Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
nişletilmesini önerir. O sıralar, Batı'da bile göstergebilim tam olarak kurulmuş değildirhenüz. Öneri olumlu karşılanır; tezin yönetimini Greimas üstlenir. Ve bu tez çalışması, aynı Greimas'ın öncülüğünde gelişen Paris göstergebilim akımının kaynağında önemli bir çözümleme örnekçesi olarak yer alır (4). Süheyla Bayrav, gerek yapısal dilbilimin, gerek göstergebilimin Türkiye'de tanınmasına, öğretim ve inceleme konusu yapılmasına öncülük etmiştir; ama o kendisini ne bir yapısalcı ne de bir göstergebilimci olarak görür; en geniş anlamında bütün dil sorunlarına eşit uzaklıktan bakan kapsayıcı (complet) bir dil kuramcısıdır. Çalışmalarında genel olarak şu geleneksel "efeştiri" sözcüğünü başlık olarak kııllanması da bunıın bir belirtisı... Üniversite öğrencisi olarak yaşadığım altmışlı yıllarda, dersleri izleme koşulları ve başarı ölçüleri biçimsel kurallardan çok, özel ilgi ve gönüllülük ilkesine dayarurdı. O nedenle ileri sınıflarda sayıca azalır, kalabalıkça bir aile boyutuna indirgenirdik. Bir de Edebiyat Fakültesi'nin kaloriferleri pek yanmadığından, çoğu kez derslerimizi kıiçük salonlarda ya da hocalarımızın odalarında yapardık. Süheyla Hanım evinde de yapardı derslerini: Mevsimine göre ya Teşvikiye'de ya Fenerbahçe'de... Onunla başka yerlerde ders yapmanın gerekçelerini birer bahaneye uönüştürmüştük; çoğu kez olmadık bahaneleri de kendimiz yaratırdık... En son örneği, tarihsel sayılabilccek bir olayla da bağlantılı: 15 Haziran 1968 sabahı yıl sonu sınavlarının sonuncusuna girmek ve başarırsak mezun olmak üzere bölüme geldiğimizde, yüzleri, kıhklan ve davranışlan değişik gençlerden oluşan bir kalabalığın Edebiyat ve fen Fakültelerinin giriş kapılarını tuttuklarını gördük. Bu bir "işgaTdi! (Ilki bir gün önce Ankara DilTarih'te, ikincisi de bizde oluyordu). Bağınp çağınyor, söylev üstüne söylev çekiyorlardı. Hadi bizler neyse, hocalanmızı da içeriye sokmuyorlardı. llk kez gördüğümüz böyle bir olay karşısında anlatılmaz bir şaşkınlık ve korkuya kapılmıştık. Sınavımızı yapacak olan Süheyla Harum'ın çevresinde toplandık. Karamsarhk ve umutsuzluk dolu varsayunlar üretiyoruz: "î§ nereye varacak, biz ne olacağız?.." derken, bir kız arkadaşımız (Kiça) "Piknik yapalım hocam!" dedi. O zaman, haydi hocanın Fenerbahçe'deki evine! Hoca bize tam 100 lira çıkanp verdi, gözlerimiz faltası! "Lütfen dilediğiniz her şeyi alın" dedi... O gün Süheyla Hanım'ın bahçesinde, uzun bir masanın çevresinde, ağaçların gölgesinde, köşedeki kulübede unutulmazDİr gün yaşadık: Umut ve umutsuzluk karışımı, ama dostluk dolu bir gün (5). Sizin de bildiğiniz gibi 60'h yıllardan sonra, dilbilimci ve göstergebüimci olmak ya da dilbilime ve göstergebilime karşı çıkmak vb. işten bile değildir; çünkü, önce iyimser bir yaklaşımla söylersek, artık çağdaş, dil kuramlannda önemli açılışlar olmuş, dilbilimden sonra göstergebilim de kurumlaşmaya başlamış, bu alanlarda bir dizi temel kavramlar Türkçeye aktarılmış, özgün yapıtlar verilmiştir: Kaynaklar buıamamak şöyle dursun, bilgisayann da desteğiyle asın bir betik bolluğu içinde yaşıyoruz. Ne var ki aynı açılım tersine bir sonuç da veriyor: gerçekten de, dilbilimden, göstergebilimden, yapısalcılıktan, vb. söz etmenin çarpıcı terimleri ve "jargon"lan gelişmiş, bunlara yanıt veren söylemler ve "karşıjargonlar" üretilmiş; kuramsal dayanakları ve içerikleri yeterince kavranmadan ya da büsbütün gözardı edilerek: salt "piyasa literatürü nde dolaşıma girmiş konu başlıklarına, ünlü kuramcılarm adlanna, vb. biçimsel göndermeler yapılarak, alıntılarla, dipnotlarla, CUMHURİYET KİTAP SAYI 527 Btrhoca.Mrinsanvobiram: { birçok bilim adamının çalışmasına değinir: Göstergebilim için öncü denebilecek Leo Spitzer'den, yapısalcı bir yaklaşımla (( T 1 debiyat türlerinin kestn tanımı fi yapılan ve her türün belli kural yazınsal yapıtı parçalara bölerek, farklı J^J lara uymak zorunda olduğu ilke bir düzenle metnin çatısını oluşturan görevlerin yeniden birleştirip "bir gramer" sine inanılan dönemlerde, edebiyat ürünlerini bu kurallartn ışığtnda değerlendir oluşturma yönündeki çalışmalarla Bartmek doğaldt.(...) Türkavramımn sarsıldı hes a, Propp'a ve diğerlerine, dahası okurun yazınsaı metni eşsüremli okusa bile, ğt, tür sımrlannm sürekli çiğnendip, hatta silindiği çağımızda, edebiyat efeştirisi okuma sürecinde kendi ön bilgilerini ve deneyimleri dc kullanıldığından "zorunhangı ilkelere dayanmalıdtr?' sorusundan lu bir artsüremli" eleştiriyi yapacağını diyola çıkan Bayrav, edebiyat eleştirisine dille getiren Eco'ya değin birçolc kişinin çabilimsel bir pencereden bakarak, eleştirilışmalarını kaleme alır. de günümüze değin tartışıian kimi farklı Dilbilimsel Edebiyat Eleştirisi nin yöntem arayışlannı ve eoebiyattaki eleşüçüncü bölümü olan EdebiyatEleştirel tiri sorunlannı irdeler. Sorunlan bölümünde, "edebiyat" kavraDilbilimsel Edebiyat Eleştirisi yazarımımn ve edebiyatta tür sorunsalının Annın farklı dönemlerde Dilbilim Dergitik Yunan'dan bugüne değin tarihsel sü«'nde yayımlanmış olan makalelerinden reç içinde hangi anlamlara geldiğini araşoluşmakta. Yazıları yan yana getiren ontırır Bayrav. Antik dönemden, Röneların edebiyata, edebiyat metnine bakış sans'tan beri birbirinden kesin sınırlarla açdarının ortaklığı; yazınsal metinin çöayrılan yazınsal türlerin, günümüzde arzümlenmesinde kullanılan yöntemleri betık birbirlerinden böylesıkesin çizgilerle lirleyen yaldaşımlar olarak yapısalcılık ve aynlamayacağını vurgular. "Eleştiri" kigöstergebilim yazıların başat Konusu. tabın dördüncü bölümünü oıuşturur. Kitap dört ayn bölümden oluşuyor: Eleştirinin amaçlarını "yapttlan bir oluDilbilimsel edebiyat eleştirisinin konu şum içine yerleştirerek aralartndakibağlaalındığı ilk bölümde "edebiyatı başka komşu uğraştmlardan, anlamlı edim dizge n (benzerlik, tepki) göstermek; yeni yapıtian tanıma; yapıtian bireyselduygu ve gölerinden ayırmak" amacıyla yazınsal metSüheyta BayraVn yapıtian: rüşlenn ışığında degerlendtrme' diye ayınin ayıncı özelliklerini sırafayarak, bunrarak, eleştirinin tarihsel süreç içindeki Chanşpn dc Roland'dan parçalar (Isları olası bir kavram kargaşasını önleyegelişimine değinir. tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bilmek için tanımlar Bayrav. Yazınsal yaYayınlan, Roman Filolojisi, No. 3,1944, Aydınlanma döneminden sonra yazmpıtın elestirilmesi sürecinde yapıt, yazar Istanbul). sal yapıtlann dilsel ve içeriksel olarak deve okur ilişkilerinin değiskenliğinden söz Roman Filolojisine Giriş (Erich Auerğişmeleri, getirdikleri yeniliklerle eleştiri ederken, yazınsal metinle çalışmanın iki bach'dan çeviri), Ibrahim Horoz Basıde farklı boyutlar kazanır. Eleştiri zamanfarklı düzlemde üretilebilecefiini dile gemevi, 1944, Istanbul. la disiplinlerarası köprüler kuran bir uğtirir. Bunlardan biri yazınsal yapıtın "iç Chanson de Roland, Edebiyat ve Üsraş olur. Okuma süreci içinde yazınsal düzeni" diye adlandırdığı ve her yazarın lup Tahlili (Doktora tezi, 1945; Üçler Bametinle etkileşim içinde olan okur, metkendi yapıtında yarattığı "dizge"nin çösımevi, 1947, Istanbul). nin anlamını yeniden oluştururken onun zümlenmesi, diğeriyse yazarın vaşadığı Orta Çağ Fransız Edebiyatı Antolojisi karşısındaki duruşu farklı olabilir kuşkudöneminin kendisi üzerindeki etkilerinin (La Turquie Moderne Basımevi, 1953, suz. Kimisi metne içkin bir yorumlamaaraştınldıgı "edebiyat tarihine yeni bir anIstanbul). yı ve eleştiriyi seçerken, bir başkası yazalayışla" eğüerek gerçekleşeceğidir. EdeSymbolisme medieval (Ortaçag Simbiyat metninin "aolaylı anlam dizgesi" ol nn yaşamöyküsünü ve yaşadığı dönemi ;eciliği) (I.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınyazınsal yapıtın oluşumunda belirleyici duğundan göstergebilimsel açıdan yapıarı, No. 672,1956, Istanbul). olarak görerek yazınsal yapıtı okuyabilir, lacak bir incelemeyle çözümlenebileceğiya da metnin yapısal kurgusuyla, metnin ni ileri sürer. Bu görüşe göre yazınsal me(1) Prof. Dr Fatma Erkman, Alman di tine yaklaşırken " nesnel kalmak" için yaoluştuğu dış bağlamın iç içe gelişen, karli uzmanı; dilbilim, göstergebilim ve dil şılıklı etkileşen süreçler olduğu da düşüpıt içindeki herhangi bir izleği araşürmak eğitimi konulartnda yapıtlar vermistir. nülebilir. Bireyin kendi yaşam deneyimyerine, metnin bütününün yapısalkurgu(2) Bu yaytnlartn içeriği, Prof. Dr. Os sunu ön plana alarak, metne içkin biçimleri ve yazınsal donanımları da yazınsal manSenemoğlu'nun "1933 ÜniversiteRemetnin yeniden anlamlandırılmasını besel öğelerden oluşacak bir şemayı çıkarformunda Batı Dilleri ve Prof. Dr. Sühey tabilmek amaçlanır. lirleyen başat etkenler olsa da, günümüzla Bayrav" başlıklı tanıtma yazısında ktsade sıkça rastlanan keyfi eleştinîerin dışıBayrav, ikinci bölümde yazınsal metnin ca ö'zetlenmistir (Bkz. Alman Dili ve Edena çıkabilmek, böylesi sınırlan asabilmek eleştirisindeki yöntem arayışlarına da yer biyatı Dergisi, XI, Çantay Kitabevi, îstaniçin, yazınsal metne nasıl bakılaDİleceğiverir. Dilbilim, yapısalcılık, göstergebilim bul, 1999, ss. 6163; bu kaynak bırkaç kez ne ilişkin yollardan birini sunar bize Baygibi kavramlann tanımlarını yaparak, yadaha anılacaktır). rav. Kitabın bilimsel çalışmalarda, eğitimzınsal metnin çözümlenmesi sürecindeki (3) Burada Roman sözcüğü, hatinceden de kullanılabileceği gibi bireysel okumaetkilerini açıklar. Edebiyat eleştırisine dilgelen ve Avrupa'da ayn bir dil olarak belarda da okura yeni ufuklar açacaktır. • bilimin yakınlaştırılmasında etken olan lirmeye baslayan Fransıza, îspanyolsa, îtalyanca, vb. gibi dillerin eski biçimlerini anlatmak için kullanılır. Romanist de bu dillerdeyaztlmıs betikleriinceleyen uzmandtr. (4) T. Yücel'in bu tez çalışması, Greimas'ın La Semantique structurale (Paris, Larousse, 1966) (Yapısal anlambilim) adlı kitabtnda geniş biçimde yer almıştır. (5) O ev, o bahçe giderek devleşen beton ytğınlan arastnda, epeyce küçülmüş olarak olduğu gibi duruyor. Burada antst önünde saygtyîa eğildiğim değerli insan Osman Bayrav'ın ıki güzeldavranışını da anmak istiyorum. Birincisi şu: Süheyla Hantm'la konuşmamız aksamastn diye kahvelerimizi kendisi haztrlar ve sunardı. Ikinciside şu: "Biz bu evde mutluyuz, ancak bütün sorunumuz yıllardtr bizi rahatsız eden yapsatçılara evimizin yerinde apartman istemediğimizianlatmak zorunda kalmamız" O ev de, Süheyla Hanım da, her türlü yozlaşmaya inat, birer direnç anıtt olarak yaşamayı sürdürüyorlar oraSüheyla Bayrav, Adnan Benk (solda). FahirIz ve Berke vardarla tarkada). da. MERAL ORALIŞ SAYFA 7 vb. donatılmış belgeler üretmek kolaylaşmıştır... Akademik piyasanın sunu ve istem düzeneği de iyi işliyor: YÜK'ü yaratan yozlaşmalardan başlayarak, bir üniversiteli için artık "Hangi özgün bilgiyi üretmiş?" değil, "Kaç yayını var, nerelerde çıkmış?", vb. diye soruluyor. Akademik aşamalarda hemen ve şimdi ilerleme kaygısı, bütün değerlerin üstüne çıktı. Doktora çalışmalan sırasında başvurulmuş ama iyi kavranmamış tanımlar ve yaklaşım biçimlerini pekiştirme isteğinin yerini, onu bir tür noter belgesi gibi kullanma geleneği almıştır: Bir kez o belgeyi "kopardıktan" ve şu "kahrolası yabancı dil test barajını atladıktan" sonra, "yar doç", "doç" ve "prof olmanın biçimselliklerini yerine getirmek işten bile ueğil: Nefes nefese koşturularak üretilmiş "bildiri", "makale", vb. sınıfına sokulan bir belge demetinin listesi, tamam! Yeter ki iyi iletişimler kurulsun! Şunu da eklemeliyim: Hem "ikibinli yıllann bilgi çağına ve yeni dünya düzeninin yükselen küresel değerlerine" kolaylıkla ayak uydurarak gecesini gündüzüne katıp haftada kırk saatlere varan paralı derslere girip çıkabilen hem çok sayıda tezler yönetebilen hem de parlak yayınlar yapabilen, "o toplantı senin bu topiantı benim" koşabilen, üstelik "Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten bağL" öğretim üyelerimiz var!.. İyi ki emekli olmuşsunuz, sayın hocam, yoksa siz bu düzene ayak uyduramazdınız. Ellerinizden öperim. Edebiyat eleştirisinde vamsalcılık. gbsteraebilim