvırını ıçerıvor Felsefe Sahnesi/ Michel Foucaultl Çeviren: Işık Ergüdenl Ayrıntı Yayınları/ 382 s. Kıtap, daha çok Fouca ult'nun 1%0'lar ıle f970'lerın başında kaleme aldığı yazüar üe yaptığı soyleşıkrı kapsıyor Bu donemde Foucault sadcce Fransa nın değıl, aynı /a manda Batı entelektuel dunyasının gundemınc de tam anlamıyla oturmuş ve ozellıkle ıncelemelerınde kulandığı araştırma ve kavram sallaştırma yontemlerı çerçevesınde hararetlı bır tartış ma yaratmıştı ( oııtault'nıın 'arkeolo|i' adını verdığı ça lışmalarının aslında bır tuı vapısakılık olduğunu ve ta rıh boyutunu dışarıda bııaktığını one sııren bır cleştırı çızglsı, genel anlamda yapısalulık eleştırılerıyle butun leşmıştı 'Felsefe Sahncsı'nı oluşturan metınlerın onemlı bır kısmı bu tur eleştırılere kapsamll bır tevap nıtelığı taşıyor Yapısalcılık kavramının ıçerığını, ozellıkle de ta ( laırc Colebrook, Dele uze yorumcularının ço ğunlukla yaptığı gıbı De lcu/e'u kronolojık olarak ele almıyor Yapıtlarını bır bır ırdelemek yerıne, Dc leuze'un ozgun termıno lojısı ve kavramları uze nnde duruyoı Deleuze çalışma hayatı boyunca aynı kavramları farklı bağlamlar da tekrar tekrar gelıştırmış bır felsefecı Colebrook da Deleuzecu bır yaklaşım benımseyerek, ışe baştan başlı yor ve doğrudan doğruya kavramlar uzerındc yoğunlaşı yor Deleuze'un karmaşık ontolojık projesı ve termınolo)isıne açıklık getırmeye çalışıyor Roma'nın Batısı/ John Fante/ Çeviren: Avı Pardo/ Parantez Yayınları/ 184 s. 'Adalctm ne olduğu, kım tarafından ve nasıl tesıs edıleceğı konusıı neredey se uvgarlık tarıhı kadar es kı bır konuduı Bırcylerın ve kurumların adaletın çerçevesının çızılmesınde ve tesısınde nerede dur dukları hukukun temel alanını oluşturur Robert C Solomon Adalet Tutku su'nda adaiete yenı bır yaklaşım getırırken Platon, Kant, Rousseau, Hobbes, Locke, Nıetzsche gıbı fel sefecılere yenı bır gozle bakıyor, Walzer Ravvls, Maclntyre ve No zıck gıbı çağdaş duşunurlerle de tartışıyor Bu fılozot ve duşunurlerı tanımayanlann da rahatlıkla ızleycbılcceğı tartışma bellı bır amaca yonelık Adalet yalnızca rasyo nel akılla, kurumlarla, devletle sağlanabılecek soyut bır duşunce modelı ya da toplum sıstemı değıldır, adalet, bı reylerın duyguları ve yaşantılarıyla edındıklerı aclalet duvgusunun da artık devrcye gırmesıyle sağlanabılecek tır Adaletı ınsanın kotuluğune engel olmak anlamında ve ınsana rağmen var olan bır kavram olarak savunmanın umarsızlığını hatırlatıyor bu kıtap bıze Gunumuzde ada letı devletın, sıyası yapıların uhdesıne veren duşunuş tar zımızın ınkârcılığını, bunun tarıhe yaptığı haksızlığı ın sanı tanımaktan uzak oluşunu anlatıyor Adaletın duygu larımızda temellenebılcceğını savunurken esas olarak ıçı mıze seslenıyor Adaletı sağlayan son sığınağın ınsandalu duvgular olduğunu savunurken duyguyu aklın karşısına koyanlara da ıtıraz edıyor Adaletın bır kurtuluş vaadı değıl, en sıradan halıyle ınsanı bır şekılde yaşamak oldu ğunu ve tarıh boyunca bu ınsanılığın uının surulcbılece ğını gosterıyor Adalet Tutkuı>u yazarının da soyledığı gı bı bıraz huysuz bır savunma Ltık tartişmaları tukenmek gıbı bır ıddıası ıse hıç yok Ama belkı tıım etık tartışma larına havatıyet m kazandıracak ahlakı, adaJetı gundelık hayatımıza taşımasıyla, daha doğrusu doğallaştırmasıyla tartışmalara temel katkılar yapacak nıtelıkte Evrensel bıı konuda ctkıleyıcı ve anlaşılır bır kıtap, ıçınde bulundu ğumıi7 vu/yılda hıçbır konu duşunurler ıçın adakt kadar çekıcı olmamıştır Ancak yalnızca bırkaçı bu konıı^u Ro bert C Solomon kadar kapsamlı ya da akılcı bır tarzda ırdelemıştır Okuru duşunmeve zorlayan ve hıçbır zaman kestırme yola sapmayan bır ınceleme " dıyor Roger Harıs Yabancı Kucak/ lan McEwan/ Çeviren: Pınar Kurl Ayrıntı Yayınları/ 125 s. ' ( ) Dangalak'ı aramıza alıp kopek havlamaları eş lığınde evın yolunu tut tuk Ben bılıyordum o ko peğı neden ıstedığımı Utanç verıu derecedc açıktı, ama oğlana so>le yemezdım Mahcup olur dum Kendıme ıtıraf ede bılırdım ama, bununla ıl gılı bır sorunum yoktu Yenılgıye ve başarısızlığa uğra maktan usanmıştım Zafcr açlığı çekıyordum Ellı beş yaşındaydım ve tek bır zafer yoktu gorunurde, bır çar SAYFA 30 "Romanlan mımarı açıdan ele alınm Kapıdan gınldığınde o kapı oyle ınşa edılmış olmalı kı, okur o anda bınanın sağlamlığına guvenmelı" dıyen lan McEvvan, "Yabancı Ku ca'ta gotık roman turunu romantızmın ılk donemle rınden gunumuze taşıyor Gotık edebıyatın temel ozcllıklerınden olan tekınsızlık, gızem vc korku havasını yaratmak ıçın de ne kadar dola şırsanız dolaşın, her zaman donulmcmış bır koşeyı, keş fedılmemış bır geçıdı, kavıp bır bınayı, ağza alınmayacak deneyımlerın yaşandığı gızlı bır mekânı go/den kaçırabı leceğınız duygusunu veren kadım Vencdık kentını seçı yor Venedık'ın, dış mckân olmasına karşın yarattığı ka panıklık duygusuyla ruhları daraltan Mary ve Colın, tu rıstık gezılerın barındırdığı gozetleme ve kentı tuketme arzusuyla sokaklarda gczınıp dururlar Bu gezının onla rın cınsellık, dışkıler ve şıddetın orduğu ağda gelışıp çet refılleşen bır yaşantıya gotureceğını bdmeksızın • C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 7 7 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle