03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 C A K 0 0 8 • Mehmet Faraç'ın son kitabı 'Kötüler Mahallesi' H. Akarsu yazdı 3 sayfada • Hüseyin Yurttaş Mizah krtaplannı tanrtiyor M sayfada ü Nihal Bengisu, Sadık Yemni'nin 'Metros'unu yazdı ıo. sayfada • Arife Kalender, ölümünün 12. yılında Cemal Süreya'nın Şiirlerini değerlendirdi n sayfada Cumhuriyet I Z E K Edebiyata dair bir adam KITAP o Özen Yıııl Özen Yula ilk bakışta bir oyun yazarıgibi görünüyor ama o aslında "edebiyata aair bir adam". Geçtiğimiz günlerde "Kırmızı Yorgunlan" adlı oyununun seyirci karşısına çıkması nedeniyle gündeme de gelmişti Yula. "Yakındoğu'da Emanet" adlı oyununu da sahneye koymaya hazırlanan Özen Yula'yı tanıtmaya çalıştık sizlere bu sayımızda. SENNURSEZER A rızalı Kalpler öykü kitabı olarak nüelediginiz /\ bir çalışma. Ancakkıtabın kurgusu bir öykü ki~~X. L tabından çok bir romanı andırıyor {llkesintn ytkımtm hazırlamak ıçın gönderilen bilim adamımn öyküsünü deprem çevresinac örülmüş öyküler ızliyor. Son öyküysc bir geri dönüş süreci sanki. Enerji kısıilamalannın, sıyasal cinayetlcrin 1980'i işaretlediği bir 11 Eylül gecesi. Mekân ise Güneydoğu. Bütün bu verilerle ArızaltKalpler'eyembiranlatımtn denendiği bir roman diyebilir miyiz? Eğer Anzalı Kalpler'in bir öyküler bütünü oldug'unu savunuyorsamz öykülerdeki bu tema bütünlüğü için gerekçeniz ne? "Savunma" ve "gerekçe" biraz adlî bir üslup oldu ama, ben size daha sıradan bir üslııpla yanıt vermek istiyorum... Bu açıdan düşiinmemiştim kitabı. Evet bütünlük arz eden bir tarafı var ama, bu bir roman değil, bir hikâyeler bütünü. Sadece hikâyeleri birleştiren ortak noktalar, motiflcr var. Bir de bazı hikâyelerde diğer lerine göndermcler söz konusu. Ama bu da, hikâyeler bütününün roman olması için yeterli değiJ. Genel ola rak yirminci yüzyıl sonıı üe yirmi birinci yüzyıl başında ülkede orta halli ya da yoksul insanlardan yola çıka rak bir nanorama çizmek amacını taşıyor. Ama her bir hikâye kendi başına bir bütünü oluşturuyor. Bir araya geldiklerinde ise günümüz Türkiye sinin genel bir hikâyesini sunmayı amaçlıyor. Her şeyin bu kadar parçalı olduğu, parça parça algılandığı bir dünyada, bütünsellik bir emniyeti de beraberinde getirir. Bir şeylerin tam olabileceğine dair bir güvence bu. Her bir hikâye farklı olayları anlatıyor, içeriyor. Belli bir tematik bü tünlük de mevcur. Ama birçok hikâye/öykü kitabında da var bu yapı. Sait Faik'in Alemdağı'nda Var Bir Yı lan'ından, Tomris Uyar'ın Gecegezen Kızlar'ına, Haldun Taner'in Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu'sundan, Füruzan'ın Sevda Dolu Bir Yaz'ına, Bilge Karasu'nıın Göçmüş Kedüer Bahçesi'nden, Sevim Burak'ın Yanık Saraylar'ına dek birçok hikâye/öykü kitabında bu tavrın farkli değerlendırilme biçimlerini görürüz zaten. Hepsinde de, anlatılan, kendi başlanna birer bütünlük taşıyan hikâyeler/öyküler bir araya geldiklerinde başka bir bütünlüğii işaret eder. Dolayısıyla, farklı bir şey yaptığımı sanmıvorum. Örneğin, Vüs'at O. Bener'in Bay Muannit Sahtegi'nin Notlan ne kadar roman olarak tanımlanırsa, bu hikâyeler de o kadar roman olarak tanımlanabilir diye düşünüyorum. Bu yapının bir benzerini, yani "bir araya geldiklerinde bir bütün oluşturan hikâyeler" yapısını daha önce Buğuevi adlı hikâye kitabımda da kullanmıştım. O kitabın son hikâyesinde, mm trafik kazası neticesinde yüzü parçalanmış bir adamın sedyeyle taşınırken, duyduğu farldı seslerden yola çıkarak farklı hikâyeler kurmasına tanık oluruz. Hemşire narkozu vermeden evvel bütün hikâyelerini tamamlar ve sağ kurtulursa günün birinde bu hikâyeleri anlatacağuıı söyler. Ama dediğim gibi, bana ilginc celen bir bakış açısı oldu sizin dile getirdiğiniz bu farklı roman tammlamasi. Bir yandan da okurda yeni açılımlar uyandıracağı düşüncesiyle beni heyecanlandırdı. Bir de şunu göz önünde bulundurmakta da yarar var: Bilge Karasu'nun Göçmüş Kediler Bahçesi adlı hikâye kitabı, kimilerine göre bir romandır. Göreceli bir değerlendirme. Sizce öykü ile romanm bıtiştıği ve ayrtldıg'ı yerler neler? Buna verilecek yanıt başlı başına bir kitap vazmayı gerektirir. Roman türleri ile hikâye türleri dani farklı tanımlamalarla, farklı yakınlıklar, uzaklıklar gösterir birbirinden. Ancak kendi anlayışıma göre yanıt ver mem mümkün bu soruya. Hikâyenin sona erdifii yer, romanın başladığı yer. Bunu hikâye, romana başlamak aonuşmeye meyıll kâye olmaktan çıkar, roman olarak yazdırır kendisini. Beri yandan, romanın girmeye cesaret edemediği, girerse sıkışıp soluksuz kalacağı yer, hikâyenin rahatça soluk alıp verdiği, kendisini ' hakiki" kıldığı yerdir. Hikâye hançerdir, girer, hemen işini görür, saplı kalır. Roman ise zehir, belirli aşamalar kaydederek ilerler bünyede, işini daha uzun zamanda görür. Ama bunun tersini gerçekleştirmeye kalkıstıkları zaman, yani roman hançer olmaya, hikâye de zehir olmaya kalkıştığında ikisi arası melez türler çıkar ortaya. Ama bir yığın hikâyeyi bir araya getirip roman kurmak da mümkün elbette. Her ikı tür de dünvayı, dünyaları anlatmaya kalkışır. Ama bunu hikâye başarır, roman ise sözü uzatarak başarmaya çaüşir. Özellikle günümüz Türkiye"sinde yaDevamı 4. sayfada. CUMHURİYET KİTAPSAV/ «73
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle