03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

landırılmış olarak ortaya çıkmıştır. Sınırlanclırma konuları daha geniş tutıılmuştıır. Yönlendirme olannklan önc çıkarılmıştır ve bunlar kullamlmıştır. IJstc bu yolla ortaya çıkmış bulunuyor. Bu listede yer alan yapıtların okutulmasının mııtlak anlamda bir yönlendirici niteliği vardır. Listeye, Aziz Nesin'in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'ı ilc Nazım'ın Memleketimden lnsan Manzaraları'nı koyduk mu kimse hiçbir şey söyleycmcycccktir diye düşünüldüğii anlaşılıyor. ÖNEMLİ OLAN OKUMAK... MEB'nın hazırladığı listenin şöyle ya da böyle olması aslında çok önemli de değildir. Çünkii listede yer alacak olan kitapların okıınmasıdır önemli olan. Önce öğretmenlerin bu'yapıtları okuması gerekiyor. Listede yer alan yapıtların öğretmenler tarafından sayfa sayfa okunması de yeterli değildir aslında. O yapıtların ardındaki sosyal ve tarihsel olaylar içselleştirilmis, ve çözümlenmiş olmalıdır. Eğer böyle bir yol izlenmemişse okunmuş olmalarının salt kimi anımsamalar yapılmasından öte bir anlamı olmayacaktır. Bugün durum.aşağı yukarı böyle birşeydir. Öğretmenlerin, listede yer alan yapıtları öğrencilere önerirkcn onları kendilerinin bundan sonra okuyacaklarını falan düşjinmek saflıktan başka bir şey değildir. Oneriler yapılacaktır ama ne yazıktır ki öğretmenler bu yapıtları okumayacaklardır ve onlara bu kitapları okutmanın bir yolu da yoktur. Bugünkü koşullarda bir yolu yoktur. Yoksa değişen koşullar içinde tabii vardır ve olacaktır. Öğretmenler, eğitimleri sırasında okuma konusunda yetiştirilmemişler. Eğitim sistemimiz içinde bu doğrultuda alınmış ve uygulanmakta olan ne bir yöntem ne de verimli olabilecek ve müf redata dayalı bir alışkanlık vardır. Cumhuriyet dönemi içinde okuma konusu, salt kimi öğretmenlerin özel çabaları çerçevcsi içinde ve çok cılız adacıklar olarak, etkisiz bir biçimde yürütüle gelmi^tir. "Bizim Tiirkçe öğrctmenimiz falan, Edebiyat öğretınenimiz tilan, % şu u kitapları okııtmus,tu..." gibi sözlerle an latılan bir çalışma alanı olarak kalmıştır. Daha çok öğrencilcrc kimi yapıtlar verilmiş ve okumaları istenerek onlardan bu yapıtları özetlemeleri istenmiştir. Kitap okunmasında "özet çıkarılması", Türkiye okullarında özellikle ortaöğretim kesiminde çok yaygın bir yöntemdir. Öğrenciler, özet çıkarmak için özel ve ilginç yöntemler bulunmuşlardır. Küçük bir öğrenci kesimi, kitabı okuyarak özetlemeye çalışmaktadır. Ne yazık ki bunların özetleri genellikle beğenilmemekte ve iyi not alamamaktadırlar. Çünkü özet yapmak önemli bir tckniği kavramayı ve kullanmayı gerektiriyor. En katıksız çalışan öğreneciler bunlardır oysa. Kitap özeti çıkaranların önemli bir bölümü ise, tanıdıklarından ve yakınlarından bu konuda yardım istemekte ve onların dikte ettirdiklerini yazarak özetleri oluşturmaktadırlar. Bunların kitapla hiçbir biçimde alışverişleri olmadığı halde bu öğrencilerin hemen tümü iyi not alabilmektedirler. Bir etik sorununu da yanında getiren bu dıırumun varlığından bile haberli olmama yolu seçilmiştir gcneljikle. Öğrencilerin çok önemli bir bölümii ise, artık piyasalarda satılmakta olan ve hemen her yerde kolaylıkla bulunabilen "Kitap özetleri" denilen yayınları edinerek oradan istedikleri yapıtların özetlerini kopya etmektedirler. Bu yol çok yaygındır. Öğretmenler bu durumun ayrımındadırlar. Ne ki üzerinde durmamayı yeğlemektedirler. Bilirler ki üzerine gittiklerinde yalnız kalacaklardır...Bu durum, kendini aldatan öğretmenlerin ço ğalmasına, öğretmenini aldattığını sanan öğrencilerin gittikçe artmasına ve bugiinün okıımayan, düşünmeyen ve düşünmek istemeyen insanının oluşturduğu bir toplumsal yapının ortaya çıkmasına, yardım etmektedir NE YAPILMAUOIR? H.B. Kahraman, Radikal'de bu konu üzerinde duran iki yazı yayımladı. Her iki yazıda da listeler yayımlamanın değil, o listelerde yer alan yapıtların okunmasının sorun olduğunu söylüyordu.Önce öğretmenlerin okumaları gerektiğinin altını kalınca çiziyordu. Bu görüşe aynen katılıyorum. Çocuklara ortaöğretim çağında listeler vermenin ve bu listelerde yer alan kitapları okumaları gerektiğini söylemenin hiçbır anlamı yoktur; bu zamana değin de olmamıştır zaten. Kitap okumanın, okumayı sevmekle ilişkili olduğunu, böyle bir sevgi verilmeden çocukların kitap okumalarının mümkiin olmayacağını söylemenin de ben, hiçbir anlamı olmadığını/bulunmadığını düşünenlerdenim. Çocuklar, kitap okumak durumundadırlar!... Onlara kitap okutmak durumundayız!.. Bu, yaşamsal bir gerekliliktir. Eğer bu gerekirliği yerine getirmez isek bugün yasjadığımız kitlesel "kürtürsüzleşme" katliamının hazırlayıcılarından olacağımızı bilmeliyiz. Kitap okutmanın en verimli ve gerçekliğe dayanan yolu, okutulacak kitaptaki olayların ve durumların altında yatan sosyal ve tarihsel olayları bilmek ve öğrenmektir. Bunun için liselere bir Kültür Tarihi dersi konulmalıdır. Bu konuda H.B.Kahraman'ın önerisini desteklediğimi belirtmek istiyorum. Bu derslerde gencin, kültürel olaylann oluşmasını, sebep ve sonuçlarını tartışırken yapıtlara kendiliğinden gitme gereği ortaya çıkıyor. O yapıtları okumayanların kültür ta rihinin, o sayfalarını kavraması mümkiin olmayacaktır. Böylece kitap okunması, bir zorunluluk haline gelmiş oluyor. Bu zorunluluk insanın, yaşadığı toplıımıın temellerinin ne olduğu ve nasıl olduğu...gibi doğrudan doğruya kendini ilgilendiren konularda güçlenmcsini sağlayacağından gerçekten işe yarayacaktır. Ayrıca bu çalışmalar, felsefe ve yazın(edebiyat) dersleri ile desteklenecek; bu alanın daha genis. bir ortam içinde ve yeni yöntemlerle kavranmasına olanak da sağlamış olacaktır.Örneğin, analitik(çözümleyici) yöntemi yaşamında uygulayarak kullanmayı kavrayacaklardır. Buradan bakılırsa eğer, analitik yöntemi kullanamayan bir insanın ne kendini ne 'ötekini' ve ne de toplumu kavraması ve anlaması olasıdır. Yaşamda çözümleyici bir yaklaşımın kullanılamaması kişiyi genel kimi doğruların tekrarından öteye götürmez/götüremez. Bu durum, insana bugün yaşadığımız kültürsüzleşme ortamı gibi bir ortamın oluşmasına katkıda bulunmaktan başka hiçbir şey kazandırmaz Yazın(edebiyat) dersleri içinde öğrencilerin örneğin R.N.Güntekin'i okurken onun yapıtını (Çalıkuşu gibi...), okuyan öğrencilerin onun uzun uzıın yaşamını ve yapıtlarını ezberlemek yerine, o yapıttan çıkarak yapıtlarıyla ne demek istediğini ve neler dediğini irdelemek çok daha verimli değil mi? Öğrencilerin her yarıyılda okumak zorunda oldukları, yazın(cdcbiyat) miifredat programındaki yazarlardan birinin yapıtını, derste ele alıp tartışması, gerçekten yazarın ve kitabının neye yaradığını/yarayacağını açık açık göstereceğinden çok yararlı olacaktır. MEB, kitap listeleri yayımlamadan önce, o kitaplann okutulrnası konusu üzerinde kafa yormak zorundadır. Bu konuyu olgunlaştırmadan yapılacak tüm çalışmaların verimli olacağını söylemek boştur, bir hayaldir. • zmasam Uzlaşmasız bir aydından dünden bugüne özgürlük yazıları Gördüğünü ı Kitaba Yaz öldemtr inet Mevsimsiz i ösdtmır Kendine özgü ödünsüz yorumuyla Özdemir İnce'nin değişik zamanlarda yazdıklanndan oluşuyor Yazmasam Olmazdı... Özdemir İnce, yazının ve yaşamm bütünlüğünden ödün vermeksizin, ülkemizin toplumsal ve politik sorunlanna tedirgin edici bir yaklaşımla dikkat çekiyor. DOĞAN KİTAP www.dogankitap.com.tr CUMHURİYET KİTAP SAYI 770 SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle