05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

F.rhan Bener, "Oyuncu'daki Romancı Kerim Turgut'la aramızda benzerlikler var. Ama bu beninı otobiyografim değil" diyor. Bütün yazarların hcmen bütün yapıtlarında kendilcrinden esintiler bulunabileceğini, önemli olanın, gcrçekler, düşler vc tasanmlar arasında bir bileşim, bir kurgu kurabilmek olduğunu befirtiyor. 1987'de yayımlanan "ürtadakiler" 1938'lerden 1980'li yıllara uzanan kapsamb bir dönem romanı. ürta sınıfın çeşitli katmanlarından birçok kahraman yer alıyor bu romanda. Muzaffer Buyrukçu, bu romanı için Bener'e orkestra şefliği sanını uygun görüyor... Dyaroyalgl Erhan Bener, fildişi kulesine kapanıp yazanlardan değil. Komanlarında, öykulerinde mizah, hüzün, duygu yoğunluğu, nostalji, toplumsal eleştiri ana ekseni okıştııruyor. Sözcüklerin sağladığı olanaklarla biçemle görselliğe ulaşmakla kalmıyor, ncredeyse bir senfoninin sesini de duyuruyor okur. Renk, devinim, ses, görüntü, resim, müzik, lotoğraf bir bütünü oluşturuyor onun öykü ve romanlarında: Yaşa mın kendisini. • Sürekli biçim ve anlatım arayışı içinde bir yazar Erhan Bener. Anlatımda çeşitli lik en önemli özelliği belki de. Erhan Bc ner anlatılarında sanatın tüm dalları tarafından kucaklanan okur "BiJgi çağındaErhan Bener'in ilk öykü kıtabı sanat yız", diye bir sesin kulaklarında çınladı yaşamınm 47. yılında yayınlanan "Aşkı ğını da duyumsuyor. Ancak hepsinin üzcMuhabbct Sevda". Son günlerdc öyküsü rinde şiirsel bir anlatım. Şiirselliğin bir TRT tarafından televizyon için filme alınyazın yapıtında bulunmasının özellik demış bulunan Aşkı Muhabbet Sevda ilc ğil zorunluluk olduğuna inanıyor... OkuBener, 1992 Yunus Nadi ve Haldun Tayucu, Erhan Bener'in her yapıtında yapıtın kendi atmosferine bağlı olarak oluşan rengini, kokusunu, hissediyor; keyifle soluyor. Ve derinlerde belli lıelirsız ama durmaksızın çalan aynı klasik müzik parçasını duyumsuyor. 1 ler yapıtta o müziğin üzcrine kat kat yeni, farklı motifler ekleniyor, müzik larklılaşıyor gerçi... Ancak o (lerindeki klasik müzik cümlesi dip ten akan bir nehir gibi kıtapokunupbittikten sonradaokurunbellcErhan Bener. flldlsl kuleslne kapanıp yazanlardan değil. Romanlarınğinde çalmaya devam da, öykulerinde mizah. hüzün, duygu yoğunluğu, nostalji. topiumsal ediyor.* elestlri ana eksenl oluşturuyor CUMHURİYET KİTAP SAYI 470 1979'da, tiyatıoya ılgi duymaya başlayan Bener'in ilk oyunu "Hızır Doktor", Muhsin Ertuğrul Ödülü'nii alanlar arasında yer alıyor. îstanbul Şehir Tivatrolarıyla Devlet l'iyatrosu tarafından başarıyla sahneleniyor. 1983'te Bener'in anıöykü kitabıncfan sahneye uyarladığı "Bürokratlar" oyunu, Ankara Halk Tiyatrosu'nca 300 defadan fazla sahneleniyor. 1984'te bir halk masalından csinlenerek "Şahmeran", yine A.H.T. tarafından bütün hazırlıkları yapılmışken, başoyuncusu ve yönetmeni Erhan Yücel'in bir kaza sonııcu beklenmedik ölümüyle sahneye konulamıyor. Aslında Erhan Bener'in bütün yapıtlarının, sahneye ve şinemaya uyarlanabilecek bir yanı var. "Ölü Bir Deniz" romanı Atıf Yılmaz tarafından filme alınıyor, başrolleri Türkan Şoray ve Rutkay Aziz paylaşıyor. "Yalnızlar" TRT tarafından dokuz bölümlük bir dizi halinde TV'ye uyarlanıyor. "Böcek" romanı ise Ümit Elçi tarafından şinemaya uyarlanarak Altın Portakal ödülü alıyor. "Böcek"in kahramanı Başkomiser Recai Bey, aktif görev den uzaklaştarılmış, her şeye nefret yüklü, çevresindeki herkesi bircr böcek gibi görüp, onlan czmeyi isteyen bir adam. Recai Bey'le karşılaşmasını şöyle anlatıyor Erhan Bener: "12 Eylül sancılı bir dönem. Cençlcr kamplara aynlmış, birbirlerini öljdürüyorlar. Ben o günlcrde Üniversite Öğrencileri Velileri Derneği ikinci başkanıyım. Gençleri koruyup kollamak için, emniyet, vilayet, bakanlık dolaîjip duruyorum. Bir gün bir haber geldi, içlcrindc oğlumun da bulunduğu bir grup Up fakülteli genci polis sudan bahanelerle gözaltına almış. Karakol karakol gezip neredeolduklarını aradım. Baktım, birinde parmaklıkların arkasına kızlı erkekli yüz kadar genci koyun istifi gibi yığmışlar. Bir komiser deonlara bağırıp küfrediyor. çok üzüldünı, ben de ona bağırmaya başladım, 'I ladi beni dc al içeri!' diye. Ncyse sağa sola basvurdum, o gece çocuklarserbestbırakıldı. Ancak o komiser beni o kadar etkilemiş olacak ki "Böcek" romanını üç ay gibi kısa bir sürcde, bir solukta yazdım!" ner Öykü Ödülleri'ni kazanıyor. Kendisini kanıtlamıs bir romancı olarak üstelik de hayli gecikmeli sayılabilecek bir zamanlamayla, öykü kitabı yayımlaması, kimilerine göre bir riski göze almak sayılabilir. Ama Erhan Bener bir riskten söz etmenin yanlış olduğunu düşünüyor. "Ede biyat, öyküsüyle romanıyla şüriyle bir bütün çünkü" diyor.. "Temelde dil, anlatım, kurgu, daha doğrusu bileşim olayı... Yazarın kcndini hangi şekilde ifade edeceği de o anki durumuna bağlı olarak ortaya çıkan, belirlcnen bir durum. Ayrıca bütün DU dil ürünleri iç içelik dc taşıyabilir, birlikte de kullandabilir." Bener'in ilk üç öykü kitabıyla üç önemli ödüle değer görülmesi onun bir riske girmediğini kanıtlıyor zaten. Erhan Bener'in, Ikinci öykü kitabı "Gece Gelen Ölüm" daha çok fantastik ögelere yer veren bir kitap. Özellikle "Falcı' ve "Biobot" öyküleri, günümüze göndermeler yapan eleştirel birer kara güldü rii örneği. 1995'te daha duru bir anlatımla kaleme aldığı üçüncü öykü kitabı "pünbatımı Öyküleri" 'Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü'nc değer görülüyor. 1996'da yayımlanan dördüncü öykü kitabı "Denizaşırı Öyküler"debu kez, Amerika'dan Hindistan'a, tsrail ve Iran'dan bütün Avrııpa başkentlerine kadar yurtdışındaki görevleri sırasında dolaştığı ülkelerdeki gözlemlerindcn yararlanarak yazdığı öykülere yer veren Erhan Bener'in, Remzi Kitabevi'nce yayımlanan son öykü kitabı" Yaralı Aşklar" çok satan kitaplar listesinde yer alıyor. Tiirkân Şoray ile Kadir înanır da, Bcner'in "Yaralı Aşklar" öykü kitabında yer alan "Yataklı Vagonlar Mabudesi"ni çevirmek için hazıruk yapıyorlar.Öykülerinde de renktcn, devinimden, sesten ustalıkla yararlanıp görselliğe ıılaşmayı başaran Ernan Bener, sözcüklerin sağladığı olanaklarla, biçemle, tüm öteki sanat dallarını öyküleri için neredcyse seferber ediyor.. Akıcılıöın sürekli kılındıfiı, gerilim boyutunun korunduğu pck cok öyküde okur polisiye bir boy utla da karşılaşıyor... Bir bulmacayı çözmenin kcyfini yaşıyor. Ahmet Emin Yalmari'dan "Yarının Türkiyesine Seyahat" Köy Enstitüleri'mizi tanıtan bir ilk vanıt Ahmet Emin Yalman'ın Enstitüleri tanıtan "Yarının Türkiyesine Seyahat" kitabı bir coşkunun, bir sevginin, ilginin ürünü. Doğruuan gözlemlere, izlenimlere, yaşantılara yaslanarak yazılmış. Enstitülerin gürlediği yıllarda yayımlanmış ilk yapıt. Onu okurken, Enstitülerdeki havayı soluyabilirsiniz; ilk sıcaklığı, canlılığı içinde tanıyabilirsiniz o özgün eğitim kurumlarımizı; siz de umutlar, düşler güzclliğindeki yarının Türkiyesi'ne açılabilirsiniz. MEHMET BAŞARAN ırklı yıllartla Köy Enstitüleri kurulurken; Ikinci Dünya Savaşı'nın en zor koşıılları içinde boz kırlar suya, ışığa kavuşturulurken Enstitülerine gelmckten, o Kurtuluş Savaşı coşkıısunu yaşamaktan mutluluk duyan bir gazeteci, yürekli bir aydındı Ahmet Emin Yalman. Enstitüleri tanıtan Yarı nın Türkiyesine Seyahat böyle bir sevginin, ilginin ürünüdür. Doğrudan gözlemlere, izlenimlere, yaşantılara yaslanarak yazılmıştır. Enstitülerin gürlediği yıllarda yayımlanmış ilk yapıttır. Onu okurken, Enstitülerdeki havayı soluyabilirsiniz; ilk sıcaklığı, canlılığı içinde tanıyabilirsiniz o özgün eğitim kurumlarımizı; siz de umutlar, düşler güzelliğindeki yarının Türkiyesi'ne açılabilirsiniz. Kafanızdaki sorular, somut yanıtlara kavuşur. Büyük eğitimci tsmail Hakkı Ton;uç'u, Köy Enstitüleri'ni en iyi anlayanardan biridir Yalman. Türkiye'nin aydınlık geleceğini görür bu atılımda. Enstitüleri Türkiye'ye, dünyaya tanıtabilnıek için çırpınır. Daha sonra saldırı, yıkım yıllarında bir Enstitülü gibi acı çeker. Yalman, 'Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim' adlı oylumlu yaşamöyküsünde dc yer verir Enstitülere: "Manevi oğlum Muhiddin Yaman: 1 lele Arifiye, Çihcler ve Hasanoglan I7,nstitülerine sık sık gidiyor, yeni alcıncıların âlemiyle kaynaşıyordum." K Î Arifiye'yi ziyaretinden birinde, Bolu'nun Kıbrıscık bucağının Karacaviran köyünden Muhiddin Yaman adlı öğrenciyle tanışır. Zeki, pırıl pırılbirköy delikanlısı. Müdürden izin alarak, onu Istanbul'da evinde bir hafta konuk eder. Bir baba oğul yakınlığı doğar aralannda. Altıyıl sonra bu kez de Muhiddin, köyündeki çalışmalarını görmek üzere Yalmanları Karacaviran'a çağırır. Muhiddin daha sonra Kıbrıscık İlk Eğitim Müdürü olur. Kemal ve Ahmet Emin adlı manevi torunlarını görmek üzere Yalmanlan gene çağırır: Muhiddin'in olgun bir eski Bektaşi olan babası lsmail. Yalman'la tanışırlar. Baba der ki: "Benim oğlum senin manevi oğlun ol duğuna göre, izin ver de Tunç da benim manevi oğlum olsun. Kendisini çok sevdim ve takdir ettim. Biz de kardeş olalım." Görüldüğü gibi Ahmet Emin Yalman, bir Enstitülü babası, Tunç da bir Enstitülünün kardcşi... 1965 yılında Tuzla Halkeğitimi'nce açılmış bir hahcılık kursunun bitirme töreninde karşılaştım Yalman Babavla. Tören, görkemliydi. lri kıyımlardan biri bırakıp biri alıyordu mikrofonu: "Kalkınmaaa!.. Muasırmedcniyceet!.. Şanlı tarihimiz... Toplum kalkınması... Kalkınmanın öncüleriii!" OIup bitene akıl erdircmeyen köylü ana babalar, ezilip büzülüyordıı bir köşede. "Nasıl Üstad" dedim, beğendiniz mi yapılanları? Yarının Türkiyesine Seyahat'in neresine gelmişiz dersiniz? O büyük atılım nerde, bu karikatür bozuntusu.nerde!.." Üzgündü o da. I lakkı, büyük adamdı dedi, yazık cttiler. Tunç Yalman bir Enstitülünün, yani bizlerin kardeşi, babası gibi yakından tanıyordu Enstitüleri. Bir 17 Nisanı bera ber kutlamıştık Hasanoğlan'da, konuşmalarımızı yaşadıklarını yazmıştı gazcte sine, ikinci baskısını onun ilgileriyle gerçekleştirmiştik Yarının Türkiyesine Se yahat'in. Yarının Tiirkiyesini, Kııvayı Milliye günlerinin inançlılığıyla tanımak isteyenler çoğalınca, bu kez Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakh'na düştü iş. Ahmet Emin'in oğlu, Kıbrıscıklı tsmail Yaman'ın manevi oğlu, Vakfın da doğal üyesi sayılmaz mıydı? Ahmet Emin Yalman'ı saygıyla anıyor, Tunç Yalman'a bize bu olanağı sağladığı için teşekkür ediyoruz. Elbet, yapıtın 1944 basımı esas alındı, bu baskıda dili biraz günümüze uyarlandı. Ayrıca yapıta Yalman'ın 1937'de Kül tür Bakanlığı Dergisi'nde yayımlanmış bir yazısı, altmışlı yıllarda aynı konuda yazılmış iki yazısı ile, "Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçird'klerim" adlı ya şamöyküsünden Enstitülere ilişkin bir bölüm eklendi. Yarının Türkiyesine Seyahat, yarının Türkiyesiyle ilgilenen hcrkesin okuması gereken bir kitap... • Yarının Türkiyesine Seyahat / Ahmet ILmın Yalman / K<iy Y.nstiti'dcn vcÇagdaş Egittm Vakfı / 224 s. SAYFA 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle