20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r ğin ötesine eötürürken yazarı da 1990'ların incelenmeye değer yazarlarından biri yapıyor ve postmodernist yaklaşımdan beslenen eleştirinin odak noktası kılıyor. Yirminci yüzyıla damgasını vurmuş bir yazarı, Proust'u anlamaya/anlatmaya çalışan genç bir günümüz yazarının kullandığı yöntemin yalınlığının ardında bekJenmedik karmaşıklıkta kurgulamalar arayıp onları çözümlemeye girişen eleştirmenlere kulak verdiğimizde "Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir"in okunması da güçleşiyor. Oysa içerdiği neyse onun algılanması beklenen bir kitapla karşı karşıyayız. Alain de Botton bizden bir kitap okuyup yaşamımızı değiştirmemizi istemiyor; sayraları bir bilgenin ağzından çıkmış derin yaşam dersleri aktarmaya kullanmak yerine aradığımız dersleri kendi yaşamımızda bulabilmeye kullanabileceğimiz bazı ipuçları vermekte kullanıyor. Gerçekte, kitabın çıkış noktası son kertede Proustvari bir relsefeye dayanıyor; yaşamınızı değiştirmek istiyorsanız olağanüstü olaylar arayıp onlardan büyük dersler edinmeye çalışacağınıza gündelik yaşantıdan bir şeyler kapmaya çalışın, bunu becerebildiğinizde yaşamdan büyük keyif alacaksınız. Proust'un evden çıkabiliği zamanlarda soluğu aristokrasinin cirit attığı partilerde alması ama partilerde boy gösterdiği sürece de yatağına dönmeyi arzulaması, bilinçaltına kazınmış bir "olağanı kullanarak olağanüstü deneyimler edinme istemi" olarak da tanımlanabilir. Bir üst sınıfa kendini sevdirmeyi becerebilmiş kentsoylu Proust'un yaşam deneyimlerini geride bıraktığı sınırında bulacağını anlaması, aristokrat Proust'un düşüncelerini bulandırır. Yatalak yaşam kentsoylunun dünyasıdır ve her seferinde yatağı seçer Proust. Yatağı seçmesine karşın aristokrat toplumu pir laboratuvar olarak kullanabilmek için kapıyı yüksek sınıfın üstüne kapamaz, sayısız fobisini yenip de yüreklenmeye fırsat bulduğunda yeniden bir parti kuşu olur. Yatakta yazdıkları, iyi başlayıp kötü biten ilişkilerle dolu eğlentilerden aklından kalmış, sonu gelmez, üstelik bazıları kurgıdanmış bir anımsamalar zinciridir. Proust'un anımsamayı seçtiklerini anımsarken kullandığı yöntem ona" Yitik Zamanın Peşinde"yi yazdırır. Alain de Botton kitabı okurken bulduğu Proust'tan çıkardığı dersleri "Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir?" adını verdiği kitabı yoluyla bize aktarır. Kılavuzumuzun hangi Proust olduğunu anlamak isteyenlerimizin "Yitik Zamanın Peşinde"ye dönüp bıraktıkları yerden okumaları gerekiyorsa da o kitapta bulacakları Proust'un da gerçek Proustolduğu tartışılır elbette. Proust'u ararken yolumuzu yitirme tehlikesi de vardır bu arada ve okuyuculuğu da yazarlığı denli iyi olan Proust bu tehlikenin ayırdına bizden önce varmış olduğu yaşamın gizlerini açıklayacak bir kılavuz peşinde lcoşarken yazarını arayan bir okuyucu durumuna düşüp kitaplar arasında kaybolabilecekler için bir çift söz sıkıştırmayı unutmaz yazdıklarının arasına: "Okumayı bir disiplin haline getirmek, bir kışkırtıcılık unsuruna fazlaca önem vermek olur. Okutna, ruhsal yaşamın eşiğidir, bizi ona yönlendirir ama onu içine almaz." "Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir"in dokuzuncu ve son bölümü olan "Kitaplan Nasıl Elimizden Bırarıkız" bu sözlerle tamamlanıyor. Alain de Botton ise kılavuz kitabını "En IH. Selim'in romanı MAHMUT ALPTEKIN I ki yıl kadar önce III. Selim hakkında tarihi bir roman yazmakta olduğunu söylemişti bana Derman Bayladı. Bunu konuştuğumuz yer ise tarihi yarımadanın Sultanahmet Meydanı'ydı. Yapıt olarak ortaya ne çıkacağını elbet bilemezdim bu konuşmanın geçtiği mekanda o sıra. Yazarın birikimini, özellikle Osmanh tarihindeki derinliğini bilmeme karşın... Aradan yaklaşık birbuçuk yıl geçti sanıyorum. "NağmelerTahtımOlsaydıIII. Selim'in Romanı" elimize ulaştı. Birkaç gün içinde okudum ve mutfu oldum. Okurken yapıtın derinlikleri, estetik duygusu, toplumsal eleştirisi, büyük bir imparatorluğun çökmesine yakın içinde banndırdığı sorunlan dile getirişini, irdeleyişini gördüm. Say Yayınevi'nden yazanndan daha önce çıkan kitaplan da başarüı. Tümü de tarihsel ve mitolojiye, uygarlığa, dinler tarihi konulanna dayalı kitaplar: Istanbul'un Yüreğinde Tarihe Yolculuk Tannların Öyküsü (Mitoloji) Uygarlıklar Kavşağı Anadolu Ersaneler Dünyasında Anadolu Dinler Kavşağı Anadolu Derman Bayladı salt Osmanlı tarihini değil, Bizans tarihini de iyi bilen bir mitoloji uzmanıdır. Türkçe kadar Fransızca, ona yakın Ingilizce, Eski Yunanca, Latince, orta derece Ispanyolca bilen bir turist rehberi. Bunları söylemem belki de gereksiz sayılabilir ama O'nun kitaplarını yazarken inceleme, araştırma kaynaklannın bilinmesini istedim. Bunları onu övmek için demiyorum kesinlikle. Kendisinin haberi olsa mudaka engel olurdu. "Tevazu" sahibidir. Hatta ben ona çok takılmışımdır:" Artık oldu olacak şu Afrika dillerini de öğren bari" diye. "Sözgelişi I lotantu ya da Nijerya dilini fa Tarihedayrtkltapbr dönem. Nizamı Cedit'i kurmuşsun. Ama o 'Yeni Nizam'ordusunu korumak ve kurtarmak için gerekeni yapmıyorsun. Neden yapmıyorsun? "Kan dökülmesin" diye. Ama mürteciler, seriatın sırtınaan pay kapmaya niyetîi "mürteci isyancılar", Sen'in (III. Selim) veyandaşlannm kanını akıtıyorlar. Üstelik çoğumuz III. Selim musıkişinastır diye kendisini halim selim, çok nazik (sankı 'muhallebi evladı') izlenimi edinmişiz resmi tarihten. Bu yapıttan öğrendiğimize göre güçlü kuvvedi iyi bir savaşçıymış. Bunu belgeleyen olaylar ve ölümler var kitapta. Alemdar Mustafa Paşa'nın III. Selim'i kurtarmak için taa Rusçuk'tan lstanbul'a gelip (Rusçuk âyanıydı) Harem dehlizlerini iyi değerlendiremeyişi yürek sıkıntısı veriyor insana. Sadrazam Vekili Köse Kaymakam, Osmanlı tarihinin iyi çizilmiş bir portresi. Salt Köse Kaymakam olduğu için değil, 'nice köse kaymakamlann da portresini çizdiği için. Mekân olarak Topkapı Sarayı doğal olarak konunun geçtiği yerler. Ama Derman Bayladı, Topkapı Sarayı'nı anlatırken sanki kendi semtini, sokağını, evini anlatıyor gibi. Öylesine içten, rahat ve doğal. Dana önce de değindiğimiz gibi derin bir bilgi ve gözlemlbirikimiyle. Bu durum beni özellikle şaşırtmıştır. Çünkü profesyonel rehber olarak Onu Ayasofya ve Kariye konusunda uzman bilirdim ama Topkapı Sarayı konusundaki derinliğini bilmiyordum. Yapıtta ahntı yapılabilecek çarpıcı örnekler pek çok. Ancak yazı uzar gider endişesiyle vazgeçiyorum. III. Selim'in musikî toplantılarına katılan musikîşinaslann adlan da şöyle. Hemen hepsi döneminin kalburüstü adlan: Küçük Mehmet Ağa, Vardakosta Ahmet Ağa, Rum Ilya Efendi, Abdülhalim Ağa, Kınmlı Hafız Ahmet Kamil Efendi, musiki yazısı mucideri Hamparsum Limonciyan, Abdülbaki Nasır Dede, Sultan Selim'in tanbur hocası Isak Efendi, Hacı Sadullah Ağa... Sonuç olarak Derman Bayladı'nın ortaya koyduğu "yüzakı" bir yapıt. Tarihsel bir roman olmasına karşın 'edebiyat tadı' veren bir kitap. Meraklısı için not: Resmi tarihlerde olmayan özellikler de içeriyor. Ama tarihsel gerçeklere de çok önem verilmiş. Kanımca 'vasat okur bile zevkle okuyabilir. Içtenlikle sabk veriyorum. • (V 1999 Say Yayınlart, 332 sayfa. (2) "Tiz reftar olanın payine damen dolaşır." Yani, hızlı gidenin ayağına eteği dola§ır. "Tiz reftar olanın..." deyişiyle yazar "Bir hızlı yükselişın aaklt sonunu" amaçlamış. Nağmeler Tahtım Olsaydı III. Selim'in Romanı / Denman Bayladı / Say Yayınları / 332 s. "söze yükleniyor" Ahmet Günbaş, "Talan" bölümündeki şiirlerde. Günbaş, Göckün'deki şiirlerinde olduğu gibi "Talan"da da çok sözcüklü uzun dızeler ve çok dizeli uzun şiirler yazıyor. Söz gelimi, "Hoyrat" adlı şiirde otuz yedi dize var ve bu dizelerden dördü yedi, on üçü altı, on biri de beş sözcükten meydana geliyor. Bazı dizelerde eğik çizgi (/) kufianılarak yapılan kırmalar, metnin şiir sınırını ihlal etmesini engelliyor: Bize sevdalar demle inleyen bir nilüferin köklerinden/ Kurutulmuş menekşeler koy araya/ Tatlı masallar kanatlı söylenceler Araya hasretler ayrdıklar koyma Şiirde "etkileyici, akıcı" gibi sıfatlar her zaman tartışma kapısını ardına kadar açık bıraksa da tekrar dizeleriyle kurulan şiirler daha etkileyici, daha akıcı oluyor. "Talan" içinde yer alan "Islığınla Kal" adlı şiir, bu değerlendirmeyı doğruluyor bence. Beş kez tekrarlanan "Ishğınla kal ey şair" dizesi, iki bölümden meydana gelen bu uzun şiiri sürüklüyor ve belleklere yerlestiriyor. "Talan "daki şiirferde, Günbaş'ın vazgeçemediği ve ortak bir geçmişi imleyen sözcüklerle (ihanet, tetik, korku, infaz...) kurulan şiirler var: "Ayaklanmış buğday başağıydım Esmer rüzgârlarla savrulan Çimlenen göğsünde hayatın Erken ölümlerle biçildim Sürüldüm başeğmez doruğumdan" "Izmir Düşleri"ni de söylüyor Günbaş, Sulardan Sonra'da. "Izmir Düşleri", on iki bölümden meydana gelenIbir ırmak şiir. Izmir'in dününden bugününe doğru aşkla, öfkeyle, iç ezinciyle bir yolculuğa çıkarıyor bizi Günbaş. "Sizi Izmir belledim aldattım kendimi" diyor. Bir Izmirsever olarak "Izmir Düşleri"ni okumaktan çok mutlu oldum; ama "Dursa mıydı Konak'taki eski saat/geçmiş zamanlarda " diyerek Izmir'in elimizden düşlerimize kayışına da üzüldüm doğrusu. Tanığı olduğumuz çağda, günlerde insanın öfkesini tutmaması için o kadar çok neden var ki! Hepimiz, her gün büyük bir hızla katkıda bulunuyoruz cinnetimizin büyümesine. Günbaş da "Dilin Kemiği" adlı bölümde cinnetimizi imleyen, öfkemizi gösteren şiirleri bir araya getiriyor. "Yol Ayrımı"nda bencilliğin, ihanetin, yalnızlaşmamn altını çiziyor: Şusuyor ortak şarkımız/ Hıncımız Üstleniyor önceden tasarlanmış bir cinayeti "Tevekkül"de insanlığın kara yazgısı olan "savaş"ı sopalıyor, çuvaldızı hepimize batırıyor: Rap rap girecek ikibinlere Aklı evvel bir sürü ahmak (...) Boyunu geçince derdi kasveti Savaşm sihriyle düze çıkacak Şairler de payını alıyor Günbaş'ın öfkesinden: Uzağında her çatışmanın Boş kovan topluyor şair Sulardan Sonra, farklı boşlukları yoklayan, farklı kanalları deneyen "bir Ahmet Günbaş kitabı." Hayata dair her şey var Sulardan Sonra'da: Aşk var, özlem var, öfke var. Bir de îzmir var tabii. • Sulardan Sonra/ Ahmet Gunbaş/ Etkı Yayınahk/Izmir/Hazıran 1999 SAYFA 17 Hangl Proust? ian..." 3 ' 'i kitap bile bir kenara atılmayı hakeer" diyerek bitiriyor. Ben iki kitabı da sıkı sıkıya tutmaktan yanayım. • Bunlan niçin söylüyorum? O'nun 'derin' araştırmacılığını vurgulamak için. Her satırda, kitabın her bölümünde 'bu' görülüyor zaten. Abartma hiç yok. Tarihsel gerçeküğe kesinlikle uyulmuş kanımca. Her ne kadar önsözde "romanlaştırılmış" diyorsa da bu da bir 'tevazu' bence. Kitap aldı bölürnden oluşmuş: Birinci bölüm: Ölüme Fermanlı Eski Padişah Ikinci bölüm: Şehzade Şelim Üçüncü bölüm: Sultan Üçüncü Selim Dördüncü bölüm: Fransa Mısır'ı Işgal Ediyor Beşinci bölüm: Mısır'ın Işgalinden Sonra Altıncı Bölüm: Sonun Başlangıcına Doğru Bir de üşenmeyerek eski sözcükler için on sayfalık bir sözlük hazırlamış yazar. Kitap bütün olarak zaten güzel ama beni çarpan bölümlerin başında Halil Hamit P.aşa'yı anlattığı "Tiz Reftar Olanın" (2), Üçüncü Selim'in nıusiki yoldaşları, Üçüncü Selim'in ilk eördüğünde çarpıldığı güzel Cariye Mirıriban, Gaüp Dede (Şeyrı Galip) ile karşılaşması, musiki yoldaslarıyla oulunduğu mecliste Hacı Sadullah Ağa'yı bağışıaması ve ödüllendirmesi olayıdır. Bir kez Üçüncü Selim'in insan yönü çok iyi vurgulanmış. Ancak tarihsel ve toplumsal eleştiri olarak hiç de insancıl olunması gereken bir düzen değıldir o Sulardan Sonra FAHRETTİN KOYUNCU A Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir/ Alain de Botton/ Çeviren. Banu Tellioğlu/Sel Yayınahk/ 191 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 526 hmet Günbaş'tan bir şiir kitabı daha şiirimize: Sulardan Sonra. Bu kitap, Ahmet Günbaş'ın dördüncü şiir kitabı. "Talan", "Sulardan Sonra" ve "Dilin Kemiği" başlıklı üç bölüme ayrılmış Sulardan Sonra. Muhsin Şener'in sözleriyle söylersek,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle