Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 1 T E M U Z 2 0 0 2 • Ali Yağcı, 200. doğum yılında Alexandre Dumas'yı anlattı H say/ada • Ece özden, Hüseyin Batuhan'ın eşiyle anılarını değerlendirdi 9 sayfada • Hayri Kako Yetik, günümüz romanlarından birkaçı ile ilgili düşüncelerini aktarıyor n \ayfada ü Mustafa Duman, Trabzon kitaplarını değerlendiriyor 15 sayfada Cumhuriyet I Z E K Hikaye anlatmayı KITAP Elif Şafak FERİDUN ANDAÇ "Pinhan", "Şehrin Aynaları", "Mahrem", "Bit Palas" gibi romanlarıyla edebiyatımızda kendisine değişik bir yer edindi Elif Şafak. Kitaplariyla ilgili olumlu eleştiriler aldı. Hakkında çok yazıldı, çok söylendi. Feridun Andaç son romanını konuştu Elif Şafak'la. Prof. Dr. Jale Parla ve Sırma Köksal da bu romanı üzerine değerlendirmelerde bulundular. enı romanmm konuşacağız Btt Palai, dordüncü romanımz Şöyle bır gertye döndüg'ümüzde Pinhan (1997), Şehrın Aynaları (1999), Mahrem (2000) ardı ardına gelen romanlar oldu Her bırı de farklı bır ızleğı/konuyu dıle getırıyordu Ortak bır yan ıse, sızın romanyolundakıaraytşınız Dılenemzonce, sızde, roman duygusunu/duşüncesını var edenlertn ne/ler oldujlunu konu^alım Doğrusu, pek kimsenin bilmediği temel bir çelişki var romancılığım ile kişiliğim arasında. Ben son derece dağınık, savruk, karası karışık, plan yapmaktan aciz, ruh halıne göre durmadan iniş çıkışlar yaşayan, anksiyete yumağı bir mizaca sahibim. Roman ıse, tanımı gereği sabır, süreklilik ve düzen gerektiriyor. Yani bende olmayan her şey. Ama işte belki de bu yüzden, yani tam da bu sayede romanlarımın kurgusu ve dili başanlı olabiliyor. En iyi kurgu, kurgu yapmaya kalkmadığınızda ortaya çıkar. En canlı karakterler, onları yaratmaya kalkmadığınızda doğar. Bir roman yazmak, bir aşk yaşamak gibidir bir bakıma. Ne kadar çok tahakküm kurarak onu denetlemeye çalışırsanız, o kadar az karşdık alırsınız tutkularınıza. Türk romancılığı, başından itibaren, ROMANCILIK ile BABALIK'ı birbirine karıştırmıştır. llk romancılarımız, babalık misyonuyla yazdılar eserlerini. Biz de bu kültürel mirastan hiçbir zaman sıyrılamadık.. Romancılar, hem okurlarının hem de roman karakterlerinin babalığını yapmaya soyundukları için, yazdıkları metin üzerinde mutlak hakimiyet kurmaya çalıştılar. Her seyi önceden ınce ince hesaplayıp, kurgulayarak yazdılar. Romanın kendilerini de alıp götürmesine, sürüklemesine, şaşırtmasına izin vermedıler. Bunlar, baba halli romancılann, katı halli romanlarıdır. Akmazlar, sadece dururlar. Okuru içlerine almazlar. Türk edebiyatının gelişim çizgisi izlendiöinde, romanların çoğunun benzer mühendıslik hesapları ve babalık arzularıyla yazıldığı gözlemlenebilir. CUMHURİYET KİTAPS4// 647 y Roman, btranlatım bıçımt, aynt zamanda birokuma yordamt olarak sızın içın ne anlam ıfade ediyordu hu süreçte? Roman benim için kaostan çıkan, çıkabilen düzen demek. Düzensizlıkten beslenen nizam. Olüm korkusundan beslenen yaşam tutkusu. Ya da yaşama ve yaratma arzularından beslenen hiçlik duygusu? Kısacası, tezatlar beni harekete geçiriyor. Kendi içimdeki tezatlar, hayatın içindeki tezatlar... Bir edebi tür olarak ozellikle romanı seçmemin altında, "tezatları dillendirme ve dili tezatlarına ayrıştırma arzusu"nun yattığını düşünüyorum. Romanlarım, dil ve yapı ve içerik bakı mından birbirinden farklı olmakla birlikte, aynı arzuyla biçimlendirildiler. Bu yüzden, çok parçalı, çok kapılı, ÇOK sesli romanlar yazıyorum. Tek ve mutlak bir nakikatten yola cıkmayan romanlar. Baba kimlikli romancıların katı halli roman yazma geleneklerinden sapıyor benim izlediğim yol. Roman üzerine düşünmeye ne zaman başladtnız, neydı sizt roman düşüncestne götüren ? Yola çıkarken, kafamda kallavi bir roman projesi olmuyor hiçbir zaman. Tam tersine, küçük ve kenarda kalmış şeylerden yola çıkıyorum. Bir an, bir his, bir resim beni harekete geçirebiliyor. Bunun bende uyandırDevamı 4 sayfada.