02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NECATI TOSUNER Hürriyet Yaşar'la 'Anlatmaya Biri Gerek' üzerine 7 lk kıtabını çıkardın. Aramıza hos geldin, llürriyet! Evet. Birkaç yıl tadını çrkardığım o "kitapsız lık esprisi son buJdu. Hoş bulduk. Âma ben kitapsız olmanın dışında, kendimi hep sizin aranızda duvumsadım. Ta, öykü okurluğumun ilk yıllarından beri. Gündelik yaşamın öykü dilinde duyumsadığım anları öyle çok ki... Bu anlamda, hep birlikteydik zaten. Güzcl: "Gündelik yaşamın öykü dılınde duyumsanan anlart..." Oyleydi. Öykü dilini seviyorum. Dünyayı, yaşamı öykü dilinde algdamayı seviyorum. "Anlatmaya Birı C,erek"in ilk sayfasında, seni tanüan kısa bir bölüm var. 1%1 htanhul, Pasahahçc doğumlusun. Aklıma su geldi: Paşahahçeli bir başka yazanmız da Doğan Yarta. 7O'lı yıllann mnlarmda, Hulkı Aktunç, "hastaltk" derecesinde akvaryuma sardırmıştı. Görsen, her odada birkaç akvaryum olmuştu. Balıkların ürelildıği akvaryumun adını da "Zeynep Kâmil" koymuştu. Doğan, Hulki'nin "Zeynep Kâmil"ine senden çok daha yaktn durur. Bu kadarlaflan snnra şunu soracağım: Nasılyazar oldun ? Sett hangı "Zeynep Kâmıl"aensin? Başka başka "Zeynep KâmiTlerolmasından daha önemli bulduğum bir şey var. Hepimiz öykü dilinde algıladığımız yaşamı, yine öykü dilinde yansıtıyoruz. Bu benim için çok sevindirici, coşturucu bir şey. lyi kotarılmış bir öykü, ne söylerse, nasıl söylerse söylesin, beni çok sevindiriyor. Yusuf Atılgan'ın, Ferit Edgü'nün, Vüs'at O. Bener'in yaşamı algılayışlarıyla benim algılayışım arasında bir ayrım var. Bu anlamda, ayrı ayrı "Zeynep KâmiTlerdeniz Doğan Yarıcı'yla. Evlâ yı da, Kemik'i de, ilk çıktıkları zaman okumuştum. Onun kitaplarında Paşabahçe yoktu, ya da sezilmiyordu diye anımsıyorum. Oysa, benim Paşabahçesiz bir öykücü olmam olanaksız. Bu aynm, öykünün dışında doğan, öyküye de yansıyan bir ayrım. Ama benim sanat için çok önemli bulduğum asıl ayrım bu değil. Sanat yapıtı içtenlikli mi, değil mi? Ben bu ayrım noktasında değil yakınlaşmak, arkadaş olmak, uzlaşmak, dertleşmek.. içtenlıksiz yapıtlarla karşılaştığımda ne yapacağımı bilememek gibi, donma derecesinde bir şaşkrnlık yaşıyorum. Oysa içtenlikli olduktan, öykü de iyi kotarılmış, senin deyişinle "Vay be!" dedirten güzellikte bir öykü olduktan sonra... Ben yaşamı daha çok Esendal, Orhan Kemal, Tarık Dursun K. gibi algılarmışım, Doğan Yarıcı'nın algılayışı Hulki Aktunç'un algılayışına dana uygun düşermiş... Bunlar benim için tatlı ama sonu gelmez tartışma konuları. Dünyayı, yaşamı öykü dilinde almlamavı seviyorum' Hürriyet Yaşar'ı dergimizde ve çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlanan yazılarından tanıyoruz.. Bu kez bir öyküler toplamıyla geldi karşımıza Hürriyet. Diğer bir ustamız Necati Tosuner de onunla bir söyleşi yapmayı hemen kabul etti. YıUardır öykü üstüne yazan Hürriyet Yaşar bakalım kendi öyküleri ile ilgili olarak ne söyledi. m.\ lasın isterim yazdığımı. Ama yeniden okudukça açılan öykülemeyi de severim. Kimi öyküde, analaşıhrlık için verilecek bilginin miktan ıle pek sorunum obnaz. Çünkü o konu zaten açıkça yaşanıyordur yaşamda ua. Ama Kİmi öykünün konusu, bilgiyi kısmayı gerektiriyor, çünkü yaşamda da açıkça konuşularak, yüzleşilerek değil, sezgilerle, imalarla, ya da yüzleşmeden düpedüz kaçarak yaşanıyor. Anlaşılırlık için böyle öykülerde boğuşuyorum. Çünkü bilgiyi, yaşandığı biçimlerdeki ölçülerde vermeyi, ayrıca açıîdamaya düşmemeyi çok önemsiyorum. İlk izlenimlerin nasıl? Umut ne diyor? Hülya nasıl karstladı? Onlar benim ilk okurlarım. Her öyküyü, dergide görmeden önce evde, kimi zaman el yazısı olarak okumak zorunda kalmak gibi bir şanssızbldarı var. Bir öyküde babamı nerdeyse hiç değiştirmemiştim. Adam Öykü'de okuyup da kendini kolayca tanıyınca, öyle güzel gülümsedi ki, namuslu yazar olarak kalmaya o an kendi kendime söz verdim. Kitabın adı üzerinde duralım biraz. "Anlatmaya Biri Gerek"i Orhan Barlas'ın görmesini çok isterdin, değil mi? Evet. Yüreğimi titreten bir doğruluk var bu sezginde. Yasam insana öyle acımasız yarım kaLnışlıklar yaşatıyor ki! Bazen içimden, sonuna değin hep birlikte yaşasak, sonra vaşam herkes için aynı anda bitse.. gibi bir dııygu geçiyor. Kitaba adını veren öykü, şimdıkinden başka bir adla vayımlandıktan sonraki sayıaa, Orhan Barlas o öykümü çok güzel bulduğunu belirten ama adını da hiç beğenmediğini açıkça söyleyen bir yazı yazmıştı. Kimi öyküler adıyla gelir, kimilerine de çok güç ad bulurum. Orhan Barlas'ın sert eleştirisi, beni günlerce o adı bulmak için uğraştırdı. Sağ olsun diyesim geliyor işte. Yarım kaldı. "Anlatmaya Biri Gerek"te iki.u çok kısa16 öykü var ve kitap 3 bölümden oluşuyor. Bu düzenlemeyi neye göre yapttn? Öykülerim üç izlekte yoğunlaşıyor: Siyasal geçmişi de olduğu düşünülebilecek kişüerin yaşamlarından kesitler, kadınerkek ilişkileri, içgöçün sonuçlarını yaşayan insanların yaşamları... Bu üç izleği bölümlerle birbirinden ayrı tııtmaya çalıştım ama, öykülerin içeriği gereği yine de geçişmeler olmuş olabilir. Sıralarken ise, aynı kişi sanki her öyküde varmış da gençliğinden başlayarak onun yaşam serüvenini izliyormuşuz gibi bir duygu da versin istedim. Peki, nasıl yazıyorsun? Çalışma biçimın nasıl? Evdeki odamdan başka bir yerde yazamıyorum. Orda da, ev içi ortak yaşamdan kendimi alabildiğineyalıtmam gerekiyor. Dört beş gün aralıksız çalışabilirsem, bir öykünün kabasını çıkarıp birkaç günlük ilk dinlendirmeye yatırabiliyorum. Bu ilk çalışma bölünürse, öykünün içortamı yaralanıyor, dışarıdan hava almaya başlıyor. Yabancılıklan temizlemek, delıkleri onarmak çok güç oluyor. Öykünün içortamı yaratılabilmişse, bitirene dek araya başka iş sokmamak, benim için en iyisi. Çünkü, gerçek yaşamı da çok sevdiğim için mi bilmem, kolay dağıbyorum. Arttk, "Vürkçcsigüzel!" diye bir övgü kalıhımız da oldu. Anlatmaya Biri Gerek" için de bunun söylenildiğinı duyacağız. Sen ne diyorsun? Eğer şu ayrım kaçırılmadan söylenirse, sevinirim. Anlatılanın coşkusuna kapılıp, dilin içinde bağsız, belki biraz savruk, tez canlı, hatta bu arada bir iki yanLş da yaparak dolaşmak başka bir şey... dile saygısızlık, sevgisizlik ölçüsünde Türkçenin bugün geldiği noktadan habersiz, ilgisiz olmak başka bir şey. Yani, Türkçeyi zaten saygdı, sevgili bir yaklaşımla işleyenlerin arasında da ayrıca güzel bulunuyorsa, sevinirim. Yoksa, dilini yurdu gibi duyamsamayanlann, onu hoyratça kullanışlarıyla karşılaştırarak güzel bulunursa, kuşkusuz ki, bu sıradan bir başarıdır. Bana pek sevinç vermez. Üstelik genel beğeni çizgisinde büyük bir gerilemeyi gösterir. Öykü dışında da çaltşmalann var... Deneme dilini de çok seviyorum. Okumasını da, yazmasını da. Keşke öykü dergileri gibi, deneme dergüeri de olsa. Denemeciliğimiz nasıl da yeşillenir, çeşit çeşit açmaya başlardı. Dünya çapında denemecilerimiz var. Melih Cevdet'in her yazısında birkaç pencere birden açarak Dİzi dolaştırdığı günleri öyle özledim ki... Inceleme, eleştiri, kitap tanıtmaları yazmam, karşı koyamadığım tepki verme dürtümden. Sevinince, üzülünce, şaşınnca, yazıyla tepki veriyorum. Dil yazılanm, Türkçeyi tutkuyla sevmemden. Ama şunu da atlamamalı, her yazı türü, kendi duyumsama dilini de yaşattığından, öteki yazı türlerinin dilini kıskanıyor, ittiriyor. Böyle zamanlarda, bende de bir parçalanma olmadığını söyleyemem. $imdi nereye gidıyorsun? Böyle gidecek gibi görünüyor. Yaşamın değişik alanları beni hep çekiyor. Yani, deneme de, eleştiri de, dil yazısı da, siyasal yazılar da yazmayı sürdüreceğim. Biraz daha sıkı ve düzenli çalışsam, oel Türkçeye sayp dir. "Anlatmaya Biri Gerek" de öyle. Bunu neye borçluyuz? Bu sorunun bana yaşatacağı sevinç için çok teşekkür ederim. Beni tanıyanlar oilirler, çok dinlendiririm öyküyü. Bir oturuşta yazdığım öykü de var ama, altı aydan, bir yıldan önce yayımlamam. Yayımlamadan önce kıskanmam. Sevdiklerimden her yakaladığıma okuturum. Bir öyküdeki yabancı maddeyi, en iyi, öykünün okuru bulur. Şu da var: Çok da okudum doğrusu. Kendime bir liste yaptım. Bir yandan yeni çıkanları okurken, bir yandan da Omer Seyfettin'den başladım, bugünkü iyi ustalara değin geldim. Üç dört yıl sürdü bu. Insan, Dİr sanatın Içimizdekini anlatmak nerden başlayıp nereye geldiğini, hani tu Yazarlardan tıirlerle ilgili bir tanımla ristik yerlerde "Şimdi buradasınız!" yama istenildiğınde, çoğunlukla kendı zan haritalar vardır ya, öylesine kuşbakıürünlerine, anlayışlanna yaslanan bir taşı görebiliyor. nım koyuyorlar ortaya. Ama, olsun! SenLeman Tosuner kitabın için, "Öykü gice, nedir öykü? bi öykü!. " diyor. Ve.. niçin öykü? Sağ olsun. Bu ödülü, her yazdığımın Çünkü gündelik dil yetmiyor içimizıskarta çıkması süreci bittikten sonra çok dekini anlatmaya. Başka bir dü arayışı çısık alır oldum, yaşamım boyunca da alakıyor ortaya. Bu başka dillerden kimifebilmek isterim. 12 Eylül'den sonra birçok ri de, konuştuğumuz gündelik dilin sözşey yolunu şaşırırken, öykü de yolunıı şacüklerinden yararlanarak yapılıyor. Şiir şırdı. O şaşırmışlık bııgün de yeni sürgibi, öykü gibi, roman, deneme vb. gibi. günler veriyor. 198090 arasında öyküde Ben öykü dilinde duyumsamaya çok erbir güç anlaşılırlık modası çıktı, Öyküleken başladım. O dille alışverişim, henüz rimi oKuyanlardan en sık aldığım tepki, yazmadığım yıllarda bile hiç kesintisiz "C!)h be! Sonunda, bir öyküyü anladım!" sürdü. Ama bir nefesli çalabilmeyi çok isdemeleriydi. Bence, yenilik başka, bozup terdim. Insan soluğunıın üfleyişinden çıyerine bir şey koymadan boşluk bırakkan üstdile, sözcüklerle yapılanhiçbir samak başka. "Kendim için yazıyorum..." nat ulaşamaz gibime geliyor. yalanına hiç kanmadım. Bir tek okıır için yazıyorum. O okıır, yaşamı benim algıla "Anlatmaya Birı Gerek", birilkkitap. "İlk kıtap" aenilınce,bağışlamaya hazır yışımı öykü dilinde benden dinlemek isda olsak bir "acemilik" içerdiği varsayılı teyen bütün okurlardır. Sankı kendine şöyle bir hede/koymuy yorsanki "ilk kitap" gibiolmayan ilk kitaplara, Nedim Cîürsel'in "Uzun Sürmüş sun: Anlastlırlık! Yoksa niye yazıyoruz ki? Taş bile anBir Yaz'ını örnek vermeyihep sevmişimKİTAP SAYI 650 ki bu dağınıklık da yakınılacakbir şey ol maktan çıkacak. Ikinci kitap yine kısa öykületden oluşacak gibi görünüyor. Şimdikilere göre epey uzun sayılabilecek iki öyküm var. Onların üstesinden gelebilirsem, üçüncü kitabı da belki yarılamış olacağım. Yolun açık olsun! Teşekkür ederim. • Anlatmaya Biri Gerek/ Hürriyet Yaşar/Gendaş/ 109s. SAYFA 11 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle