Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sabahattin Ali'nin Bilinmeven Övküleri "Çakıcı'nın îlk Kurşunu" adlı kitapta ilk kez yayımlanan dört öykü, Sabahattin Ali öykücülüğünün tam bir yansıması. Y apı Kredi Yayınları, Sabahattin Ali'nin daha önce yayımlanmamış dört övküsünii bir araya getirmiş: Çakıcı'nın îlk Kurşunu / Tereke (2002) Oyküler şıı başlıkları taşıyor: "O Arkadaşım", "Bir Hakikatin Hikâyesi", "Barsak', "Çakıcı'nın Ilk Kurşunu". Kitabı yayına hazırlayan Nüket Esen, Zeynep Uysal, Engin Kılıç, Olcay Akdeniz dörtlüsiindcn Nüket Esen, "Önsöz"de bunların "ikisi tam, biri bitmemiş üç kısa hikâye, bir uzun hikâye" (9) olduğunu belirtip Sabahattin Ali'nin sandığından çıkarılmış iırünler olduğunu ekıiyor. "O Arkadaşım"ın altına, yayıncı şu notu düşmüş:" 15 Mayıs 1928'de Irmak dergisinde yayımlanan bu hikâye ile Sabahattin Ali'nin kendi elyazısıyla 'sandığında bulunan' nüsha arasındaki rarklar dipnotlarda gösterilmiştir." (17) Bunlar "oipnotlar"da değil, "Notlar"da gösterilmiş (20)... Ancak açıklamalann, yayımlanan öykü temele alınarak mı el yazısındaki farkları içerdiği yoksa el yazısı temele alınarak mı yayımlanan öyküdeki değişiklikleri vurguladığı ne yazık ki "Notlar"da somut olarak anlaşılamıyor... Oykunün sonuna, yayımlanan metnin hangisi olduğu eklenebilseydi bu kargaşa önlenirdi nerhalde. Yayınctnm notundan, " ü Arkada şım"ın bir çalım Irmak'ta yayımlanan metin olduğu biçiminde bir yoruma gidilebilir belki. Böylece kitapta yayımlanan öykünün dergide yayımlanmış öykü ile aynı olduğu düşünülebilir. Nc ki öykünün sonuna, yazıldığı tari hin eklenmiş olması, sandıktan bıılunanın da yayımlanmış olabileceği olasılığı nı çıkarıyor ortaya. Buna göre yayımlanan metnin sandıkta bulunan metin olduğu, açıklamaların, bu merin temele alınarak yapıldıgı da usa getirilebilir. Sa bahattin Ali, öyküyü yayımladıktan sonra, ileride kitaplarına alma düşüncesiyle öykusü üzerinde kimi düzeltmeler yapınış olabilir pekâlâ. "Notlar "daki 5., 14.,29. maddelerde "elyazısında... yok" vb. tüi'ündeki açıklamalarbırçalım ipııcu olııştursa da dile getirdiğim kuşku yu tam anlamıyla ortadan kaldırmıyor bana göre. Çünkü açıklamalarda, Sabahattin Ali'nin değişikliklcrinin içeriğine bakıldığında, "lark"ın görece daha gelişmiş bir dil beğenısi yansıttığı i/lenimiııi edi niyor insan. Bunlar nasıl öyküler, bira/ da bunun üzerinde duralım. 2000); Sabahattin Ali'nin öykuculuğünde dört ayn evre oldıı ğu görülüyor: I.Evre: Emekleme Evresi: Romantik Gerçekçilik Evresi (Sahahattin Ali'nin öykü va yımlamaya başladığı 1926'dan 1935'e dek yaklaşık dokuz yıllık dönemin öyküde emekleme ve ayağa kalkma devresi olarak geçtiği söylenebilir.) II.Evre: GeçişAyağa Kalkma Evresi: Kaba Gerçekçilık Evresi (Sabahattin Ali öykücülüğündeki ikinci evreyi bir "geçiş evresi', bir "ayağa kalkma evresi" olarak adlandırabiliriz. 193 334 dönemini kapsayan bu evre, onun romantizmi bıraktığı, ama kaba gerçekçilikten de henüz kurtulamadığı, yine de öyküle mede ayaklarını artık sağlam biçimde yere bastığı bir evre olarak değerlendi rilmeli.) III.Evre: Olgunluk Evresi: Toplumsal Gerçekçilik Evresi ("Olgunluk Evresi" ya da "Toplıımsal Gerçekçilik Evresi" olarak adlandırabileceğimiz bu iiçüncü evre, tam bir doruk evresidir: 193536. 1935'ten 1942'yedeksekizyıllık süreyi kapsayan doruk evresi, on Deş de altın öykü kazandırmış görünüyor öykü yazınımıza.) IV.Evre: Son Evre: Gerçekliğin Yansıtılışında Yeni Arayışlar Evresi (Öykücülüğünün 194447 yıllarını kapsayan son evresinde Sabahattin Ali'nin yeniden bir arayışa yöneldiği gözleniyor. Bu yüzden bu son evreye "Gerçekliğin Yansıtılışında Yeni Arayışlar Evresi" de denebilir...) Ilginçtir, ilk kez yayımlanan bu dört öykü, Sabahattin Ali öykücülüğündeki evrelere göre bir dağılım gösteriyor. Nitekim ilk iki öykünün Sabahattin Ali'nin romantik evrcsine denk düşen öykünmeci ürünler olduğu açık. Bu nedenle hem "O Arkadaşım", hem de "Bir Hakikatin Hikâyesi" yazarın birer öykü çalışması biçiminde alınabilir. Sabahattin Ali'nin bunları kitaplarına almayışı da görece bu kanıyı destekliyor. Yarım olan "Barsak" adlı öykünün ise, onun olgunluk evresi ürünlerinden biri olduğu daha ilk satırlarda anlaşılıyor. Bu öykünün tamamlanamayışına yanmamak elde değil! Sabahattin Ali, bunu 193637 yıllannda yazmaya yönelmiş olabilir. Lünkü o dönemin doruk, yetkin örnekleriyle benzerlik gösteriyor "Barsak". Görüldüğü kadarıyla bir yolculuk öyküsü bu. Ama kahramanların ruhsal deriliğine, kisilik katmanlarına öylesine egemen, öykü atmosferine bunları öylesine güzel sızdırıyor ki Sabahattin Ali, bir kez daha hayran kalıyorsunuz. Bu dönemin unutulmayacak iki yolculuk öyküsü daha anımsanabilir: "Kamyon", "Uyku". Ilk kez okuduğumuz "Barsak" adlı yarım kalmış öyküde "kamyon", "otomobil" sözcüklerinin bir arada kullanılışı, ister istemez "Kamyon" adlı öyküyü de çağrıştırıyor. Bir gerçek de şu: Sabahattin Ali öykülerinde "yolculuk", en önemli izleKİerden biri. Yazarın bu alanda bir verimlilik, üretkenlik gördüğü kesin. "Barsak", yarım kalmışlığı içinde bile, ta yetmiş yıl önceki BergamaIzmir yolunun görsel değerini vurgulaması, yolculuk koşullarınıyansıtmasıbakımından da ilginç ipuçları sergiliyor doğrusu. "Çakıcı'nın Ilk Kurşunu" adlı öykünün de ilk evre ürünlerinden olmadığı açık. "Komiki Şehir" adlı öyküsiınde olduğu gibi ilk evre ürünü olsa bile, bu da bu evrenin sonlarına tarihlendirilebı lir Öyküleri sıralarken, yayına hazırlayan larkeşkebunu dikkateafıp "Barsak"ıen sona alsalardı. Pekpek 193 334'teki "kaba gerçekçilik" evresinde yazılmış olabilir "Çakı cı'nın Ilk Kurşunu" ama daha sonra değil! Hatta 1932'ye dek yazılmış olabile ceği; dildeki beğenı duzeyinden, seçilen sözcüklerden yola çıkarak bunun 1932'ye gelmeden, bir olasılık 1930'dan önce yazıldığı bile düşünülebilir. Nite kim sözdizimleri, bunlardaki ığreti yazınsallık, genç Sabahattin Ali'nin, olaun laşma sürecinde henüz yolun başında olduğunu ele veren ipuçları... Öysa "Barsak", kesin, daha sonra . Yine de gençliğine, yolun başında oluşuna karşın Sabahattin Ali'nin, daha o yaşlarda, Çakıu'yı bir "sosyal isyancı" bağlamında alışının da dikkat çekici olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Şu satırlar, tartışmasız oiçimde bunun kanıtı bence: "Çakıcı, söylediği vaadini tııttuğıı taktirde, işte bu sefih saltanatın bilmeyerek bir rakibi, bir düşmanı, bir yıkıcısı kesilecekti." (46) Sabahattin Ali "Çakıcı'nın tlk Kurşunu" adlı öyküyü, özellikle bir masala, söylene dönüştürme yolunda çabaya girişiyor görüldüğü kadarıyla. Yaşar Kemai'in Çakırcalı Efe'sinden farklı olarak bir halk hikâyesine dönüştürüyor bunu. Ote yandan Çalucı'yı, bir "zeybek oğlu "na öldürtürken, söylenceyi sürdürme yönündeki eğilimini üe gösteriyor. Hoş, etkileyici, dramatik damarları akıcı, yönsemeleri keskin, kıvrak bir öykü... Bunların ardından şıınu söyleyebilmekolası: "Komiki Şehir"i, "Çakıcı'nın îlk Kurşunu "nu okuduktan sonra Kuyucaklı Yusuf tın, aslında açıktan açığa geliyorum, dediğini görüyor insan. Gerçekten de "Çalcıcı'nın İlk Kurşunu" ile Komiki Şenir", Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf gibi bir roman doruğu ortaya çıkarabilmesinin somut dayanakları bence. Cumhuriyet Kitap'taki oyazıyı şöyle bitirmiijtim, olduğu gibi aktarıyorum: Kimler, nasıl değerlendirir bilemem, ama bildiim, Sabahattin Ali, bizler ler gittikten sonra da "aşk'larıyla, "özgürlükleriyle yaşamayı sürdürecek... Nisanlarda, öldürülü şünün yıldönıımunde kırlangıçlar, cıvıltılarıyla, onun ağzından bunu seslendirecek işte... Yurdun dört yanına renk yayan, koku salan bin bir çiçek, onu esenleyecek. Nc mutlu bize ki, onun gibi bir yol göstericimiz var öyküde! Hadi, sıra sizde, durmayın nisanlayın günlerinizi..Sabahattin Ali'den öyküler okııvııp kırlangıçlara, çiçeklere savıırun okumalarınızı... Içinize çekin aşkları, özgürlükleri, Sabahattin Ali'nin bi/ını ıçin vazdığı. • Yazışma: P.K. 251 06443 YenişehirAnkara EPosta: msaslımkara@hotmail.com CUMHURİYET KİTAP SAYI 684 Sabahattin Ali'nin Sosyal Isyancıları tlk ktv. vavınılanan bu dört övkıi, ba na göre Sabahattin Ali oykucııhığtınmı tam bir yarsıması. Daha önce "Cumhu riyet Kitap"ta yazmıştım (10 Ağustos SAYFA 18 Sabahattin Ali Öykücülüğünün Bir Yansıması Ilk kez yayımlanan bu dört Oyku, bana göre Sabahattin Ali öykuculuğunun tam bir yansıması.