05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ulusal Kültiip Savası Attilâilhan, 19821983 arasında çeşitli gazete ve dergilerde yayımladığı bir çok yazısindan oluşturduğu "Ulusal Kültür Savaşı"nda, kültür konusundaki görüşlerini açık açık ortaya koyuyor. MUZAFFER UYGUNER ttilâ tlhan, 19821983 yıllarında yazdığı yazılarından oluşturduğu kitabına Ulusal Kültür Savaşı adını vermiştir. Yazılar 10 bölümde bir araya getiriîmiştir. Yazılarda kültür, tarih, uluslaşmak, laiklik, aydın olma ve dil konuları ağırhktadır. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi, kültür sorunu geniş bir yelpazedc clc alınmıştır. Özellikle kültür devrimimiz üzerinde durmuştur. Ona göre, "atatürk Cumhuriyeti için, kültür devrimimiz, 'seciyei milliyemizle ve tarihimizle mütenasip, bir kültür' yaraülmasını öngörüyordu. Buysa, ümmet tarihini ve kültürünü reddetmez; o tarihin ve kültürün içinden, ulusal bir kültür damıtılmasını gerektirir. Oysa înönü Cumhuriyeti'nin istcdiği, 'bu ülkeyi Batı ülkelerine benzetmektir'; bunun için dc, ümmet tarihini ve kültürünü reddedecek, Yunan/Latin kültürüne yaslandıracak 'devşirme' bir kültür taklitçiliğine yönelecektir" (s. 275). Dil sorununun da bu noktadan başlayarak özel ve dcğişik bir önem taşımaya başladığını belirtmiştir. tlhan, yazılarında Atatürk ve tnönü Cumhuriyetleri ayrımını hep belirtmiştir. Yukandaki alıntıda da görüleceği üzere, bu iki anlayışı sürekli olarak değerlendirmiştir. Batııı yapıtların, özcllikle Yunan/Latin klasiklerinin devletçe yayımlanması konusu yazılannda geniş bir yer almaktadır. zısında ele almıştır. Feodal/ümmet toplumunda başat ideolojinin din olduğu gerçeğini de vurgulamıştır. Biryazısında, Kanada'da yapılan UNESCO tonlantısında yetmiş iki devletin delegesinin evrensel bir kültür olamayacağı gerçeğine dcğindiğini de bir yazısında belirtmiştir. Orada, Batıhlann empoze etmeyc çalıştıklan evrensel kültür masalına karşı çıkılmıştır. Kanada'da, "bütün kültürlerin değerce eşitliği ilkesi" önemlc vurgulanmış ve bu hususu belirten karar alınmıştır. Çağdaş kültürü de "ümmet dogmatizminden akılcı kafa kurtarmış"tır. Kültür konusu yazılarda çok çeşitli yönleriyle cle alınıp değerlendirilmiştir. Attilâ tlhan, bu kitaptaki yazılarında toplum kavramı üzerinde de durmuştur. Dediği gibi, "hepimizin özlemi olan tam bağımsız vc tam demokratik toplum" vardır. Ona göre, böyle bir toplum, "hem yatay, hem dikey olarak işleyen, hepsinin tabanı bilimsel bir eleştiriler/karşı eleştiriler/ özeleştiriler sistemidir." Bütün sorun bu durumu yakalayabilmektir. Bunun için de kılavuzumuz akıl, düşüncemizin özgür ve irademizin serbest olması zorunludu. Bunun için belirli bir taklitçiliğe düşmemek gerekir. Batı taklitçiliğine ya da buna tepki olarak şeriat gericiliğinc yönelmemek gerekir. "ulusal kimlık sorunu, ulusal birleşim sorununa; ulusal bilemiş sorunu ise cılkını çıkardığmız 'hamasi' manada değil ekonomik altyapı ve kültürel üstyapının, ulusal olarak şekilleneceği cğrafi ve sosyolojik manada, yurt vc tarih bilin cine bağlı"dır. Ama, dediği gibi, biz bunu becermiş sayılamayız. "Modern Türkiye, geçmiş değerler sistemini elbette koruyacaktır; ama kültür emperyalizmine onıı yenidcn tedavüle koyarak direnemez". Fakat, giinümüzde değişik alanlarda cmperyalizm kendini göstermekte, kürcselleşme olgusu giin gcçtikçe genişlemektcdir. lîmperyalizmin etkilerinden, küreselleşmenin elinden kurtulmak gerekir. Uluslaşmak izlenecek çok önemli bir yoldur. uluslaşmak nedir? sorusuna, îlhan'ın verdifii yanıt şudur: "Sınırlan belli bir iç pazar çerçevesinde, liberal, laik ve demokratik bir toplumun oluşturulması. Bunun yolu nedır? Ulusel demokratik bir devrim". Bunun için de ulusal bir kültür bileşimi zorunludur. Uluslaşmak konusunda, Atatürk'ün'şu sözlerinisöyleyebiliriz:".. artık duramayız, behemahal ileri gideceğiz. Geriye ise hiç gidemeyiz, zira ileri gitmeye mecburuz. Millet vazıhan bilmelidir: Medeniyet öyle kuvvetli ateştir ki, ona bigâne olanlan yakar, mahvcder". 1925 yılında söylenmis bu sözleri unuttuk çoktan. Çünkü, belirttiği gibi, "Ulusallaşma feodal/ümmet kültüründen önce demokratik olanı (yani halkın benimsediğini) damıtmak, değerlendirmektir; Attilâ ilhan, yazılarında DU gerçeği göremediğimizi ve bunu gerçckleştiremediğimizi vurgulamıştır. Kitaptaki yazılarda bunu bize duyurmakta, bizi yazılarıyla uyarmayı istemcktedir. Attilâ ilhan, yazılarında tarih ve tarih bilinci ile dil konularına da yer vermiştir. "Tarih Bildikçe" başlıklı yazısında tarih konusu işlenmiştir. Ayrıca " Anadolu Medeniyetleri" yazısı da tarihle ilgilidir. Bu yazıfarı okurken, tarihin ve tarih bilincinin insam nasıl etkilediğini anlıyoruz. Gerçek tarihimizi, Anadolu uygarlıklarnı böylece bir kez daha anımsamış oluyoruz. Dil konusu da yazılarında ele alınmıştır. Bugün, C^smanlıca sözcükleri söyledikce dılimizin vaktiyle nasıl bir sömürgc dili olduğu bilincine bir kcz daha varıyoruz. Bugün de Batı dillerinden girip günlük konuşmalarımızdabile kullandığımız, tecimevi tabelalarında okuduğumuz yabancı sözcükler bizi düşündümelidir diyorum. Bir zamanlar Osmanlıca olarak andığımız dilimiz bir zaman sonra Tiirkilizce olarak anılabilir. Attilâ 11 han, dil devıimi konusunda tam bir ıızlaşma görüşünde değildir. Dilimize kendi kişiliğini vermek için dil konusu, dil devrimi ortaya atılmıştır. Attilâ !lhan, bu konuda bir doğıu bir de yanlış yatmakta oldıığıına değinmiştir.Ona göre doğru olan şudur: "Ummet toplumundan millet toplumuna geçerken, Türklerin de ulusal diflerini adaması doğladır, hatta zorunludur. Hlbette dillerini bağımsız kılıp bütün özgiinlüğüylekullanmakistcyeceklerdi. Yanlış olan, arapça ve I'arsça'nın Türkçe4yi zaptettiğini sanmak! Kurtuluşu, ne pahasına olursa olsun, bu dillerin kelimelerinden dilimizi arındırmakta görmek". Evet, dil devriminin amacı buydu, budur. Ama, olabildi mi ki, bu amaca ulaşılabildi mi? Evet, diyemcyiz. Halk Dilindcn Derleme Sözlüğü, halkımızın ne çok Türkçe sözcük bilip söylediğini ortaya koymuşturTarama Sözlüğü de eski yıllarda bile yapıtlarda Türkçe sözcüklerin kullanıldığını belgelemiştir. Ama, yazarlarımız tam Türkçeyi kullanmaya pek özen göstermemiş, yabancı sözcükler yanında tamlamaları da yeğ tutmuşlardır. Ona göre, "dil konusunda ilk düzcltilecek yanlış, 20. yüzyıl Türkçesindeki Arap ya da Fars Attilâ tlhan dan 19821983 yazıkrı kökenli kelimelerin bir saldırı sonucu yerleştiğini sanmak yanlışı"dır. Çünkü, diyor, Batılı ülkelerin dillerinde de Latince ve Yunanca sözcükler kullanılmaktadır. Olabilir. Zaten bugün biz de lngiliz ce sözcükleri alıp duruyoruz. Öyle değil mi? demek, biz de Batılılar gibi oluyoruz. Dilimizin Türkçe olacağı mantığı doğru değil mi? Dediği gibi, "Dil devrimi DU mantığa oturur, tarihsel, toplumsal ve diyalektik bir mantıktır bu, geçerlidir de! Onun için ümmet dilinde direnip millet diline geçişe itiraz edenler, yanlış, hamsız, önceden kaybedilmiş, geri birsavın savunuculandır" (s.269). Belirttiği gibi, Atatürk, "ümmet dilinden millet dılini damıtmak gerektiğini" görmüş ve bu yolda adımlar atmış, Türk Dil Kurumu'nu kurmuştur. Değindiği bir çok konu arasında laiklik ve aydın olma konulanna da değinmiştir Attilâ ilhan. Ona göre laiklik, "asd laiklik, dine saygı ve hoşgörüvle bakmıyor, dini toplumsal bir mecDurivet olmaktan çıkarıp bireysel bir vicdan sorumluluğuna dönüştürmeyi gerektiriyor". " Aydınlar Niye Tekliyor?" başlıklı yazısında aydın olma konusuna geniş yer vermiştir. "Yanlış Aydınlar" yazısı da bu konuya ağırlık veren biryazıdır. Ona göre laik aydın olmak gerekir. "Laik aydın olmak, 'komprador aydını olmak değil! önce ulusal bir laik ahlakı kurumlaştıran, sonra bütün davranışlarında uygulayabilen aydın olmak demek! "tir. Attilâ ilhan, bir çok yazısindan oluşan kitapta görüşlerini açık açık ortaya koymuştur. Bu kitapta, adınoa da belirtilcliği gibi, Ulusal Kültür Savaşı ele alınıp irdeîenmiştir. • Ulusal Kültür Savası/ Attilâ ilhan /Bilgi Yaytnevi / 286 sayfa. Aydmoknavelafldik A UNistafmak ve toplum ftrih ve dH konulan BERFIN Abdullah Rıza Ergüven Attilha tlhan, M. Rosenthal ve R Yudin'in Felsefe Sözlüğü'nden şu alıntıyı yaparak konuya aırlık vermiştir denilebilir: "Kültür, tarilı boyunca tuplumda yaratılan bütün maddi ve maııevi değcrler; bu dcğerlerdcn faydalanılması ve bu degıelenn gelecek nesıllere ıletilmesidir" Ona göre, evrensel bir kültürden sözedilemez. Çiinkü, evrensel kültür diye yutturulmaya çalışılan kültür, "Yahudi/1 lıristiyan tabanlı Batılı emperyalizmin, dünyaya evrensel diye, 'cebren ve hile ile' kabul ettirmeye uğraştığı, Yunan/Latin kökenli Batı kültürü", kendi kültürleridir. O bakımdan, evrensel bir kültür gerçeğin ifadesi olmadığı gibi, bizim de o kültürü benimscmemiz sözkonusu olamaz. Bizim kendimize özgii bir ulusal kültürümüz sözkonusu edilmelidir. Belirttiği gibi, "Ulusal kültür, ümmet kültüründcn doğuyar". Bizim de tarihler boyunca gelişen bir kültür kaynağımız vardır, kültürümüzü bu temel üzerine kurmalıyız. Anadolu'da Eti, Bizans, Selçuk ve Osmanh dönemlerinin ortaya koyduğu durumlar unutulmamalıdır. Zaten, Atatürk de "ölünccye kadar, ulusal bir kültür bileşimi yandaşıydı, ülkeyi, 'yabaneı kültürlerin tahıip edici neticelerinden' korumak istiyordu". Bu kültür tartışmasını bir çok yaCUMHURİYET KİTAP SAYI 470 Kültür sorunu TARİH BOYUNCA CÖK NESNELERİ Abdullah Rıza Ergüven TARİH BOYUNCA GÖK NESNELERİ UFO Kil;ıpçıl;ıı d;ı BERFIN BASIN Y AYIN vcTIC. LTl). ŞTI. Cağaloğlu Yoku^ı. I vrcn Han, K a f i , No: 56 s CajSaloflu 4440hlanbul Tel: (0.212) S H T) CK) Fax: 512 37 20 SAYFA 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle