15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Sanat anla Ferit Edgü'nün yazdığı 'Devam' türü yazın yapıtları, özellikle yazmak, yazınla organik oağ kurmak isteyenler için önemli; yazınla, yaşamla boy ölçüşmek isteyenler bu tür yapıtlardan zevk alabilir. Yaşamı kendine sunulan biçimler, yemek, içmek, gezmek, tozmak, okur gibi yapmak biçiminde algılayanlar için değil bu kitap. Niçin okuruz, beden neden madde tüketir, evrenin ataları var mıdır, zaman eskir mi, 'yaşam' göreceli ise yaşayan nedir gibi, ilk bakışta basit görülebilecek, oysa çözüm ya da çözümsüzlüğünün bileşeni, sonsuza uzanan sarmalların kitapları bunlar. ULUS FATİH alk Bouısu' başlıklı bir TV progrnmı vardı, çarşamba günleri geç saaderde onıı izler, hcrkcs yattığı halde ışık ynndığı için beddualara da göğiis germek zorunda kalırdım. Çetin Altan'ın sanata ve yaşam antolojisi üzerine söyleştiği bu programdan değerli bilgiler edinmiştim, bugün belhtmeliyim ki oenzer programlann özlemi içindeyim. Değerli anekdotlar ve bilgi sunusunun yani sıra, bir gün, sayın Altan, sanat sanat içindir, sanat halk içindir derler, oysa sanat anlayan içindir, dedi. Bu sözü unutmadım, çünkü benim anlağımdaki tanıma son derece uygun olup, bir türlü dile gctiremediğim bütünlüğü bu tanım sağlıyordu. Her zaman şöyle bir tartışmanın içinde olmuşuzdur, sanat nedir ve nasıl olrnalıdır? Sanatın yazın yakasıyla ilgilenen bizler, bir türlü ortak tanıma varamıyor ve anlaşmazlık sürüp gidiyordu. Kimi sömürü ve eşitsizlik ya da ezici çoğunluğun sorunlarına eğilmeyen bir yapıtın değerinin olamayacağını, kımi de dinsel, geleneksel ya da tarihsel kalıtd uymayan yapıdann anlamsızhğını dile getirerek, bu ve buna benzer savlarla tartışmalar içinden çıkılmaz bir görünüme bürünüp, uzaaıkça uzuyordu. Işte sanat anlayan içindir sözü benim bu tartışmalarda yetersiz bulduğum öğeyi ortadan kaldırmıştı, anlamıyorsak yazılanın ne önemi vardı, buradan, anlamak için çaba göstermek, çaba içinde, zaman ve mekân boyutunun derinliğinde kültürel bir kalıta sahip olmak ve ona, doğrudan ya da dolaylı da olsa katkıda buîunmak gerekiyordu. Sanatın kısırlığı geçmişten geliyorsa, yatay mekânda olağanüstü yapıdar verilemcyeceği gibi, kültürel geri kalmışlık kaçınılmazdı, bu da bizim çözümlemelerimize denk düşen bir yaklaşım oluyordu. Bunlan gözardı eden kısır tartışmalar, Nâzım, Fakir Baykurt, Orhan Kemal ekseniyle, karşı eksende, Yahya Kemal, Ühan Berk, Yusuf Atılgan gibi yazın erlerini, kendi içlerinde dc gruplandırarak, birbirini yoksayan, yöresel veya evrensel açımlamalara varıyordu. Bu, dev bir külrür coğrafyasında yaşayıp, kısır bir üretimin çengelinde asılı bizler için, trajik bir dururn oluşturuyordu. Gerçek sanatın her alanda verilen sayısız yapıda SAYFA 10 Ferit Edguden tadına doyulmaz bir kitap: Devam indip' rince değerinin bilinmeyişidir. Devam, bir 'Sevindirici Haber' gibi, 'Exodus' şöyle: 'Niçin konujtnaya başlıyorum? Niçin konuşmaya ba^lıyorumsusmuşken ? Bir kez olsun susmuşKen. Her zaman için smmujken. Bir kez daha ağzımı açmamaya kararNiçin yeniden? Ansıdıpm bir şey mt var? Söylemek istedipm bir şey mi var? Hayır. öyleyse? öyleyse niçinfeonuşmak?Niçin konuşmaya yeniden başlamak? Niçin konuşmantn gercğfnı duymak? yıldızının parlayacağını düşünenler, sanatın temel öğelerine ters düşmeyen, kimi tuhaf yapıtlara övgüler yağdırıııca garipsenip, dışlanıyordu. Buna karşın, bilim kurgumuz, polisiyemiz, felsefi metinlerimiz, yazın üzerine us dışı denemelerimizin olmadığı, uysallıkla katul gördüğü için, yazında ve genelde de sanarta ervensel ölçekte ağırlığimızın olamayacagı açıktı. BUinen sorunların dışında, tutucu, donuk bir sanat anlayışımız vardı. Yenilikçi, başlangıçta uçuk görünen, nice denemelcr hiçleniyor, ilgi görmüyordu!.. Bundan kurtulmanın yolu yine de okumaktan geçiyordu, Ezra Pound'u okumadıkça, Nâzım gözünüzdc şiir okyanusunun tek ilahı olmayı sürdürüyordu. Yusuf Atılcan'ı okumadıkça, roman Orhan Kemal le başlayıp bitebiliyor. Olması gereken Sezai Karakoç'a da, Asai Halet'e de, Latife Tekin'e de gerekli değeri verip, sağlam ölçümler kurarak, kültürel üretimin yücelmesini sağlamaktı. Birinin diğerinden haberi olmaksızın, kültürel yaşamımız sürerken, ilginç olanda resmi söylemin bütün bunlara lcayıtsız, sanki üçüncü bir cins olarak sürüp gitnıesiydi. Bu konunun çetrefilliği sürse de, külııırel üretimin yaygınlaşması, sağlam bir demokratik yapıyla, tüm değerlere sahip çıkarak, kencıı adalarında ürün vermeleri için desteklenmeleri, en iyi yol gibi gözüküyordu. Asıl sözünü etmek istediğim konu ise, bu doğrultuda son günlerde okuduuunı bir kitap; Ferit Edgü nün 'Devam' adTı içkoııu^ınalar diyebileceğin denemeleri. Açıklamaya çauştığım üzere Ferit Edgü'nün bu kimilerince yazınsal bile sayılanıayacak kitabı, öylesine bir ustalık barındırıyor ki hayran olnıamak elde değil. Betkett'in, Kaıka'nın, Joyce'un yaptığının başka bir varyantını Edgü yapıyor, yapabiliyor. Nedir bu; sıradmı sözcüklerle, hiç bir şey söylemiyormuş gibi yaparak, bir felsefe, bir dil, bir yazın yapıtı yaratabilnıe nin dayanılmaz hafifliği!.. Kendisiyle tüy dokunaklığında 'diyaloglar' üretmek, hiç selliğin, hayatın veölümün baskısını, benliğinin tam ortasında duyarak, yajamı sorgulamak, tümden kaçar gibi yaparak, tü me varmayı denemek, tüme varır varmaü (böyle bir şey yok), tekilliğinde kaçınılmazlıuını, kesenkes varoluşunu yadsıma dan, okuyucunun bir bilinç akışıyla kozmik şimşeklere hedef olmasını sağlayarak, yaşamı alabildiğine varsıl kılmak. Edgü türü yazının şiirimizde de, 'II. Yeni' olarak karşdığı var. Üzüldüğümüz nokta, en az diğerleri kadar yazının şiirimizde de, 'II.Yeni' olarak karşılığı var. Üzüldüfümüz nokta, en az diğerleri kadar sevilmeyi hak eden bu yazın ustalannın, yete gibi yapmak biçiminde algılayanlar için oeğil bu kitap. Niçin okuruz, beden neden madde tüketir, evrenin atalan var mıdır, zaman eskir mi, 'yaşam' göreceli ise yasayan nedir gibi ilk bakışta basit görülebilecek, oysa çözüm ya da çözümsüzlüğünün bileşeni, sonsuza uzanan sarmalların kitaplan bunlar. Devam'ın oldukça carpıcı, 'Iki Gözlem' adlı böliimünden bir kesit; 'Ikiyılgeçtiaradan Kurdun (ya da kurtların) kemiri uslcri devam cdiyordu. Çerçevenin üstünde üçyerde boya çatladı Bütün kış uğramadım evc. Döndüğümde de bütün gece o sesi beklcdim uykulartmı kaçran ve beni tahtalarh, kurtiar üstüne düşündüreno kemiri {cırtartcırtcırt) seslc rini. Onlar o gece yok. Sabah uyandığtmda ilkyapttiım tşpencerenin çerçevesine bakmak oldtı. O kabartk yerler oyulmuş. Serçe parmahm genışliğinde çukurlar içinde kanatlı btr höcek olü, kurumuş. Kemiriş biter bitmez açk (Sessızlik) havaya çıkar çıkmaz. Belki gün tştğı, belkı Nasıl başlayacağım? Nerden olursa ol dışartntn havası. Ölüm nedcni. Zoolog dossun başknabilir. Nerden olursa olsun... tuma sormam gerek şimdi: Ikı yıldır tahtaAma nerden? Hiçbir zaman hiçbirşeye ba yı kemiren bu höcek miydi ynksa onun ataşından başlamadım Nedesonundan. Ama lanndan biri mP (Eğer böyleyse, onun ya başlamak için bir yer nasıl derler... bir çıkış da onlartn ölüleri nerde?) noktası gerek. Hayır. Hiç değılse bir sözcük. Bir başka soru da şn: Tahtanın içinde •niBelki. Ama nerde iüzciikler? Aramak? çin kanatlı bir böcek? Nereye tıçacak?' Hangı sözcükler? Oysa başladım bile. öyGizli yurduğunda, ölmek üzere olan bir leyse devam' Devam'' mandayla, kızıl tüylü bir horoz arasında, Okumayı sürdürdükçe, yaşamın ondehşetin kol gezdiği meselimsi bir öykü mazlığı, evrenin kavranılmazlığı, tanrının de var kiiapta. Bu tra jcdınin tadına varmak yadsınması... düşünce piramidınin en teiçinse okumak gerekiyor. pesinde yer alırken, dünyada konuşarak Son olarak kitaptaki deneysel bir öykübile, örtüşük salt anlaşma duygusunun yaden söz edelim; Dııvar... şanamayacağı, varlıklann, tinselde olsa tek Biliyorum bu duvarı benim için vapmış bir düzlemcıe buluşamayacağı, bıınıın olalar. Bilmedığim bir şey var: ben içindeyken naksızlığını duvumsuyorsunuz. Birde inmı örülmüi, yoksa dısındaykctı mu sanın sığmazlık gerçeği' (F. H. Dağlarca) Boyuma bosuma göre ürdüktcn sonra mı vaı, hem bir nesne, bir yaratık ile uzlaşabeni gettrtp ıctııe atular. Atmış olmalılar mayacağınız eşdeğer bir varoluş içinde Evet. Çünkü haptsı uc peııceresı yok budııolamayacağınız, hem de böyle bir sorun varın. Yuvarlak (köşcsiz) bırduvar. Isık yuvoknıuş da, ya da bu sorun çözümlenmiş kardaki, pencere demeyt dılımın varmadıgibi evrenin gereksinirliğinden doğan, ğı bir delikten lüzültiyut onun egemeni olma tutkusLmun peşimizi bırakmayışı, kitabın anlagımıza vurduğu Bir •jin ö'leceg'itn. Çok yakında Belkı birkara mühür (ilnukta.. Umarım. Bu duruiuda duvar tek basına kaYaşami karşurazda lacak. Bemiz Bcnım olun'üme neden olmaYaşam sanıldığı gibi içimizde değil, karsı (öyle ya, o oltnasa ya da böylai yiiksck şımızdadır, ona ulaşmaya calışınz, yaşa ve sağlam olmasa burdan çıkıp kurtulabiyan nesnt ve yaşam arasınuaki bağ fgeılirdim) ne onun yengisi, ııe benim yenilgim çeklik), öyle soyut ve öyle onmaz bir göolacak bu. Ben yok olacağjm. O tek başınc recelilik taşır ki, biçim değiştirene dek kalacak. Sonra bir gün o da çökecek (ölüm) bunu düşünmek, algılamak bileisÇökmeyen yapı mı var? temeyiz. Kavramlar o denli sürade yer değiştirirlcr ki geçmiş, çağlarda tanrıları ve Duvar, bütününde bana Kavafis'in, Bargöksel güçleri simgeleyen kosmos, sonrabarlan Beklerken ve Surlar adlı şiırini ları burçları ve içsel korkuları sembolize anımsattı. Bu öykücüğün esin perisi o şi etmiş ve kavramlar yer değiştirerek sürüp irler olabilir, ama ister kabul edelim, ister gitmiştir. Bilimsel gerçekük bile bir 'varetmeyelim, biz başkalarıyız ve yadsımaya sayım' olarak algılanan biçimin (kapsankalkışsak da insanın ve kitapların ataları tısı genişde olsa) tir parçası olmaktan kenvardır. dini kurtaramamaktadır. Son olarak şunu söylemeliyiz ki Devam'ı 'Devam' türü yazın vapıdan, özellikle anlamak için 'Çağrılmayan Yakup'lara yazmak, yazınla organik bağ kurmak iste(Edip Cansever) uzak olmamak gerekir: yenler için önemli; yazınla, yaşamla boy öl'Kurbağalara bakmaktan geliyorum, deçüşmek isteyenler bu tür yapıdardan zevk di Yakupl Bunu kendine üç kere söyledi/ alaDİlir. Yaşamı kendine sunulan biçimOnlar ki kalabaltkttlar, kurbağalar/ O kaler, yemek, içmek, gezmek, tozmak, okur dar çoktular kı doğrusu ben saşırdım/ Ben, yani Yakup, bcr türlü çağrıımanın olaSan şekli/ Daha hiç çağrılmadım/ Bırt olsun "Yakup!" diye sedenmcdihiç/ Yakup!/ Dı ye seslenmedi kı, dönüp arkama bakaytm/ Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim/ Ceplerimdeki esktmij kâğıt parçalarınt atayım/ Sonra hır güzelyıkanayım da./ Ben size demcdim mi. Evet, kurbağalara bakmaktan geliyorum/ Sanki böyle niye ben oradan geliyorum/ Telaş/ı aç gözlü kurbağalara/ Bakmaktan/ Bilmiyorum/ Bılmıyorum,/ bilmiyorum/ Ben, yani Yusuf,/ Yusuf mu dedim?Hayır, Yakup/ Bazen karıştırıyorum.' Kanştırmak bazcn >üksek bir sezgiyi işaret eder ve 'Devam' divebilmek ıçın düşünüyor olmak gerekir... • Devam / Ferit Edgü/ Sel Yayıncüık, 'Devam', Fertt Edgü'nün Içkonuşmalar da diyeblieeeğln denemeleri C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 5 9 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle