20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

diği bir durumdur: Mübeccel Kıray kırsal dönüşüme yönelik bilimsel bir araştırma programı 1965 yılında oluşturmuştur. Daha da önemlisi onu lisans öğrencilerinin anlayabileceği düzeyde anlatmış ve onlardan bazılarını araştırma için harekete geçirebilmişti. 1972 yılında yayınlanan Örgütleşemeyen Kent (Sosyal Bilimler Derneği Yayını, Ankara) benzer bir araştırma programını kent araştırmalarında oluşturdu. 1982 yılında yayınlanan Toplumbilim Yazıları (Gazi Üniversitesi), oütünbu araştırmalardan ortaya çıkan bulguları ve araştırma programlarını makale formunda sunmaktadır. Mübeccel Kıray'ın Yurtiçinde ve yurtdışında yayınlanan kitapları ve makalelerinden ner birisi özgün araştınnalara dayahmaktadır ve her birisi Türkiye toplumunun 1960'lardan sonraki modernleşme sürecinin işaret taşlarını oluşturmaktadır. Tiirkiye'de olduğu gibi çok kısa süre içinde çok yoğun ve kökten dönüşümler geçirmiş bir toplumun sosyoloğu olmak hem çok heyecanlandırıcı ve hem de çok zordur. 1923 yılında Cumhuriyetle birlikte doğan Prof. Dr. Mübeccel Belik Kıray işte bu zor ve heyecanlandırıcı sosyal bilimci hayatını son 50 yıl içinde geçiş toplumunun bir sosyoloğu olarak yaşamıştır. Onun deyimiyle "dipten gelen kökten değişmelerin" bilgisini hem araştırmalara dayalı olarak ve hem de sosyal bilimlerdeki temel kuramsal çerçevelerin gelişmesine katkıda bulunarak üretmiştir. Mübeccel Kıray'ın önce Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde ve daha sonra Marmara Üniversitesi'inde sosyal bilimlerin kurumlaşması ve genel olarak Türkiye'de sosyal bilimlerin gelişmesi yönünde çok önemli katkıları olmuştur. Alanında yaptığı çalışmalar bir çok bakımdan öncü olma niteliğindedir. Akademik kariyerinin her döneminde verdiği eserler, sosyal bilimlerin yerel boyutta olgunluk kazanmasında birçok araştırmacıya yol göstericilik etmiştir. Türkiye'de toplumsal yapının analizinden, lursal ve kentsel dönüşümün sorunlanna; aile yapısından yurt dışına göçün etkilerine uzanan geniş bir yelpaze içinde nitelikli ürünler vermiş ve bu konularda politikalar üretilmesine ışık tutmustur. Mübeccel Kıray, bilimsel çalışmalarda bilimsel soğukkanhlık ve heyecanı birarada yaşayabilmenin en başarılı örneklerinuen birisini oraya koymuştur. Onun bu heyecanı, gelecekte meslektaşı olacak öğrencileriyle paylasmada gösterdiği yetenek onu bir çok akademisyenden farklı kılmıştır. Araştırma ve yayın kadar öğrencileri yönlendirme ve yetiştirmenin de önemli olduğunu hem söylemiş ve hem de kendi hayatıyla örneklemiştir. Türkiye'de "geçiş toplumu" süreci hızlanarak devam etmektedir ve hızla artan sorunlann cözümünde fen, mühendislik ve tıp yaklaşımları kadar sosyal bilim yaklaşımlannın da önemli olduğu bir çok kesim tarafından kabul edilmiştir. Mübeccel Belik Kıray'ın bu kabuıün oluşmasındaki katkıları çok büyüktür. Bu kabulün olmadığı dönemlerde, kendisi ve onun kuşağından ve bir sonraki kuşaktan bir çok sosyal bilimci önemli engeller ve zorluklarla karşılaşmıştır. Buna rağmen sosyal bilim yaklaşımları, bulguları ve uygulamaları belirli bir düzeye erişebilmiştir. Sosyal bilimlerin toplumda kabul görmesi, bilimsel özgürlüğün ve demokrasinin hiç bir şekilde askıya alınmaması Mübeccel Kıray'ın yeşertmeye çalıştığı sosyal bilim yaklaşımlarının serpilip olgunlaşmasına ve toplumsal vesiyasal modernlesmemizin daha az kayıplı ve daha sağlıklı olmasına yol açacaktır. • (*) Prof Dr Bahattin Akşit, Orta Doğu Teknik ÜniversitesiSosyoloji Bölümii Oğretim Üyesidir. SAYFA 8 Şârâ Sayın bu kez de Goethe Madalyası ile ödüllendirildi 'Goethe'den bir armafian bu bana' Şârâ Sayın 1992 yılında Alman dili, edebiyatı ve kültürü üzerine yaptığı çalışmalarla birinci derece Alman Liyakat Nişanı'na layık eörülmüştü. Önümüzdeki günlerdeyse György Konrad, Nicholas Boyle ve George Tabori ile birlikte Weimar'da Goethe Madalyası'nı alacak. Sayın, uzun yıllar sık sık söyleştiği, bazen kavgalaştığı, ama iyi günde kötü günde ve çok farklı alanlarda kendisine nep söyleyeceği bir şeyfer olan bir yazarın armağanı olarak yorumluyor bu ödülü. ŞEBNEM SUNAR * göreceyi, gerçekle ideali nasıl banştırdığını gördüm. Bu banmetiııtcrtc soytp şı çok özlemiş olacağım ki, bugüne kadar Goethe'yilıiç yanımdan ayırmadım. "Niçin Goethe? "nin yanıtı belki bu olabilir. Btldiğim kadartyla Goethe 'yi "klasik" anGoethe Madalyası'nı alacak. lamda yorumlamaktan, bugün hâlâ üze Şârâ Hantm, sizi tanıyan biri olarak rinde pek çok kisinin uzlaştığı genelgeçer Goethe'yehanineredeysebiraşklabağlanyorumlartn dar sınırlan içine bapsetmekdığınızı düşünüyorum. îstanbul Üniversiten kaçıntyor, onun yapıtlannı daha farktesi'nde verdiğiniz dersler, katıldtğtnız ulu lı uzamlara tastyan bakış açılanm sal ve uluslararası toplantılar ve yaptığtmz tart(ıs)mayt yegliyorsunuz. Bu biryamyla çalışmalarla Goethe gü'nlük yaşamınıza Goethe'nin tüfeenmediğini de gösteriyor gerçekten de girmis aurumda, şimdi de bana kalırsa... Sormak istediğim şeylerden Goethe Madalyası nı alıyorsunuz ve bu biri bu: Goethe üzerindeki bu "yorumsal durumda "niçin Goethe?" gibi klasik bir çatısma" sizce niye ve bununla ilgili olarak soruyla başlamaktan baska bir sey gelmi Goethe niçin tükenmiyor? yorakltma... • Goethe'nin ayrıca her iyi yazar gibi"liçlnGoether tükenmediği bir gerçek. Ama onu tüketenler de var. Onlar, sizin de söylediğiniz Sonuçtan yola çıkarak geriye dönüp gibi, Goethe'yi sadece "klasik anlamda" nedeni ve niçini saptamak her zarnan koyorumlayanlar. Onu edebiyat tarihlerinin lay olmuyor. Örneğin Goethe'yi ilk okuzaman ve mekânla sınırlanmış "klasik", duğumda "işte bu ömür boyu yanımdan "klassisist" tanımlamalan içine, yani izmayıramayacağım bir yazar" diye alımlaler içine hapsedenler. Yazarın yapıtlannmamıstım. Okul sıralarında Goethe'nin da sadece bu tanımlamalara uygun sogençlik şiirlerini, özellikle Werther'i sevemutlamalan bulgulayıp dilselleştirenler, rek okumuştum gerçi. Ama Faust' ta çok diğerlerini görmezden gelenler. zorlanmış, Faust u Gretchen'e yaptıklarından dolayı kınamış, hele Goethe'nin Rndi Fnıst yorantan kadınlardan geçilmeyen biyografîsini öğOysa Goethe'nin bu zamana, mekâna renince yazara da çok kızmış, bir tarara ve önsel tanımlamalara endeksli yorumbırakmıştım. Zaten lisenin son sınıflannlamalardan, bu "klasik" kafesten kurtanlda, üniversitenin sonuna kadar, hatta dadığında, hatta kafesin kapısı sadece araha da uzun sürecek bir Alman Idealizmi landığında ve yazar farklı okunduğunda, hayranlığı serüveni başlamıştı. Burada çağımıza ne kadar yakın olduğunu göreGoethe'nin hiç yeri yoktu. Beni artık gebilİyoruz. Yapıtlarının içerdiği zamana ve nelde sanatta, özelde edebiyatta ve fefîemekâna bağlı olmayan gücullük, Goetfede soyut bir düşün dünyası, soyutlama he'yi zaman aşımına uğratmıyor, onu akrobasisi ve her alanda mudaklık talepfarklı biçimlerde okumamızı sağîıyor. Örleri ilgilendiriyordu. Ta ki bu taleplerin neğin 1999 Istanbul Tiyatro Festivali'nde mutlak itaat talebine dönüsebileceğini, bir kez daha bunu somut olarak yaşadık. hatta dönüştüğünü de göruüğüm güne Burada farklı Faust yorumlan sunuldu kadar. Goethe işte o zaman yardımıma bizlere, dramın derin yapısındaki sorunkoştu. Onun somuda soyutu, mutlakla sal, farklı yaklaşımlarla günümüze taşındı. Dramın kahramanı Faust'un ikilemini oluşturan öğeler, çağcıl boyutlanyla sunuldu bizlere. Bilgi hırsının, daha doğrusu hırsa dönüşen oilginin, tutkunun, iktidar hırsının tatmini için karanlık güçlerle yapılan anlaşmanın karanlık sonuçlarına bir kez de sahnede tanık olduk. Ne Faust dramını tarihsel bir yapıt olarak ne de kahramanı Faust'u tarihsel bir kişi olarak algıladık. Bizim çağımızı, bizim sorunsalımızı ve bizleri bekleyen güncel tehlikeleri yaşadık hep. Yani Goethe tüketilmedi. Ama izninizle yine onu tüketenle 'ISBÇIŞ tomumu" sfiped rof.Dr. Şârâ Sayın 1926'da Istanbul'da aoğdu. Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Alman Filolojisi ve Türkoloji eğitimiyle başlayan bilimsel yaşamı, aynı rakültenin bugün artık Alman Dili ve Edebiyatı adıyla anılan anabiüm dahndan emekli olmasıyla akademik olarak sona erdi ama o gerek yüksek lisans ve doktora programlannda verdiği derslerle gerek yaptığı çalışmalarla bilimsel yaşamını sürüürmeyi yeğledi. Çalışmalannı ağırlıklı olarak Grillparzer, Goethe, Büchner, Christa Wolf, Kafka ve Enzensberger gibi Almanca konuşulan ülkelerin birbirinden farklı renklerini oluşturan yazarlan üzerinde odakladı, yanı sıra edebiyat ve dil, yorumbilgisi, alımlama estetiği gibi edebiyat bilimine ilişkin sorunsallann altını çizerek bunlann öncülüğünü yaptı. Sait Faik, Haldun Taner ve Orhan Pamuk üzerine çalıştı. Son yıllardaysa ilgisini kültür, kültürel kimlik, kültürlerarasılık, çokkültürlülük baslıkları altında toplanabilecek bir alanda yoğunlaştırdı. Sayılmakla bitmeyecek gibi görünen makalelerini Çağdaş Eleştiri, Gösteri, Metis Çeviri, Milliyet Sanat, Varlık, Yazko Edebiyat, Yeni Düşün, vb. dergilerde yayımladı. tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınlanndan Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi ile yine aynı kurumun yayınlan arasında bulunan Bağlam ve ayrıca Prof.Dr. Gürsel Aytaç ve Victoria Rehberg ile birlikte Izmirer Colloqien dergilerini çıkardı. Örneklerle Doğu Alman Yazını Seçki (Cem 199.1), Çağdaj Avusturya Oyküleri Seçki (Ada 1994), geçtiğimiz günlerde yeni baskısı yapılan Devrimci Dram Yazarı Georg Büchner (Multilingual 1999; ilk baskısı 1966), kırk yılı aşkın bir zamana yayılan süreçte kaleme aldığı yazılarının toplandığı ve Dr.Meral Oraliş'in yayına hazırladığı Metinlerle Söylesi (Multilingual 1999) adlı kitapları, Şârâ Sayın'ın yayınlan arasındadır. Şârâ Sayın 1972 yılında Özcan Başkan, Lütfü Güçer ve Berke Vardar ile birlikte îstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu'nun kuruluculuğu rolünü üstlendi. 1992 yılında Alman dili, edebiyatı ve kültürü üzerine yaptığı çalışmalarla birinci derece Alman Liyakat Nişanı'na layık görüldü. Önümüzdeki günlerdeyse György Konrad, Nicholas Boyle ve George Tabori Sârâ Sayın 1972 yılında özcan Başkan, Lütfü Güçer ve Berke Vardar ile birlikte Istanbul Ünlile birlikte Weimar'da versitesl Yabancı Diller Yüksek Okulu'nun kuruluculuğu rolünü üstlendi. P re geri döneceğim. Bu kez hayranlarından söz ediyorum, onu tanrılaştıranlardan, hiçbir eleştiriye tahammülleri olmayanlardan, yapıtlarının güncel yorumuna, yaih l ihanet gözüyle bakan, bir tür "kült" SAYI 526 CUMHURİYET KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle