04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SABRİ KUŞKONMAZ eynep Aliye "Vahşi Kelebek "le toplumun temel sorunsallarının üstünegıdiyor. Bir yanda vahşi de olsa bir "kelebek" bir yanda temel sorıınlar, sorıınsallar Cinsellik gıbı mayın lı hir alanda ya/ann işi çok zor. Ancak, Z. Alıye hu zorlu alanda kendi dılini, öy kıı dünyasını ııstalıkla kıırup, yol alıyor. Vahşi Kelebek kitabını oluşturan on bırovkuden, "BirŞahmaran Uyanması" ile "Hir Adli Kayıp Vakası"nı ayrı tııtar sak, diğer dokuz öykünün örgüsünde bır yanıyla cinsellik yer alıyor. Bu öykiilercle zorlu bir itiraia zorluyor bizi yazar; cinsellik konusıındakı düşünce ve davranışlaıımız, en önemlisi yanlışlanmız 1 ncdirr üykülerin leınel örgülerinden biri cinsellik dedik. Ancak sanılmasın ki, sayfalar dolusu, yatak, sevişme, cinscl or ganlar, erojen bölgeler ekseninde gclişen öykülerle karşı karşıyayız. Değil. Cinsellik, hali hazırda yaşanan yanlışlarıyla, eksiklikleriyle, kalabalıklarıyla, ne dersek diyelim, "olan" cinselliği çaktırmadan yerden yere vuran bir karşı cin sellik. Âsla erotizrn, hele sıkça karşımıza çıkan pornografinin sınırlarını zorla yan satırlara yer yok. lnsanların yaşamında yanlışlığıyla doğruluğuyla başat bir yer oluşturan cinsel yaşamaları sorguluyor usta buluşlar ve kişiselliğc ulaşan kahramanlarla. Erkek egemen tonlumun verileriyle oluşan yanlış cinselliklere, yansız, ama birkadın yazar olarak ve öykiicü Zeynep Aliye'ye özgii bir dil ve cdcbiyat biçemiylc neşter atıyor. Zeynep Aliye'nin yeni öykülerinde izlekler Z Uçkursonmu yatakta yalnız değil; yani çıplak bir be yin ve çıplak bır bedenleriyle kösnüllükleriyle cfeğil, korkııları, kaygıları, yanlıs ları, önyargıları yatakta. Yani bu yatak çok kalabalık. Böyle bir kalabalıkta ne sevişme olur, ne cinsellik. Bu nedeııle, karşı/cinsellik diyoruz C)ykü içinde bir yerde, kadının içinde güneşler söner. Sönen, o andakı cinsel atesten öte, kadın olına halinin bir sonu ciKiıır. Yeni birheyecan ilk kezyaşanmamakta, önceden verili, beklenen replik lerle ilişki yaşanmaya çalışılmaktadır (s. 13,15). Yatağa egemen bir erkek karakter, ko şulları tek yanlı olarak belirleyen bir dik tatördür. Bu arada, aşkla ateşlenme ile kibrit çakımı arasında kurulan koşutluk gibi sayısız güzel bııluşları da anmak gerek. Yaşanılan iğreti aşklarda var olan ateş, en çok ömürsüz bir ateştir olsa olsa. Diğer öyküler de ilk elde saptanabilecek kimi özellikleri, şöyle sıralamak olası: Ikinci öyküde hayat bir ikıidar ilişkisi. Yatakta veya karakolda. Cîüç olanın zayıh ezdiği, aşağıladığı sonsuz bir savaşım... Taşınan tananca bir erk aracı olarak karşımıza çıkıyor. Tabanca ve erkek likorganı aynı işleve sahip. Aynı doğrultuda bir saldırı aracı olarak karşımıza çıkıyor (s. 20). Ayrıca, karakolda, polısin yanında, abinin/babanın gölgesi de ka~ dını kıışatıyor. Üçüncü öykü olan "Köpek Kadın ve Adam" öykiisünde, cinselliğin kesin öldürümü olan tecavüzün bir çeşit "kö pekleştirme" aşağılama oldıığıı çarpıcı ve rahatsız edici bir dille anlatılıyor. Kar şı/cinselliğin bir başka örneği olan tecavüz son derece dikine, son derece sert bir dille gözler önüne seriliyor. Dördüncü öykü, üçüncü öyküden sonra bir yanlış "erkek" öyküsii. Deniz'in ahşap doğrama ile birleşmeyi anımsatan ilişkisi de doğayla birleşme istek ve coşkusu son derece yeni bir anla tım örneği (s .50). llginç. Farklı cinsel kimlikteki insanların kendisiyle ve dış dünyayla ilişkisi/ilişkisizliği içinde, kapı doğramasından yola çıkarak doğallığın vurgulanması, sanınm bir öyküde ilk kez karşıma çıkıyor. Aynı öyküde, "bacakla rının arası belki bir çöküntü bölgesi.." (s. 54) ile anlatılan coğrafı terim, salt bır coğrafi terimden öte, "çöküntü"ye karşı vurgu yapıyor. Belki bıınu tartışabiliriz. Anla öykü bütünlüğü içinde son derece yerine otııran bir anlatım. Beşinci öykü, "Vahşi kelebek". İlk dört öyküden sonra sertlik ve şiddet ay nı kalmakla birlikte farklı bir öyküleme katmanı karşımıza çıkıyor. Cinsel eksen, konsomatris olan anne ve öykü kahra manı kızı Tülide arasında kuruluyor. Ve bütiin kelebekler öldürülürken, katil kurbana dönüşüyor. Altuıcı öyküde cinsel doyumsuzluk ya şayan kahraman Dilek ilk ve tek sevgilisi tarafından aldatıldığmı aniden öğre niyor. Tutku; yirmi ay açılmayan yazlık eve telefon etme. Boş evi arama süresin de, kendi anahtarlarını süreldi yilirme, ev, anahtar, kapalı telefon, gibi simge ve metaforlar alttan alla eşlik ediyor. Listeyi uzatmak olanaklı.. Dcıı açık öyküler. Yoğun bir şiddet. Birden patla yan tokatlar. Kanayan yaralar. Bu kar maşada kendilerine bir kapı ve aynı za manda cinsel bır yol arayanlar, yaşam bulmak isteyenler. Yaşanılır öykülerde, aşanılırlığı olmaması gereken cinsellıker... Karşı/cinsellik derken, bilinen an lamda bir cinselliğin olmadığını söylemek istiyoruz. Bir anlam daraltması için de söylersek; bir şeyin tersi ona bitişiktir. Karşı/cinsellik belirlemesi de, cinsel liğe açılan bir yol olarak değerlendirme li. Kısacası, Zeynep Aliye'nin öykülerın de cinselliğe, olmaması gereken pence resinden yoğun bir yaklaşım ve eleştiri ile bakılıyor. • Yatmak, sevişmek ne, sevişmemek nc? Karamsar sonuçlar, birer düş iirünü de ğil. Yaşadığımız toplıımun gerçekliği. Henüz ııçkıır sorununıı çözememiş, ya da uçkurunu nasıl bağlayacağını bilemcmiş, ııçkurıı diişiik bir toplıımun sorunları. Bir yabancılaşma olan erotizme doğru metinlerle yaklaşıldığında, birden kendimizle, yanlışlarımızla yüz yüzegeliyoruz. Tam da bu noktada acımasız nir kalem oluyor Z. Aliye. lirotizmin bir yabancılaşma oldıığıı savına bir açıklama getirmek gerekirse; cinselliğin, dahası erotizmin ternelinde üreme duygusu/güdüsü yatar. Üremeden bağımsızlaşan Dİr haz alma duygusu, haz alma işlevi, ilişkisi bizi erotizme götürür. Bu anlamda, üreme gibi doğasal bir işleve karşı erotizm bir yabancılaşmadır. Zeynep Ali ye'nin öyKİi kahramanları cinselliğe ve erotizme karşı bir yabancılaşma ilişkisi içinde karşımıza çıkıyor. Bir bakıma değillemenin değillemesi diyebileceğimiz durum var. Yaşamın heı alanında süregiden ikti dar mucadelesi, yatakta da kendini gösteriyor. Böylesi bir iktidar mücadelesinin (arafları olan öyku kahramanları yoğun bir acı atmosferinde hareket ediyorlar. Kısacası acı varöykülerde. Ağırlıkla cinsel acı ya da cinsellik temelinde bir acı. Hem ınaddi hem de nıanevi cinsel acı. Cınselliğı cinscl organa ındirgeyen bir yanlış erkek anlayışını okura da sorgulatıyor. Tam da bu noktada, geçen yıllarda orta dercccli okullarda başlatılması nlanlanan cinsel bilgiler dersi tartışmaları sonucunda, yazılan ve çizilenleri bir anımsayalım. tlk akla gelenler hep "or gan" dolayımdaydı. Ya da, cinselliğin sadeceince bir zar olarak yaşanmaktaoluşu gerçekliği... Tiım bu sorunlar, kolayca söylersek, erkek egemen özelliğini ilk haliyle koruyan ve demokratik olmayan bir tnplum olmanın ana sonuçları. Z. Aliye, erkek egemen olan demok ratik olmayan toplumu ana, kaba çizgilerle yaştmak gibi bir kolaycılıktan yana değil. Ayakkabımızın içine küçük bir taş parçası yerleştirıyor. Sert. Şiddetten SAYFA 12 Vahşi Kelebek ve karşı cinsellik Vahşi Kelebek kitabını oluşturan on bir öyküden, "Bir Şahmaran Uyanması" ile "Bir Adli Kayıp Vakası"nı ayrı tutarsak, diğer dokuz öykünün örgüsünde bir yanıyla cinsellik yer alıyor. Bu öykülerde zorlu bir itirafa zorluyor bizi yazar; cinsellik konusundaki düşünce ve davranışlarımız, en önemlisi yanlışlarımız nedir? oluşturulmuş. Kabul edilsin veya edil mesin, böyle bir şiddet ortamında yaşı yoruz. Bu söylediklerimizin en kestirme kanıtı, gazetelerin üçüncü sayta haber leri. Demokrasiyi tünı kurum ve kuraila rıyla yaşar kılmamıs bir toplumda elbette cinsel sorunlar da çözülmez. Kendi sini vonetenleri ıyi seçemeyen bir iradenin kişileri henüz birey olamamışlardır. Birey olıınmadan da insani bir cinselliğin yaşanması pek olanaklı deöıldır. Bu sözlcrimizin her birinin karşılığı öykülerde var; yani yuvarlak, genel ge çer sözler değil. Birinci öykıivu cle alalım; yatakta erkekle kadın arasında ke sin bir uzaklık var (s. 8). Yataktaki ilişki daha başlamadan dııvara toslaması söz konusıı. Dııvara ve duvardaki resme (s. 10). Z. Aliye'nin öykülerinde, kendi do ğallığı içinde akan bir sinema dili, usta lıkla okııru duvardaki resme yöneltiyor. Zaten, tluvardaki resim bir yana, anlatı lanları resimlerle, tablolarla nerimlemek de olanaklı. Yataktaki kadınla erkeğin duvarda gördüğü resim aynı resim. Bıırada sine ma dili ile söylersek, duvardaki resme bakış bir tür geriye döniiş oluyor. Bura da aynı vataktaki iki kişinin, erkek ile kadının başka yönlere baktığını da anlıyoruz; lıadi, diyelim ki başka yönlere değil de aynı yönlere bakıyorlar ve duvardaki aynı resme... Bu kez gördükleri farklı. Kısacası bir kesişme birleşme (cinsel birleşme dahil) olanaksız. Duvar daki resimde, adam meme görüyor. Kadın ise, yıllar yılı duvarda duran resim de adamın gördüğü menıeyi görmenıiş. Tam tersine, yanındakı adam, duvardaki resimde bir ligür oluyor, uzaklaşıyor. Kadının şımdiki zamanından dışarı fırlıyor adam. Adam cisimsizleşip, duvarda bir resim denli "yok" oluyor. Burada hemen resme de dil uzatalım; resim, sanatsal bır dil olarak "yok" olanın, şimdi burada olmayanın bir anlatımıdır bir ba kıma. Bu, sanatın diğer alanları ıçin de ge çerlidir. Işte, duvardaki bir resim/tablo, oykü kahramanlarında veya örgü kanal larından bıri olabılıyor rahatlıkla. Z. Alie'nin öykülerinde tanık olduğumuz >irçok yanlılık, çok katmanlılık böylesi bir ustalıkla karşımıza çıkıyor. Yine ele aldığımız bu öyküde, iki kişi, Başka yönlere bakmak Çok katmanhl* l l C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 679
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle