05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PELİN ÖZEREN azt yazmaya gazete yaztlartyla başîadtnız. Daha sonra "Bıçak Sırtt" ve "Çocuk Oyuncağt Değil" adında iki öykü kıtabıyla edebiyat dünyasına gırdıntz öncelıkle yazıyla olan iliskinizi anlattr mısımz? Yazıyla olan ilişkjm iein kan bağı diyesim geliyor. Ifadenin bir yolu vc bu yolu bulmak insani bir görevmiş gibi. Varoluşun bir nedeni olmalı ve bu nedeni de araştırmakla yükümlü olmalıyım. Bunun da en doğru yolu yazmak gibi geldi bana. Fakat daha sonra bu meselenin ahlak gerektırdiğini anlamaya başladım. Çünkü bunu yaşam da öğretiyor ister istemez. Bu ilk önce kendime verdiğim cevapları çözümlemekle ilgili. Yani kestirmeden söylemek gerekırse ne kadar kendi düşüncelerin doğrultusunda, doğruyu, dürüstlüğü ve iyiyi yakalamaya çalışıyorsam anlatmak istediklerim bir o kadar içten olmaya başlıyor. Kıtaplartnızda şıddetı estetıze ederek aktartyorsunuz. Estetize edilmiş şıddet size çekici mı geliyor '> Evet, estetik olan her şey, tabii burada güzellik algılama biçimine göre değişen bir şey. Ama estetik olan her türlü küçücük bir toz zerreciğinden, gökyüzünün tüm etrafı kaplayan haline kadar estetik bulduğum her şey beni çekiyor. Bunun için de çirkinliğin de estetiği olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla şiddetin de estetiğini seviyorum. Öykülerımzde faı, büyü, cin gıbı mıstik olaylarla karsımıza akmayacak noktalarda btrdenbtre karşılaşıyoruz. Bununla hayatın maskc tutulmus yüzünü styırıp göstermeyı mı amaçlaaınız ? Bu soruya cevap vererek o âleme haksızlık etmek istemem. Şimdi birdenbire ortaya çıkması gerekseydi böyle bir şey çıkardı, ama bak düşünüyorum ve hayır ortaya çıkmıyor. O zaman onun da sırlarla alakası var. O sırrın kendini istediği yerde ortaya çıkarması bir mucize ve her zaman olmuyor. Bu cevap de belki bir mucizeyi gerektiriyordu ama o mucize olmadı. Çocuk Oyuncağt Değil 'de birbiriyle bağlantısız görünen ama kendi içinde bırbirlerine bağlantılı bir anlatım kullantyorsunuz. Yapmak ıstedığımz, hayatın ştzo/renik görüntüsüne gönderme mi yoksa okuyucunun kendı düştüğü bir girdap mı? Eğer öyleyse bile bu benim de içinde olduğum bır girdaptır. Şimdi, girdap sözcüğü beni çok derinden etkileyen bir şey oldu. Zira ben bunu yazarken de hayatın neler getirmekte olduğunu şaşkınlıkla izliyordum. Niyetim bunlan kendi dünyamda kurduğum bir kurmaca âlemde yansıtabilmekti. Aslında olup bitenler bir noktadan bakıştı. Tabii ki kopuk kopuk, çünkü hayatın kendisi de öyle ama önemli bir bütünlüğü var ki biz de moleküllerimize bölünüp dolaşmıyoruz. Bir varlık olarak kendimizi sürüklüyoruz oradan oraya. Öykülerımzde şiirsel bır anlatım da var. Böyle bir anlatımın peşinde misiniz? Kendiliğinden oluyor. Ve bunun olmasından zaman zaman hoşlanıyorum. Aslında benim yazarlık meselem bir yolculuk. Hayatım devam ettiği sürece, devam eden bir yolculuk. Ve bu yolculukta da madem elimde bir kalem ve bir kâğıt var, bunu doğru şekilde kullanıyorum, kendime verdiğim bir cevap bu bana göre. Çünkü yaşamama yardım ediyor bu şekilde. O zaman bu yolculukta çeşitli maceralara atılmamın hiçbir sakıncası yok. Şiirsel yana gelince bu benim de çok ilgimi çeken bir sey. öyunculukhı yazmak bırîikte mi gelıştı? Yoksa yazmak sızın tçtn yem bir şey mi? Bunun nedeni yok. Öncesiyok, sonrası yok. Dünü yok, yarını yok, sadece SAYFA 10 y Nilüfer Açıkalınla öyküleri üzerine ıin valanına mÜDtelavım!' Tiyatro ve sinema oyuncusu Nilüfer Açıkalın, Bıçak Sırtı'ndan sonra ikinci öykü kitabını da yayımladi: "Çocuk Oyuncağı Değil." Açıkalın'la öykülerini konuştuk. ? de bu ana yönelik takıntı da oynamaktan kazandığım bir şey. ü yüzden oyun oynamak kopuk anları yoğunlukla hissetmemi sağtayan bir şey. Ayrıca oyunculuğun getırdıği bir gözlemleme birikimi var. O da cözlemlediğin insanların davranış biçimlerine göre neyi ne kadar yapabileceklerini görüyorsun. Böyle bir taydası var. Zaten her yaşantının, içine bindiğimiz otobüste karşılaştığımız insanların verdiği enerjilerin de bizim hayatımızda etkıleri var. Oyunculııkla yazarlık ara s ındaktfarklılıklar ve benzerltkler neler sızcc? îkisi de birbirinden tamamen ayrı şeyler. ünlar bana göre terazi gibi. Ve eşit duran bir terazi gibi olması tek dileğim. Ama bir terazinin bir kefesine bir demir parçası koyarlar, üzerinde bir kilogram yazar ve öbür tarafa pamuk koyarlar ya da demir. Ama önemli olan onu dengedc tutabilmek. Şöyle bir şey var, ben aslında dengenin kaydığı yerler ve durumlara da yatkın biriyim. Yani sırat köprüsünün üzerinde yürümek, işte bıçak sırtından kaymak, aynı zamandayaralanmak, yararlanarak tutunmak iigimi çekiyor. Oyunculuk ve yazarlığın alakaları yok bence. Öykülerımzde acımasızca sergılenen bedenler var. Bu karakterler bedenlerini kullanarak yasamayı tercih ediyorlar. Siz bir yazar olarak cınselliğin nasılyajanmasıtıt savunuyorsunuz? Bana göre cinsellik ve öykülerimdeki kişilerin kendi cinsellikleri apayrı sey ler. Ama bana sorulursa ben asexüeı olmayı tercih ederim, tercih ederdim ya da tercih edeceğim. Ama sonuçta meselenin içine asexüel bir tanım kesinlikJe gerekiyor. Ama öyle bir şey ki işin içine biyolojik etkiler de var. Ama benim cinsellik konusundaki fikirlerim dönüp dolaşıp aseksüelliğe geliyor. Aseksüel durağına geliyor, o durağı kolluyor, bir şekitde o durakla ilgili bir derdı var. Kalemi gece olmadan asla ellerine almayan ya da sokaklarda, kabvelerde yazan yazarlar var. Sizin yazarken seçtiğiniz ? mekân veya zaman var mı Kâğıt kalemin beni beklemekte olduğunu hissediyorum ve aranmayı isteyen, bunu bekleyen bir sevgili gibi düşünüyorum ve onun için heyecan duyuyorum. Çünkü bu arada benae ona karşı bir birikim oluyor. Ama sonuçta o beni bekliyormuş gibi oluyor ve bir şekilde ona sarılıyorum. Nerde sarılıyorum, kendimi attığım herhangi bir yalnız yerde. Bu evimde olabiliyor, dediğim gibi küçük bir park, deniz kıyısı... Ben yaşadığım ehirden de çok besleniyorum, Istan>ul'dan. Taşına toprağına bastığın neresiyse ve orada olmayı sevmek zaten bir şeyleri başarabilmiş olmak demek. Yani şu an buradayım ve şu an gerçekten güzel bir an. Bir şeye sarılabfliyorsan, ağacın yaprağına bakmak olsun ya da bir insanın yürüyüşünü izlemek olsun. Yani odaklanabiliyorsan, yaşamı sevmekle de ilgisi var. Mutlaka yalmzlık mı olsun diyorsu Tek gerçek yalncdık nuz •• Oyunculuk ve yazarlık Hayatmoetirdilderl bugünü var. Çünkü her şey kendiliğinden gelişti. Bu sabah uyandım, dün oyundan çıkmıştım ve öykümü temize çekiyordum. Her şey bu kadar basit aslında. Yalnız şöyle tuhaf bir yanı da var. Yazmayı öğrendiğim sıralarda aynı zamanda oynamam için bir şeyler ezberletiliyordu bana. Bu hep kardeş kardeş gitti. Ilkokuldan ortaokula, liseye, üniversiteye, tiyatro okuluna geldi. Burada yazdığım defterler bir tararta kendilerini ele almamı bekliyorlardı. O dönem yaklaşık dört beş sene küçük küçük şeyler yazabildim. Yaşamın da verdıği enerjiyle oynamaya, oyunculukta kendimi eğitmeye çalışıyordum. Çünkü oyunculukta eğitilmem gereken bir yan vardı. Eğer doğru eğitilirse dofiru bir şey olacaktı. Hocalarım da küçük episodlar yazmamı öneriyorlardı ve yazıyordum. Fazla sayıda oyun yazan olması gerektiğini düşünüyordu hocalanm. Ben hiçbir zaman oyun yazabileceğimi düşünmedim. Yazamadım da. Daha başka şeyler yazmak istiyorum. Oyunculuğunuzun, yazılan metne katktlartndan söz cder misiniz? ' Oyunculuğun yazıya yöneh'k bir katkisı olduğundan onların birbirini besleyen birer kaynak olduğunu varsayıyorum. Çünkü ovnadığım zaman başka Dİr dünyanın özel bir parçası olmayı o an için bile olsa ki bunıar çok önemli belki Evet, yalmzlık olsun. Yalnız olmayı başarabildiğin kalabalıklardavar. İki kişilik, üç kişilik yerler de var. Hatta konuştuğun zaman bile yalnızmış gibi hissettiğin alanlar var. O alanı da insan kendi yaratıyor. Çünkü kalman gereken yerin ve ne kadar kalman gerektiğini ora da duygusal ritminle belirleyebılirsin. O zaman kendı yalnızhğına da sorumlu olduğundan çıkıp ona konuşabiliyorsun. O seni bekleyen bir şey. Seni hiçbir zaman bırakmayacak bir varlık. Ve tek gerçek yalmzlık. Bir de tabii kadın olarak yaşıyorsun. Sana böyle bir kimlik verilmiş. Ve de kadının gerçekten incelenmesi gereken bir yaşam biçimi var. Kadınlar kesinlikle ele alınması gereken yaratıklar. Uzun zamandır Beyoğlu'nda ara sokaklardan birinde yaşıyorum ve orası çok farklı yer lerden insanlarla dolu bir yer. Burada çok sıradan insanlarla karşılaşıyorsunuz ve onlann çok özel olduğunu düşünüyorsun. Beyoğlu'nda bir noktada gerçekten toplanabiliyorlar. Ben de onlann arasında yaşıyorum. Yazarken kendintzı yasanan olaylardan, sosyal ve psikolojik, soyutluyor musunuz? Soyutlamak isterim ama ister istemez gelir bulurlar bir şekilde. Kendini hissettirir mi hissettirmez mi bilemem ama onlardan kaçmamın imkânı yok. Sizce bir yazar temel kurallarıyla anlatmak istediği hayatı nasıl ifade etmelidir? Gerçekçiliği sevmiyorum. Hiçbir şey bana gerçekçi gelmiyor. Çünkü hayatın içinde sürreal bir yan var. înanamadığımız şeyler bırakın sadece olup bitenler arasmaa sadece orada değil her yerde var. Bizim aklımızın almayacağı, düzenlenmiş ama aslında gerçek olmayan. Nerden çıktı dedirten şeyler var. Bir yazar ise çok katı ele almalı, ama yine de dozu duygusal bir noktadan, insani bir taraftan ayarlamalı. Bir radyoyu açtığınızda ne duymak istiyorsan duymak istersin sadece istediğin cızırtı olmamasıdır. Çünkü o cızırtı seni çok rahatsız ede bilir. Ama bazen de cızırtı dinlemek için radyoyu acarsın. Çünkü sinirlerine ancak o iyi gelecektir. Böyle bir yanı da var. Gerçekçi olunmasını isterim ama her kötü şeyin içinde iyi bir şey olduğunu varsayarak o gerçekliğinae vermesini ve yeterince mümkünse şiirsel olmasını isterim. Yasamak için yazanlardan mısımz, yoksa yazmak için yaşayanlardan mısınız? Yaşamak zorunda olanlardanım. Bu arada yazmalıyım da oynamalıyım da. • K İ T A P S AY I 595 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle