Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 K U R L A R A Evin Ilyasoğlu, müzik tarihimize en çok katkı sağlayan yazarımız olarak görünüyor şu sıralar. Gazetemizin sürekli müzik yazart da olan llyasoglu, Cemal Reşit Rey, llhan Usmanbaş, NecilKâzım Akses, Zehra Ytldız üzerine yazdıg'ı bağımsız kitaplann yanı sıra "Yirmi Beş Türk Bestecisi", "Müzigin Kanatlannda", "Zaman îçinde Müzik", "Galatasaraylı Besteciler", "Çağaaş Türk Bestecileri" gibi hacimli kitapları da hazırladı. Evin llyasog'lu'nun son kitam ise dünyaca ünlü keman sanatçımız Ayla Erduran üzerine. "Ayla'yı Dinler misiniz?" adını taşıyan kitap, "üstün yetenekli bir kız çocuğu olarak başlayan yaşamını, şimdi olgun bir sanatçıntn bakış açısından degerlendiren" Ayla Erduran 'la yapılan uzun söyleşiler sonucunda ortaya çıkmış. Kitam için sunları da söylüyor Evin llyasoglu: "Bu kitap iki yılltk bir çalışmanın ürünü. Ayla Erduran için eldeki malzemeyle herhalde bir kitap daha yazılabilir. Anlatamadığımız nice anı, yayımlayamadıg'ımız elestiriler, mektuplar ve bir dolu fotograf kaldı. Ayrıca onun iç dünyası, bu kitabın satırlanndan çok daha engin" Yaşamı bunca engin bir sanatçının sesini, sö'zünü, kalbini dinlemek için iyi bir olanak sunuyor bize Evin llyasoglu. Evin'e ve Ayla Erduran'a bizlere böyle bir olanak sundukları için tesekkür ederiz. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY ULUS FATİH G cminiler yıkıldı. Yeryüzünün gündemi öylesine değişti ki, zor oyunıı bozar derler... Kozmolojide tkizleranlamına gelcn Gcmini'yi dinlerseniz 'dünya gemisi' biçiminde de yorumlayabilirsini/.!.. Yıllar önce Tevrat'ı (Kitabı Mukaddeslokumuş büyük hir şaşkınlık geçirmiştim. Oradaki zeytinyağı değirmetıleri, l lebron ve Galile yöreleri, uzun saçlı lsa, scpetle kurtarılmış Musa, koç ycrine adak olmaktan kurtulan Isnıail, yoksulluk ve yakarı içindeki lbrahim, oğullar oğulu Zekeriya, lshak, Yakup ve asa, Turu Sina... Havari grupları, Pavlus'un Mektuplan beni hayrete düsürmüştü... Ncdcni, olayların 1970li yıllann lsabey kasabasında geçmiş olabileceğiydi. Çal ilçesine bağlı bu kasabada, anlatılan yoksulluk ve nırpaniliğin, olaylara (adı da uyumlu Isabey) neredeyse tıpatıp uyduğuydıı. Bir kez köyde zeytinyağı değirmcnleri vardı, çıplak Çökelez Dağı, kolaylıkla Golgotha ya da Zeytin Dağı olabilirdi. Kandiller, tek göz haneyler, toprak damlı evler ve uzun gecelerden bol bir şey yoktıı!.. Yoksullukdiz boyu vesayısızcadagünahsız kız vardı. Daha neler; köye özgü deliler, körler, dilsizler, bir peygamber edasıyla gezinenler... Peki 2000 yıldır dünya değişmemiş miydi... tsabey'de zaman durmuş; ama bu arada Usame bin Ladin, Çin sınırındaki Vahan koridoruna da ulaşmıştı!.. Sözü uzatmayalım, komünizm, tinsel ve bastırdmış şiddete, kapitalizm bedensel ve açık şiddete dönüştü... Yeni dünya düzeni hiçbiri olamıyor... Gerçek ve elle tutulur bir ütopya üretemeyecek insanoğlu, Bataille'in (yanılmıyorsam) dediği gibi 'Dünyayı cinayetlcr tarihi olarak ele altnayan o cinayctlere ortak demektir' hep böylesine bir dünyayı yaşayıp gidecektir. İnsanoğlu düşündükçe kendisinden uzaklaşır ama düşündükçe kendisi olabilmeli, bu paradoksu aşmalıdır. Örneğin, evrende görünen maddenin görünmeyene oranı yüzde 1 imiş ve evrenin yüzde 9 9 u görünmeyen maddeden oluşuyormuş. Gene sistemimizdeki tüm maddenin yüzde 99'unıı salt güneş, barındırmaktaymış, ama güneşimiz galaksimizin minik (ortaya yakın) güneşlerinden biri savılıyor. Diyesim evrende yüzde 1 üzeri ll'in 1 i bile dcğiliz. Gelin de Voftaire'nin Mikromegas'ını anımsamayınL îsviçre'de, bir elektron çarpıştırıcısı tünelinde deney sonunda oluşacak kara deliğin dünyayı yutmasından endişe edildiği için, deneyin bütünüyle hiçbir zaman gerçeklcşcmeyeceğine ilişkin bir yazı okumuştum. Demek istediğim şu, evrendeki yerimiz ve tanrının bize vereLileceği değer bakımından kendimizi bir daha gözden geçirsek iyi olur diye düşünüyorum. Kendi içimizden değil, kendimize dışınuzdan bakmayı eylemleyemediğimiz sürece; bu dünya çorak, kuru ve ölü... Geminiler içinde son söz şu; kafestesi aslan, bakıcısından güçlü olduğunu bilmez, bakıcı, kafesin içindeki aslandan güçsüz olduğunu bilirmiş. Gcçmişte Rodos heykeli yıkılmış, Iskenderiye kütüpnanesi yakılmış, Manhattan kabusu da böyle bir şey, üstelik öngörüp, Maymunlar (ehennemi'nden, Matrix'c kadar hep bunu hayal ettiler. Gök dürüldü, düşün diline, tanrının eli karıştı... Uzayı düşlüyoruz, uzay orada var, dünyamn öbür ucuyla üetişim içindeyiz, ama ışık sizi sonsuza dek birleştiriyor, atomu parcalıyorsunuz, zaten atomlardan yapılmışız. (Belki ııygarlığımızı da gözden geçirmek gerekiyordur.) Yayın organlan, mekanik hayvan sevgisi döneminin başla dığından söz ediyor, l'apa alanlara çıkıp, "Tanrı hepimizi korusun!" diyor, bizde Arjantinliyi yadederek, bu dünya belki de bir düş deyip konunun içinden uzaklaşmak istiyor olabiliriz. Şimdi de başlıktaki "Elma" meselesine gelebiliriz, konumuzla ilgili sayıhr, çünkü yaratılışımız ve hatta çile dolu bu dünyaya atılışınıızın nedenlerinden biri de biliriz ki Elma'dır. Elma, Enis Baturun son ronıanının adı, simgesel aıılamda Elma ismini vererek romanın konıısuyla ilgili bağlantıdan da uzak kalmamayı düşünnıüş Enis Batur. Oncelikle Elma'nın bir roman olup olmadığı tartışmasına girmemeliyiz, çünkü yazarına da buna benzer kaygılar yüklendiği anlaşılıyor. Enis Batur tam bir edcbiyat lor3ıı (Lord Ingilizce'de hangi anlama gelir). Acı Bilgi'den sonra, Elma'yıyazarak yazının hemen tüm boyutlarını prelüdferle selamlıyor. Bizdeki eleştirinin çerçevesi su: Noktalı virgülün nerede kııllanılacağım bilmeyenler bile ya Adem ile Havva Enis Batur'un "Elma" adlı romanı müstehcenlik suçlamasıyla toplatılmıştı. Bir yıl süren yargılama sonucu kitap yeniden özgürlüğüne kavuştu. Okumak için kitapçılara uğramanız yeterli. mek, ihanet etmek, ihanete uğramak, kısacası hayat vardır, aşk vardır. Orada, sevilmek, sevmek, ağlamak gülmek; orada olmaklığın mutluluğundan, sevabı ve günahıyla bir kitap ülkesinin yalvacı obnaklığımızdan kaynaklanır. Ne mııtlu ruhunu bir yapıtla değişebilene... Ronıanının sonunda, romanın teması 'Dünyanın Başladığı Yer' adlı tabloyu 1 lalil Şerif Paşa, Paris'e ressam Coubert'e geri götürüyor. Yapıldığından beri açıkça sergilenip asılanıayan tablo (bir vıılvanın tuvali kapsaması) gerçekte de ressama geri döndüğü için komplekse kapılmadım desem yalan olur.Kederli Paşa q, resmin yasak, sanatında şüphe uyandırdığı bir tonlumun içinden gelerek, ne yazık ki tabloyu asıl sahibine geri vermek zorunda kalıyor, iç görü bu olsa gerek.1 Yaşadıkları, düşündüklerine ilişkin açılımlar kitapta sayfalarca var ama 'nıahremde olsa' bir tabloya sonuna dek sahip olamayışı son derece dramatik, hatta içler acısı sayılabilir. Ne diyelim, onu anlamaya çalışalım: 'Cîarip bir selintinin, devintisi içinde sürüklenen, kimi tansıkh açıngılar, düşlemleri olanı doyıırmaz. Ürkül uzamda, bir kasınç içinde gelen ve düşünsel olanın izleği üzerinde durakoyan insanoğlu.aynaşık ve bakışımıl ortamla, sayrımsı ve belgit olanı, karasıl ve durağan olanın kayağanhğıyla özdeşler. Insan cılızdır, bunun gibi üzücül dıırumlarda, bir ürküşüm vc gerim içinde, kendi adını ünlcyen ve gehennavi bir bekleyim sanısıyla.tek tip düzlem içinde bulunmayı sevecek olan organizma, zamanın dışında, iyicil, umulası hiç bir sonuç elde edemez. Tan esiminin kızıl çakıntısında, şiddet çizgilerinin büküntüsü kayşar ve büyük bir isteııçle gök dürüJür ve bulutlar çözümsüzülk içinde bürgülenir.Kırçıllaşmış pöstekide, soluğun ve tozun cirit attığı anaç yüzyıllar, gelecekteki anılarımıza dönüsecek terminlerle kolkola, yumuşak iniş yaparlar.derişik ve kayağan bir irintide, gezegenin leylak büklümlerini bir burgu gibi delen yürek, kendi kanının kapsantısı içinde köpürüp, sürüklenerek gelir ve bizcileyin çığlık atan ayırtkan sığırsürülerinin kasçıl boynuzları üzerinde tiksinçlc durıır. Insan doğmuştur...' Kimilerimizim alışkannkla, her kutsal metnin bir esirgemeylebaşlamasını, her edebi metninde bir şiirle bitmesini isterler!.. Ama sorıın bir şirin dilegelmesi değil, yazılanın elma ya, dahası 'Dünyamn Başladığı Yer'in ruhuna oldukça uygun olmasıdır: 'Bir ağaca çıkmak için soyundum./Çıplak bacaklarım kaygan, nemli kabuğa sarıldı/Çarıklarım dallarda yürüdü./ lyice yüksekte, / ama yinede yaprakların serin gölgesinde; / aynk bir çatala ata biner gibi bindim, / ayaklanmı sarkıttım./ Yağmıır yağmıştı./Düşen damlalar tenimde akıyordu. / Ellerimde yosun lekeleri vardı,/ ayak parmaklarım ezik çiçeklerin kırmızısan bulanmıştı./ Rüzgar içinden gerçekten güzel ağacın yasadığını duyuyordum. / O zaman bacaklanmı uaha da sıkıyor, / aralık dudaklarımı bir dalın tüylüensesineyapıştırıyordum. (P.Louys) Elma bir yanılsamanın romanı belki, geçmişte yasanan bir düşün belki de bugün kırılmasıdır. 1 lalil Şerif Paşa başına gelenferi o günde yazmak istemiş olabilir ve dayanamayıp belki de Enis Batur olarak yeniden dünyaya gelmiştir, belki de Enis Batur 1860lı yıllann Halil Şerif Paşası'dır. gerçek nerede, düş nerede ah bir bilebilseyArna demek ki bir 'Elma' bir 'Dünya' demek. O dünyadan içeri girmekte biz okurlara düşüyor, tıpkı Adem ile I Iavva gibi... • Elma / linis Batur /Sel Yayınalık /T)7s. SAYFA 3 Enis Batur'un "Elma'sına beraat Eyrendeki yerimiz zıyor: Yanıt: Noktalı virgülün nerede kullanılacağını bilenler de yazmıyor! Bu ülkenin sonsuz bir edebiyat denizine gereksinimi var. Sanayi, turizm, tanm ve de sanatın diğer kollannın da bir denize gereksinimi olduğu gibi. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler. Nicel birikim olmadan nitel birikimden söz edemeviz ve aydın despotluğu dediğimiz yakınmalarda, kuyruklu yıldızımızın bir ıkiyi geçmemesinden ileri gelir. Ne zamanki Bitlis'te de "Bilitis" basılır, kanımca Asiyeo zaman kurtulıır! Enis Batur'un romanı, Paris sefiri Halil Şerif Paşa'nın gerek sifilis ve gerek diğer sayrılıkları nedeniyle yaşamdan uzak kalması ve bıınun verdiği sezgisi güç melankoliyle ressam Coubert'e bir rcsim ısmarlaması sonucu, süregidenolayve olguların dile getirliş biçimiyle yaratılan, dokunaklı ve bu dıırmun olıışturduğu bir düşkıran vc gizli umarsrztlığın sergilendiği garip bir ruh halinin, temelinde üzünçlerlerle dolu serüveni diyebiliriz. Bıınun yanında öznel yorumlar, derin bilgiler, özlü analizleıie süslenmiş sayfalarda dilediğiniz gibi gezinerck her zananki söylediğimiz, yani salt size ilişkin romandan eaine bileceğiniz, özgün ve eşsiz izlenimlcrinizi, kendi imgeleminizde çoğaltarak dünyada kimsenin sahip olmadığı biricık ve bambaşka bir Elma'ya sahip olabilirsiniz. Enis Batur'u anlatmaya ne gerek; o gene okurlar için, yazın adına, yeryüzü adına; başka yeryüzleri, baska dünyalar, yaşanmamış, düşünülmemiş bambaşka ve erişilmedik algı kapılan yaratmakla içiçedir. Yazarları severiz, bu öyle bir şeydir ki, olası nefretimiz bile sevgi dediğimiz o ipekten kozanın içine girdikten sonra oluşur, bir hayal dünyasına kavuşmak onıı yaşamak için, kimseler farkına bile varmadığı, gelmiş ccçmiş en büyük bulgu olan işaretlerin diliyle, kargacık burgacık sembollerle, okyanuslarda yiizüp, gökadalarda gezinirken, sevdiklerimizin yüzünü anlamların dcrinliğinden çekip anlağımızın içinde gezdirirkcn, birdenbire satırların yazarıyla ayrı düşeriz, keşke şöyle yazsaydı, ya da şöyle yapsaydı gibi... Bilmez miyiz ki, bir yazar, bir okuru, bir insanı nasıl bu denli etkileyebilir, nasıl düsüncelerimizi kışkırtıp 'atlandırarak' şirin, öykünün, romanın bir bireyi haline getirir bizi. Iste olası nef rette o zaman başlar, çünkü yazarın dünyasına girmiş, o klanın aktöresi haline gelmişizdir. Orada, sevmek, sevil Efstz Uenimler 'Dünyamn Başladığı Yer' tmtiyaz Sahibi: Çağ Pazarlama Cazete Dergi Kitap Basım ve Yayın AŞ yi temsilen Cumhuriyet vakf ı adına ilhan Selçuk o Yayın Danışmani: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu Cörsel Yönetmen: Dilek Akıskalıo Baski: Sabah Yayıncılık AŞ oldare Merkezi: Türkocağı Cad. NO: 3941 CağalOğlU, 34 334İStanbUİTel:(212)512 05 05 Reklam:PubliMedia CUMHURİYET KİTAP KİTAK» SAYI 650