27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Selîm İleri'den "İstanbul'un sandık Odası' Ruh gurbetinde yalnız gezen bir yazarm îstanbu J Selim ileri, gerçekten "İstanbul'un Sandık Odası'nda İstanbul'u özünde toplamış, kendine yaşam biçimi seçmiş, istanbul medeniyetinin, Türkçesinin, estetiğinin, zarafetinin, kibarlığının canlı bir temsilcisi olmuş, kısacası "duygu belleği" diyebileceğimiz "anıları", "gözlemleri" birbirlerini izleyen zengin imajlarla ör(ül)müş. ıl şeneröZTOP "Uzak, çuk uznğız ııudı ı\ıktan Çocuk sesınden, gülvc *>arma$ıktan Dönmeyen gomiler olduk açıktan AJıınızı soran, arıyan var mı?" A. H. Tanpınar ÖNDEYİS B ir geçmış zaman anlatıcısı, romancı ve estet kışıliğıni düzyazılarında ve romanlarındj hütün yönleriylc gördüğünıü/., okuduğumuz Selim İleri; edebiyatımızın önde gelen bir yazarıdır. Hdebiyatın vanında sinema, televizyon, resim gibi görsel vc plastik sanatlara da ilgılidır. "Rcsim vc Rdebiyat" başlıklı yazısinda rcsim yap mak isrcrdim. Nc kadar çok isterdim rcsim yapmayı..." (Milliyet, 23.3.1990) 13u ncdcıılc onu cdcbiyatın içinde biri olduğu kadar, sanat dünyasında da yetkınliğini gözden ırak tutamayız. Edebiyat ve sanatta biçim/içcrik ya da "öz" ılişkisınin ayrılmaz bütünlüğünü romunlarında, hikâyclcrinde yansıtır. Ancak bu duyarlık eşit düzeyde olmayabilir. Selim İleri görsel anlatım dilini de ustalıkla kullanır. Sezer Tansuğ'un da belirttiği gibi, "Sanat yapıtı, insanı çevreleyen gerçeklcr dünyasının âdeta süzgeçtcn geçirilmiş bir yansımasıdır" dcr. Romancımız ele aldığı konıılar(ın) da ya da dış vc ıç gozlemlerindc cstetik ögelcrden yararlanır. O bir bakıma edebiyat vc sanatı aynı potada işleyerek özgiin söylemler gctırir. Selim Ileri'nin bir diğer ö/clliğı isc denemelerindc, hikâyclcrinde ve romanlarında odak noktalarından birisi de hiç ^üphcsi/ "nıâzi" ılii^ünccsidir. Bir çcşit Pıoust... "Kaybcdilmi% bir /amjnın pcşindc ". Yahya Kcmal, Tanpınar, Abdül hak Şinasi Hisar, Ziya ()sman Saba, Bchçet Nccatigil gclcncğinin son lıalkasını teşkil ve temsil ettiğini soylcrsck lıerhalde yanılmayız. Cicçnıiş, yitik zamanı diğcr bir deyı^lc "Mâzi Cenneti"ni cstetik ogelcıic zcnginlcştirir, larklı duy gular uyandırır. Bir bakıma okurla zaınan ötesinc dogru bir yolculuk yapar. Ona cdebıyatımı/ın ıçli, lıisli, lirik bir romanliği de diycbiliıı/. ()na görc, gcç miş şimdi gelecek birlikteliği tle yaşamın ritmini, dinginliğini, mücadelcsini kavrarız. tnsanın varolu^u da bu aşamalarla olur.. "\'itirilcn zanıan nasıl kazanılacakr1 Zanıanı anlatarak Ricoeıır'a göre lıcr insanın ya^amı anlatılmayı bekJemcktedir. Anlatılmayan yaşam yalnızca biyolojik bir tenomen olarak kalır. (...) geemiijin anımsanan şeylerinin şimdisine, şımdi îsc, i^imdiki şcylerin sezgisel kavıanısjnm şimdisinc dönüşür. Şimdinııı sonsuz göriinümünde zaman hem var hem de yok türünden paradoksal bir yapı kazanır." (Ertuğrul R. Turan, Zamanın Iki Yüzü, Doğu Batı, S: 22,2003, S:2O5). YİTİK ZAMAN Selim tleri, insanın belleğine renkli İstanbul tabloları çizer. Değerlendirdiği döncm icinde varolan ressam ve yazarın dünyasına girerek kendine özgü hikâye biçiminde üslubııyla anlatır. Sade ve masııiTi sözcüklcr onıın dilinde, gönlündc esrarlı bir hâl alır. İleri, okuruna duyguyla yaklaşır. Ahenkli, cezbeli nesrinde sanki geçmiş (yitik zaman) deniz yüzeyindeki gizemli üıperişler gibi gözümiizün önünc gclir. Yitirilen/yokolan bu gü/elliklerc acır, iiziilür, hiizün duyar ve onların yaşamlarını ister. Geniş perspektitli bir panorama ıçindc tablolannı çizer. Anılar, ızlcnimler, betimlemcler onıın peşini bırakmaz. Doğanın biçimlerini, renklerini, çiçeklerini fon olarak alır. Lcvni'nin minyatürleri mükemmelliginde gecmişin yaşam biçimini, insanlarmı bir ressam göziiyle titizliğiyle lıcr yaşanmışın oyküsünü, rcsmin ruhunu, estetiğini de söyletir. Bir tstanbul âşığı, tutkunudur. İstanbul, artık geri dönülmcyccck, 'dcğişen bir lstanbul'dur. Ziya Osman Saba da "İstanbul kültürünün kararmakta oldugunu sezinler." Onun gözünde olınası gerekcn İstanbul: "(îokyakııt rcngindcki gök ", "gümüş rengi kayalar", "ulıı cı nar ağaçlarıyla Büyükdere çayı, tepeleri dantel gibi süsleyen ormanlan", "rıhtınılarda tlizili yalıların balkonlarından/bahçelerinden sarkan lcylaklar, manolyalar...", "Karadeniz'in sisli ufuklarına doğru uzandıkça koyulaşan yeşil, menekşe rengi dcnizi temiz vc daralan Boğaz...", "Boğazı harikulâde bir hayalnüma haline getiren yalılar, ahşap mimansi korunmuş bir kent...", "Boğaziçi medeniyetinin birer parçası olan yalılan zevkimizin ve mimarimizin bu güzcl örnekleri handiyse yıkılmış/yitmiş..." Şair Leylâ Hanım'ın hisli söyleyişiyle: "O âlemle, o mehtap safaları bitti, o geceler hiç görülmemiş, eşsiz gecelerdi. Boğaz suları, ebediyen hasretini çeke çeke bir gözyaşı gibi akıp gidecektir... ay ışığı altında pırıl pırıl harelenen suların üstünde... yüzler ve yüzlcrle kayık sanki birbirine girerdi ve kıyılar baygın seslerle inlerdi." (Haluk Y. Şehsuvaroglu, Eski Türk Sanatları, Varlık Yay., tst. l % 0 ) , s. 93) Diğcr taraftan Semih Mümtaz o nefis anlatımıyla: "...suların lezzet vc letatcti çamlıca muhabbctini ziyadeleştirirdi. Sami Paşa Konağı'nda oturan ailc topluluğunun çok harcketli bir yaşam sürdüğiinü şöyle dile getirij: "... Dogrusu bu rası bir koııak, bir saray dcgil, bclkı bir K İ T A P SAYI 770 SAYFA 16 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle