03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

de şiirsizlik de demek olabilir... Seçilmiş ve tchlikelı kışıler de 'şiirin bittigi ülkeleri' terk ediyorlar nitekim. Dünyadakızekıcanlılan götürmek için gelen dünya dışt nemenin (kadim ziyaretçimn) 'şı/rin yok olmadıgt yerde' bulunma\ı ımasımn anlamt ne? Burada bir paradoks yok mu, 'yokoluş'un başlangtç noktası (ıstanhul) ile varoluşun ayakızlennı (şür) birbırinc hafclayan nedır* 7000 yıl önce lstabul'a gelen ruh koleksiyoncusunun ne olduğuna hemen karar vermeyelim. Belki kendince bir bildiği vardır. Bu bizim kısa vadeli menfaatlerimizle uyuşmayan bir durumdur ancak. Kavrama sınınmızın dışında bir misyon söz konusu olabilir. Biraz üzerine düşünelim. Neden gitmeyelim onla. Nereye mi? Bilmiyoruz. Bundan heyecanlı birserüven düşünülebilinir mi?.. Göreceli bir durum. Kitapta bir de in tandan öteye evrimleşmiş bir tür canlı var, CEAN adtnı verdiğıniz... Süpernovaların evrimi etkilediği söyleniyor. Şimdi bir süpernova patîaması bizdeki bir yaşamı sona erdirebilir, ısı 200 dereceyc fîlan çıkar, ozon tabakası gelen ııltraviyole ışınları vc radyasyonu engelle meye yetemez ve bu yaşanıı etkilcr. Ama kurtulabilenler mutasyona uğrarlar ve daha bir iist forma ıılaşarak iarklı veteneklerle yaşama devam ederlcr. Kirabımdaki CEAN böyle bir görüşün etkisi altında üretilmiş bir karakter. Bir görüşe göre in sanın homo sapiens aşamasına gelebilmesinde bu süpernova patlamalarının etkisi vardır. Belki evrim iyice yavaşlamıştı ve patlama buna direnehilecek güçte olanlann zekâsını da etkilediği için hızlı bir gelişim sürecine girildi. Ama Metros'ta 'kötü' bir Tanrı tasarımı var sanki :Dünyanın sonunu getirecek Kadim Ziyaretçi'nin Tanrı tarafından gönderilmiş bir sonda olduğu gerçeği. Cean/cin'lerin artık ışığı sönmüş başka bir Tanrıya ait olduklan da düşünülürse Metros Vunan mitolojisini andıran ve çoğu 'insanlığa' karşı olan çoktanrılı bir sistem üzerinekurgulanmış denilebilir. Metros, birbiri içine doğmuş ikiz evren teorisi gereği, bir zamanlar iki tanrı olduğunu mu söylüyor? Birden fazla tann tezi kanıtlanamaz tez ler şeklinde mevcut. Herkesi toparlayıp görürecek son da niye ille de kötü olsun. Birotobusebinip başka ülkelere, sinemaya, pikniğe ya da mezarlık ziyaretine gitmiyor muyuzr1 Amsterdam'ın Gülü'nde de, Metros'ta da , Avrupa'da yaşayan Türk tiplemeleri kiiltürel donanımı olmayan, runsal dünyası fakir, geleneksel değerlcri sıfırlanmış karakterler olarak çıkıyorlar karşımıza. Bu bir tesadüf değil sanırım. Gerçek bu. Hollandacayı iyi konuşamayan, Türkçe deyimleri iyi anlamayan, dini hakkında hiçbir fikri olmayan, Hıris tiyanlık hakkında da hiç bir şey bilmeyen bir profil bulabilirsiniz yurttlışında yaşayan Türklerde. Gettolar var, içe kapanmışlık var. Bunlar gerçek, ama kültürüne merak duyan gençlerin sayısı her geçen ün artmakta. Bu sevindirici bir durum. iubuk kendi kendine geriye bükülüyor sanki. Bizler ansiklopedıleriyle, bilimcelenekleri ve sanat içselleştirme alışkanuklarıyla var olan bir toplumla karşı karşıyayız. îçlerine çok sağlam bir euebiyat, dil, sanat ve din KÜltürü ile, sağlam bir tarih bilinciyle, klasik Türk müziğiyle vb. kısaca güçlü bir donanımla girmek lazım oysa. Böyle değil realite ne yazık ki. Dolayısıyla tavşanın suyunun suyu gibi bir şey oluyor Âvrupa'aaki Türkler. Benim Arnsterdam'ın Gülü'ndeki tiplemelerim arasında sığ kültürlü kimseler var. Bu durum yavaşta olsa olumlu anlamda değişmekte. Bundan mutluluk duyuyorum. Siz bugün entelektüel birikimini tamamlamış biri olarak hem Avrupayt hem Yürkiye'yi, hem ıçeriden hem dışarıda» kavrayabilme avantajına sahipsiniz. Ama hep böyle miydi bu, sız benzer sorunlar yaşamadtmz mt? Itiraf etmem gerekir, ki genç arkadaşlarıma örnek olsun diye sık sık itirafta bulunurum. Elbette ben de bazı sorunlar veakabindebazıuyanışlaryaşadım. 1975 yılında gittim Hollanda'ya. Gittiğimde onların çoğundan daha fazla film izlemiştim, Pop müzik ve Klasik Batı müziği açısından da sorun yaşamadım. Ama eğer gözünüz açıksa' kendini Batılı sanmak ile ' Batılı olmak' arasındaki farkı bir süre sonra görürsünüz. Bende de öyle oldu. tnsanın kendini Batıh sanması bir hayalmiş. Ben 21 yıldır orada yaşıyorum ve çok iyi biliyorum: Batılı olmak öyle kolay bir şey değil. Türkiye'de kendisini Batılı sananlara da hayretle bakıyonım bu yüzden. Batı büyük ve nüfuzu zor bir paket. Bu yüzden Batılılaşma noktasında akılcı ve soğukkanlı olmak lazım. Metros 'u okuyan btrı yazann sinemayla arasının çok iyi olduğunu hemen anlar. Kitaplartmzın sinemaya aktartmı mz konusu olacak mı ? Muska sinema yolunda çeşitli evrelerden geçti. Atıf Yılmaz ilgilendı bir ara, senaryolar yazıldı, ama bu senaryolardan Hlm diline uygıın olmadığı gerekçesiyle vazgeçildi. Şimdi daha genç bir ekip ilgileniyor Muska'yla. Ama asıl haber, tngilizce çekilecek bir film için yazdığım öy kü. Adı The Sırat Bridge, Sırat Köprüsü. Amsterdam, Berlin ve Brüksel'de gelişen ama %80'i Türkiye'de geçen bir öykü bu. Eğer her şey yolunda giderse Türkiye'ye epey olumlu, sıcak ve sempatik bir imaj kazandıracak bu proje. Türkiye bir cennet değil, ama olduğundan çok kötü gösteriliyor. Ne Türkiye ne de Müslüman dünya bu kadar kötülenmeyi haketmiyor. Bize/ılmı anlatın Benim cümbüşlü tirildeme dediğim, action thriller türün de olacak film. lsmi SADIKYEMNİKİMDİR? 'Sırat Köprusu'. Merkezi Hollanda'da uska (fantastik), Amsterolan antiglobasit bir dam'ın Gülüfpolisiye) , Öte kuruluşa sızan teröYer (fantastik bilimkurgu) kitaplarıstlerin kurulusun rının yazarı. 1951'de Istanbuı'da barışçıl imajını leke Tatavla'da doğdu. Çocuklukla ilk lemesinden sonra gegençliği Izmir, Göztepe'de geçti. lişen olaylar anlatılı Ege Universitesi'nde kimya müyor. Başterörist ilan hendisliği okudu. Lisedeyken iflas edilen ama suçsuz etmiş bir labaratuvardan ucuza kaolan Türk çevre mü pattığı kimyasal araç gereçlerle yaptığı roketler sayesinde hendisinin Türkiadı Roketçi Sadık'a çıktı. 1975'te Hollanda'ya gitti. Kimye'ye kaçmasıyla deya macerası Hollanda'da devam edemedi. Çok çeşitli işvam edecek hikâyc. lere girip çıktı. Bunlardan bir tanesi deıniryollarında köpMacera Istanbul Cirücülük işiydi. Yıiın büyük bir dönemini yapayalnız olahangir'den ,Kaparak geçirmek zorunda olduğu zamanlarda okumadığı şey dokya'ya, Kastamokalmadı. Döner satıcılığı, börekçi çıraklığı, gece klübü kanu'ya kadar uzanapıcılığı ve barmenlik de yaptığı işler arasıncîa. Ruhsuz becak. • yaz kâğıdın karşısında uzunca bir süre bekledi. Sonunda aradığı teknik ve üslubu buldu ve iyi bir romancı oldu. * Metros, Everesl Şimdi 'Garsonluk, barmenlik yapmayan iyi romancı olaYayınlart, îstanbul maz' cinsinden bir ısrarsız iddıası var. • 2002, 664 sf. ? anı Insan ve yaşam severliği mizahla birleştirerek, okumaktan büyük zevk aldığımız kitaplar yazan Aydın Boysan, yeni kitabı Aynalar için şöyle diyor: " ...amacım, benim gibi yaşama kıdemlilerinden, okura bir pencere açmak." Diğer kitapları gibi bu da, kitap armağan etmekten ya da almaktan hoşlananların büyük ilgisini çekecek. Geldim Gördüm Çok Güldüm anı 1 erihan Abla" "Mahallenin Muhtarlan" "Ana" gibi keyifle izlenen ve uzun süre yayımlanan televizyon dizilerinin yaratıcısı Kandemir Konduk, yaşamı boyunca nelere güldüğünü anlatıyor bu kez. M l\andemir Konduk'un, Zeki Müren, Müjdat Gezen, Perran Kutman gibi sanat dünyasının ünlüleriyle ilgili komik anılarının da yer aldığı "Geldim, Gürdüm, Çok Güldüm", bol kahkahalı, bir solukta okunabilecek keyifli bir kitap. Bilgi YAYINEVİ Ankara DAĞITIM İstanbul KİTABEVİ Ankara 0.312.434 49 99 / Faks: Ü.312.431 77 58 0.212.522 5201 /Faks: 0.212.527 41 19 0.312.434 41 06 /Faks: 0.312.433 19 36 www.bilgiyayinevi.com.tr SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 673
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle