Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekseninde kadınlar ve kadın sorunları var. Türk okurunun ilk kez "Hüzünlü Kadınlar Sığınağı" ile tanıyacağı bu Latin Amerikalı yazann her kitabı liste başı oluyor. Bu romanmın konusu da vine kadınlann yalnızlığı ve aşksızlık. Floreana, genç bir tarih uzmanıdır. Boşanmıştır. On altı yaşındaki oğluyla birlikte yaşamaktadır. Çok sevdıği kız kardeşi Dulce'nin ölümü, genç kadını derinden etkilemistir. Buna bir de kongre nedeniyle gittiği Cape Town da yaşadığı sonuçsuz bir aşk ilişkısi de eklenince Floreana, duygusal açıdan büyük yaralar alır. Huzura kavuşabilmek için Şilı'nin güneyinde kurulu ve sorunlu kadınlan üç aylığına kabul eden bir 'sığınağa' gider. Kendisi gibi sorunlu, yalnız, yaralı, hüzünlü kadınlarla birlikte olmak, onlarla deneyimlerini, acılarını paylaşmak, her şeyi açık açık konuşmak bir tedavi gibidir. Marcela Serrano, günümüz kadınını ve erkeğini, onlann bir çıkış ya da ortak nokta bulma arayışlarını, yumuşak, duyarlı bir dille anlatıyor. Latin Arnerika'nın ataerkil ve maço dünvasında, iki cinsin birbirine duyduğu güvensizlıği, korkuyu ve bu yüzden kendilerinin yalnızhğa, ilişkilerininse çıkmaza itilmesini başanyla yansıtan yazar, özellikle kadın okurlann kendiıerinden çok şey bulabilecekleri bir roman yazmış. MınvUı Scmmo Ill/INÜ lüğü, çalışma özgürlüğü, sağlığını koruma özgürlüğü de demokrasili yaşamın olmazsa olmaz özellikleri. Bu yaşam anlayışının insan aklına, ahlakına, davranışlanna yansıyıp başat duruma gelmesiyle ise düşünsel anlamda demokrasi kültürü ortaya çıkıyor. Bu kitabıyla bir araya getirdiği yazıları, yaklaşık kırk yıldır, Memet Fuat'ın toplumsalcıbir yazar olarak, durmadan usanmadan, demokrasi kültürünü, böyle bir bütünsellik içinde savunduğunu, bu kültürün nerhangi bir siyasal anlayışın değil, insana değer veren, insanların esenliği için yola çıkan her anlayışın ereği olduğunu anlatmaya çalıştığını gösteriyor. Din ile Felsefe/ Memet Fuat/ Adam Yayınlan/ 198 s. " Din insanın iç dünyasıyla ilgili çok özel bir olgu..." Böyle düşündüğü için genelde din konusuna deginmekten kaçınan bir denemecınin son yıllarda yasadığımız çok acı olayların etkisiyle yazdığı yazılar... Felsefeyi, en kısa tanımıyla dizgeli düşünceyi okullann dışına itmeye çalışmanın insanoğluna getireceği yıkımı irdeleyen değinmeler... Din adamlan neden felsefecilere karşı? Memet Fuat ilk olarak bu kitapta yer alan kırk dokuz sayfalık bir sergileme çalışmasıyla, Eski Yunan'dan bu yana, Doğu'da Batı'da relsefecilerin Tanrı, tannlar, dinler üzerine görüşlerini özetliyor. tkinci Yeni Tartıştnası/ Memet Fuat/Adam Yayınlan/ 127 s. 1950'lerden günümüze kadar sürüp gelen ardı arkası kesilmez şiir tartışmalarının içinde yer almış olan bir eleştirmenin kaleminden lkinci Yeni'nin görünümü... Neler, nasıl tartışıldı? Kimler katıldı tartışmalara? lkinci Yeni şairler sanatm bir işlevi olduğuna inanmıyorlar mıydı? Toplumsalcılığa karşıt kisiler miydiler? O günlerde yazılmış yazılarla tartışmajarın havasını yansıtan ayrıntılı bir sergileme... aynca ilk olarak bu kitapta yayımlanan yirmi sekiz sayfalık birincelemeye dayanarak kırk yıl sonra yapılan yeni bir değerlendirmc... ramlanyla tartışmaya açan Erol Mütercimler "21. Yüzyıl veTürkiye"de 2030'lu yıllara ışık tutuyor. "Strateji geleceği bilmek değil aynı zamanda geleceğe yön verebilmektir" diyen yazar, Türkiye'nin geçmişten devraldığı eğitim, kadın, güvenlik, dış politıka gibi alanlardaki sorunlarının yani sıra, strateji ile tarihcoğrafya, ordupolitika, cok kültürlülük gibi konularda analizler yapıyor. Avrupa Birliği'ne aday olan Türkiye'nin gelecekte oynayacağı rolün dökümünü yapmak, stratdıyi bir bilim olarak kavramakla mümkün. Bu sayede Türkiye soğuk savaş döneminden kalma sorunlarını çözüme kavuşturmakla yetinmeyip 21. yüzyıl için tanımlanan hedeflerine ulaşmak için gereken adımlannı atacak ve güç unsurlannı hazırlayabilecektir. Stratejiyi her kademedeki karararaçamaç bütünlüğü içerisinde değerlendiren Mütercimler, bu düşünce biçiminin ev geçindirmekten, isletme yöneticilığine ve ulke yönetmeye kadar hemen her alanda geçerli olduğu sonucuna vararak, aynı zamanda "karar ve "sonuç etmenleri arasında ilişki kuran yönlendirici bir kavram olarak stratejiye dikkat çekiyor. 21. Yüzyıl ve Türkiye, bugüne kadar strateji konusunda Türkçede kaleme alınmış tek kaynak. Felsefi Soruşturtnalar/ Ludtvig Wittgenstein/ Çeviren: Deniz Kanıt/ Küyerel Yayınlan/ 327 s. Yirminci yüzyılın en etkili felsefi yapıtlanndan biri ve Wittgenstein'ın 192949 dönemlerindeki yoğun çalışmasmın son ürünü olan Felsefi Soruşturmalar, anlam; anlama; önermeler; mantık; bilinç durumları kavramlarını ve başka birçok konuyu ele alıyor. Wittgenstein, erken yapıtımn, Tractatus'un, yaklaşımım etkili bir elestiri ve çözümlemeye tabi tutuyor. bu çalışma bütün felsefe öğrencileri için temel bir metin. Tepelerdeki Şeytan/ Cesare Pavese/ Çeviren: Egemen Berköz/ Can Yayınlan/ 172 s. ttalyan edebiyatında yenigerçekçilik akumının kurucusu sayıîan Cesare Pavese, bu kitabında cinseUiği, aşkı, yaşamı tanımaya ve anlamaya çalışan bir grup gencin bir arada geçirdiği bir dönemi anlatıyor. Yaşadıkları kentin kıyısındakı bir tepeye sık sık tırmanmaktan büyük zevk alan gençler, bir gün orada, bir arabanın içinde, bir arkadaşlanyla karşılaşırlar. Içlerinde tek evli odur. Öldü sandıklan bu genç, karısına ihanet etmiş, bir kızla birlikte olmuştur. Olaya değişik bir bakış açısıyla yaklaşan gençler, izleyen günler boyunca hem Dİrbirlerini keşfetmeye, hem de aralarında olusan bir başka aşk üçgenınin yarattığı gerginliğin üstesinden gelmeye çalışırfar. Cesare Pavese, pastorai bir yazar; çoğu yapıtında olduğu gibi bu romanında da doğanın tatlannı, kokulannı, renklerini, insan yaşamıyla iç içe, okuruna sunuyor. tkinci Dünya Savaşı'nın en şiddetli günlerinde kendini kırlara 'hapseden', doğadan kopamayan yazar, 'yürünecek kaldınmlar, tadına varılacak günbatımlan vardır' diyor. Tepelerdeki Şeytan, klasik romanın uzağında duran, birkaç gencin yaşam kesitinde insan'ı irdeleyen bir yapıt. Dağı Dağa Kavusturan/ Süleyman Sağlam/ Can Yayınlan/312 s. tkinci Dünya Savaşı yılları. Almanlar, Trakya sınınmıza gelip dayanrruştır. Bu büyük savaşın top sesleri Türkiye'mızden duyulmaktadır. Bütün gençler askere alınmış, Trakya boşaltılrnış, her şey karneye ba§lanmıştır. Ülke çapında müthiş bir jl^^Lı kıtlık ve yokluk yaşanmaktadır. Da"JPH^fl ğı Dağa Kavusturan, iste o kıtlık, yokluk yıllarında, Orta Ânadolu'da, Erciyes Dağı yöresinde geçer. Bir yanda kendini dağlara vurmak zorunda kalmış eşkıyadan bir genç adam: Osrnan, öte yanda, onu ele geçırmek için çırpınan devlet görevlileriyle bir garip kasaba eşrarı. Ve aağdaki adamdan yana çıkan, onu ele vermeyen o bildiğimiz Anadolu halkı. Süleyman Sağlam, Kayseri ve yöresini çok iyi bilen müthiş bir doğa uzmanı. Olaylanngeçtiği o güzelim doğanın görüntülerini, olanca renkleriyle, olanca kokulanyla sözcüklere dökmekte gerçekten çok usta. Yöre halkının öfkesini, sevgisinı, hoşgörüsünü, kalleşliğini, mertliğini, dostluğunu, cok başarılı bir kurgu içinde işleyen yazar, büyük bir değişimin içinde ne yapacağını kestiremeyen, Cumhuriyet'e alışmaya çalışan çelişkıler içindeki bir toplumun, bir halkın şaşkınlığını, iyi niyetini sürükleyici bir anlatımla sunuyor. Dağı Dağa Kavusturan, bir ilk roman. Ama ses getirecek, iz bırakacak bir roman. Detnokrasi Kültürü/ Memet Fuat/ Adam Yayınlan/ 159 s. Demokrasi bir kültür, yani bir yaşam biçimi. Bir parlamentosu olmak, seçimler yapmak, sanuıktan çıkrnak, yurttaşlara söz özgürlüğü vermekle olup biten bir şey değil. Düşünce özgürlüğü ile söz özgürlüğü kadar, beslenme özgürlüğü, Darınma özgürlüğü, öğrenim özgürSAYFA 22 Kreşteki Yabani/ Adam Phillips/ Çeviren: Özden Arıkan/Aynntı Yaytnlan/126 s. Dünyaya ağlayarak geliriz. Büyümekse bir hayal kınklığı sürecidir; yine de bir an önce büyümek isteriz.Büyüdükten sonra ise çocukluğumuzdaki yaşama sevincini özleriz... Çünkü çocuk soru soran, araştıran, merak eden, oyun oynayan, Çorak Ülke Dört Kuartet ve Başka Şürler/ T. S. Elibir "haz yaratığı'dır; oysa büyüot/ Çeviren: Suphi Aytimur/ Adam Yayınlan/158 s. dükçe arzulan körelir, ilgileri azalır tngiliz dilinin 20. yüzyıldaki en büve yetinmeyi bilen bir erişkine döyük ustalanndan biri sayılan T. S. nüşür. Çocuğun ilgi ve merakının Eliot Amerika'nın St. Louis şehrinözellikle cinsellikle ilgili olduğu, socoraküfce . de doğdu, öğrenimini Harvard rulanndan ve oyunlanndan bellidir. Çocuk cinselliği dörtkuartet. Üniversitesi'nde bitirdikten sonra bilmek ister, büyüklerse başka birşeyi, kültürü öğretSorbonne ve Oxford üniversitelemenin peşindedir. Psikanaliz bilinçdışını, içgüdüyü ve rindedearaştırmalaryaptı. 1915'te çocuğu kültürün karşısma koyarak onları neredeyse lngiltere'ye yerleşti. Öğretmenlik, ıdealleştirir. Arzulann çocuğu geleceğe yönellttiği varbanka memurluğu gibi işlerde çasayılırsa, büvüme de hazların azaltılıp daraltılması olalıştıktan sonra uzun yıllar Londrak düşünülebilir. Kimine g^öre "en büyük çağdaş psi•\m ra'daki Faber Yayınevi'nin yönetkanalitık düşünürlerden bin" olan Adam Phillips bu kimenlerinden biri olarak çalıştı. tabında hepimizin içinde sürüp giden yabani üe eğitil1927'de tngiliz uyruğuna geçen Eliot çeşitli tngiliz ve miş çocuk, sımrsızca düş kuran ve bilimci arasındaki o Amerikan üniversitelerinde dizi konıeranslar verdi. bitmeyen çatışmayı anlatıyor. bu çatışmanın herhangi 1948 Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı. Kitapta bu büyük bir tarafını seçmeden, birlikte beslenme ve çoğalma ustanın en önemli şiirleri yer alıyor. olasılıklarmı araştırarak hayata karşı sağlam, engin bir ilgi uyandırmayı amaçlıyor. Yatandaşlık Açısından Kürt Sorunu ve Bir Çözüm Oneriai/Tank Ziya Ekinci/ Küyerel Yayınlan/ 296 s. Zaman Üzerine/ Norbert Elias/ Çeu ... yazarımız Kürt sorununa yalnız viren: Veysel Atayman/ Ayrtntt Yainsan haklarına dayalı, demokratik ytnlan/ 260 s. TAKIK ZIYA CK(NC4 ve banşçı değil, fakat aynı zamanSosyolojik sorunlara felsefi derinda çağa uygun ilerici çözümler gelikten bakan ve düşünce gelenekletirmiştir. Oyle ki, Küruerle ilgili etriyle hesaplasan bir düzeyden konunik bir sorunumuz olmasaydı bile, şan Elias buKİtabında zaman soruBia <OIUM ONItlSI bu kitapta önerilmiş olan değişiknu üzerine gidiyor. Varlığını alabilliklerin çoğunun, özellikle yapısal diğine somut bir şey gibi düsündüsorunlarla ilgili olanların, Türkiğümüz, sürekli akan ve akarken biye'nin ileri, çağdas bir toplum olzi de kendi tünelinden geçiren zaması için de geçerli olduğunu beman gerçekten öyle somut bir şey mi? Elias zamanın lirtmek isterim. Bu noktanın, yani "var olan bir şey olmadığını, onun bizim toplumsal, önerilerin ilericiçağdaş nitelikte olduklannın önemitarihsel bir eserimiz olduğunu söylüyor. Peki zaman bini ne kadar vurgulasam azdır. Çünkü bu öneriler uyzim zihnimizin bir imgesi ise, gerçekteki olaylarla, dcgulanmca yalnız Kürt sorunu çözülmeyecek, Türkiye ğişimlerle bağlantısı nedir? Nasıl oluyor da böyle var de bir bütün olarak çağdaşlaşacak ve ileri gidecektir." olmayan bir şey algımızda doğallık, somutluk kazanıdiyor kitaba bir 'Sunuş' yazan Prof. Dr. Sadun Aren. yor. Bizi metafizigin girdaplanna götürecek gibi görünen bu sorular, FJias ın elinde tümüyle maadi açıklamalar buluyor. Zamanın izini toplumsal ilişkilerde ve 21. Yüzyıl ve Türkiye/ Erol Mütercimler/ Güncel Yatarihsel gelişim içinde süren Elias, basit gibi görünen yıncılık/ 544 s. açıklamalara uzanıyor; basit, ama günümüz toplumuStratej ile strateji kavramlarını Türkiye'de tartışmaya nun insanlarının kavramakta zorlandığı sorunlara. gündemine sokan ve bu kavramları televizyon progCUMHURİYET KİTAP SAYI 527