16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kendini var etmek için başvurduğu iki dünya savaşı, etnik temizlik, zorunlu göçler, kara para, en öldürücü silahlar, açhk ve kan gölleriyle beslenen yeni Roma lmparatorluğu. Mekân: Her türlü kavramın alınıp satıldığı, mala dönüştürülüp etikedendiği, bir fiyat biçildiği ve piyasaya sürüldüğü bir dünya pazarı. Kışiler: Kendini globaî'leştt rerek dünyada pazar olmayan köşe bırakmayan kirli paranın başaktörleri; adları ve dilleri yerli, her bayrağın altında yer alabilen uluslararası yer sahipleri. Dekor: Petrol kuyulan, nükleer santrallar silah fabrikaları, eroin depoları gibi su başlannda da kurulmuş olabilir; etnik temizlik görevlilerinin şapka ları altında da. Karşı koyanlar hastane, hapishane, tt ınarhane ya da yeraltına yollanabüir Kalanlar 'para sızlıkla terbiye edilir. Tanıklar: B. Brecht Üç Kuruşluk Opera; J. Genet Balkon; H. Zeybek Evren selPezevenk Para adlı sahne eserleriyle bu çağa tanık lık etmektedirler. Ateizm tnanma, tnanmama Üzerine Bir Iırtışma/ Robin Le Poidevin/ Çeviten: Abdullah Yılmaz/ Ayrıntı Yayınlan/ 211 s. "Bu kitabın bir politik mesajı varsa, o da hoşgörü çağrısıdır. Ateistler ve Tanrı'ya inananlar eğer birbirlerini anlayabilirlerse yan yana barış içinde yaşayabilirler. Ve taraflardan biri ötekini ahlaki olarak yoz ya da akıl dışı olarak elinin tep siyle ittiği müddetçe, karşılıklı anlayış ortamina hiçbir zaman eris,ilenıeyecektir. Başka şeyler bir yana, din üzerine felsefi düşünce üretmek, tam tersine karşılıkiı anlayışı öne çıkarır. Vc doğrulama yükü yalnızca Tanrı'ya ina.nınların sırtında değildir. Âteistler, hatta dünya hakkında pozitif bir önernıe ortaya koymakla ilgilenme yen ve hayatlarını basitçe Tanrı'ya referans yapmadan sürdüren âteistler de doğrulanmaya mııhtaç varsayım larda bulunurlar. Bu kitabın haşlığında yansıtılan düşünce şudur: Ateizm karşısında olduğu kadar yanında da tezler ileri sürülmesi gereken bir şeydir" diyor Ro bin Le Poidevin, Türkçe basıma yazdığı önsözde. tki Türk'ün Ölümü NilgünAhmet Taner Kışlah'nın Yaşamöyküsü/ Sttkı l Uııç/ l hrıit Yuyınalık/ 4 6 4 y celerin ve adaJetin tasındığı... Bu kez yolcuları insanoölunun yıkıc^ lığından kaçan zürafalar, geyikler, gergcdanlar, aslanlar ve daha bir çok hayvan, kâğıt gemisini Nuh'un Gemisi'ne dönüştürüyor Sunay Alun. Yolculuk boyunca hayvanlann, insan yaşamına karışmış, ama hep gölgede kalmış öykülerine ulasıyor yazar Hayvanlann soylu suskunlukları, karşılıksız dostlukları ancak bir şairin çözebileceği antik bir dil gibi büyüyor sayfalar boyu... Kitaptaki her olavtarihte yalnızca insanların değil, hayvanların da rollerinin önemine tanıklık etmektedir Olayları birbirine bağlayan; hayvanların sevecen soluldarından dokunmu§ görünmez ba&lardır ve bir hayvanın dostluğunu yaşa yan insan, dana güçlü ve özgürdür diğerlerinden!.. Bundan böyle lodosla her gece Sunay Akın'ın volunu bekleyip duracaklardır en saklı koyaklarda; foklar yunuslar ve balinalar Hep anlattığı o dincin masal denizlerine bir an önce götürmesi için onıan!.. Babam/ Annie Ernaux/ Çeviten • Siren Idemen/ tletişim Yayınlart/ 85 s. Hayatında bir müzeye adımını at mışlığı yoktu, ParisNormandie'den başka bir şey okumaz, yemek yerken Opinel marka çakısını kullanırdı. Eskı işçiydi. Küçük bir esnaf olmuştu. Okul sayesinde kızının kendisinden daha iyi dı* rumda olacağını umut ediyordu. Artık hızla kaybolan işçi ve taşra küçük esnafı geleneğinin bir unsuru olan babasının nayatını ve ölümünü duru bir biçimde anlatıyor Annie Ernaux. Aynı zamanda, öğrencilik yıllarında onunla arasına gi ren mesafenin bir sınıf farkına dönüşmesinin acısını dile getiriyot "Kitaplar, müzik senin için iyi şeyler Benim yasamak icin onlara ihtiyacım yok diyen bir sevgili babanın. Kendini kurtaran" kızıyla arasında açılan uçurumuu oykiisü bu. 1984 Renaudot ödüllü evrensel bir öykü. tnsan Nasıl İnsan Oldu/M. tlirı E Segal/ Çeviten. Ahmet Zekerya/ Say Yaymlan/ 548 v Hiç kuşkusuz, yeryuvarlağı büyük bir kitap gibi ayaklanmızın altında duruyor. Yeter ki okumasını bilelim. Yeter ki cesur olalım. Yeter ki insanı sevelim... Sovyet Bilimler Akademisi'nden ilk bilim işçisi M. llin ve E. Segal, bu zorlu okuma çabasına girişirken, eserin bu denli ilgi görecegini düşün^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ mü^ler miydi, bilemeyiz. Ancak ^gRm^^KBâ lytap yalnız Tiırkiye'de değil, yayımlandığı her ülkede basucu kitabı oldu. Bilimsel ol masına rağmen, iislup ve betimleme kabiliyetlerinden ötürii kurtnaca gibi algılandı. Okuı; anlatılanları içset leştirdi. İnsanın, insan olma sürccindeki akıl almaz serüvenini solukluğunu tutarak okudu. İnsanın var olduğu andan şimdiki ana değin geçirdiği evrimi, bu denli ustaca ve yine bu denli sağlam bir dünya görü şüyle anlatan bir başka kitap Türkçeye çevrilmedi. Aşkın Anatomisi/ Derleyen: A. Krich/ Çeviten: Mehmet Harmancı/ Say Yayınları/ 2(A s. Aşkı tanımlamak için kaynak bolsa da açıklamak zordtıt Çünkü aşk, kimine göre seksüelbir tutku, kimine göre nevrotik bir olay birçoklarına göre ise yaratıcı ve yıkıcıdır. Kimi yerde kadınla ilgili aşk görüşleri fuhuş, zina ve homo seksüellikle iç içedır; kimi yerde romantik, hatta platoniktit A. Krich'in derlediği "Aşkın Anatomisi" adlı çalışma, Freud'dan Fromm'a, Camus'den Lawrence'a uzanan yazar çeşit liliğinde, şaşılacak derecede değişik biçimae dile geti rilen aşka dinsel, ahlaki, ontolojik, fiziksel, biyolojik, psikolojik ve sosyal disiplinlerin pencerelerinden ba kıyor. Bilimin aşlcı 'bilgi' haline getirme çabasını be timliyor. Aşk denilen şeyi bilmeyen ya da bildigini sa nanlar için... Sultan Cem/Ah/nel Refik Altmay/ Tarih Vak/ı Yurt Yaymlan/ vııt+lGİ ,v. Ahmet Refik Altınay'ın "Geçmiş Asırlarda üsmanlı Hayatı" başlıkh, bir dizi halinde Kitaphanei HilmiIbrahim Hilmi tarafından 19151927 tarihleri arasın da vayımlanan on altı eseri "Tarihe Yolculuk'' adı verilen yeni diziyle okurlarla bulusuyor. Altınay'ın Sultan Cem adlı eserinin eski harfli ilk baskısı 1923 yılında yapılmıştır. Sultan Cem'in Edirne deki Yeni Saray'da 1459'da başlayan ve Napoli'de 1495'te hazin bir şeküde sona eren acı olaylarla dolıı vaşamını Altınay renkli bir üblupfa anlatıyor. Osmanlı saltanat kavgalan içinde belki de en trajik boyuta ulaşanı olan BayezidCcm çekişmesi Sultan Cem'in yenilgisi ile son bulur ve bahtsız şehzadenin Avrupaaaki ıstıraplı serüveni başlar. Bu serüven aynı zamanda Avrupa devletleriyle Osmanlı devleti arasında ilginç pazarlıklara da sahne olur. Diyarbekir'e Girmek/ Hasan Ktya/et/ öykü/ Evrensel Basıtn Yaytn/ 152 s. Hasan Kıyafet, yoğun bir gözlemin ürünü olan öykülerinde toplumsal çelişkileri, yoksul insanlarla emekçiferin yaşamlarını, işkenceleri, toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla anlatır. Kıyafet, bu kitabında yine toplumsal çelişkileri anlatıyor. Kimi zaman bir köpekle bir insanı karşılaştırarak, kıyaslayarak buruk bir mizah öyküsü tadında, kimi zaman günümüzün çetesi ile geçmişin eşkıyasını yan yana getirerck bir uzun hava kivamında şiirsel anlatılar sunuyor. Diyarbakır'ın Dicle boyundan depremin vurduğu Yalova'nın çadırkentlerine uzanan öyküler, bir yantyla yakın tarihimizin anıtsal belgeseli. Kıyafet, kitaba adını veren "Diyarbekir'e Girmek" öyküsü ile Mezopotamya Kültür Merkezi 1999 Film Öyküsü birinciliğini kazandı. Barış Sofrası/ Cengiz Bektaş/ Deneme/ Evrensel Ba~ um Yaytn/ 144 s. Cengiz Bcktaş, denemelerinde "barış"ı anlatıyor. Ancak yazarın anlattığı soyut bir kavram değil, özlemfere, tanıklıklara dayanan bir birlikte yaşama özlemi. (lengiz Bektaş, kendi çocukluğundan bugüne, ders kitaplanndaki savaş ve düşman kavramını irdeleyerek başlıyor kitabına. Savaşlar yüzünden göçenlerin yaşadıkları özlemlerle, göçlerle yoksullaşan yaşama kültüründen ömeklcrle noktalıyor. tyi bir ozaıı olan Cengiz Bektaş, barıs kavramını, ayrı dinlerden, ayrı uluslardan toplulukların bir arada yaşadığı Kuzguncuk semtinden tanıklıklarla soınutlaştıtıyor. Sonra da Ege Deni/i'nin iki yanındaki insan ve kültür benzerligirıi vurguluyor. Bir barış sofrası olabilir bu deniz. Oy sa bir korku denizi. Ama doğal yıkımlarda uzanan komşu eli, yöncticilerin körüklediği doğal düşman simgesini siliyor. Cengiz Bektaş'ın denemelerinde, ge 7A izlenimleri de, siirleri de yer alıyor. İnsanın ancak tanımadığı coğraryadan ve insandan korkacağı gerçe ğinden yola çıkan yazar, Ege'yi bir ayna gibi kutlanarak bize, yüzümüzün komşumuza benzediğini gösteriyor. İki kardeş kadar benzer, iki kardeş kadar ayrı bu insanlar barış içinde yaşamalı, silahlara ayrılan para, uygarlığa harcanmalı yargısına vardınyor insanı. Pervanenin Esran/ Mobsin Hamid/ Çeviren: Gökçen Ezber/ Güncel Yayıncılık/ 254 s. Tüketim, çöküş, uyuşturucu, cinsellik, ihanet, gericilik, toplumsal çözülme, feminizm, atom bombafan ve nükleer tehdit. Mohsin Hamid'in kahramanlarının belirsiz yazgılan, iilkesi Pakistan'ın yazgısıyla aynı çizgide: Yozlaşmış bir politika ile yönetilen ve üçüncü dünya ülkelerinin kaosunu yaşayan Pakistan. Gelişmeyi ve çöküşü bir arada yaşayan bir toplumun öyküsü. Pakistanh yazarlar genelde, Hindistan gibi sömürge sonrası bir edebivat değil, daha çok kendi uluslannı ve sorunlarını irueleyen bir edebiyat geliştirmiş. Pakistanh yazarlann çoğunluğu gibi, ilk romanı Pervanenin Esran ile yazın çevrelerinuen büyük övgüler alan Mohsin Hamid de, ülkesinin ilerlemeye yönelik çabalarına, zenginlerin ve yoksullann çarpıcı ayrılıklarına sırtını dönemiyor. Pervanenin Esran, gelişme çabalarının ve yozlaşmanın bir arada yaşandığı şu günlerde, bizim ulkemizde de okurların kendilerinden çok şey bulacağı bir roman. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 592 îki "tnsan"ın yaşamöyküsü... Nilgün Kışlalı "Türk" dedi... Ahmet Taner Kışlalı "Atatürk" dedi. Bir Türk'ün ölümü... İki Türk'ün ölümü... Türklerin ölümü... Ölüyorlar, öldürülüyorlar, "Türk" dedikçe, "Atatürk" dedikçe... \fe "Ölen ölür, kalan sağlar bizdendir" diyenler ürüyor.. Olsun... Bu kitap, Kışlalılaı 'ın geride bıraktıldan sevgi nin, doğallığın, insanlığın ve umudun izlerini yansıtı yor. Arzu/ Elfriede ]elinek/ Çeviten: Melda Ağırbaş/ Gendaş Yayınlan/ 175 s. Cinsel tutkuların sembol olarak kullanıldığr bir toplumsal, ekonomik ve sosyal eleştiri romanı Arzu. Bu romanında Elfriede Jelinek kadınları ve erkekleri toplumdaki rolleri, kendi hiyerarşik ilişkilerindeki hiyerarşi ve bunlann tümü üzerine cinselliğin vurduğu damgayı ele alıyon Yazar, sosyal hayatın, üretim ilişkilerinin pornografik yapısına, iki kişinin hayatı ve cinselliği odak alınarak karşı çıkıyor Bir antipornografi örneği olarak bu kitap, insan hayatının, bu alanda tecavüze uğrayan insanın pornografik meta haline gelişinin iro nisi. Salt iki kişinin arasında değil tüm toplunı düze yinde bir gerçeklikle karşı karşıya bırakıyor bizi. Elfri ede JelineK, adeta içindeki bütün kini romanlarında aktarmaya çalışmış. Gerçekleri gerçeklerle anlatmış ve okuyuculann bu kadar doğal bir diıle ifade edilmiş olanlar karşısında dehşete düşmesini amaçlamış. Bir nehri daha önce kimsenın görmediği bir şekilde ifade ctmek tam da Jelinek'e özgü bir tarz. tstanbul'da Bir 2.ümfaJSunay Aktn/ Çtnar Yayınlart/ 179 s. Sunay Akın'ın tüm canlıları ve evreni kucaklayarı yü regi gibidir kâ^ıt gemisi de; benzersiz düşlerin, düşün SAYFA 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle