20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

olmuştur. 1908'dcn sonra ise özellikle "Lisanın Sadelesmesi ve Tasfiyesi" hususundaki tartışmalara vc gazetc sütunlanndaki cdebi ve fıkri yazışmalara, Serveti Fünun, Sıratı Müstakim dergileri ile milliyeteilik esasına dayalı ilk teşekkül olan Türk Derneği ve aynı adlı yayın organı mahfil oluştunır. Cemal Sahir de nesunin bazı isirrderi ile birlikte, 1909 başlanndan itibaren yoğunlaşan tartışmalara paralel olarak Servetı Fünun'da yayımlanan bazı edebi musahabelerde edebiyat, şiir, lisan, lisanın sadeleşmesi ve tasfiyesi gibi konularda düşüncelerini ortaya koymuştur. Serveti Fünun Mecmuası'nda "Lisanımız" başhğı altında yayımlanan üç ayrı makalesinde dil meselesini etraflı bir şekilde ele almış ve irdelemiştir. Bu konunun 'müebbed mesele'lerden biri olarak süre geldiğine işaret ederek, dil tartışmalarında Edebiyatı Cedide'den beri ikı görüş olduğunu belirtir. Bunlardan birincisi; "Lisanın en kıymetdar süsleri adeta eczayı hüsni cazibesi olan Arabi ve Farisi kelimeler ve terkiplerden asla istiğna edilemeyeceği" ifadesi ile ortaya koyduğu 'tasfiyecilik e karşı olan görüş, diğeri ise; buna karşılık fikir nayatımız için gerekli olmayan, dilin ifade kabiliyeti için uıtiyaç duyulmayan kısımların ve özellikle 'terkip'lerin atılması düşüncesidir. Konuyu, 'lisanın hürriyeti' ve 'tekamüT yönünden ele alan Celal Sahir, bu makale serisinde, dilin sadeleşmesi meselesinde değişikfikirlerletartışmaya katılan; Halil Rüşdi Bey, Kazanlı Ayas Bey, Süleyman Nazif, Ali Nusrat Bey, Hüsevin Cahit Bey, Cenab Şehabeddin gibi isimlerin görüşlerine dair cevabi düşüncelerini dile getirir. "...Fikrim, hiçbir zaman Usanımızı sefil ve üryan yapmak değildir" diyen Celal Sahir, tekâmül etmiş dillerin birbirlerinden kelime alabildiklerini, dilimizde fikri ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar kelime bulunmadığını ve bunun bir eksiklik olduğunu ifade eder ve her milletin dilinin, onu konuşan fertlerin medeniyet ve fikir seviyesi ile doğru orantdı olduğunu belirtir... Serveti Fünun nesli olmasına ve sanat görüşü bakımından 'sanat sanat içindir' ilkesinin temsilcisi olmasına rağmen Celal Sahir'in bu dönemde dilde sadeleşme taraftan olması, aruza karşı hece veznini öne çıkarması dikkat çekicidir. İlk makalede üzerinde durduğu konulardan biri Mehmet Emin'in Türkçe Şiirler ve Abdülhak Hamid'den örneklediği Nesteren'in hece ile yazıldığını özellikle Türkçe Şiirler'de lisanın daha berrak olduğunu vurgulamasıdır. Dilin, birkaç kişinin arzusu ile şu veya bu şekile sokulamayacağı üzerinde duran Celal Sahir, Osmanulığın, milletin değil hanedanın adı olduğunu, dilimizi öbür lehcelerden ayırmak için 'Osmanlı Türkçesi' demenin doğru olacağını belirtir. Dilimızin 'mürekkep'Dİr lisan olduğu iddialarına da karşı çıkarak dillerin basit veya mürekkep gibi bir tasnifle ayrılmadığını söyler ve Arapça ve Farsçadan alınan kelime ve kelime gruplannın dilimizin mahiyetini değiştirmeyeceğini ilave eder... O na göre, 'Müterakki lisanlar'ın hepsi yabancı dillerden kelime almışlardır ancak onlar aldıklan kelimelere 'tamamiyle' tasarruf etmişlerdir, biz ise dini ve sosyal tesirler altında aldığımız kelimelere kendimizi 'tâbi' kılmışızdır... Bu durum dilimizin öğrenimini de zorlaştırmaktadır. Öncelikli gayemiz, bu kelimeleri kendi malımız yapmak, onlan istediğimiz gibi tasarruf ve istimal etmek olmalıdır. Zaten bu milli şuur meselesidir ve bizde milli izzeti nefis uyandıkça bu da gerçekleşecektir. Celal Sahir, "Lisanımız" başlıklı ikinci makalesinde çeşitli tartışmalara cevaben dilimizin zaman içinde zaten sadeleştiğini, Türkce kelimelerin kullanışının gittikçe arttığını belirtir ve asıl bundan sonra çok dikkatli olmamız gerektiğine işaret eder, "Bundan sonra lisammıza girecek yeni bir kelime ancak kat'i bir ihtiyaç üzerine girebilmelidir..." diyerek 'anlaşılmamak' meselesinin yalnız dile bağlı olmadığını belirtir... " Yabana kelimelerin çokluğundan ve bu yüzden hasıl olan anlaşmazlık ile fikirce ve manaca yücefikirlerikavrayamayacak seviCUMHURİYET KİTAP SAYI 528 u n nunyınr w uunwr yeye yükselemeyişten anlamamak ayn ayn o seviyeye yükseltilmcsinin uvgulama kabişeylerdir" diyerek, anlaşilır olmayanın ifaliyeti olmayan bir görüş olduğunu, yapıide mi voksa fikir mi olduğu konusuna dikması gerekenin yerıı yersiz Arapça, Farsça kat çekerek bu ayınmı okuyucunun kültür terkipler kullanılmaması ve Türkçe karşıseviyesinin belirleyebileceğine işaret eder. lıklan bulunan yabancı kelimelerin ayıktnsanın anadilini doğru, güzel ve yerinde lanması olduğuna işaret edilir... Sadeleşme kullanması da kültür seviyesi ile ilgilidir: konusunda ilım ve fen dillerinin tamamen, "Zaten her lisarun kelimatı onu tekellüm edebi dilin ise 'tedricen' sadeleşmesi geeden insanlann seviyei medeniyye ve fikrektiğini ifade eden Celal Sahir in bu üç riyyesiyle mebsuten mütenasip olrnak zaru makalede yer alan görüşleri özetle şu şekilridır... derken bu hususu vurgulamaktadır. de sıralanabilir: Edebi dilin sadeleşmesi konusunda, ede1) Lisanı sadeleştirmek elzemdir. biyatçılarm yeni kelime ve ifade şekillerine 2) Imla meselesini halletmek lazımdır. ihtiyaç duyduğunu belirten Celal Sahir'in 3) Imlanın ıslahı, önce harflerin (hurukendisi gibi düde sadeleşme taraftarı olanfun) ıslahına bağlıdır. Bunun için harfleri lann yanlış anlaşıldıklannı da sezdiren: "Liayn yazmak gereklidir. sanımızda istiklal arayanların onun ne 4) Bu konuda memleketin şair ve yazarArapça, ne Acemce, ne Fransızca, ne de lan seferber olmalı, Maarif Nezareti önceÇağatayca olmasını arzu etmedikleri şüplikle bu meseleleri halletmeve çahşmalıdır. hesizdir... Lisanımızın kendine has bir tav"Biz kendi terkiplerimizden memnunuz rı elbette vardır..." diyerek Genç Kalemve lisanı sadeleştirmek istiyoruz. Başkalaler'den daha önce aynı tezleri savunduklarını taklit etmek arzumuzun haricinden halde pek anlaşılamadıklan serzenişinde dir..." diyen Celal Sahir'in, 1911 yılında Sebulunur. lanik'te Genç Kalemler mecmuasının başlattığı, "Yeni Lisan" hareketini bastan beCelal Sahir, "Lisanımız" başlıklı üçüncü ri kaçınılmaz gördüğünü Türk Derneği makalede de, benzer izah ve teklifler üzeDergisi'nin 1909'da çıkmaya başlayan ve rinde durarak lisan meselesinin bizim için ilk sayısında yer alan beyannamenin 9. hayati bir mesele olduğunu ve Edebiyatı maddesinde ifadesini bulduğu açıklamada Cedide döneminde 'dıı' meselelerinin iki da görüyoruz: yönde önem taşıdığını ifade ederek, "lisanın en kıymetdar süsleri hatta eczayı hüsn "Osmanlı lisanının Arabi ve Farisi lisanü cazibesi" olduklan için asla vazgeçilemelanndan ettiği istifade gayr> münker buyecek derecede önem arzeden Arapçalunduğundan ve Osmanlı Türkçesini bu Farsça kelime ve tamlamalardan vazgeçilemuhterem lisanlardan tecrit etmek hiçbir meyeceği düşüncesi, diğeri ise bunların geOsmanlı'nın hayalinden bile geçmeyecerek duyulanların bırakılıp, kalan kısımlann ğinden, Türk Derneği, Arabi ve Farisi keatılması yani 'bir tasfiyei lisan' yapıiması lımelerini bütün Osmanlılar tarafından kegörüşü olduğunu belirtir. Celal Sahir'e gömâli sühulede anlaşılacak vechile şayi olre dilde sadeleşme anlayışı içinde tam bir muşlarmdan intihab edecek ve binaenatasfiye yoluna gitmek hatalıdir: leyh mezkur derneğin yazacağı eserlerde "Bırtakım kelimeler var ki, biz onlara fil kullanacağı lisan en sade Osmanlı Türkçesi olacakor." hakika her vech ile merbut ve muhtam. Çünkü onlar gittikçe yükselen seviyei meDerneğin periyodik toplantılannda bu deniyye ve fikriyemize göre yeni yeni bazı ilke çerçevesınde dil ile ilgili konular görüşeyleri ifadeye yaramıştır..." şülmekte, çeşitli tartişmalar yapdmakta ve giderek bir çatışma ortamı yaratılmaktaDilde sadeleşmenin yanında olduğunu dır. Celal Sahirde, 5 Ağustos 1326/1910 tavurgulayan Celal Sahir, bunun da bir eğirihinde gerçekleştirilen bir dernek toplantim ve kültür meselesi olduğu üzerinde dutısında şunlan dile getirmiştir: rur. Dilin terâkkisini buna bağlayarak, "Gazetelerin en birinci vazifesi, yazacaklan şey"Derneğimizin geçen haftaki toplantılerin hepsinin mümkün olduğu kadar çok sında Türkçe yazı diünin sadeleşmesi için kimse tarafından okunup anlaşılmasını tebazı sözler söylemiş ve nizamnamesindeki min etmektir. Işte lisanın sadeleştirilmesi islcrin en büyüklerinden biri de bu olan bu noktai nazardan elzemdir... derken, derneğimizin Duna ermek ve herkese Türk"lisanın sadeliğini yalnız gazete makaleleçemizin süs diye üzerine kondurulan yarinde lazım" addettiğinin anlaşılmaması gebana ve iğreti şeylerden kurtulunca daha rektiğini, "bilakis ilim ve fen lisanının da tasevimli olacağını göstermek için bu yolda mamen sadeleşmesi iktizâ" ettiğini de ilave yazılmış örneTkler meydana çıkarmasını vc eder. hele bütün resmi yazılann böyle yazdmasını tekTartışdan konulardan lif etmiştim. Bazı arkabiri de ünla meselesidir. daşlanm birdenbirc dili Celal Sahir, "Imlanın ısladeğiştiriyorum sandılar... hı önce harflerin ıslahına Halbuki bu ilmen imkânbağlıdır. Bu ıslah harflev sız bir şeydir. Dillerin derin ayn ayn yazılmalannı ğişmesinin nelere tabi olteminleoîur diyerek koduğunu bilirim. Bİ2 bunu ile ilgili tartışmalarda gün Türklerin pek çoğu da etkili olur... tarafından kullanüan koCelal Sahir'in, II. Meşnuşma dili ile yazı dili ararutiyet'in ilanından sonra smdaki büyük avnlığı yeni fikirleri yansıtan cde azaltarak ikisini birbirine bi eserler bulunmadığın yakiaştırmaya, böylelikle dan bahseden "Kantı edebiyatımızın, her türlü Edebi'/Edebiyat Yoksulyazılarımızın yalnız birluğu" adlı makalesinde de kaç bin kişinin halledebiaynı konuya değinilerek, leceği bir bilmece olmaedebi eserlerin, dil bakısmdan kurtulmasına uğmından halk seviyesine Celal Sahir Erozan, Türk OH Kururaşacağız. Benim istecüindirilmesinin veya halkın mu'nun kuruculandandır. BİBLİYOGRAFYA • Dr. Nesrin T. Karaca, Celal Sahir Erozan, HayaüDönemi, Eserleri, MEB Yayın lan, Biyografi Dizisi, Istanbul 1993 • Bilge Ercilasun, tkinci Meşrutiyet Devrinde Tenkit 1. Türkçü Tenkit, Türk Kül türünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1995 • Agâh Sırn Levent, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, Türk Dil Kuru mu Yayınlan, III. Baskı, Ankara 1972 • Celal Sahir Erozan, "Lisanımız I", Serveti Fünun, C:37, S:951, s.227230 • "Lisanımız n B , Serveti Fünun, C:37, S:952, s.243246 • "Lisanımız ÜT, Serveti Fünun, C:37, S:953, s.258262 • "Müebbeb Mesele Etrafinda", Hak Gazetesi Edebi llavesi, 26 Nisan 1328/1912 • "Kahtı Edebi", Serveti Fünun, C:37, S.927 • Yakup Kadri Karaosmanoğlu, "Netâyic", Rübap, S.14, 19 Nisan 1328/1912 • Yusur Ziya Öksüz, Türkçenin Sadeleşme Tarihi, Genç Kalemler ve Yeni Lisan HarekerJ, TDK Yayınları, Ankara 1995 ğim yalnız budur." Dernek üyelerinin kendi aralannda bile anlasamamış olduğunu gösteren bu durum kısa bir süre sonra soylu ve doğru bir amaca yönelik bir dernek faaliyetinin, ortamın müsait olmaması yüzünden dağılmasına sebep olmuştur. Yeniden yapılandırma hatta kurma çalışmalan sonuç vermemiş, ancak dil konusunda sürüp gelen tartişmalar başka zeminlerde sürdürülmüştür. Değisik edebiyat ve dil anlayışına sahip kalemlerin bazen saldınya kaçan tartişmalanna, Celal Sahir "Müebbed Mes'ele Etrafmda" başlıklı yazısıyla katıhr. Genc edebiyatçılann yakın zamana dek dunkülere batırmaktan zevk aldıkları iğnelerini sinirleriyle bileyip birbirlerine saldırdıklannı, bu iğnelerin zehirh uçlannda kibir, alay, küçümseme, aşağılama bulunduğunu, hepsinin kendilerininaldı gördüğünü kaydettikten sonra "Müebbed mesele" dediği dil sorununa geçerek; düşünceleriyle değil ama üsluplanyla edebiyatta bir geri dönüş hareketi yapan ve dikkat çekmek isteyen birkaç kişi bir yana bırakılırsa herkesin dilde sadeleşme isteğinde bulunduğunu belirterek şunlan söyler: "Fakat gariptir ki, nivederiyle ve yazılarıyla bu gayeye teveccün eden ekseriyet ayn ayn yollar takip ediyor, birbirini tanımıyor, anlamıyor ve itham ediyor. Bunun misallerini uzaklarda aramaya hacet yok, pek yakından bahsedelim; 'Türk Derneği' edüp lisana aid düşüncelere başlaymca evvela gençleri sade lisana rağbet etmedikleri için muahaze ediyordu. Aynı şençler bir taraftan sade Türkçeye mu'tenz olmakla beraber diğer taraftan şüphesiz üsluplannda dünkü edebiyata nispede pek fark olunacak surette fazla bir sadelik, kalemlerinde Türkçe kelimelere, terkiplerden, manaya boğan alayişlerden azade cümlelere manabbet aşikâr oluyordu. Daha garibi 'Genç Kalemler' intişara başlayup, Usanı fazla yüklerden kurtarmak içün kat'i kanunlar vaz'etmek cesaretini gösterirken bundan başka bir maksadı olmayan 'Türk Derneği' müteşebbislerini lisanı Çağatayca yapmak istemekle itham ediyordu. Ve tesadüfün ne tuhaf bir istihzasıaır ki. hikâyelerinde sadeliğe pek yaklaşarak kalemini herkese sevdiren Yakup Kadri Bey, bu bahse dair yazılan şeylerin en mudhiki olmak şerefiııi ebediyyen muhafaza etmesini temenni ettiğim yeni lisana pek yakın bir üslupla yazılmış son 'Netayıc' isimli makalesindeki'... biz Osmanlıyız ve bu Osmanlı lisanıdır. Istiyorlar ki biz Çağatay olalım ve Çağatayca söyleyelim. Hayır, bu kabil obnayacaktır' cumlesiyle yeni lisan müteşebbislerine aynı isnatta bulunuyor. Makalelerin birinde, evvelce yeni lisan müteşebbislerinin Çağatayca taraftarlığıvla itham ettiği ve kenaisınin tasfiyeciler keikib eylediği iamseleri harekederinde yeni lisancılardan daha makul gören Köprulüzade Mehmet Fuad Bey, bu bahse dair Serveti Fünun'da neşroıunan son makalesinde 'lisanımız mecrayi tabiisini takiben daima sadeliğe doğru ılerlerken ona şimdiden müfrit bir şekıl vermek, iyi veya fena her ne olursa olsun altı yüz senelik bir mahsuli içtimaiye birkaç kişinin keyf ü hayaline göre tebculi mahiyyet ettirmek bence mahzı hayaldir. Istikbalin lisanı Çağatayca, Türkmence kelimelerden âri olduğu Kadar bilüzumu faide elfâzı ecnebiyyeden muarra olacaktır diye biraz da zevkime muvafık surette gelecekten haberler verdikten sonra 'lisanımızın parlak bir istikbale namzed olduğuna ve o tekamüli taiiye hiçbir şeyin ih&J edcmeyeceğine mu'tekidim. Yeni lisan cereyanı sadeliğe doğru mütemadiyyen ilerleyen lisanımızın bu husustaki hatvelerini biraz tesri'den başka hiçbir netice husule getiremeyecek zannediyorum ve iştc bu noktai nazardan, bu yeni cereyanın vücuda gelmiş olmasını muanz, fakat samimi bir nazarı takdir ile temaşa etmektevim...' diye hiçbir zaman şüphe etmediğim bir hakikatı, lisanm velev ki, tedrici surette sadeleşmesi taraftan olduğunu ilan ediyor. Bütün bunlardan anlıyoruz ki, herkes lisanın sadeleşmesi arzusundadır. Ve her noktai nazardan terâkkimizin anahtan budur." • SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle