02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çoban Yıldızı/ Asaj Guven Aksel/ Telos Yayınalık/ 360 s. Asaf Güven Aksel, yıllardır yayın dünyasının tam göbeğinde yer alıyor. Felsefeyi seviyor, edebiyatı seviyor ve bu konularda çeşitli yayın organlarında yıllardır yazılar yayımhyor. Elimizdeki kitap, Asaf Güven Aksel'in bu yazılarından bir derlemeyi elimizin altına getiriyor. Daha önce okumuşsanız bile bir kez daha okuyun Asaf'ın yazılannı. Büyük keyif alacaksınız. Kadın Bedenini Soyarsa/ Meltem Artkan/ Everest Yayınları/ 328 s. "Bir kadın kendi başına soyunabilir mi?" Elinizdeki kitabın anahtar cümlesi olan bu soru, bu romanın baş kişisi Lâl'in, daha doğrusu bütiin kadınların, erkeklerin kurallarıyla yönetilen bir dünyada varolabilmek iizere kendi içilerine yaptığı yolculuğun anahtarıdır aynı zamanda. Yazdığı her metinde kendinin farkına varmayı amaçlayan modern kadını anlatmaya soyunan Meltem Arıkan bu romanında, kadınları ve erkekleri kışkırtarak, kadınları kadın yapabilecek erkeklerden ve erkekleri erkek yapabileek kadınlardan oluşabilecek, yeni bir kadınerkek ilişki dengesinin kurulabileceğinin ipuçlarını veriyor. Yurdumuzu Sevmenin Sorumluluğuyla/ Erol Ertuğrul/ Cumhuriyet Kitaplart/ 183 s. Ülkemizi on yıllardır yönetenler, W H1H Ml 7 Atatürk'ün adını ağızlarından düşürmeyen Atatürk ilkelerine en SOtU'MU'H büyük kötülükleri yaptılar. Bu ülkede sanki ezanın, Kuran'ın yok olması olasılığı varmış gibi, aîanlarda ezandan, Kuran'dan söz ettiler. Ve bunu en çok da Atatürk adına yaptılar. Acaba, Atatürk yaşasaydı, böyle yapanlara ne derdi? Açılan binlerce Kuran kursuyla, imamhatip okullanyla, 1924 yılında getirilen Öğretim Birliği'nden sapıldı. Çağdaş ve Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları, devlet eliyle yaratıldı, beslendi, büyütüldü. Devlet ele geçirildi, yoğun bir kadrolaşmaya gidildi. Ve bir karşıdevrim, devlet desteğiyle, bir avuç oy uğruna gerçekleştirildi. Eğer Atatürk Devrimleri'nden ödünler verilmeseydi; çağdaşlık, uygarlık yolundan geri dönüşler olmasaydı; demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla uygulanarak, demokratikleşme gerçekleştirilsey1 di; sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü sağlansaydı, bugün ülkemiz çok daha başka bir yerde olurdu. 11 Eyliil 2001'in Düşündürdükleri.../ Osman Özhek/ Cumhuriyet Kitapları/ 207 s. Emekli Tümgeneral Osman Özbek, elinizdeki bu ilk kitabında, siiper güç ABD'ye yönelik 11 Eyliil terörist saldırısının nedenleri ve sonuçlannı irdeliyor. Türkiye'ye ilişkin sonuçları ve etkilerini değerlendiriyor. Telesafir"Bizde Böyle Başladı'V \\alit Kıvanç/ Remzi Küabevı/ 200 s. + Albüm. Halit Kıvanç, bizim televizyonun doğduğu, emeklediği, yürüdüğü, konuştuğu, yuvaya gittiği, okula başladığı günlerde, onun yanında, çok yakınındaydı. Televizyonumuz geliştiğinde, i§ sahibi, çoluk çocuk sahibi olduğunda da ayrdmadı onSAYFA 20 dan. Daha sonra televızyonumuzun alkışlandığı ya da eleştirildiği günlerde, gecelerde, Kıvanç'ı "konuşur" yanıyla hep ekranda gördük; bgün de görmeye devam ediyoruz. lşte Halit Kıvanç, şimdi de "yazar" yanıyla, yaşadığı bu anıları size sunuyor ve televizyon tarihimize ışık tutuyor. Tarzı Hayat'tan Life Style'aYeni Seçkinler, Yeni Mekânlar, Yeni Yaşatnlar/ Rıfat N. Balı/ Uetişım Yaytnlart/ 176 s. Türkiye toplumu 1980'den bu yana çok hızlı bir dönüşüm geçirdi. Serbest piyasa ekonomisiTARZI HAYATTAN LIFE STYLE A nin hâkimiyetiyle birlikte tüketim, insanların kimliklerini belirleyen en önemli unsur haline geldi. GÜndelik yaşam renklendi ve Amerikanlaştı. Eskiden görünmez olmaya çalışan işadamları imaj restorasyonuna giderek her gün gazetelerde boy göstermeye ve "entelektüel" muamelesi görmeye başladılar. Gazeteciliğin tanımı değişti ve iktidarı temsil edenlerle içli dışlı olan gazeteci tipi türedi. Yaşam tarzı yazıları ve Avrupai ve milliyetçi "Yeni Türk Insanı" projeleri ile köşe yazarları, bu dönemin yeni aristokratları oldular. Genç, kentli, iyi eğitimli ve yüksek gelir düzeyine sahip Beyaz Türkler, "kara kalabalıklar"dan uzaklaşıp korunaklı sitelere yerleştiler. iyi yemek, puro ve şaraptan anlamak, statü simgesine dönüştü. Pera nostaljisi, gayrimüslimlere yönelik ilgiyle bir arada gitti. Siyasetçiler, imajlarıyla gündeme gelir oldular. Son yirmi yılın gazete ve dergileri arasında titiz bir arşiv çahşması yapan Rıfat N. Bali, bugüne kadar hep üzerinde konuştuğumuz bu dönüşümün kaydını önümüze seriyor. Bizleri, medyaiş dünyasısiyasi iktidar sacayağında yer alan muktedirlerin dayattığı seçkinci ideolojiye karşı uyanık tutacak malzeme ile karşı karşıya getiriyor. Genel Hukuk Teorisi ve Marksizm/ Evgeny B. Pasukanis/ Çeviren: Onur Karahanoğulları/ Birikim Yayınları/ 200 s. Evgeny B. Pasukanis'in Genel Hukuk Teorisi ve Marksiz m çalışmasının yetmiş beş yıl sonra yeniden okunması, çağdaş Marksist yazının sürekli kendi içine/üzerine kapanarak, tamamen kapalı bir dile ve hava geçirmez bir tartışma alanına sıkışmasının sakıncaJannı bertaraf edecek; Marksizm'de incelenmesi gereken, örneğin hukuk gibi, büyük ve gerçek sorun alanları olduğunu ortaya koyarak hatırlatması bakımından yararlı olacak; bunun yanı sıra, hukuk alanında çalışan ve düşünsel olarak hukukun deli gömleğine girmeyi sürekli reddeden, ancak hukııkçu olma pratiklerinin zorlaması altında bunalan hukukçuların, eleştirel bir hukuk kuramı üzerinde çalışmalarının önünü açabilecek bir girişimdir. Köklü eleştirisine ragmen yine de eleştirdiği kavramların uygulanmasına katlanmak ve aracılık etmek zorunda olan hukukçunun, düşünsel tatminsizliğinin yaratacagı hayal kırıklığının önüne geçecek, en azından bunu tahammül edilebilir kılacak tek yol, bizzat eleştirinin de önemli bir devrimci pratik olduğunun kabul edilmesidir. Uygarlık SüreciCilt: 2/ Norhcrt Elıas/ Çeviren: Erol Özhek/ iletışım Yayınları/ 448 s. Norbert Elias'ın, modernleşme sürecine ilişkin literatürün klasiklerinden olan Uygarlık Süreci'nin ikinci cildi, konusunun daha genel düzeyde bir tarihsel yorumuna yoğunlaşmaktadır. Elias, başyapıtının bu cildinde, uygarlık sürecinin Ortaçağ boyunca sosyooluşumunu, yani, uygar davranış kalıplarının oluşumuna zemin hazırlayan siyasal, iktisadi ve topulmsal dönüşümleri ele alıyor. Bu dönüşümün ana unsiirlarını özetlersek: Vergi ve güç tekelinin olıışması... Böylelikle devlet yapılarının merkezileşmesi... Saraylı toplu mu içinde gelişen "kibarlığın", "nezih/iyi toplum"un yaygınlaşarak "halka inmesi"... Şiddeti ve "yoğun duyguları" kontrol altına almaya dönük davranışın, "kendini tutma" alışkanlığınm kökleşmesi... Bu arada kadınlara davranışın yavaş yavaş "barbarlıktan" uzaklaşması... Kitapta söz konusu edilen değişimlerin anlatımında "yavaşlık" sıfatmın çok sık kullanıldığı dikkat çekecektir. Elias, modernleşme sürecinin ve uygarlaşmanın, yavaş yavaş ilerleyen bir süreç olduğunu özellikle vurgular. Aynı zamanda, bitimsiz, belki de tamamlanmayacak bir süreç olduğunu ve bu sürecin henüz erken bir aşamasında bulunduğumuzu da... Turuncu Kayık/ Vivet KanettU Gendaş Yayınları/ 216 s. Yeniköy'deki ikiz bir yalıda oturan gazeteci Refika, defalarca reenkarne olduğuna inanır. Yabancı bir dergide "Reenkarnasyon Geçmiş Rııhlar Kliniği"ne rastlar ve gider. Dönüşünde kliniğin adresini, ruhu 'düdüklü tencere' gibi öten meslektaşına verir. Refika'nın bir diğer özelliği hayatta ve efsanelerde rastladığı ikizleri not etmektir. Kliniğin doktoru ise, hastalarının hikâyelerini iki ayrı mürekkeple yazan bir 'kelime hırsızı'dır. Muhtemelen o da, diğer kelime hırsızları gibi bir sonraki hayatında dilsiz olacaktır. Kliniğe yatan hastalar kendisine yeni bir isim seçmektedirler. 'Kahramanımız' Turuncu Kayık adını alır. Ve reenkarne olan pek çok ruh 'Turuncu Kayık'a binmeye ve rııhlar trafiğine karışmaya başlar. Aralarında Ahmet Haşim'in yanı sıra Ahmet Hamdi Tanpınar'ın biri ünlü diğeri 'öteki' iki kahramanı da vardır; Nuran ve Emma. Ruhlar yeni bir nefes alma kaygısıyla reenkarne olurken, zamanla roman da bundan etkilenmeye başlar. Öyle ki, elinizde tuttuğunuz roman, gün gelir reenkarne olur. Önceki hayatında Vivet Kanetti'nin önsözünü, E. Emine'nin imzasını taşıyan roman, 'ters yüz' olmuştur. Artık, önsözü E. Emine'ye, imza Vivet Kanetti'ye aittir. Içlerinden bir diğerinin kahramanıdır ama gerçeği yazann kendisi de bilmemektedir. Turuncu Kayık'ta her şey bir bilezik ya da sarmal gibi iç içe geçerken, "Her okuma bir reenkarnasyon değil midir?" sorusu zihninize yer edecek. Herkes Kadar/ Behçet Çelik/ tletışim Yayınları/ 120 s. Behçet Çelik'in öyküleri, öykü sanatının ana kanalında akıyor: Insanın günlük hayattaki rolleri... Gündelik hayat parçaları ve parça parça ruh halleri... Anhk duygular, gelgeç hislenmeler, jestler, tavırîar... "Hayatın içinden" öykünmeciliğinden uzaksade ve has öyküler şaşırtıcı bir ustalıkla karşılaşacaksınız. Herkes Kadar Ölümün Rengi/ Ali Özertç Çaglar/ Aydın Kitabevi Yayınları/ 152 s. r Ali Özenç Çağlar, uzun yıllardır yurtdışında yaşayan bir yazarımız. Yazın yaşamına şiirle başlayıp, sonradan öyküye yönelen Ali Özenç Çağlar, bir ara romana yöneldiyse de yeniden öyküye döndü. Ölümün Rengi'nde yer alan öyküleriyje 1999 Samim Kocagöz Öykü Ödülü'nü almıştı Ali Özenç Çağlar. Ugiyle okuyacağınız öyküler var kitapta. olumun rengı Minta/Solmaz Kâmuran/ lnkılâp Kitahevı/ 349 s. Minta efendilerin ve kölelerin yüzyıllık hikâyesi. Yirminci yüzyılın hikâyesi. Savaşlar, ırkçılık ve göçlerin acısıyla savrulup gitmişlerin, hayatın önünde sürüklenmişlerin hikâyesi. Onların öfkeleri, isyanları ve yine de vazgeç emedikleri aşkları var Minta'da. CUMHURİYET KİTAP SAYI J 647
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle