25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ğin "BızımKıtap"döttlüfcü: "Kaçbahar, bülbüle lıasret, giile hasret yaşadık;/ Görmedik kaç yaz ııfuklarda yarım bir mehtap./ Bıı elem dcftcri dünyada kapansın, dilerim.../ Dilerim, mahşerde açılsın bıı kitap!" Elbcttc "Ellerin derdini dert" edinen bir şairdir Faruk Nafiz. Onun işi kalcmiylcdir. Ama kılicı da elinden bırakmaz yeri geldiğinde: "fazla bir şey demiyor kan da, mürekkcp dc bana;/ Bağİadım ruha, cesetten koparıp bağlarımı/ Yanarım, cy kalcm, uğrunda ömiir verdiğime:/ geri ver, ey kılıç, artık bana mısralarımı!" Böylesi bir şair ıçin ölüm, "yerin altında devam etmesidir" "Yerin üstünde görüp geçirdiğımiz rii yanırı. ' Onun dili gönlünc, gönlü dilinc bağlıdır sımsıkı. Yeniden yaymılaııan "Kurtuluştan So/ırakıler"de ()rhan Bıırian, Farıık Na liz'in şiirini şöyle değerlendiriyor: "Millı Miıcadeleyıılarınagençlik şıirleri rast layan Faruk Naliz Çamlıbcl Türk şiirini heceye sığdıran şaırdır. Şıırlerı sürek li duyguların dcğil, gcçici ihtirasların ifadcsınogirtığı zaman kuvvetlenıyor. Yıırt şiirleri dc bher duygulanış olarak kaldıkça giizeldır. Düşünce dcrınlıöi ve ha yal genisjiği göstcrmiyor, ama ncccnin kalıplarından en çok ahenk çıkarmayı o başarnııştır." Vc ondan on sekiz şiir alıyor seçkısine Orhan Buı ian'ın seçkısinden sonra ını yazdı acaba Farıık Nafız "Oktıyanlara" başlıklı şiirini? O, bu şiirinde, okurıına biraz dert yanar gıbidir ve şiirinin kanal larını, beslendiği kaynakları da imliyor sanki: "Bir gcniş bahçe gibı size açıktı derdim,/ Durdunuz, seyrettiniz sıra neykeller gibı./ Ruhunuzun çölünde bütün bir ömrü vcrdim,/ Kireçli bir tarlayı sabanla beller gibi..." Onun duyumsadığı cn büyük dert nc biliyor musunuzr1 "Duydugum en büyük dert yurdumda gurbet yuvası". Gurbette olmayı onuruna yediremez gibidir ama, unsuz da yapamaz sanki. Karşısmda ağlayanlar onu hep perisan etmiştir. Yazdığı hcr dize kaıbinin bir parçasıdır; clbctte "Bir mızragın ucun dan sızan bir damla kan"dır da yazdıkları. O dizeleriyle hasreti gözyaşıyla tat tırmak için didinip durmuştur hcp. Gözünün gördüğünü yazabilmck için dur madan gczmiştir yıırdunıı. Derdine dert eklemiştir hcp "ellerin kederinden." Cönlünc "hersıçrayan kıvılcımdan",soluğunu "Bir yangın ateşlemek için" tükenmıştır. Göğsüne "ıstırabı tunç alcvlerle" dc yazan bir şairdır Farıık Nafiz. Okurıın yargısına, bcğeııisinc değcr vermiş de bir şairdir karşımızdakı. Sanat da onun i<,in ülkoüinin ucgeılcriyle cvrcnscl ölçü lerı öne çıkaran yapıtlardır, ama ülkesindc yatan dcğerlcr onu daha fazla çckcr: "Başka sanat bılmcyız, karşımızda dıırurkcn, Yazılnıaınış bir destan gibi Ana dolıımuz." Kcndisının yazdiklarının cskimesine de üzülür. Onun sevda ba^ın bir ateş toptıır, gurbct ise içindc çözülmez bir düğünı. " Yangından «,ıkan eşya gibi kırık" dokuk dııyumsar kendini. Fakat bunlara iizülmez, gözyaşı dökmez o. Onun dcrdi ondan önce "can veren" yazdıklarıdır. Evet, o, ömrünü harcar ama, ne gurbet tükenir, nc de yol, volcu. Bir gün "siyah rüzgâr" yaşını sıldiğindc yurdunu vc yurdunun insanını iyice tanımiij ola caktır. O, dızelerıni "suyıın da" kumun da üstüne yazsa, gönlündeki "ıstırabı" hep yansıtmak ıstemıştir. Kimi sorunlan, nüznü "tasıracak" da olsa "cngini". Siyasal içerıöini öne çıkarmadan renk lerden kızılı, göfiüs geçiren rüzgârı önemser ve sık sık kullanır şiirinde. "Ktskanç" başlıklı şiiri dilden dile dolaşır. "Sakın bir söz söyleme... Yüzüme bakma sakın!/ Scsini duyan olur, sana göz koyanolur." dizelerinibilmeyen mi var? Timur Sclçuk'un öne cıkardiğı "Sen Nerdcsın" başlıklı şiirir1 "Caddeden sokakC U M H U R İ Y E T K İ T A P lara doğru seslcr elendi,/ Pcnccreler kapandı, kapılar sürmelendi./ Bir kömiir dumanıyla tütsülendi akşamlar,/ CJurbcte clüşmüşlerin başına çöktü dam lar..." Bu son iki şiirdcki ya^amın özü, acısı, ıstırabı, hüznü nasıl da sarıyor, etkiliyor okuru! O, hep "Kışlardan arta kalan" ömründe "bahar"ı yakalamış bir şairdir. Duyumsamadığı "hasrcti" yazmamış da bir şairdir Faruk Nafiz. Inlediği kcderle, döktüğü gözyaşlarıyla, ruhunıı böyle diyar diyar gezdiren sevda ları onu şair yapmamışsa, kimi şair kıl mıştır peki? Onun için o, "başka yas tutan bir" varhktır. O, eskiden kendini bir mezar olarak duyumsasa da, daha sonra ise artık bir mezarlıktır. Onun can evindc "gizli bir bukalcmun" yaşıyordur. O, içinde bulunduğu "saniyenin adamı"dır. O, "Yeryüzünde yanardağ, gökyüzünde" şımşektir. Onun ruhu yönsüz "cereyanlar içinde"dir. Toparlarsak, hece şiirinin en önemli, en önde şairidir Faruk Nafiz Çamlıbcl. Onun şiirinde atraksiyonlara yer yoktur. Yaşamış, duymuş vc yazmıştır. O, yurdunu vc etrafındakileri iyi gözlemle miş vc onların acılarına ortak olnıuştur şiirlcriyle. Onun için siirı dundurudur ve zariftir aristokrat bastondan uzak. Köylü kasketi yoktur başında, ama kö yü popülist olmadan benimsemistir. "Çoban Çeşmcsi"nde tarihe karışan bü yük sevdalardan söz eder. Hüzün vc acı yan yanadır sevda rıizgârlarına sarılı. • GurHet ve Saire/ Faruk Nafiz Çatnlı beV Toplu Şirilcr/ YKY/ Mayıs 200i/ 2H4 f 'Okuyanlara' Faruk Nafiz Camlıbelln şlltierinde "ruhunu teslim eden" bir heves vardır. Onda, şarap "kara gun dostu'dur. 0, göğsü. bağn acık tutkulu bir âşığın siirlerini payla$ır okuruyla. Fotoğrafta. Çamlıbel e$iyle blrllkte Camlıbel şiirinde "vuslat" FİLİZ ÖZDEM S anat yaşamında, herhangi bir idcolojik kampa ait olan bütün sanatçıların başına gelmiştır: Neredeyse aynı şaşmaz çizgiylc ilcrlcyen bir kodla ma biçimine gorc sanatçının bu aidiyetine göndermeler yapılarak ondan sarsd maz bir biitünlük elde cdilmeye çalışılır. Majör tınılar kayda geçer de minörler gölgcdc kalır. " Anıtsal" kılma projesi hcr daim yürürlükte, iş başındadır. Çok yön lü okuma etkinliğine sckte vuran bu yaklaşımlar kimi yazarlan da ister istemez bir şablonun içine hapseder. Faruk Nafiz Çamlıbel de bundan payını alan yazarlarımızdan biridir. Faruk Nafiz'in Adalet Partisi'yle olan ilişkisi uyarınca Yassıada'da sonuçlanan politik serüveni elbette şiirlerine yansımıştır. Rubai, türkü adıyla onun şiirine destansı bir havayla giren kimi yetersiz şiirleri bize bir kez daha şunu natırlatır: Şiirin düşünccylc yazılanındansa duyarlıkla yazılanı makbuldur. Pekçok kuşağın aşina olduğu "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, / Bir dakika araba yerinde durakladı. / Ne dcn sonra sarsıldı altımda demir yaylar, / Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar..." dizeleriyle "Han Duvarları" bunaörnekgösterilebilır. "Han Duvarları" Faruk Nafiz'in Anadolu gcrçekliği kar şısında düştugu çaresizliöi, utancı, ezikliği samimiyetle ve dııygularıyla ifade et riği için geniş kitlclerce bilinir. Yapmacıksız, beylik olmayan bir şiirdir "Han Duvarları". Bir yazarı gerçekten etkileyen, içinden yakalayan ve "kanatan", onun düşüncesi olmadan önce duygusu olan nerşey okunmak ve seçilmck üzere orada, sayfalarda durur. Kimi ünlenen şiirlerin, dizelerin gölgcsindc... Bu noktadan cle aldığımızda "I latta bana insanlara nispet^ le yakındır / Bahcemde ölen kuş" diycn dizelerine bakaralc, Faruk Nafiz'in odalara kapandığı, insandan uzak düştüğü iç seslerine kulak verebiliriz. Divan şiirinin kahpları içinde, uzaktan uzağa hayran olunan sevgili idesinin Yahya Kemal ve Ahmet Haşim'le ete kemiğc büründüğünü, şiirimize yavaş yavaş erotizmin girmeye başladiğını söyfer Cernal Süreya.* Bu idenin değişiminde Faruk Nafiz'in payını da küçümsememek gerekir. Tutkulu, hatta marazi aşkın en çarpıcı kalemlerinden biridir çünkü Fanık Nafiz. Bcstclenen o ünlü "Inme" vc "Kıskanç" siirlerini anmaya gerek var mı? "Çıplak teninde izler kalaıkça pençe / Bir derin zevkolurdu ruhuma bu işkence!" diyen ve çok bilinmeyen "Şeytan" şiiri ise onun poetikasuıda özel ve önemli bir yere sahiptir. Faruk Nafiz'in ölümünden sonra kızı tarafından N.S. Banarlı'ya teslim edilen, Banarh'nın da ölümüyle yine kjzına verilen defterlerinden yapılan ve ilk kez ki taplaşan son dönem şiirlcrindcn bir seçmenin de yer aldığı Gurbet ve Saire'den** yapacağımız bir alıntı şairin duyarlık merkezinin bir özeti sayılabilir: "Hangi kuştur ki cchcnnemde kurulmıış yuvasi; / Ben de bir böyle yanardağ gii lünün sahibiyim. / Geçiyor omrüm atcşlerde yanıp sönmekle; / Bir ölüp bir di rilir özgc scmcndcr gibıyim." (s, 267) Faruk Nafiz'in şiirinde de Divan şi irindc olduğu gibi aşkın genclgeçer, soyııt hallerine, belirsiz, cismani olmayan birscvgiliycseslcnişlcrgörülür: "Bcn, ki bugün ner aşka yas tııtan bir vaılığım, / Evelden bir mezardım, Simdi bir mezarlığım." (s, 219) Yine de Inı soyutlamala rın içinde bilc sevgili dokunulan, öpülcn, okşanılan ve kavuşulan bir varlıktıi: "Gönlümcc her güzclin bir gün nldıım sahibi, / Tel duvak taktı her gün gön lümde başka gelin. / Hcr kapta ayrı şckle bürünen sular gibi / îjeklini aldı gön lüm her gördüğü güzelin!" (s, 211) "Kanından, kan vererek bana emretti şeytan: / 'Bir melek ruhu ara, bııl, bana gönder!' diye. / Seni buldıım, yenideiı de&işti nabzımda kan, / Şimdi nasıl bu yoldandönerimbengeriyer'" (s,203) F'a ruk Nafiz şiirinde tutkunun acıtıcı ve bir kadar da haz veren esareti üstüne altı çi zilccck pekçok dize var. • *Cemal Süreya, Toplu Yaztlar I, YKY, 2000. *"Faruk Nafiz Çamlıbel, Gurbet ve Saire Toplu Şıırler, YKY, 200i SAYFA 9 SAYI 705
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle