22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Resını yaparlar plan çizcrlcr Çöziilmcdık düğümlerı çözerler Bir knmı şairdir şıır yazarlar Kımt \az cluzcnler kımı tel yapar Yığıtlık cesurluk yılmaz yorulmaz YcmbcUcrc hazır sofra kundmaz Vcyscl'ın elınden hıçbir iş gclnıcz Çcrfı gıbı yaprak açar gül yapar Âşık Veysel bir şiirinde, enstitiilerde okııyan öğıencilere "Uyarın köylüyü varMn ayılsın" diyordıı. Koylünıin eğitilme si ve uyarılmaşı kuşkular yarattı. Enstitülcr kapatıldı. Âşık Veysel, her zamun, ens titüleri kapataııların karşısında oldıı. Son yıllarına kadar, Köy Enstitüleri bayranı laıına sazıyla sözüyle katıldı. Âşık Veysel'in sevdiği bir kuruluş da I lalkevleridir. Halkevleri dergilerinde, halk ozanlarına yer veriliyordu. Bu kuıuluşlarda, halk türkuleri aşağılanmıyor, geliştirilmeye çalışüıyordu. Samlmaz halkevi sağlam temeli I lalka ışık tııtar yorulmaz eli I Uılkıi hızmcl kuruluşu cmcli Atatürk. sesı var halkevlennde Âşık Veysel, en güzel yirmi üç şiirini Halkevleri Genel Merkezi'nin yayın organı "İJlkü" dergisinde yayımladı: Toprak, Sen Bir Ceylan Olsan Ben de Bir Avcı, Derdimi Dökersem Derin Dereye, Mektup, Tann'ya Hirap, Arzıısun Çekrığim Beserek Dağı, Bizim Eller Yaylasına Yürümüş ve diğerleri. 14Mayıs 1950'den (Demokrat Parti'nin seçimi kazanması) sonra Âşık Veysel'in Ülkü'de bir tek şiirini göremiyoruz. Neden? Çünkü 1950'lere doğru bir karayel esiyor. Halk kiilriirüne kanat geren kuruluşlar kapatılnıaya baslanıyor. Bu karayelin kökü Osmanlı'dadır. Bilindiği gibi Osmanlı, 623 ydlık tarihi boyunca, hak kültiirümüzle ilgilenmemis, hatta onu aşağılamıştı. Osmanlı tipi aydının, halk kültürünü aşağilayan nice sözü kayıtlıdır bizde. Bıırada sayamayız. Ortadoğu Din Kültürü kitabımızda çokçaörnekvar. Cumhuriyetegeçincebııay dın birden kaybolnıadı. Arada varlığını hissettirdi: Sen köşede ben dışarda Diğer bir şiirinde çankmes yakıştırmasına dayanarak kendi konıımunıı beliı ler: Oğlum kızım he/> çarıklı Mes giymemış soynm benını Bu bilinçten giderek, yıtirilecek hiçbiı şeyi olmadığını sezdiği; eski bııyıık dinsel başkaldırıcılarla yakınlığını dııyduğu an lar vardır: Ncyim nc olacak elde ncyim var Manmr'a benzeycn bazı buyum var Âşık Veysel her zaman, ılerlemeden, bilimden, avdınlıktan yana oldıı. Oımhıırı yet aydınlanmasına vurgundu. Yürüyen yolcuyu çekme gcriyc Adım at ıleri geriye bakma Aldanma cahilin kuru lafına Kültürsüz insantn külü yalandır Hükmetse dünyanın dört larafına Arzusu hcdefı yolu yalandır Oku benım cıci yavrum Okulcennet meyvesidir. Cittiğimiz Atatürk'ün yoludur Atatürk'ün seii milletin sesi ratav mahkemeye verilir. . 1952'de Halkevleri ve Ülkü dergisi kapatılır. 1954'te Köy Enstitüleri tümüyle kaparılır. 1950 yıllarına doğru, Türkiye'de topkımsal ve politik eleştiri yapmak tehlike lidir. Âşık Veysel'in eleştirici bazı şiirleri, sonra haberi olmadan değiştirilnıiştir. Örneğin, 16 Nisan 1948 günkü Ülkü dergisi'nde (III 2/15) "Tanrı'ya Hitap" adıy la bir şiiri yayımlanır: Memleketı gören sensın Yok göziinae pcrdc scnin Hakstza yol veren senun Yok mu mçun burda senın Memleketin eleştirisinden hoşlanmayan güçler, sonraki tüm yayımlarında şiiri, "Bu âlerni gören sensin"e çevirir. Ne var ki, ilk İJlkü, Milli Kütüphane belge liklerinde saklanmaktadır. Yine Ülkü'nün Haziran 1948 sayısında yayımlanan " 19 Mayıs Destanı"nın "Inönü üfledi ateş alıştı'diye baslayan dörtlü ğü, 1950'den sonraki yayımlarında kaldırılır. Bütiin bunları gören Âşık Veysel, güvensiz ve kırgındır. Citmıyor gönlümün kcdcri yası Doğru söyleyene dıyorlar asi Bak şu vaziyete bak şu duruma Sonuçta, Türkiye, kişiler arası gelir adaletsizliğinde, dünyada ilk on sıraya girer (Boratav K. Yüz Soruda CJelir Dağuımı. Istanbul, Gerçek. 1972:194). Bölgeler arası gelir adaletsizliği de artar. Fırat'tan öteye yabancıların gidip görmesi yasaklanır(Burnouf D. 1967.Turcorama. Paris, Hachette. 1967:38). Nc aaıyip bir zamana uğradık Kanaat bereket hırı kalmadı Ahir j'cr demi$ler sözleri sadık Ataların sözü gerikalmadı Alışta verışte kalmadı karar Saatler saati gün günü arar Herk.es btrbırinin kanınt sorar Açıkgöziiz derler kö'rü kalmadı Nc çarc bu derde bulunmaz deva Doğru sö'yleyene dıyorlar hava Dünyantn malını doldursa eve Kanaat eyleyen bırı kalmadı 1950 döneminin sonlarında, "Tahkikat Komisyonu ve Vatan Cephesi" kurulur. C.epheye katılanların adları her gün rad yofarda okıınur. Topkapı'da, Kayseri'de, Uşak'ta îsmet tnönü'ye saldırılar düzenlenir. Bu olaylan eleştiren "asi"ler tutuklanır. Hâkim ve savcılara baskı yapılır. Âşık Veysel'e karşı da tavır alınır. Onun Şarkışla Ovası'ndan çıkıp Anadolu'nun nerhangi bir yerinde türkü söylemesi yasaklanır. Bu dönemi anlatan bir şiirini, o herke sin bildiği büyük tedbirfili&i yüzünden yayımlatmamıştır. Ölümünden birkaç ay önce bize verdi. Bıırada partizanlığı, bağnazlığı, zorbalığı, ekonomik ve dinsel sömüriiyü, dönemin başbakanıntn adını da vererek eleştirir: Demokrasinin budur rejimi Vatan milletındır kim kovar kimi Sıknıa savaları kovma hâkımi Şekavet yok adalet var bu yolda Topkapı'da Kayseri'de Uşak'ta Kinıin hukkı vardır bu sefil halkta Parmaklar oynuyor türlü nıfakta Sclamct yokfelakct var bu yolda Radyo denilen de millctin malı Neşrıyatlar tarafsızca olmalı l lâkimiyet milletindir bilmeli Esaret yok bu'r mıllet var bu yolda Manasız mantıksız vatan cephesi Vatan milletındır bu neyın nesi Maksat Menderes 'm seçim dalgası Menderes yok memleket var bu yolda Mılletsiz bir devlet yoktur olamaz liğri bakan aradıhn bulamaz Hıçhtr partı ebedtyen kalamaz Şikâyet yok nihayet var bu yolda Veysel söyler ama duyulmaz sesi Doğru söyleyene dıyorlar âw Böyle değil idi şu demokrasi Tahkikat yok bürnyet var bu yolda Âşık Veysel, bu dönemde iyice belirginleşen gelir farkhlıklarım da "Çankmes" şiirinde eleştirir: Senın de kardeş idim Fen çok büyük kerametı yutuyor Dünyaya ışığa kaplarstn kat kat tnsan olmak ıçtn okumak gerek Bu gıdışle kavuşaman hurıye Kınıı Ay'a gıder kimi cennete 1952'de Âşık Veysel üstüne, senaryosu nu Bedri Rahmi Eyuboglu'nun yazdığı bir film çekiliyor. Karanlık Dünya cevrilip bitti^inde sansürel koyuyor. Neden? Çünkü, İ'ürk köylüsü bu şartlarda yaşayamazmış. Demokrat Parti'den sonra köylünün durunıunun değiştiği vurgulanmalıymış. Âşık Veysel, Istanbul'a çağrılıyor. Örada düşünüp taşınıyorlar. Film çekimi için yeni, modern bir köy kurmaya karar veriyorlar. Şöyle Amerikan köyleri gibi bir şey. (îel gör ki iktidarımızın bir tane de olsa Amerikan köyu kurmaya gücü yetmiyor. O za man Türkiye'nin en iyi köyünde çekelim diyorlar. Türkiye'nin en iyi köyii yok. Za ten iyi köy de yok Türkiye'de. Ö zaman bir kasaba bulunuyor. Veysel oraya gön deriliyor. Birkaç traktör birkaç da biçerdöver yollanıyor kasabaya. Bir dönemi anlatan şlh* Halk türkülerlnl yaratanlar Ünlu Içişlerı Bakanı Şükrii Kaya halk kiiltürüne karşı soğuktur. Nâzım Hikmer'in, bıınca ıızıın süre hapishanelerde yatmasında da etkin olduğu söylenen bu kişi, sazın gerici bir müzık aleti olduğu nu düşünmektedir. Görüldüğü yerdeyakılması için emirler verir. Sıvas valisi em ri sektirmedin uygular: "Elimizde sazla bir kasabaya bile gidemiyorduk. Hem ayıp hem degünahtı. Bir polis bir iandarma görmesin hemen sazımı elimden alıyor, doğru fınna atıyordu. Ayağımızın bağmı Ahmet Kutsi Bey çözdıı. Elimize bir kâğıt vermişti. Her gitti ğimiz yerde gösteriyorduk. Böylecc serbest dolaşma irnkânına sahip olduk." Türkiyc'de Âşık Veysel'in sazının kırıldığı yıllarda, Rumen müzikçisi Bartok, halk türkülerini yaratanlan Snakespeare ile karşılaştırır (Musique Orchestral (Plak). Disques Hungaraton. 1969). Halk müziğine dayanarak, nitelikli bir müzik oluşturulacağını söyler (Boosey. Bartok.SaVie et Son üeuvre. 1968:269). Sorbon'da Türk Araştırmaları Enstitüsü Başkanı, iinlü Türkolog L. Bazin "Tiirkiye'de tiırküler ve halk şiiri, aydınlarui yapıtlarından daha özgün, daha derin ve daha zengindir" der (Ecrivains Contemporains: 460). Demokrat Parti'nin piyasada görünmeşiyle Osmanlı tipi aydının gücü artar: Önce 1947'de, Hasanoğlan dan başlayarak Köy Enstitüleri tırpanlanmaya başlar. 1948 yılında Dil ve Tarih Coğraiya Fakıiltesi'ndeki Halk Edebiyatı Kürsüsü kapatılır. Kürsü profesörü Pertev Naili BoSAYFA 6 Karanlık Dünya Filmde Veysel, uzıın bir gurbetten sonra köyüne gelmıştir. Köyündeki gelişmeyi görerek şaşımıaktadır. Traktörleri, biçerdöverleri, güzel evleri görüp hayrette kalmaktadır. Film böylece sen sağ ben selametbitiyor. Demokrat Parti, köylerimi zi cennete çevirmiş, her tarafı bir küçiik Amerika etmiştir. Oğlu Ahmet şöyle anlatır: "Babam ev de sedirin üstüne oturur gülümserdi bu fümi anımsayınca. 'I fadi rraktöru soktıı nuz, biçerdöveri harıl harıl çalıştırdınız çevremde. Hadi gören inandı buna. Ha di eski daınlar yıkıJdı yerine guzelleri yapıldı. Ama şu dağlan ne yaptınız. Sivria Ian'ın boz dağları nereye gitti de yerine dümdüz bir ova geldi. Ustünde bin yıllık orman... Kimi aldatıyorsunuz siz. ... Yaralı bir köy. I ler yanı çıban. Bu çı banları iyi etmeden, dünyanın en iyi boyasıyla boyasan iyileşmez. Yarayi sağalt mak lazını. Sagaltmak için de gizlememek gerek. Cerahati temizlemek gerek. Bu adamlar iş yapmak değil sahtekârlık peşinde. Göz boyama..." Zaten daha sonra bu goril oğlu gorille' CUMHURİYET KİTAP SAYI 684
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle