20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir saha araştırmasını anımsamak AKIN ATAUZ B en Mimarlık Fakültesi'nin öğrencisiydim. Mimarlık programında sosyoloji dersleri, eğer seçmeli olarak alınmazsa, yoktu. Ama ben, Mübeçcel Kıray'la öğrencisi olmadan tanıştım. Öğrencisi değüdim, ama anketçisi ofdum. ODTÜ öyle büyük bir üniversite değildi o yıllar (belki toplam 500550 öğrenri). Öğrenci sayısı çok az, ona göre de KÜtüphanesi küçük, kafeteryası küçük, yurdan küçük bir üniversiteydi. Benim içinde yaşadığım sosyal çevrede, benim yaşımda bir çocuğun çahşması biraz ayıp sayılabilirdi. Ama ODTÜ ye geldiğimde gördüm ki, kütüphanede çalışmak, kafeteryada çalışmak hiç de ayıp bir şey değildi. Cep harçlığınızı, biraz daha zorlanmak pahasına artırmak istiyorsanız, pekala çalışabilirdiniz üniversitede... Ben de Kütüphanede çalışıyordum ve cumartesi günleri (o zamanlar cumartesi günleri tatil değildi) Sosyal Bilimler Bölümü'nden Işık Ataman'la (Savaşır) birlikte yanm gün bütün kütüphaneyi çekip çevirirdik. Cumartesi günü diğer günlerden daha zordu; çünkü, nerkes hafta sonu okumalannı düzenlemek için kütüphaneyi çok yoğun kullanırdı, ödünç almakr normalden daha sık olurdu ve pazartesi sabahı işe başlayacak öğrenciye hiç bir iş bırakmamak gerekirdi. Bu, kütüphanede çalışan öğrenciler arasında, yazılı olmayan etik bir kııral gibiydi. Işık'la ben (Işık benden iki sınıf büyüktü) canımızı dişimize takıp, bütün işleri bitirmeden kütüphane nöbetimizden aynlmazdık. Sanıyorum işte tam da bu nedenle, Mübeccel Kıray'ın öğrencisi olmadan anketçisi oldum.Yaklaşık bir buçuk yıl sonra, tam sömestir tatilinden önce, Işık beni Mimarlık Fakültesi'nin merdivenferinde buldu ve Mübeçcel Kıray'ın bir saha araştırması için öğrenci aradığını ve kendisinin de beni önerdiğini söyledı. Bu aslında, hiç ummadığım kadar büyük bir ödüllendirmeydi benim için. Sosyal bilim öğrencisi olmadığım halde, Mübeçcel Kıray gibi bir hocanın anketçi grubuna girmeye hak kazanıyordum. Aeaba becerebilirmiyim?" diye tereddüt içindeydim. Ama, kabul de ettim. Mübeçcel Hanım anketçileri önce evine çağırdı. Evi, o zamanlar, Ankara'nın hem tam merkezinde, hem de trafik yoğunluğu pek olamayan Müdafaa Caddesi üzerinde, geniş bir parka bakan üçdört kadı bir apartmandaydı. Bir hocanın evine gitmek, çok heyecan verici bir serüven gibiydi. Mübeçcel Hanım'ın evine bir akşam üzeri gittik. Sade döşenmiş ve oldukça az mobirvası olan bir evdi.Ama, benim alışık olduklanmdan başka bir yaklaşımla döşenmiş olduğu belliydi. Salonda büyük koltuklar ve bir kanepe vardı. Odayı sehpa üzerindeki abajurlar aydınlatıyordu ve yere çok güzel el dokuması halılar serilmişti. Parkenlerin üzerinde, bir köşede, dövme bakırdan yapılmış, büyük bir kaç kap duruyordu. Anketçilerin yansı kız, yansı erkek olarak düşünülmüştü. Anketçi erkeklerin hepsi, Sosyal Bilimler'in dışından gelmişti. O yıllarda erkek öğrencisi yoktu SosyalBilimler'in. Ben de bölüm dışından olmama rağmen çağrılmış olmamı, belki kütüphanedeki disiplinli çalışmama değil, erkek olmama borçluydum. Mübeçcel Hanım bize, yapacağımız saha çalışmasının ne olduğunu ve nasıl yapılacağını anlattı. Söz konusu olan araştırma, turizmin gelişmesinden önce, turizmin gelişeceği öngörülen yedi yerleşme noktasındaki sosyal yapıyla ilgiliydı. Hava karanrken, bize rincanlarla çay ıkram etti Mübeçcel Hanımla Ibrahim Bey. Evde, insanı hemen saran sıcak bir atmosfer olduğunu haürlıyorum. Hatta o aksamdan aklımda en çok kalan şey, evin sıcaklığı, o sıcak atmosrerydi. Ibrahim Bey de, araşurmanın örnekleminin belirlenmesiyle ügüiydi, yanlış haUrlamıyorsam.Ama onun ügisi, araşurmanın sadece istatistiki sorunlanna bağlı olmaktan çok uzaktı. Araşurmanın üzerine, en az Mübeçcel Hanım kadar titriyor, sanki, onun gö Bir saha araftrntası zünden kacacak en ufak bir şey, büyük bir soruna neden olabilecekmiş gibi telaşlanıyordu. Bütün bunlann 1964 kışında olduğu düşünülürse, içinde benim gibi bir ikinci sınıf öğrencisinin şasıracağı pek çok şey olduğunu anlamak belki daha kolay olabilir. Ama şimdi bakuğımda görüyorum ki, en çok şaşılacak şey, turizm yaunmlannı yoğunlaştırmadan önce, Turizm Bakanlığı'nın, sosyolojik bir araşurmanın yapılmasını gerekli eörmesiymiş. Galiba bakanhk, daha sonra böyle bir çalîsmaya gerek görmedi. Hazırhk çalışmalannın ikinci bölümü, îzmir'e doğru giderken motorlu trendeydi. Motorlu tren yolculuğu, lüks bir volculuk sayüırdı o yıllarda. Yirmi yaşlarında on kadar öğrencinin motorlu trenle Izmir'e gitmesi ise, çok hoş bir şamata, çok hoş bir eğlence olacak gibi duruyordu. Ama tam da öyle olmadı. Önceleri, bir heyecan içinde, Erdinç Dinçer'in o günlerde Ankara da verdiği pantomim gösterisini ortaklaşa anlattı bir kaç arkadaş; her şey, adeta bürün gösteriyi izlemiş kadar canlanmışu gözümüzün önünde. Bir süre sonra, Mübeçcel Hanım, "size daha önce söylemiştim, biraz çalışmamız gerekiyor" dedi ve bize anket sorularını tek tek anlatmava başladı. Bütün soruların üzerinde duruldu, açıklamalar yapıldı. Ondan sonra, "biraz da oyun oynayacağız" dedi ve başladı bize anketleri uygulatmaya. Biz anketçi olarak sorulan soruyorduk; Mübeçcel Hanım da, bazen son derece iyi yaklaşımlı biri, bazen de son derece aksiketum bir ihtiyar gibi, yanıtlar veriyordu. Biz çoğu zaman ne yapacağımızı bilemivor, hangi şıkkı işaretliyeceğimiz konusundabocalıyorduk. Sonunda bir eğlenceye dönüşmüştü, tren yolculuğunun bu bölümü de. Bu eğlence, benim gibi insanların karşısına elinae anket kağıdıyla hiç çıkmamış ve ilk defa yapacağı bir iş için heyecanlanan birinin kendine güven kazanması için, çok da yararlıydı. Eğlencenin bir "anketçi eğitimi" olduğunu çok sonra anladım. Izmir'e vardığımızda, o gece, vapurla bir Karşıyaka gezisi yaptık. Buranın Mübeçcel Hanım'ın liseyi okuduğu kent olduğunu bilmiyordum. Konuşmalarda, kendimizle ilgili özel konular hiç yer almazdı. tlişkiler son derece dostçaydı ama, belirli bir mesafeyi koruyorduk. Bu mesafe, hepimiz için bir güvenlik alanı sağlıyor gibiydi. Dişkilerimiz hem son derece açık ve samimi; hem de, kendi kurallarının çerçevesini aşmayacak nitelikte ölçülüydü. Tek cümle ile özetlemek gerekirse "biz bir aile gibi" veya bir "akraba grubu" gibi değildik. Hepimizin son derece titizlendiği, zevk ve heyecan verici bir işi birlikte yapıyorduk. Kesfe çıkmış bir grup gibiydik. Birbirimizi kolluyor, birşeyler öğreniyor ve bunları birbirimize aktanyorduk. Ama bu grupta, bunun ötesine geçme isteğinin de, olasılığının da hiç olmacuğı açıkça belliydi. Grup içindeki ilişkilerimiz de, dostça ama belirli bir mesafeyi kollamaya özen gösteren nitelikteydi. Grupta, benden başka Mimarlık Faküîte'sinden iki erkek ve Idari llimler Fakültesinden de iki erkek daha vardı. Kızların hepsi, Sosyal Bilimler öğrencisiydi. Fakültelere göre gruplar birbirini daha önce pek tanımıyordu. Ama bu bir sorun yaratmadı. Hepimiz tanışuk ve işimizi aynı grubun birer parçası olarak yapmaya başladık. Ertesi gün, çalışmalara başlamak üzere Kuşadası'na geçtik. Burası, araşürmanın ilk büyük durağı idi. Kuşadası, hemen hemen turizme hiç nazır olmayan, sade bir Akdeniz kasabaydı. Kalabileceğimiz doğru düzgün bir tek otel bile yoktu. Küçük bir oteldeTcalıyorduk ve otelın ısıtma düzeni yoktu. Toplandığımız büyükçe olan oda da, o yıllarda yeni olan elektrik sobasıyla ısınıyordu. Daha da ilginç olanı, otelin banyosu da yoktu. Otelciye tembih edildiğbde, termesifonu yakıyordu ve biz de, sırayla peşpeşe banyoya giriyor ve yıkanıyorduk. Kuşadası çok soğuktu ve sokaklarının hepsi, inamlmaz derecede kötü bir prina kokusuyla doluydu. Anlaşılan, zeytinci bir ka sabaydı Kuşadası. Mübeçcel Hanım, anketlerimizi, adreslerimizi verdi ve aynca, birer bpş defter dağıtu hepimize. "Bu deftere ilginç bulduğunuz, anketlere yansıyamayan her şeyi yazın" dedi. Biz, çiçeği bumunda anketçiier olarak Kuşadası nın rüzgarlı sokaklanna dağıldık ve adreslerimizi bulmaya çalışuk. Ben, kendi hesabıma, hayaümda Uk defa, "halk" denen ve şimdiye kadar ilişki kurmak için hiç bir fırsat bulamamış olduğum insanların arasına giriyor, onlann evini ziyaret ediyor, onlarla konuşuyor kahvelerinde onlarla sohbetler ediyordum. Bütün mekankr ve bütün insanlar yepyeniydi. Önümüzde bambaşka, hiç tanımadığımız ve her zaman elimizi uzatsak uzanabiteceğimiz kadar yakımmızda oldukan halde, onlara nasıl ve nıçin ulaşacağımızı bilemediğimiz, ama yanlanna gittiğimizde bizi bütün sıcaklıklanyla karşılayan Dİr toplum vardı. Her anket, her insan apayn bir serüvendi. Tanıdığım her insan, her kadın ve her erkek, ufkumu inamlmaz bir biçimde açıyor, bana hiç bilmediğim ve bilinmesi son derece basit ve sıradan, ama son derece temel bilgiler aktanyor; o zamana kadar hiç düşünmediğim şeyleri düşünmeme neden oluyordu. Asıl müthiş fıruna, her akşam, ellerimizde doldurulmuş anket formlanyla otele döndüğümüzde baslıyordu. Hepimiz, tarifsiz heyecanlar içinae, o gün yaptığımız anketleri, karşılaşuğımız olaylan, Kİşisel izlenimlerimizi, ilginç insanlan, türlü serüvenleri, birbirimize ve Mübeçcel Kıray'a aktanyorduk. Hepimizi, heyecanlanmızı hiç azaltmadan dinüyor ve yanıtlar veriyor, küçük yorumlar yapıyor, yaşadıklanmızın ne anlama geldiğini anlamamızı sağbyordu Mübeçcel Hanım. Otelin o küçük odası, akşam üstleri bir bayram yeri gibiydi. Serüvenler, ilginç insanlar, cüçlükler aktanlıyordu aramızda. Gülüşmeler, öyküler, bilgilenmeler... Büyük bir atölye gibiydi otel. Hepimiz, müthiş bir dürüstlük içinde, işimizi daha iyi yapmanın yanşı içindeydik. Bu yans, öyle bir rekabet yanşı gibi değildi. Çıtayı yükseltmek veya yüksek tutmak için kendıliğinden oluşan bir anlayıştan kaynaklanıyordu: iyi olmalıydık. AnkeUerin titizlikle uygulanması ve o anketin uygulanmasıyla ilgıli öyküler, daha iyi bir akşam sohbeti için kaçınılmaz bir gereklilik gibiydi. Bizim işimizi iyi yapmamız, ülkenin turizm geleceğinin daha iyi olmasını sağlayacakmış gibi bir duygu içinde yapıyorduk işimizi. O çalışma ortamının runu. bizi böyle çalışmaya yönlendiriyordu. ikinci durak, Söke'ydi. Söke bambaşaka bir yerdi. O Akdeniz havası olan kasabadan çok, kırsal bir merkeze benziyordu. Söke, caddelerinde traktörler dolaşan, evleri henüz köy evlerine oldukça benzeyen, tanmın HertaSMHP tarüvm Grup Içlndeki illşkller en önemli uğraş olmaya devam ettiği bir yerdi. Bir şehir çocuğu olarak "kasaba" ile belki de ilk defa karşılaşıyordum. Söke, daha fırtınalı toprak mücadelelerinin başlamadığı bir dönemdeydi. Sanki her şey, gelecektekı toprak mücadelelerine doğru yavaş yavaş kurulmaktaydı. Bunu anlayabilmemize ofanak yoktu elbette. Ama, Söke'deki o toplumsal oturmamışlığı, içten içe kıpırdayan toplumsal oluşumu, yoksulluğun ve varsıllığın bir kasaba topluluğuna yansıyışını sezecek ip uçlan vardı gördüklerimizde ve yasadıklanmızda. Söke'de kaldığımız otel de, tam bir kasaba oteliydi. Çevrede turizm potansiyeli olan köyler bulunduğu ve o köylerde yapılacak anketleri de Söke'den giderek yapacağımız için, Söke'de daha uzunca bir süre kaldık. Yavaş yavaş ustalaşmaya, "usta anketçi" olmaya başlamıştık. Söke, bizi daha olgunlaşUraı. Yeni toplumsal durumlar görmemizi sağladı. Sosyolog olmadığım halde, bazı toplumsal durumlarla tlgili sezgilere sahip olabilecek bir saha deneyimi kazanmaya başlamısum aıtık. Söke'ye geldiğimizde, elimizde yeteri kadar uygulanmış anket birikmişti ve gündüzleri anket yapmak için koşuştururken, geceleri de, uygulanmış anketlerin kodlamasını yapıyorduk. Bu ağır bir işti. Zor olan yapuğırnız iş değildi. Zor olan, akşamlanmızın da bize kalmaması, geceleri de çabşma düzeni içinde olmaku. Anketlerin hemen kodlanıyor olması, çıkabilecek sorunlann yerinde çözülmesi bakımından müthiş bir kolaylık sağlıyordu ama, "ağır çalışma koşullan gi• derek yorucu olan oir birikim yarauyordu. Anketlerin kodlanması da aslında, bu grup içi beraberliği artiran ve birlikte çalışırken birbirimizi tanımamıza yardım eden bir faktördü. Anketler bitmeye yüz tutunca, ya da elimizde sadece adreslerinde bir türlü bulunamayan anketler kalınca, Mübeçcel Kıray, bize derinlemesine görüşme yapma izni vermeye başladı. Idari ya da resmi görüşmelerden hemen sonra, önceden belırlediği kişilerle derinlemesine görüşmeleri Mubeccel Hanım kendisi yapıyordu. Sonlara doğru, anketin genel havasını kavramış, sorulann her birinin ne için sorulduğunu anlar hale geldiğimiz için, görüşmeler için hazırlamaya başlamışu bizi. Bizler de pek önemli olmayan isimlerle derinlemesine görüşmeler yapmaya başladık. Böylece, anketçi olmayı öğrendikten sonra, birer "mülakatçı" olma doğrultusunda ilk deneyimlerimizi de ediniyorduk Her keşif kolu gibi, bizim keşif kolu da, saha araştırmasının sonuna doğru, yorgunlaşmaya ve yıpranmaya başlamışu. Gerçi, sıkı çalışma temposu olağanüstü bir yük değildi; ama ne de olsa, sömestir tatilıni kullanmakta olan iki, üç ve dördüncü sınıf üniversite öSrencileriydik. Artık iyice yorulmaya başladığımız sırada, saha araştırması da sona erdi. Defterlerimizi, Ankara da gözden geçirdikten sonra teslim etme sözü vererek, evferimize döndük. Mübeçcel Kıray, bu saha grubunun basında, daha doğrusu içinde, bize doğrudan niç bir müdahalede bulunmadan, ama onun kendisi için tanımladığı yerde olduğunu bilmekten doğan bir içsel disiplinle hepimiz, hem araştırmanın verilerini topluyor, hem harikulade insan ilişkıleri deneyimi ediniyor ve bunlann her birinin ne anlama geldiği, nasıl yorumlanması gereküği üzerinde Mübeçcel Kıray'la konusuyor, ondan birşeyler öğreniyor, hem de böyle yorucu bir çalışma temposu içinde, bir grup olarak birbirimizle ilişkilerimizi nasd ayarlayabileceğimiz konusunda deneyim kazanıyorduk. Bu kadar çok katmanlı ve oldukça karmaşık ilişkilerin güclüğüne rağmen, böylesine yoğun ve zevkli bir öğrenme sürecinin, infırsat olmadığını biliyordum. Ama Işık Ataman'ın referansıyla Mübeçcel Kıray'ın bir saha araştırma grubunda yer alarak, yaşadığım ülkeyi, insanlarını, kasabalan, köyleri tanımaya başlamak, benim için inanümaz bir şanstı. Daha da önemlisi, sosyoloji ile ilk ilişkımi, Mübeçcel Kıray'ı tanıyarak kurmak gibi, bana ömür boyuyol gösterecek bir başlangıç yapmak, unutulmaz bir zengjnlik kaynağı oldu. • Karmaşık ilişkilerln güçlüğii sanlann her zaman kolayca bulabileceği bir Mübeçcel B Kıray CUMHURİYET KİTAP SAYI 526 SAYFA S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle