29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 2 A fi U 8 T 0 8 2 0 0 2 • Münevver Soylu, Jale Sancak'ın yazariariasöyleşikitabı "BirKentiDinlemek"ini değerierdirdi 3 sayfada • Buıtıan Günel, Selim lleri'nin ödüllü romanını değerlendirdi ıo sayfada • Ahmet Günbaş, Betül Tanman'ın şiirlerini değeriendirdi . n sayfada •AliAkay, Sade'ın"YatakOdasında Felsefesi"ne bakıyor 14. sayfada Cumhuriyet P A R A 8 I Z E K Ahmet Önel Ahmet Önel, birçok tiyatro oyunu ve öykü kitabının yazarı. fik kitabı, 1987'de Cem Yayınları'ndan, "Matinede Mükremin" adıyla çıktı ve o yılın Sabahattin Ali Oykü Ödülü'nü aldı. Ikinci kitabı, "Küçük Bir Cinayet Girişimi" yine aynı yayınevince yayımlandı. Üçüncü öykü kitabı, "Sürpriz Konuklar" 1998 yılı Haldun Taner öykü ödülü ikinciliğini aldı. "Kimse Kimseyi Kesmiyor" (2000) Gendaş Yayınları'nda çıktı. Ahmet Önel'in kendine özgü bir öykü düi ve farklı bir anlatımı var. Öykulerinde ironinin çarpıcı örneklerine rastlıyoruz. Onları okurken hem gülümsüyor hem de düşünüyorsunuz. Önel'le son kitabı Alabalık Üçlüsü, öyküleri, oyunları ve sanata bakışı üzerine konuştuk. ŞUKRAN YUCEL Hınzırca gülümseyen ö\ KITAP T\7" ttabtnız adım Alabalık Üçlüsü adlı öyküden a fx hy°r Rundan öncekı kıtabımz Ktmse Kımse™ £. X. yi Kesmiyor'da da Alabalık Ikilisi adlı bir öy" künüz vardı Alabalık, sizın ıçin ne ıfade ediyor? Alabalık Üçlemesi'nin aslı Schubert'in keman ye piyano için yazdığı beş bölümlü bir sonat aslında: Ünlü "Alabalık Beşlisi"! Pek sevdiğim bu yapıtı ayrıştırarak beş ayn öyküleme biçimi denemeye yeltendim. Bir yapıt (müzik ya da resim, rarkeder mi!) tüiketicisiyle buluştuğu noktada yeni açılımlara kapı aralıyor çünkü. Kanımca, Beethoven'in dokuz senfonisi bir nehir romana dönüştürülebilir örneğin! Benim çabam daha kalendercebirgirişim elbette! Henüz üçlüsünegelmiştim ki, öykü dosyasının yeteri kadar yüklendiğini fark ettim! Kendimce geliştirdiğim bir oyun da, her bir kitaba bir "alabalık" yerleştirmekti. BeÖd bu asıl öyküyü de sona saklamıştım. Elbette "üçlünün", benim hayata bakış ve yorumlama biçimimfe bir ilintisi de vardı.. Bu alegorik yapıda "sacayağım" insan, sanat ve aşktan oluşturdum. Yeni bir çaba değildi benim için. Daha öncelerde Devlet Tiyatroları'nda sahnelenen "Çaylaklar" ve "Sevgili Tiyatro" oyunlarımda da aynı kaynaktan beslenmiş, yani yaşamın sanatla buluştuğu noktalardaki hesaplaşmaları tartışmaya açmayı denemiştim. Algılama ve aktarmayla ilgili kendiliğinden gelişmiş bir yöntem bu. Belki de, içten içe "gündem rukaralığımızı" kırmaya yönelik bir inatlaşmam var. tnsanın kendine ve çaCUMHURİYET K İ T A P SAYI 653 wi till. i Jj,. .ttlıi. ğına yakışır bir biçimde yaşamasından yanavım. Mozart'ı tanımadan geçirilmiş bir ömrün "beyhude" olduğunu düşünüyorum. Olaylara durumlara ve insanlara karşı farklı ve özgün bir bakışa imkân veren bir donanımın "luks" olmadığını savunuyorum.. Eninde sonunda, herkes hayatta en azından bir kere için olsun elde edebileceği şu meşhur "alabalığa", onca kayganlığına karşın söz geçirebilir. Aşkını sanatlı(!) yaşayabilirve sanatını aşkla ifadeedebilir! Müzı&ın etkıstmn yatıı sıra bazı sınema tmgeleri de var öykulennızde Tanıkltk adlı öykünüzde kanramanlartmza Audrey, Onon, Marcello gıbt ünlü yddtzlartn adlarını vermışsınız Bunu öykü anlatımımzı güçlendtren bir öğe olarak mı kullantyorsunuz? Bu, sanatlardaki disiplinler arası ilişki gibi bir şey diyebilirim. Müzik, öykülerimde ilk kitaptan bu yanahep oldu. Müziğin işlevi ve katılımı sanırım bende daha Dİrön planda. Sınemayı, dediğiniz gibi, yalnızca anlatıma katkısı kadarıyla kullanoım. Küçük Bir Cinayet Girişimi adını verdiğim kitaptaki, aynı adh öyküde de sinema dilini kullanmıştım. Keza, Matinede Mükremin öyle bir öyküdür. Senaryoya yakın bir anlatım tekniği denenmiştir. Söylediğim gibi, asıl olan anlatım biçimi. Sinema inanlara cok yakın bir sanat alanı. Yazının ondan yararlanması da bana doğal geliyor. Bir anlamda tersine bir dönüş. Müzik ise daha bir içselleştirümiştir öykülerimde. İlk kitapta yer alan bir öyküde, içine müzik kaçmış bir çocuğun geçirdıfii operasyonu anlatıyordum örneğin. Sanatlar arasındakı gezinti ve sonsuz yolculuğun yazı diline büyük tatlar kazandıracağı inancındayım. Sızi daha çok oyun yazarı olarak tanıyorduk Oyun yazmaktan öyküye geçis sızde nasıl gerçekleştı? Oykü ve sahne için oyun yaztmı, iki temel yazınsal tür benim için. Uzak yakın bir akrabalıkları var sonuçta. Tiyatro oyunları, takdir edersiniz ki, bir öykü anlatır. Oykünün de, en azından yazarla okur arasında gerçekleştirilecek bir "oyun" için uygun bir tarz olduğunu düşünüyorum. Şu temel sorunsalları hani yaşamın anlamı; ya da kimiz, neyiz, ne yapıyoruz türü güzelim Devamı 4. sayfada. ımık
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle