29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Karamanlıların, Selçukluların Anadolu'yu Moğollara peşkeş çekmesine tepki duyması ıle kızışan ve üç gücün arasındaki İKtidar kavgasını belli bir çerçevede anlatan "Cimri Kirpi", bu süreçte geçiyor ve Karamanlıların yenilgisiyle sona eriyor. Bu Dağlamcla roman o dönemdeki Anadolu'yu anlatıyor. Türkmenler arasında iktidarını kabul ettirmenin ancak bir Selçuklu beyinin sultanlığı ve bayrağı altında mümkün olması, yenilginin nedenlerinden biri, çünkü bu durum Anadolu'da Selçukluların egemenliğinin boyutlarını da gösteriyor. METİN CENGİZ Vecdi Çıracıoglu günümüzden geçmişe bakıyor Cimri Kirpi yoksul olsun, ister zengin. Son günde, ister sultan olsun, ister dilenci..." (s. 22'nin sonu); "Tarih, kendini cennette bile tekrar ediyordu." (s. 33'ün sonu); "Bütün kötü şeyler yalnızlıkla sonuçlanırmış..." (s. 36'mn sonu); "Zindanın güldürücügücüçokkuvvetli." (s.42'nin sonu); "Gerçek zananın çocuğuymuş, kendini savunup nefret doğururmuş..." (s. 67'nin sonu); "Kutsal anne her zaman bilinirmiş." Ve bu böyle sürüp gidiyor. Romanın sonuna değin bu türden yaşam hakkında derinliğine bilgi veren, romanı yalnızca bizim topraklarımıza ayrıca ve de özellikle ait kılan sözler sürüp gidiyor. (Ahntıların yalnızca rasgele kimi bölüm sonlarından alındığını belirtmek isterim. Gerek konuşmalarda ve gerekse bölüm içlerinde bu özellik ağır basıyor. Yazıyı gereksiz yere şişirmek istemediğim içinlbu alıntıları da çoğaltmayı gereksiz buluyorum.) Bu türden bilgece sözlerin hayat hakkında derinliğine bilgi verici olduğunu ve romanı bizim kültürel coğrafyamıza daha çok ait kıldığını söyleaim. Bence bu sözler biraz açılımı hak ediyor. Ne demek derinliğine Dİlgi vermek? Bu sözler bölümde anlatılanların öylesine doğal sonucu olarak söylenmiş ki olup bitenlerle ilgili, o bağlamda olsa da bu konunun dışına taşıyor ve hayat hakkında öğretici özellikler kazanıyor. Roman kişilerinin başından geçenleri Doğu'ya özgü bir hikâye etme tarzıyla bilgece sözlerle öylesine örüyor ve kuşatıyor ki aynmına G ünümüzde geçmişi anlatan, "tarihi romanlar" neredeyse bir moda, hatta salgın halini aldı. Günümüzün bir roman boyutunda kurgulanmasının güçlüğü romancılan böyle bir yola itmiş olabilir. Buna denilebUecek hiçbir şey yok. Belli bir çerçevede kurgulanan geçmiş ise kurgulanabilirliği açısından sanki bir kolaylık sunuyormuş gibi. Sorun tartışmalı olsa da, görülen kolaylık, bu türün yaygınlaşmasında etken olabilir. Ya da günümüz gerçekliğine varan yolun geçmişten bugüne doğru geldiği inancı da romancılan geçmişi işlemeye itebilir. Ancak geçmiş yaşamın roman boyutunda hakkıyla kurgulanmasının da gördüğümüz kadarıyla iki tiirü bulunmaktadır. Ilkinde tarih bir tür zevkle okunacak, o tarihsel zaman diliminde önemli kişilerin hayatlarından önemli kesitler sunan, bizi bu boyutta hoşa gidecek bir biçimde bilgilendıren, doğrusu vakanüvislerin tarihi algıladıkları doğrultuda tarihi kurgulayan, olayları öne alan romanlardır ki bu tür romanlar bizim ilgi alanımızın da dışındadır. Elbette bu tür romanlardan elde edilecek belgesel nitelikli bilgileri azımsıyor değiliz. Ancak geçmiş, bugünün nasıl olduğu, geçmiş ile bugiin arasında anlamlı bağların neler olduğu, geçmişteki uygarlık ve düşünsel oluşumların hangi toplumsaltarinselcoğrafidinsel çatışma ve uzlaşmaların bir ürünü olduğu doğrultusunda işleniyorsa, kısaca zamanları kuşatıcı ise tarihsel romantn bu türiine bakışımız da elbette ki farklı olacaktır. Roman tarihi, roman boyutlarında; tarih, toplum, toplum psikolojisi, kültür, dinler vb. açısından bu disiplinlere öncelik yapabileceği biçimde işlenmiş demektir bu ve roman yalnızca bu özelliğiyle bile başarılı ve dikkat çekicidir. Burada bir roman boyutunu ve romanın bütün bu içerikleri hakkıyla vermiş olduğunu baştan kabul ediyoruz. Vecdi Çıracıoğlu'nun Kırmızt Kttaplar'dan çıkan ikinci romanı Cimri Kirpi tarihi roman türünün ikincisi düzeyinde kurgulandıöını daha ilk satırlarda gösteriyor, Bu ua rorhanın yalnızca geçmişe özgü değİl romanın bazı bakımlardan tüm zamanları kuşatıcı özelliğinden ahyor. Yaşam hakkında verdiği bilgece dersler, her bölümün sonunda ve de satırlar arasında dikkati çeken bir özelliği oluyor romanın. Dahası roman öylesine yazılmış ki yaşam hakkında bugün bize düşünsel boyutta yol gösterecek, kulağa küpe olacak özlü sözlerle dolu. Bunlara örnek olarak, kitabı rasgele açiyor ve alıntılar yapıyorum: "İlk günde; ister Tmvvufl boyuttar bile varmıyorsunuz. Ancak roman hakkında ana özellikler roman üzerine düşünmeye başladığınızda çıkıyor ortaya. Bizim kültürel dokumuzla romanın örülmesine gelince, romanın bu özelliği başlı başına bir yazı konusu. Anlattığı, o günün koşullarında hayat tarzını ele veren yerlerde o denli bugün unutulmuş alet ve araç ismi kullanıııyor, yemek yeme, hazırlama, konuşma, duyma ve düşünme biçimleri öylesine özellikli ve de bir çağı ele verecek biçimde anlatılıyor ki... Bunlar bir yazı konusu olduğu halde romanın başarısını vurgulamayı da gerektiriyor. Beylere bağlı Türkmen boylarının sözde bir kan bağını öne almaları, bu inancın bu boylara müthiş bir savaşma gücü verdiği, oğlancılığın kadın erkek ilişkilerinin doğal sürüp geldiği AleviTürkmen boylarda nasıl yadırgandığı, Islamiyetle birlikte Araplardan ve Rum topraklarındaki Rumlardan vayıldığı, Ak denilen bey budunlanyla kara denilen yoksul Türkmen (Alevi) budunlarının nasul inanç farklılığı taşıdıkları romanın art alanında, romanın doğal akışında veriliyor. Kişilerin henüz Ânadofu'nun Selçuklu, Karamanlı, Moğol vb. Türkleri arasında tam paylaşılmadığı, Anadolu'da siyasi bir birliğin oluşmadığı dönemde, çok kültürlülüğün doğal olarak ancak bir din savaşı boyutunda sürdüğü bir dönemde yaşadıkları ele alınırsa romanda yansıtılan düşünsel boyutun o dönemi yansıtıcı özelliği de ay Selçuklıriarın egemenliği rı bir başarı sayılmalı. Ve yansıtılanın bu topraklarda yeşerebilecek yaşam hakkında Tasavvuti boyutlar içermesi ise bir başka özellik. Siyasi ve manevi bir birliğin sağlanamadığı bir ortamda kişilerin çıkan, gücü kollamaları, kuşkuyu ön planda tutmaları ise romanın ele aldığı dönemi uygun yansıttığını gösteriyor. Karamamdarın Selçukluların Anadolu'yu Moğollara peşkeş çekmesine tepki duyması ile kızışan ve üç gücün arasındaki iktidar kavgasını belli bir çerçevede anlatan roman, bu süreçte geçiyor ve Karamanlıların yenilgisiyle sona eriyor. Bu bağlamda roman o dönemdeki Anadolu'yu anlatıyor. Türkmenler arasında iktidarını kabul ettirmenin ancak bir Selçuklu beyinin sultanlığı ve bayrağı altında mümkün olması, yenilginin nedenlerinden biri, çünkü bu durum Anadolu'da Selçuklulann egemenlifiinin boyutlarını da gösteriyor. Bireysel olan da burada devreye giriyor ve bireyler o günkü düşünsel gelişmişlik boyutunda ruhsal derinlikleriyle yansıtılıyor. Bir Selçuklu sultanı olarak tanıtılan (Siyavuş) adlı kalender Zırzır nam Cimri Kirpi ve onu Karamanlı Memet Bey'e bu kımliğiyle sunan Taki'nin kişisel çatışmaları gerçekten romana ayrı bir boyut katıyor. Hatta Karamanlı Memet Bey"in kişiliği de bu doğrultuda ele alınabilir. Memet Bey'in iktidar kavgası süreci Karamanlı Memet Bey'in kişiliği de bu doğrultuda ele alınabilir. Memet Bey'in iktidar kavgası süreci içinde kendiyle, savaşla, yaşamla ilgili düşündükleri, romana ayrı bir derinlik katıyor. Taki'nin bir kadın modeli önünde ağlarken onu tokatlayarak aşağılaması, onun kadınlara olan düşmanîığını bize bütün boyutlarıyla veriyor. Daha çocuk denecek yaşta ayrıksı bir yaşamı olan bir oğlancının elinde yetenekleri gelişen Sivaslı Taki ile çocukluğundan bu yana şarkı söyleyip dans eden ve ömrü yolculuklarla geçen, yeteneklerini babasından alan Cimri Kirpi, romanda psikolojik bir derinlik içinde veriliyor. Buna Taki'nin kapatmalarından Prenses adlı bir oğlan ile bir Frenk oğlanının kişiliklerinin anlatıldığı bölümleri de eklemeliyiz. Hayatın ortam ile olan ilişkisi bağlamında gerçekten öğretici. Özellikle de Cimri Kirpi'nin nezdinde hayatkaderhayatın anlamıtalihrastlantıiktidar ovunu konularında anlatılanlar ve bu anlatılanların o günün Anadolu topraklarında yeşeren yaşam felsefesini yansıtışı romana ayrı bir boyut katıyor. Taki ile kalender Zırzır'ın geçmişlerinin karanlıkta bırakılması, insanların tıpkı Frenk oğlanı gibi o dönemde oradan oraya savrulduğunu, kaderin ise tamamen bir rastlantı ve doğadan getirilen ve ortama bağlı olarak gelişen ya da körelen yetilerine bağlı olduğunu gösteriyor. Romanın ilk girişindeki tam Doğu'ya özgü hayat hakkında bilgeliği yansıtan anîatı ve bu anlatı sonrasında kervanın başına gelcnler ise özellikle siyasi oıoritenin kurulamadığı, kargaşanın hüküm sürdüğü dönemlerde hayat hakkında oldukça öğretici. Son olarak romandaki düe gelebiliriz. Olup bitenler hakkında bir kargaca tutulan günlükteki dil ile yazarın devreye girdiği bölümlerdeki dil ve de roman kişilerinin konuşturulduğu yerlerde kullanılan dillerin farklılığı da değinilmesi gereken ayrı bir özellik. Yazarın canlı ve yaratıcı bir dil kullanarak Tiirkçenin hakkını vermesi ise günümüzde göklere çıkarılan ancak dili katleden rekıam yazarlarının yanında övgüyü gerçekten hak ediyor. Ne demeli son olarak Vecdi Çıracıoğlu'nun bu romanı üstüne? Böyle giderse, övgülere aldırmaz ve de sabırlı davranırsa kuşkusuz Türk romanına çok şey katacaktır ama karşımızda günümüzün büyük bir romancısını şimdiden muştulamaktadır bu romanı. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 653 Psikolojlk derinlik Bilgece dersler vecdi Çıracıoğlunun Kırmızı Kltaplardan çıkan ikinci romanı Cimri Kirpi tarihi roman türünde kurgulandığını daha ilk satırlarda gösteriyor. SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle