Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. rurdu acaba?" türiinden bir seyler geçti mi içinizden ? Bir de "bainâne" bir gülümseytşle soracağtm: Turgut Çeviker, saytnın haztrltklan sürerken, arsivinizden yararlanma aşamastnda, o biÜiğimiz ktlt kırk yaran tutumuyla size yorgunluk verdi mi? Turgut Çeviker'in titizliği ve çabası olmasaydı böyle bir 'özel sayı' meydana gelmezdi. Bence, bir kişi için özel bir sayı ya da toplu sergi hazırlamrsa, o kişi hiç karışmamalı işe. Insan kendine bu konularda gereksiz iltimaslarda buJunabilir. Turgut un benim için hazırladığı özel sayı özenli ve titizlikle hazırlanmış... Ben bu sayıya bütün belgeleri, fotoğrafları, yazı kesiklerini verdim. Turgut bunlardan seçmelerle yaptı bu özel sayıyı. Kendi arşivini kullandı, kütüphane araştırmalannı yaptı. Yunus Koray, yazdığı portre siirde sızin için "iç levanten" sözünü kullanmtş. Çok hoşuma gitti. Cemal Süreya da, sonradan "99 Yüz" adıyla kttaplasan 2000'e Doğru dergisindekiizdüsümlerinden size ilisKİn olantnda "...Levantenlerinarasında büyüdü ama, aynı zamania 'Vatandas Türkçekonus'.' ya da 'Yerlimalt kullan!' çocuğu..." der. Sizin tam da çocukluğunuza rastlayan, çeltskili gibi görünen Bu durumu açıkladığıntz bölümler yer alıyor, dergide. Ben sunu soracağtm: Eser Tutel'in yaklasık bir buçuk yıl önce Oğlak Yaytntart'nın htanbul Kitapları dizisinden çtkan "Beyoğlu Beyoğlu Iken" adlı , 40'Tt ytllann Balık ' Htntz tesnafın hemen tümü Rum... Yaşamayı, eğlenmeyi bılen bir kent kültürünü vurgular bu. Hele, görsel sanatçı için yoğunbir "background' sayılabilir. Sonralart, çizgi yaşamtnızda, bu kaynağın sizi usulcaak beslemis olduğuna ınanmış mtsımzdır? 67 Eylül'e de tantk oldunuz on, on bes yusonra... Bunoktada;siyasal, insanıdurumlar bir yana, bir de, bir görsel panoramantn yitip gtdisi çizgi dünyanızda ne tür etkiler bırakmısttr, sizce? Eser Tutel'in kıtabını ve yazılarını zevkle okuyorum. Ne tuhaftır, birbirini kesen iki Beyoğlu sokağında Tutel'lerinki şimdi Kameriye Sokak; bizim sokağımız da Nevizade Sokağı idi büyüyüp Parmakkapı Ilkokulu'na gitmişiz. Sonra Babıali'de dergilerde (Hafta) çalışmış; hic tanışmadık, sadece telefonla konuştuk geçen yıl. Çocukluğumun geçtiği Nevizade, Beyoğlu Balıkpazarı beni azınlıklanyla etkilemiştir. Ama şunu da belirteyim, on üç yaşında Babıali'ye gelen, dergi ve gazetelere karikatür yapmaya çalışan benim için basın dünyası daha çekiciydi. Düşün ki, on beş yaşında (1947) Cumhuriyet gazetesinde çalışıyordum. Varlık Vergisi'nin yıkımlarını Beyoğlu'nda yaşadım. Birarada yaşadığımız azınlıklar yok olup gitti. 67 Eylül'de de tümden yıkıldı. Cemal Süreya, biraz önce sözünü ettiğimiz izdüsümünde sunlart söyler: . ..Anadolu 'yu dolastıpm sanmam. Ama 'Asrilesen Köy' gibi bir yapıta imzasım atan da o oldu. Kuramdan çtkıs yaptı; kuramı, içtnde bulunduğu uygarlık durumunun doğal bir sonucu olarak ele aldı. Yabancılaşma sorununu çok tyt anladt..." •• 'htanbul gibipastel bir yüz' Ferruh Doaan Ferruh Doaan, 197011 yıllarda. / Fotoflraf: Ara culer. Ben karikatürümü, mizahımı 'yabancılaşma' üstüne kuımaya çalıştım. 'Asrileşen Köy'ü özellikle bu çabayla çizdim. Cemal Süreya'nın saptaması doğrudur: Kuramdan karikatüre gittim. Ne tuhaftır, 1956'da 'Asrilesen Köy' çıktığı zaman Burhan Arpad Vatan'da yazdığı yazıda, benim hiç köye, Anadolu'ya gitmediğimi, teorik olarak köyü 'yarattığımı' yazmıştı. Hiç gitmedim de değil! Almanlar Edirne'ye sarktığı zaman Istanbul Anadolu'ya kaçtı; biz de Mudanya'daki akrabalara gittik. Orada Bursa'ya inerdik. Sizinle karikatür konusup "Asrilesen Köy"e uğramamak çok zor; biz de oraya geldik... \95Vte "Aksam"ın sanat sayfasında bu dizinin karikatürleri yayımlanmaya baslıyor. 1956'da Naim Tirali'mn Yenilik Yaytnlart taraftndan kitap olarak bastltyor. Sonra hakkında soruşturma açtItyor kitabtn; toplattlıyor. Bılırkist raporuylaaklanıyor. FethiNaci, GülDıken'de "... Ferruh'un 'karikatürü'nü Asrilesen Köy tamttı çoğumuza. (...) Asrilesen Köy'ü yeniden gözden geçirirken, yer yer, 1956'dan bu yana 43 ytldtr, bırçok sorun bakımtndan yerimizde saydtğımtzt görmemek olanaksız! (••) Ve ışin aa yanı, bu kilesim üzerine neler söylersiniz? Yabancılaşma önce olay olarak ortaya çıkar. Esprisi, kurcaladıkça çıkıyor. Ben, Beyoğlu'nda doğdum. Balıkpazarı ve Nevizade Sokak benim büyüdüğüm ortamlar... Ilkokulu Parmakkapı'da, ortaokulu Nişantaşı'nda, liseyi Taksim Lisesi'nde (şimdi Atatürk Lisesi) okudum. Yüksek okulu da Beyazıt'ta Hukuk Fakültesi'nde... Beyoğlu benim vazgeçemediğim mekânlardan biridir... Önceki bir ikı soruyu tasarlarken sunu da merak ettiğimi saklamayacapm: Siz, eski dönemlerini bildiğıniz Balık Pazart'nda, Nevizade Sokak çevresinde yaşıyorsunuz, yıllardır. Turgut Çeviker'in 'Balık Pazan'nın nizamiye kaptstnı bekler' diyerek gönderme yaptıfo Ali Han'daki çalısma odantzdan çtKtp kalabaltğa kartstığınızda neler duyumsarsınız? Aidtyet duygusu sürmekte midir?. Yoksa, şu yabanalasmayı antmsadtğınız olur mu ? Beyoğlu gibi mekânlann gün 24 saat, sabıplerideğişir. Siz ise biranlamda hep oradasınız. Böyle anlardaki duygularınızı öğrenmek isterim doğrusu. Ama, soruyu da tam toparlayabildim mi, bilemiyorum. Dediğin gibi, işyerim yakın zamana kadar Balıkpazarı girişindeydi. Yabancılık hiç çekmem. Fazla nostaljiye gerek yoktur, fikrindeyim. Mevcudu yaşamalı insan. "Neydi o eski Beyoğlu!" yakınmalanna pek sıcak bakmıyorum. 'Asrilesen Köy' dizi karikatürler bıçiminde gazetede yaytmlanırken herhangi bir taktbata uğramıyor; kitaplastnca 'iyi saatte olsunlar' çalısmaya bashyor, topfattltyor... "Asrilesen Köy" toplatıldığı zaman ben Ankara Yedek Subay Okulu'nda öğrenciydim. O zaman altı ay öğrencilik, bir yıl da asteğmenlik yapardınız. Şakası yoktu; 'çavuşa cıkanrlardı' insanı bu davadan ötürü. Altı ayı bitirip subay olduktan sonra basın savcısına gittim. Bilirkişinin raporuyla ve savcmın isteği ile dava açılmadı. Ama kitaplar, depoda sular içindeydi. Bu,' Asrileşen Köy' dosyasını aklayan üç kişilik bilirkişi raporunu yazan Doç. Dr. Sahir Erman'dı. O zaman doçentti, sonra profesör oldu. Ben kitabın toplatılması ve mahkeme için hocam Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'e gittim. Sahir Erman da hocamdı. Aklanmamı sağladılar. Aradan zaman geçti. Dünya gazetesinde çalışıyordum, 27 Mayıs olmuş... Tedbirler Kanunu yayınlanmış... Demokrasi ve kurumlarını korumak üzere bir kanun. Zaten bir tek ben dava edildim. Sonra kanun kadük oldu ya da kaldınldı. Bilirkişi Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'di. O yıllarda abone bilirkişi Dönmezer'di. ' Açık Rejim' karikatüründe suç görmüştü. Çok şaşırdım. Hem iyi bir öğrencisiydim, hem 'Asrilesen Köy' davasında dava edilirsem beni savunacağını söylemişti. Ben de Dönmezer'e yakışan bir savunma yaptım! Bedii Faik ve ben, Dönmezer'in aleyhinde yaym yaptık; gazetede böylece husumet" doğdu. Politika gazetesinde çizdiğim bir karikatür üzerine yine Dönmezer bilirkişi tayin edilince, ben 'husumet' ilkesiyle bilirkişiyi reddettim. 'Açık Rejim' altyazılt karikatürünüzden söz ettiniz... Dr. Çetin Yetkin'in bir tez çaltsmasıydı sanırım, "Siyasal îktidar Sanata Karsı" kitabım okumuştum. Burada sizin, 'kanalizasyonaçık rejim' yaztlarıyla da desteklediğiniz bu karikatürünüz için açılan davadakı savunmanıza da yer veriliyordu. GülDiken'de yeniden okuduğum savunmamz, bir durusma ijadesi gibi değil de, "yazı'nın nasıl bir yer altsla bir çizgıyi karikatür haline getirebileceğinigözler önüne seren, kendtnt savunmaktansa çağal karikatürü savunmayı öne alan bir sanat adamtnın semıner notlart gibiydı. Mahkeme heyetınin, sız bu teknik açıklamaları yaparken ne tür tepkiler verdığinı anımstyor musunuz? Bir sanatsal açıklama karsısındaki duruşları' CUMHURİYET KİTAP SAYI 524 karikatürlerin çoğunun 1956'da değtlde 1999'da çizilmis gibi gelmesi..." dtyor. 'Asrilesen Köy ün omurgastnt, Türkçe karsılıSım 'yabancılasma' olarak Selahattin tiilav'ın yaygınlâsttrdtğtnt söylediğıniz 'alienation olusturuyor. Sizin "Paramani" adlı kitabıntzdaKİ karikatürler de yabanalasma sorununa epey dirsek atar. SevgiliAli Ulvi de yabanalasma konusuna özellikle dikkat çekmeye çalıştrdı, anımsarsınız. Şu var, yabanalasma, kendi başına bir durum komigı sunar. Yabanalasma konusu; bılerek, ortaya çıkıs kosullanmn aytrdtnda olarak karikatüre tasındıh zaman, salt oradakı durum komiğinin değil, toplumsal mızahın da ortaya çıkmasını büyük ölçüde sağlıyor. Sız, "Asrilesen Köy"ü ortaya çtkaran • toplumsal kosullar dönemini yasamıs, sonrakı demografik savrulmalartn kozmopolıt Beyoİlu'na yanstmalarına da tantklık etmıs bir mızahçtsımz... Yabanalasma sorunu ile karikatür arastndaki et SAYFA 4