20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ve çıkıyorum yukarıya yeniden ayakta duruyorum ölümün bekleme avlusunda elımle tutuyorum asılma kolunu Peter Paul Wiplinger/ Şiirler/ Çeviren: Gertrude Durusoy "insanlar acı içinde oturur suskun gözvası dökmeden vıkıntılarda" Peter Paul Wiplinger, 1939'da Avusturya'nın Haslach kasabasında doğdu. 1960 yılından bu yana Viyana'da yaşamaktadır. Yüksek öğrenimi sırasında Tiyatro, Felsefe ve Alman Edebiyatı okumuştur. Aynı zamanda sanat fotoğrafçısı olan şair, şimdiye kadar 27 şiir ve fotoğraf kitabına imzasını atmıştır. Uluslararası PEN ve Avusturya PEN yazarlar derneği üyesi olan Wiplinger, aynı zamanda Avusturya Resistansı Dokümantasyon Merkezi'nin üyesi ve Avusturya Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu'nda görev yapmakta. îlk şiir kitabı Hoc est enim (1966) Münih'te, ikincisi Znaki casa (1974) Slovenya aa, üçüncüsü ise iki dilde Borders/Grenzen (1977) New York'ta yayımlandı. Abschiede (1981), Farbenlehre (1987), Bildersprache (1988), Oporoka casa (1989) gibi kitapları şiir ve fotoğrafı kapsamaktadır. Özellikle 1992 de çıkan Yaşam Belirtileri şiir kitabı Bulgarca, Fransızca, Çekçe, Rusça, Fince, Ispanyolca gibi toplam on dört dile çevrilmiştir. Türkçesi önümüzdeki aylarda çıkacak. Kesişme Noktaları acflı kitabı ise 1999 yılında hem Almanca, hem de Rusça olarak Eisenstadt ve Moskova'da yayımlanmıştır. Yeni binyıla Wiplinger Splitter adlı kitabıyla girmiş oldu. Edebiyat ve Fotoğrafçılık alanında /iplinger'in çok sayıda ödiılü bulunmaktadır. FAKAT SEN DÎYORSUN KÎ sen diyorsun ki her şey düzelecek ve ben sana inanıyorum sırf mucizelere inanmak basit gerçeklere inanmaktan '' daha çok hoşuma gittiğinden sen diyorsun bak geceler bembeyazdır benim yanıtım hayır bu geceler kırmızıdır ' •• o kadar kırmızı sen yanılıyorsun kırmızıdır onlar kandan ay'dan akan ve acılarından tüm işkence çeken ve ölen insanların sen diyorsun ki bahar gelecek biliyorum onu kesınlikle her şey eskisi gibi bakşana o da insana güven veriyor ben de diyorum ki belki fakat ne umut ne de cesaret veriyor ben de diyorum ki belki fakat ne umut ne de cesaret veriyor ne güven ne de umutsuzluktan kurtuluş havayı kokla diyorsun ıhlamur kokuyor dinle rüzgâr nasıl da esiyor dallarda her şey umuttur ben ve sen biz işte dokun saçıma cildime dinle kalbimdeki yaz'ı duy bu vahşi bu harika yaz'ı o senin için var vücudumun kokusunu al ve aşkı sevinci ve zevki düşün bense diyorum ki ay'daki kanı düşün hep gözlerin önündeki geceyi tam kör olmadan umudun seni terkettiği veya aldattığında o zaman ne aşk ne sevinç ne de zevk kalır bak o kadar çok insan gölge olmuş ve dünyanın tüm dillerindeki parola muerte smrt tod ya da ölüm dür umut degil tam o sırada sen diyorsun ki tek umut sevgidir tam gecenin en karanlık anında UZAKTAN uzaktan gelen son sesler gece gözyüzünde son bir ışık ağaçların dallarında kırağı SAYFA 18 inceliyorum gaz borularını ölüme götiiren bir pencere açıyorum ve görüyorum gökyüzünü TEKRAR TEKRAR tekrar tekrar kendı kendime soruyorum nasıl olmuş bütün bunlar tekrar tekrar soruyorum kendi kendime yeryüzünden silinmek nasıl oldu diye tekrar tekrar anlamaya çalışıyorum fakat hiçbir şey sizi geri getirmez nefret duyuyorum katillerınize hüzün duyuyorum ve çaresizlık sizin yokoluşunuza AUSCHWÎTZ'TEN SONRA Auschwitz'ten sonra artık şiir yazılamaz demişti Theodor Adorno Wiesengrund fakat yaşama olan bu ret ne işe yarar yokolanlara ölülere ne etkisi olur susmanın sesini çıkarmamanın ve bu reddetme davranışının insanlığın geleceği için tehlikenin geçmediğini ikide bir konuyu açmak şiirde bile daha iyi olmaz mı her gelecek zaman için ikide bir tanıkhk etmek dikkatli olunması için uyarmak daha iyi olmaz mı Auschwitz'in tarih olmaması için sırf tarihsel bir olay olmaması için Auschwitz'ten söz etmek insanın gerçelderini ., ,, dile getirmek demek .,, ve hiçbir şeyin artık Auscnwitz öncesi gibi olmadığı ve olmayacağını kabullenmek demek NOMANSLAND » ölüm şimdi her zamandan daha yakın dünyamız kocaman bir hastalık bence onun bir parçasıyım SARAYBOSNA 1992 kentin tepelerinden aniden ateş , MOSTAR böylesine yeşil bir ırmak yoktu böylesine güzel bir köprü yoktu denizden geldığimizde yukanya dağlık bölgeye kent bize hep kucak açardı büyüsü ile ışığıyla . „ camilerin minareleri sanki taştan parmaklar uzanan gökyüzüne doğru insanları uyarmak için öğle vakti karışır burada müezzinin ve çanlann sesleri akşamları şarap kadehlerde bana koyu kırmızı görünür kan gibi ve yabancı mezarlarda koyu mavi kılıcı zambaklann güzel görüntüler son buldu savaş nâkim şimdi ülkede insanlar acı içinde oturur suskun gözyaşı dökmeden yıkıntılarda bir ömür boyu umutla inşa etmeye çalıştıklan '" ' öî , içine insan kalabalığının barıştan yana olan dürbünlü silahla bir kurban seçilmiş delik açıyor bombalar apartman duvarlarında uzaktan kumandalı bu imzasız ölüm vraca kalesinin taş surlarında binlerce isim eski kurbanlann şiddet ve katliam siyaset aracı olmuş ve daha sonra da şimdiki kurbanların adları başka bir anıtta önünde çiçek ve çelenkler olan AŞK ŞÜRİ hüzün saçlarında yazılı sözcükler elinde saklı bir gülümseme beni titreten hem varsın hem sanki gitmişsin veızı aşk korku ile ölümün ve onlar zavallı kurbanlarıdır eskiden ben bilinen oyunun savaş şiddet yıkma yaşam ve ölümün oyununun MAUTHAUSEN 1987 giriyorum toplama kampına geçiyorum meydandan duruyorum ağlama duvarınm önünde giriyorum barakaların birisine ınıyorum olüm merdıveninden " , >>' ,. hiç kimsenin ülkesinde bir yerde şimdi söner gölgeler umudun . . .incecik izi elimizde kalan tek şey boş tarlalar yakılmış yazıyorum adımı küllere kumlara CUMHURİYET KİTAP SAYI 526
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle