03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"însansız Konağın îkonu" ve "Pervaneler" acllı öykü kitaplarından tanıdığımız Ali Teoman bu kez bir labirent romanla çıkıyor okur karşısına. Romanı üzerine sorularımızı yanıtladı Ali Teoman. ENGUL ATAMERT Ali Teoman'la"Uykuda Çocuk Ölümleri" üzerine Roman icinde roman ki olıışan belli bir sahneye varacak biçimde yönlendiriyorum. Evet, o sabneler ve mekânlar gerçekten deokurun kafasında canlanıyor. Birde kullandtg'tmz kısaltmalar var. Bu ktsaltmalar varolan btr keltmeye tekabül ediyor. Yani bir çeşit kelime oyunu var. Bunları kullantrken amaantz neydi? Joyce'un Finnegans Wake'ine bakarsanız, orada da buna benzer bir şey göreceksiniz. ünun yaptığı kısaltmalar, anlamlı sözcükler oluşturmuyor gerçi, onlar yalnızca inisiyal; benimkiler ise akronim ve bir anlamı olan, genellikle de gülünç bir şey çıkıyor sonuçta ortaya. Akronimler çağımızın bir hastalığı bence. Şöyle bir düşünürseniz, dilimize son zamanlarda ne kadar çok akronim girdiğini göreceksiniz. Neredeyse tümüyle akronimlerden oluşan bir metin bile pyazılabilir. Üstelik bunlarda giderek bir tür "anlamlılaştırma" eğilimi de var. DÎSK'i, ÇEKÜL'ü, KADER'i, ya da yakın bir örnek olarak AKUT AKKURT çekişmesini düşüniin sözgelimi. Çok tuhaf ve komik bir şey bu aslında. lir. Uykuda Çocuk Ölümleri de küçük bir gazete haberinden çıktı. Hani gazelerin orta sayfalannda, sayfa kenannda 56 santimetrekarelik bir alana sıkıştırılmış ufacık haberler vardır ya... Haberin başlığı "Uykuda Çocuk Ölümleri'Vdi. Bu başfığı okuduğum anda çarpıldım, büyülendim. Bu, tıbbi bir kavram aslında. Bebekler yanlış yatırıldıklarında, salyaları boğazlarına kaçar ya da yastık ağızlanna kapanır, nefessiz kalırlar, vb... Uykuda çocukların ölmesi; bu, tuhaf bir biçimde bambaşka şeyleri çağrıştırdı bana ve bu haberden yola çıkarak bir roman yazdım. Romanın ilk tümcesi nasıl oluştu? Romanlann başlangıç ve bitiş bölümleri, hatta başlangıç ve bitiş tümceleri çok önemlidir. Son, duğümün çözülüşüdür ve o açıdan yaşamsal önemdedir. Başlangıç ise okuyucuyu yakalayabilecek olan böfümdür. Romanın başlangıç tümcesini yazarken, epey düşündüm tabii, birçok kez yazdım, bozdum, değiştirdim. Dikkatli incelenirse, bunun Kafka'nın romanlannın, öykülerinin, anlatılarının başlangıç tümcelerini andırdığı görülür. Şato'yu, Dava'yı, Dönüşüm'ü anımsayın. Başlangıç tümcesi, daha ilk andan romanın düğümünü atıyor. Kahramanla tanışıyoruz, adını ve işini öğreniyoruz. Postadan tuhaf yine o "tuhar sözcük! bir zarf geliyor, ama zarfın içinde ne olduğu açıklanmıyor. Sonra o zarf bir kenara kalkıyor ve okuyucu uzun süre onun içinde ne olduğunu öğrenemiyor. Öğrenebilmek için okumayı sürdürmesi gerek. Bir de çok uzun ansiklopedi bölümleri var. Ansiklopedi ve roman bir arada... Bunları nasıl bagdastırdıntz? Uykuda Çocuk Ölümleri her ne kadar klasik söylemi temel alarak ilerleyen bir roman ise de, aynı zamanda içinde birçok yenilikçi ögeyi de banndıran, almaşık tekniklerle yazılmış bir metin. Ben sözlük ve ansiklopedi okumayı çok severim, hatta hastasıyım denebilir. Kütüphanemde birçok sözlük ve ansiklopedi var. Şimdi düşününce, anlıyorum ki, er ya da geç böyle oir metin yazmam gerekecekti, hatta dupedüz "zorunluydum" buna! Benim için en doğal şey sanki bu. Ama bu tekniği ilk kullanan ben değilim tabii. Bütün bir kitabı bunun üzerine dayandıran yazarlar da var. Örneğin Milorad Paviç'in Hazar Sözlüğü, adından da anlaşılacağı gibi, başlı başına bir sözlük biçiminde yazılmıştır. Bir de Hür Yumer'in Zalim Bey'in Ucuz Zürriyeti adlı tuhaf güzellikteki öyküsü geliyor aklıma. 7 lk romanımz Uykuda Çocuk Ölümleri Yapı Krcdi Yayıntan ndan çıktı. Bıraz fantastik, birazdaansiklopedık öğeler iceren, labirente benzer bir kitap Sız kendi romanınm nastl deg'erlendirirsiniz? Kendi yazdığım bir metnin içeriği hakkında yorumda bulunmak istemem, ancak teknik yönü ve kimi ayrıntıları hakkında konuşabilirim belki; çünkü içerik okuyucuyu ilgilendiren bir şeydir ve yorum okuyucuya aittir. Ama sizin yaptığınız tanımdaki "fantastik" sözcüğüne izninizle bir çekince koyacağtm. O kadar da fantastik bulmuyorum ben bu romanı. Fantastik deyincey, akla daha başka şeyler, örneğin Tolkien'ın kitapları geliyor. Benim "fantastik"len kastım, günlük hayalta, kendi hayatımızda göremeyeceğimiz, "tuhaf" olarak nilelenairebileceğimiz seylerin romanınızda çok normal bir şekilde varolduğu ve kimsenin bunlara sasırmadığı. Evet, sözgelimi koridordan bir gergedanın geçmesi gibi. Doğru, böyle bir şey var. Buna "fantastik" derseniz, evet, fantastik... Ama tabii salt fantastik olması, bir "hoşluk" yaratması için yapılmış bir şey değil bu. Bu, yaşamın tuhaflığını anlatabilmek için başvurduğum bir yazım tekniği, bir tür Verfremdungseffekt. Insanlar vaşamı kanıksiyorlar, olağan karşılıyorlar, yadırgamıyorlar; oysa siz ne düşünürsünüz, bilmem, ama yaşam aslında çok tuhaf bir süreçtir bence. Sokaktan insanlar ve taşıtların geçmesi, bana göre, koridordan bir gergedanın geçmesi denli tuhaftır en azından, hatta belki de daha tuhaf! Bu, benim aşağı yukarı bütün yazdıklarımda çevresinde dönüp durduğum bir izlek. Bir tür takanak da diyebilırsiniz. Yazdıklarımda bir bilgisayar taraması yapılsa, "tuhaf" sözcüğünün ve eşanlamlılarının en sık kullandığım sözcüklerden olduğu görülür herhalde. Belki size tuhaf gelebilir, ama "tuhaf" sözcüğünde tuhaf bir sihir buluyorum ben. bı birçok kitabın şeması üzerine oturtmaya çaliştım. Bunu bir yazım tekniği olarak uyguladım. Sözgelimi bir pikaresk roman, bir Don Quixote olarak okuyabilirsiniz bu romanı. Hatta sankı Alıce liankalar Diyarında da var. Evet, kesinlikle o da var. Onıı çağrıştırması çok doğal, çünkü yazarken o metin hep aklımdaydı. Bakın, Dante'nin Inferno su olarak da okuyabilirsiniz bu romanı, Conrad'in Heart of Darkness'ı, Joyce'un Ulysses'i, ya da hatta Homeros'un Odysseia'sı olarak da. Ben bunlara "temel metinler" diyorum. Shakespeare'in Hamlet, Macbeth, Kral Lear gibi kimi metinleri, benim açımdan bu tür metinlerdir sözgelimi. Bir metin, tıpkı dünyadaki birçok başka şey gibi, bir yapıdır aslında ve görsel olarak ifade edılebilecek bir biçimi vardır, olmalıdır. Bir Bir gazete haberl "temel metin" ise tümüyle kendisine öz Uykuda Çocuk Olumlerı'ni yazmaya gü, belirli ve yalın bir biçimi olan bir yanasıl başladımz? Mesela ilk cumle nasıl pıdır. Öncesiz sonrasız bir biçimdir bu; ortaya çıktt? Kafanızdaki kurguyu yaztya onu içimizde, en derinde hissederiz. Bu dökmeye ilk nasıl basladınız? biçim, söz konusu metin yaratılmadan Bir kitabın ortaya çıkma süreci benim önce de vardır belki, hep olmuştur ve olade her zaman çok ilgimi çeker. Bir kerecaktır, doğadan alınmıştır çünkü. Bence sinde bir festivalde bir kısa film izlemisbir yazar için başarının ölçüsü, bu tür öntim. Kitchen Sink adında, 510 dakikalık cesiz sonrasız bir biçim yaratmaya çalışbir filmdi. Kadın mutfakta temizlik yapımak demeyeyim (çünkü pek az yazara yor. Evyeyi temizlerken, evyenin süzgenasip olur bu; keşfedilecek kıtalar zaten cinde bir kıl çıktığını görüyor. Sinir oluçoktan keşfedilmiştir ve, büindiği gibi, yor kadın ve kılı çekiyor, ama kıl uzuyor, "güneşin altında yeni bir şey yoktur"), saç haÜne geliyor. Kadın çekmeye devam ama öncesiz sonrasız bir biçime yaklaşedıyor, çektikçe saç daha da uzuyor ve maya, ona kendi kişisel rengini vermeye, kalınlaşmaya, tutam haline gelmeye başkendi damgasını vurmaya çahşmak olalıyor. En sonunda arkasından bir kafa, bir bilir ancak. Örnekse, işte, Joyce'un Ulysgövde kollar, bacaklar, kısacası çıplak bir ses'i Homeros'un Odysseia'sı üzerine adam çıkıyor. Küçük, küçücük bir ipucu oturan bir metindir ve bu yüzden bu denyakalayıp bunu çekmek ve arkasından li güçlüdür. Ben etkilendiğim yazarları koskocaman bir dunyanın gelmesi dehşet sayarken hep bu modernlerden söz etverici bir şey; hem büyüleyiçi hem ürkütim, ama sevdiğim ve etkilendiğim klasik tücü... Auster'in New York Üçlemesi yanyazarlar da var tabii. Öte yandan, öykülış bir telefonla başlar sözgelimi ve ardınlerime bakarsanız, onlarda çok daha farkdan yüzlerce sayfalık mütniş bir metin gelı bir biçem olduğunu göreceksiniz. Roman ve öykü yazmanın temelde çok farklı olduğunu düşünüyorum.Öyküde kiBaşka romanlarda doMfmak mi zaman bir sözcüğün bi lnsan bu romant okurken, kendini başka romanlarda dolasıyormuş gibide hisse le yerini değiştirmeyebilirsiniz, ki daha önce öykü kidiyor. Sizin en beğendığiniz romanalar tabım Pervaneler'de böyle kimler? Bu romanda onların etkileri var bir durum söz konusuydu. mı? Kafka etkisimesela... Öyküleri sözcük bazında Çok doğru bir saptama. Kafka geryazıyorum ben, dille çok çekten de beni en çok etkileyen yazardır oynuyorum. Romanda ise ve etkilendiğim yazarların izleri yazdıklaöyle yapılmıyor, çünkü rında görülecektir doğal olarak. Yazın, sahnelerle yürüyor roman. binyılları kateden kesintisiz bir gelenekTabii dil oyunlarına dayatir ve yazmak olsa olsa okumanın bir nan teknikler de yer yer uzantısıolabilir ancak. "Hüdayinabit" yakullanılabilir, kuÛanıyozar yoktur. Her yazar kendisinden önce rum, ama genel olarak daazılmış olanlara kendince bir şeyler ekha büyük hareketler var er, belki bir tümce, belki bir sözcük, belromanda. Romanın ritmi ki de yalnızca tek bir harf... Ayrıca, bir yaöyküden farklıdır. Bir büzarın yazdıklarını kendisinden önce yazılyük form'dur roman. Hulmış olanlara eklemlendirmek istemesi de ki Aktunç buna çok isabetdoğaldır; metin böylclikle çağrışımlar ve li bir tanımla büyük sözdiüstanlamlardan oluşan bir derinlik kazazimi diyor. Bir senfoni ya nır, genişler, zenginleşir. Etkilendiğim roda bir rilm gibi düşünebimancı ve öykücüler arasında Kafka'yı, lirsiniz romanı. SinemaBeckett'i, Joyce'u, Borges'i, Cortazar'ı, tografik bir teknikle, tüFrisch'i sayabilirim. Türklere gelirsek, müyle görsel olarak yazdıSevim Burak, Oğuz Atay, Bilge Karasu, ğımı düşünüyorum ben; Hulki Aktunç... Tabii ilkağızda aklıma çünkü kimi sahneler, özelgelen adlar bunlar, yoksa bu liste hayli fikle mekânlar, gözümde uzatılabilir. "Bu kitabı okurken birçok canlanıyor ve onları betimkitabı okuyormuş gibi oluyorum" dediniz. Metnin size bunu hissettirmiş olmaliyorum. Metni yazarken, Ya zın. binyıiiarı kateden kesıntısiz bir gelenektlr ve yazmak olsına sevindim. Evet, öyle çünkü bu kitaolayların akışını karamda sa olsa okumanın bir uzantısı oiabilir ancak' diyor Ali Teoman. •'Temel metbrier" fed deglşik bakış açısı Romanın ikifarklı bakıs açısından okuyoruz. Bir kahramanın gözu'nden, birde sizin, yanı yazarın gözünden... Olaylar iki değişik bakış açısıyla anlatılıyor, evet. Üçüncü kişi anlatısıyla başlanıyor ilkin. Ama dikkat, aldanmayın; anlatıcının yazann kendisi olması gerekmez. Buradakı anlatıcı, kişiliksiz bir anlatıcıdır. Her metnin bir anlatıcısı vardır, bir de yazarı, yani gerçekten metni yazan kişi. Bu ikisi her zaman örtüşmeyebilir. Anlatıcı kimi zaman bir kişidir (yani kişiliği olan birisidir, hatta belki metinde anlatılan olayların içinde yer alır), kimi zaman ise, tıpkı burada olduğu gibi, kişiliksiz bir kişidir, bir tür kayıt aygıtıdır yalnızca. Benim burada kullandığım teknik, kahramanın omuzunun üzerine bir kamera oturtmak. Kamerayı mekânın içinde dolaştırırsınız, herşeyi kamera objektifinin gözüyle görürsünüz ve kimi zaman da objektifi kahramanın kafasının içine çevirirsiniz. Anlatıcı işin içine kesinlikle kendi duygularını katmaz, hiçbir yorumda bulunmaz, kahramanla duygudaş olmaya CUMHURİYET KİTAP SAYI 650 l SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle