04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Bilimkurgu 'normal'i soraulatır" Sadık Yemni, Muska ve Öte Yer adlı romanlarıyla ses getirmis bir isim. Muska, 'iyi saatte olsunlar'dan, kocakarı ilaçlarına, fısıltılı dualardan kurşun dökmeye kadar detaylandırdığı yerli malzemeyi kökü Batı'da olan ve kendine göre kuralları olan evrensel bir türe yedirebildiği için edebiyat dünyasında haklı bir kabul görmüştü. Metros ise Batı'yı iyi tanıyan ve gelişmiş uygarlıkların barındırdığı tehlikelerin farkında olan bir Türk tarafından kaleme alınmış hayli yetkin bir 'bilimkurgu' . Metros, evrenin geçmişi ve geleceği, insanlığın nereden gelip, nereye gitmekte olduğu, sistemin yabancılaştırıcı etkÜeri üzerine sorular soran bol karakterli bir roman. Yazarın cümbüşlü tirildeme dediği makama ayak uydurduk ve Amsterdam'da başlayıp îstanbul'da son bulan bu sofistike kurgu üzerine konuştuk. NİHAL BENGİSU etros fantastik bir lehdidin küresel ve gerçekçı tehlikelerle buluştuğıı zeminde ilerlcycn çok karakterli bol malzemeh bir roman. Yer yer çokuluslu bir yapımı' seyredcr' gibi oluyoruz, yer yer iiire, tarihe, jeolojik olaylaragiriyoruz. Oysa Muska, Öte YerveAmsterdam'tn Gü'lü daha lok.al, dallanıp budaklanmayan romanlardı. liikâyenin dayatttğt bir şey miydi bu, yoksa yazarlığınıZtn sınırlarını görme aaına yaptığınız bir tercih mi? Evet aynen deftiniz gibi oldu; sınırlanmı zorladım. Birkaç açıdan. tlki, bizde yapılmayan bir hatta birçok şey yaptım. Çok fazla karakter, yerel olanla sınırlanmayan bir malzeme var. Bunları yer yer sinema tadı verecek şekilde ama belli bir edebi düzeyin altına düşmeyecek şekilde kullanmak istedim. Bilimkurgu, fantastik ve polisiye edebiyatın kaynağı Batı. Ama c^cr Batdı bir yazar olayların gcliiji icabı Turkiye'de geçen bir sanne kurgulayacak olsaydı böyle kıırgulamazdı, ya da bir Türk'e rol verecek olsaydı sonuçlar farklı olurdu Türkiye'yi ya da Müslüman dünyadan bir yeri, bir figürü kullanacak olan Battli yazar ya da yapımcı ne kadar ileri görüşlü olursa olsun önvargılannın etkisinden sıyrılamaz. Türklerin en rahsillisini bile biraz aşağı görür. Asla başrol vernıez, motif olarak kullanır, gelir geçer. Türkiye'nin kulanıldığı çeşitli macera filmlerinde de böyle olur bu. James Bond'ıın kitabını okuduğumda çok üzülmüştüm. 16 yaşındavdim. "Rusya'dan Sevgilerle"de Türkler dağdan yeni inmiş, acımasız, karşısındakinin cebindeki parayı saymadan miktarını bilen, koynundaki bıçağın temasını hissetmekten hoşlanan, itimatsız, güvensiz kimseler olarak nitelendiriliyordıı. Oysa yıl 1959 filan.lstanbul göç nedeniyle kirlenmemiş şa£[tfe Yemniile "Metros" üzerine M da, bu buluşmaları sağlayan bir gücün varlığını sezdirir ınce ince. Kadın karakterler üzin için 'özelolarak' anlamlı. Onlanyetenekleri saflaşmış, yetkin ve dinamik çerçevelere oturtuyorsunıtz? Bunun birkaç nedeni var. Benim annemle aramda 17 yaş var. Anneannem de bizimle birlikte yaşardı ve annem büyük ablam gibiydi. Böyle iki anneli bir hayat sürdüm. Anneannemin de bir sürü kız kardeşi vardı bu arada. Böyle kadınlann arasında büdaha, Avrııpa Türk göçlerinden sıkılmayüdüm ve onları derinliğine tanıdım. mış, Ağca Papa'yı vurmamış henüz. Da Yine de bu kadar yogun insan malzeha nefret ve korku uyandıracak hiçbir şey mesıyle ne yapmaya çalıştıg'ınızı anlamaolmamış yani! Bunun bir nedeni belki Çama ihtimali var okuyucunun. Üstelik kisinakkale de lngilizlerin yenilgisidir. Anıa o sel olarak ben her karaktere bir yasam uybile yetcrli değil. Bclki Viyana kapılarına durma hecerinizı nerede ve nasil edindiğidayanmış Osmanlı'nın Avrupahnın konızi nıerak ediyurum. lektif bilincindeki izidir. Ben çubıığu tersine büküyorum bu kez. Ama fazla değil. 1975 yılından beri Hollanda'dayım ve Eğer Türklerin rolünii abartsaydım eleşdöner satıcılığı, börekçilik, gece kulübü tirdiğinı şeyin içine düşmiiş olurdum. Bu kapıcılıöı, demiryolu bekçiliği ve barmenaction thriller, yani cümbüşlü tirildeme lik dahil bir sürü iş yaptım. Tüm bunları oldu. Arka arkaya mekân değiştirilen, çok yaparken insanlara çok dikkat ettim. Onfazla karakterin girip çıktığı, film gibi bir ları dinledim, Çok iyi bir dinleyiciyim. Kaöykü. Amacıın her defasınaa kıyak bir öyrakterleri layıkıyla canlandırabilmek için kü kıırmak. îyi bir öykü Ü vitaminidir. gözlemcilik sanıldıgı kadar önemli değilHer derde devadır dir. Anlayış ve sevgi önemlidir. Sonunda Karakterlerin hepsi kisisel larihleriyle anlamaya başladığım şeyleri yazmaya başdetaylandtrtlıyor. Ana hikâye için ikincil ladım. 40 yaşından sonra ; ruhsuz beyaz önemde olsalar bile... Kitabın ana omurga kâğıdın önünde epey bekledikten ve ilnasına eslik eden onlarca k.üçük, bireysel öy mın yanına teknik ve üslup denen şeyi de kü mevcut.. Bazıları bir kez görünüyor, son kattıktan sonra yani . O zamana kadar ra bir daha hiç ortaya çtkmıyor. hep biriktirdim. Otobüste kimsenin ko nuşmadığı yaşlı adamları dinlerdim. Hâ Evet çoğiı sadece bir defa girip çıkılâ yaparım. Mesleki dürtüyle değil. Doyorlar hikâyeye. Bu bir seçim. Bundan kağam öyledir. Arkadaşlarım herkesi kale sıt ise şu: Karşı karşıya oturuyoruz bu saalıp uzun uzun dinledığim için sinir olurlonda. Sizinle konuşurken aKİım her yalardı bazen. Ama o bir 'varlık' diye savuna kayabilir. Daha ıızun zamana yayılmış nurdum kendimi, nasıl küçümseyebilirsibir ilişki olsa bu, mutlaka uzayacaktır bu niz. kaymalar. Halkayı daha da genişletelim Ki/aptan aldıg"ımız bilimkurgu tadı bu salonda bizim dıştmızda sadece on kibunların bırçogunun gercek oUuğunu bilşi var gibi görüniiyor. Bıırada oturanlar menin verdig'i tedirginltkle karısıyor. Sabüyük bir olasılıkla yaşamımıza ilk ve son nat hayatt taklit etmiyor da tam tersi sankez figüran olarak katılıyorlar. Biz de onkı. Hayat bilimkurguyu taklit ediyor, hatların figüranlarıyız. Oysa her birinin şu ta solluyor gibi?. ana kadar tanıdıklan, ilişki halinde oldukları insanlarla muazzam bir geçmiş yeku Evet solluyor ve hatta hayat bilimkurnu var aslında vcbu çok heyecan verici bir ;uyu kötüye kullanıyor. Amerikalı şirketşey romancı için. Karakterlerimin sadece er 'dinleme' lüksleriyle Avrupalı şirketleiş konuşan cansız tipler olmasını istemeri kazıkladılar. Ticari konuşmaları dinlediğim için detaylandınyorum. Öte yan yip bir firmanın bir iş için ne kadar fiyat dan bunun bir nedeni tesadüfleri, karşıverdiğini öğreniyorlar, fiyatı 10 sent daha laşnıalan özel tarihlerle ve matematiksel kırıp ihaleyi alıyorlar. Gen aristokrasisi bir inançla yoğurmaya olan tııtkum. Biçağına girmekteyiz mesela. limkurgu ve gi/.emli öyküler sanüdığının Evet, genelde bilimkurgu romanlarıaksinc insana inancını sorgulatan bir türmn konu.su olan genlerden ve krıteri gen dür bana göre. Ya bilimsel ya da paranorolan seçkina bir elitten endise ediyorsunuz mal yoUarla normal dediğimiz yasam ve Kitapta ima ediliyor, Avrupa'da şimsırtmıizı yasladığımız kurallar aşılmıştır. diden canlanan bir çeşit yeni aristokrasi Kahramanlar bir yere gider ve tesadüfen var. Geni mükemmelleştiren ve bu üstünbirileriyle karşılaşır ya da bir takım olaylüğünü kanıtlayabilen bir aristokrasi dolarla. Oysa romancı bu rastlantılar arasınğacak. lşin kötüsü gen 'ırk'tan daha gad ( dar. Gen oynanabilir, deöiştirilebilir bir şey. 150yılyaşayabilen, zekâsı normalden on kat hızh çalışan insanların eline düştüğünüzü varsayın. Eğitimli köpeklere dönüşecek öyle olamayanlar. Sanatları ,dilleri, matematikleri, müzilderi anlaşılamayacak. En üst kültürü tüketen bir kitle var yukarıda ve bu giderek daha güçlü hale gelecek. Bunların altındakiler fabrika işçileri, tarla işçileri değil, beyaz gömlekkler. Doktor, kimyager, biyolog obııak, doçent, profesör gibi unvanlara sahip olmak eskisi gibi refah ve rahat içinde olunan bir hayatı tanımlanmayacak artık. Günde 12saat,haftadaaltıgünçalısacak, gece çağırdıkları zaman işe gidecek, bunun karşılığında ise yıl içinde ancak bir kez kısa bir tatil yapabüecek ve son model araba alabileceksiniz. Tarlada çalışan bir işçi kadar ağır çalışacaksınız, kredisi yüksek bir meslek oimayacak yaptığınız iş. \ ler an vazgeçilebilir olacaksınız, en ufak bir pürüzde yeriniz başka ülkelerden gelen bir hemcinsinizlc ikame edilebilecek. Kadim Ziyaretçi'nin müdahaleleri e.\ki dönemlerae periyodik iken insanların yapttg'ı 'deneyler' ve'müdahaleler' yüzünden giderek sıklaşıyor. Yeraltı nükleer testleri gücünü kaybetmekte olan nesneye kuvvet veriyor. Kadim Ziyaretçinin yeniden harekete geçmesinin teknik tarafı olarak geliyor bu açıklama, ama bir de metafor tarah var ki, o da, yerkürenin yaptıklarımızı cezasız bırakmayacağı, kirlettiğimiz ve zarar verdiğimiz için bir gün isyan edeceği. Metros'ta devletlerin artık rakıp ülkeyle, o ülkede çevre kirlilig'i yaratarak, terörist eylemler düzenleyerek ve hackerlar musallat edip borsasım çökerterek uıvaş/ıgınt söylüyorsunuz. Kitabın yazdmasından sonra ortaya çıkan ama raflara dizilme amyla örtüsen olayların tra/ık eşzamanlılığıiçin neaiyorsunuz ?(11 Eylül, Hali'deki saldırılar, keskin nisancının yakalanması gibi olaylart kasteaiyorum) • Şu an hissetiklerimi Metros'u yazarken de hissetmiştim. Metros'da şu an hissedeceklerimin provasını yapıyormuşum. Pax America'dan söz ederken meğerse 11 Eylül'ü hissediyormuşum. Bunu anladım. Avrupa da yasamantz buradan kurgu ya da 'gelecek' gibi görünen şeylerin kokularını almamzı sağtıyor Evet ben bir EuroTürk'üm. Avrıı pa'da yaşayan ve Türkçe yazan yazarlardan biriyim. Sayımız pek az. Çokyavaş artıyoruz. Aktüel gerçeklikler var yazdıklarımın içinde. Yazdıklarımın dış zarını gerçeklik oluşturuyor, hayal ürünü malzeme, tantastik ve bilimkurgu öğeler bu zarın içini doldurmak için. Sadece aktüel gerçeklik değil, şair karakterin verdiği konterans için şiir üzerine çalışmam , teknik bilgi lerin sağlamlığını iruelemek için araştırmalar yapmam gerekti doğal olarak. însanlığın sonunu getirecek olan Kadim Ziyaretçi eylemlerıni gerçekleştirmek üzere dört kişiyi seçiyor. Bunların üçünün pek fazla deg'er yargısı olmadığı dikkat çekiyor, ama sadece biribirseye inanıyor. Şiıre... Dört seçilmiş aslında doğumlarından itibaren belirlenmiş seçilmiş kişiler ve din, milliyet, kimlik, benlik gibi angaimanları yok. Bir şekilde kurgulanmış tipler. Eğer Müslümanlık, Hıristiyanlık gibi kimlikleri olsa , bir idealleri bir ülküleri olsa belki bu onları engelleyecek. Ama Rııud şair ve bunun yüzünden o döngüyü kırıyor aslında. Misyonunun peşine düşmek yerine şiir gecesine gidiyor ve sahneden en erken çekilen o oluyor 'Şiirin bittiği dılleri terk ediyorum' diyor Amsterdam'lı şair karakteriniz. Sız de aynı gerekçeyle mi Türkçe yazıyorsunuz? Burada insan hasletlerinin kısırlaşmasrnı ima etmekteyim. Bir yerde şiir olmaz sa, azsa, ihtiyaç duyulmuyorsa insan merkezlilikten uzaklaşan bir yaşanı şekli sürülüyor demektir. Yabancılaşma bir ölçüCUMHURİYET KİTAP SAYI 673 SAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle