29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ALI AKAY Marki de Sade önemli felsefe yazarlanna sık sık konu olan bir yazar M arki de Sade dünyada felsefe konularında önemli eserler veren yazarların kalemine konu olmuş bir yazardır. Eserlerinin yazıldığı 18. yüzyıl sonu Fransa'sı, dünyaya aydınlanma Ue birlikte devrimi sunan bir ortamı bize göstermektedir. Fransız düşünürü Jeanjacques Rousseau gibi devrimini "toplumsal sözleşme" gıbi sosyolojik olduğu kadar, cumhuriyet reiimlerinin kurucu ilkesi olan kavramlarla birlikte Sade'ın önemli yerini anlamalıyız; öyle ki, bir yandan onıın düşüncesi sadece pornografik bir edebiyat eseriyle sınırlı olarak ele alınamaz ve zaten kitapları okunduğunda ve de özeOikle "Yatakodasında Felsefe" kitabı söz konusu olduğunda, adından da anlaşılabileceği gibi, felsefedir en baştan söz konusu olan. Diğer yandan, felsefi önermelerinin dışında gibi yer alan pornografik tasvirler ise bir süsleme ve hatta grotesk bir abartıyla alay konusudur. Bu satırların dışında edebi olduğu kadar felsefi bir düşünceye yer verilmektedir. Ancak bu felsefi düşünce Aristotelesci bir katharsis içinde gösterilmektedir; Yunan felsefesinin de bir tür modern devamı olarak okunabilmektedir: O halde, Sade'ın diyaloglan da Sokrates'in diyaloglan gibi görülmelidir. Sade, konuşturduğu kahramanlarına eğitici bir rol yüklemiştir. Diyaloglara felsefe dışı bir önermeler dizisi olarak pornograriyi eldeyen Sade, bu şekilde Katharsis eylemini yeniden düşünmektedir. Okuyucuyu şaşırtmayı ve genelgeçer Hıristiyan ahlak kuralları içinde erdemin yetersizliğine değinmektedir. "Erdemle Kırbaçlanan Kadın" bu anlamda önemli gibi durmaktadır ve iki luz kardeşten erdemlinin adına tekabül etmektedir: Justine. Yani; Sade, kahramanı için adil olan anlamındaki bir ismi kullanmaktadır. Bu zavallı kızın başına gelmeyen kalmamıştır. Tıpkı "Tann mümkün dünyalar arasında en iyisini yaratmıştır" diyen Leibniz'i eleştiren Voltaire'in, Candide adlı eserinde olduğu gibi, papaz Pangloss'a inanarak başına gelen ltalmayan ve saflık timsali olarak ele alınan Candide gibi bir kadere sahip olmuştur. Sade'ın eserindeki Justine'de papazlar onun ırzına geçerler, onu kandırırlar. Erdem kandırılmanın ve zavallılığın bir kaderi olarak gözükmektedir. Halbuki diğer kız kardeş Juliette, erdemsizliğe güvenerek Saray çevresinde önemli yerlere ulaşmıştır. Kız kardeşinin zavallılığı karşısında Juliette'in ihtişamlı ve güçlü yaşamı dikkat çekicidir. Aynı l%()'lı yıllardan hatırlayabileceğimiz Michelle Mercier'nin canlandırdığı Anielik karakteri gibidir Juliette: Fakir bir kızın libertinaj sayesinde Fransız aristokrasisi içindeki yükselişinin hikâyesidir. Bu bakımdan Sade'ın hikâyelerinin bir gerçekliği de vardır. Fransız toplumunu 18. yüzyıl sonundaki çöküşüniin hikâyesidir bu. Ve aynı zamanda vatandaşlarına hitap etmektedir: Bu kokuşmuş rejimin ahlak değerlerine rağbet etmeyin! Bu önerme Alrnan filozof Nietzsche nin de felsefesini oluşturmaktadır; başka türlü söylemeye kalkarsak Nietzsche'nin felsefesinde bir Marki de Sade yatmaktadır. Değerlerin aştlması için Batı toplumlarının ahlak normlarını teşkil eden Hıristiyan felsefesinin erdem fikrinden uzaklaşmak gerekmektedir; bu Nietzsche için erdem aeğilse de iyiliktir. lyiliğin ve kötülüğün ötesinde düşünmek mecburiyetine gelinmiştir: Bunu modernlik talep etmektedir. Modern olmanın, öncü olmanın değerleri yerleşmiş normlardan ve yasalardan uzakiaşmakla başarılabilecek bir şeydir. Modernlik yasaların gelenekselleşmesine karşın, yeni değerleri ve bunun üzerinden de yeni yasaları ortaya koymak zorunda kalacaktır. Sade ve Ni Modern felsefedeki araç: Sade'ın nornoarafisi durum sanatçılar tarafından anlaşılabilmiştir. îkinci ilke ise soruların ve bulunmaz cevaplarının karşısında cevaplar ararken soruların yeni sorulara ve cevaplannda bir o kadar yeniden soru sormaya açık olduğunun farkına varabilmek. Sade'ın rasyonellik arayışı da kokuşmuş ve çökmüş bir ahlak sistemi (Fransız Hıristiyan anlakının içinde yaşayan papaz ahlakının değerleri) içinden yeni bir ahlakın arayışını yaparken insanları nasıl şaşırtacağına karar verememiş olmak nedeniyle pornografiye yaslanmak Sade'ın araştırma yöntemini olusturur gibi durmaktadır. Yazı baştan belli olan bir değerler sistemine dayanmaktan çok geleneksel rasyonelliği sorgularken, onu aşmaya çalışan ve hatta geleneksel değerleri yerle bir eden bir araştırmanın içinden o kadar da kolay çıküamayacağının farkında olarak, sahnelerle dolu düşünce üretirken pornografik abartıyı kullanmak Sade'ın yazılarının karakterleri arasında sayılabilecektir. Bu irrasyonellikler sayesinde düşüncesi canlı kılınmak ve diri tutulmak amacına sahiptir. Üslubu ancak bu irrasyonellikleri bir araya getirmeye çalışarak bir bütünlük oluşturmaya kalkarken "bilinç dışından" gelen karanlık güçlere bağlı olarak düşünmektedir. Psikanalizin kurucusu olarak kabul edilen Freud'un bilinç dışı kavramının, burada, Sade tarafından adlandırılmasa da kullanıldığını fark etmekteyiz. Çıplaklık, aynı zamanda, aşağılanmanın da bir göstergesidir. Anlaşılabileceği gibi, kimi zaman doğanın kimi zaman ise güçlü karşısında ezilen ve acze düşen zavallıların göstergelerini görmek mümkün olmaktadır. Bu nedenle Sade sadece bir porno yazarı olarak okunamaz; porno yok degildir onda; ama bir araştırmanın, felsefi bir düşüncenin işlenmesi amacıyla, şaşırtmak üzere ortaya serilmektedir; amaç olmaktan çok bir şey anlatmanın, bir felsefeyi serimlemenin sadece aracıdır pornografi. etzsche'nin ve modern felsefenin değerler dünyası bu normlarda düşünülmelldir. Sade de Nietzsche gibi olumlayarak yazmaktadır, kahramanlarını bu şekilde konuşturmaktadır; öyleki izah ediş tarzı, teorik geliştirmelerinin yazıdaki tekabülü hep aynı sorunlar üzerine dönerek işlemektedir. Fransız edebiyatçısı ve filozof Maurice Blanchot'yagöre, Sade "konııya her tarafından eğilmelcte ve bakmaktadır. Her türlü itirazı incelemekte, onlara cevaplar hazırlamakta ve başkalarını bulmaktadır".(l) Anlaşılacağı gibi, kitapları bir düşünme sürecine tekabül etmektedir. Üslubu "bolcadır, ama kesindir ve kurudur". Blanchot'ya göre, Sade'ın ilk ilkelerinden biri, bu kadar kuru ve keskin bir üslupta yazmasına rağmen tümleşen sağlam bir sistem ortaya koymamasıdır: Teorik araştırmalan her an yeni kınlganlıklar taşunaktadır; bütünleşememektedir ve sistemden kaçmaktadır; her an bir irrasyonelliğe doğru dönüşmekte ve rasyonelliği bir irrasyonelliğin gelişiminde ele almak istemektedir. Bu tip bir çalışma bize 19. yüzyıl Alman sistematik Hegelci felsefesincıen çok günümüz çağdaş sanatını yaratan sanatçıların araştırma yöntemini hatırlatmaktadır. Sorular sormak ama cevaplarını hemen arkasından sıralamamak, Hegelci ve hatta Marxcı felsefenin tam da karsıtıdır; çünkü hayat her cevabını rasyonel bir şekilde verilemeyeceği kadar karmaşıktır. 20. yüzyıl siyasi tarihi bunu bize ögretmiştir. Tbtaliter rejimlerin kurbanı olduktan sonra ancak bu Otomatjk yan" Yine aynı şekilde, 20. yüzyıl düşüncesi içinde Marki de Sade'ın psikiyatrik sapkınlıkları tasnif edişindeki bilimsel bakış psikiyatrlar tarafından selamlanmaktadır. Sade'ın edebiyatındaki düşünülmeden yazış tarzı onu bir bakıma Sürrealistlerin de yanına yerleştirmektedir. Bilindiği gibi, Sürrealist Manifesto'nun 1924 yılındaki yazarı Andre Breton, Sade'ın düşünülmemiş cümlelerinde olduğu gibi, bilinç dışını serbest bırakma eğilimindeydi ve "otomatik yazı" diye adlandırdığı yazı tekniğiyle insanların içinden gelen dürtüleri ortaya koymaya çalışmaktaydı. "Cadavres Exquises" adlı resim çalışmalannda sanatçılar, birbirlerini yaptığı resimleri katlayarak görmeden ekler yapmaktaydılar. Bu, resim tarihinde bir devrim olarak kabul edildiği gibi, çağdaş resmin en büyük ustalanndan biri olarak sayılan ve Venedik Bienaü'nde aldığı ödül sayesinde 1950'li yıllarda dünyada Amerikan resminin öne çıkmasını sağlayan sanatçı R. Rauschenberg tarafından da benzer bir yaklaşım, bugün 77. yaşına rağmen hâlâ sürdürülmektedir. Ortak çalısmaları iskambil kartları gibi karıştırıp, Iotarya cekilişlerinde olduğu gibi rakamlarla sıraladığı resimlerden bir tür dizi oluşturarak resimlerini birleştirmekte ve bu şekilde sergilemektedir. Bu tip modern çalışmalara baktığımızda Sade'ın yazı üslubunu daha iyi anlayacağız. Grotesk bir pornografinin bir amaç değil bir araç olduğunun farkına varacağız ve kitaplarını birer erotiko pornografi olarak ele almak zorunda kalmaksızın, sanatsal ve siyasifelsefi değerinin üzerine tartışabileceğiz. Bugün önemli gibi duran, "Sade porno bir yazar mı?' sorusunu sormaktan çok daha değerli olan başka bir soruyu beraberinde sorrnaktır: "Sade'ın doğa felsefesinin pozitif hukuk karşısında savunmak mümkün müdür?" Rousseau nun "iyi yerli" diye adlandırdığı yaban toplumu insanını C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 653 Fransız toplumunun çökiişü SAYFA 1 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle