Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
manları sizler ve bizler gibi sıradan insanlar olan kişilerin öykülerini, bir tatlı mıısiki gibi dinleyecek vc sanıyoruz ki; o insanları sizler dc bizim kadar seveceksinı/. Perilerin Şarkısı/Michael Kahlmeier/Çeviren. Atılla Ihrhn/Ynrt Kttap Yayuı/lS6 s. Ödipus Komplcksi, Aşil Tandonu, Tanralos cziyetleri, Troya Atı, ya da başka bir deyişle Danao I lediyesi gibi kavramlar, hemcn herkesin kulağına çarpmıştır. Fakat bu kavramların söylence ve hikayelerini hangimiz biliriz ki? Batı kültürünün temelleri olan Eski Yu nan Mitoloiisi'nin harika hikayeleri kimin aklında hulunur? Bu hikayclcrin birçoğunu Homcros aktarmıştı bize, Köhlmeicr'in 1 lomeros'u ise kendi kafasının içinde bulunmakta. Mitoloji söylencelerini bize yeni baştan anlatıyor, hcm de Gustav Schvvab'ın yüz elli yıl öncc yaptığından bambaşka bir şekilde. Antik ozanlar gibi ketıdisini olayların akısına bırakıyor. Batı Dünyasrnın çocukluguna ait düşündürücü, etkilcyici vc sıkça acımasız hikayelerini bizc akıcı vc rahat bir üslupla anlatıyor; Europa, Kral Minos ve Boğa, Ödipus, Sphinks, Delphi kenaheti, dünyanın ve tanrıların yaradılışı, Troya Savaşı ve kahramanları, Odysseus'un gezileri ve diğerleri. Bu kitap ORF'de büyük beğeni ile dinlenen ve CD olarak da büyük başarı kazanan bir programdan yola çıkılarak hazırlanmış. Giil Parmaklı Şafak/Michacl Köhlmeier/Çeviren Atılla Dmm/Yurt Kttap Yayın/2 İ2 s Michael Köhlmeier, Avusturya Radyosu'nda yaptığı bir dizi program ile, antik çağların o çok eski sözlü anlatım geleneğini büyük bir başarıyla tekrar hayata geçirmiştir. F.limızdeki kitap ile okuyucuya antik mitolojinin şöhretli neşeli savaş hikayeleri örnek teşkil cden antik söylencelcrin cn şönretli kahramanı Herakles'in yanı sıra, Tufan Efsanesi'nın Yunan varyasyonu, Argo Gemicileri'nin maceraları, Jason ve Me dea, Troya şehrinin çöküşü ve Troya'nın hayatta kalan tek kahramanı Aeneas'ın hikayesi. Michael Köhlmeier, kendine has tarzıyla bu çok eski hikayelere yeniden yaşam vermeyi başarmış. Aşk ve Uyku/M/c7w7 Köhlmeıer/Çevircn: Atillcı Di~ rtm/Yurt Kitap Yayın/22İ y Psykhe güzelliğ'inin lanctini ne zaman hissetmeye başladı? Danaos Kızları işledikleri cinayetler yüzünden nasıl bir cezaya çarptırılmışlardır? Yedi Kapılı Tnebai nasıl düştüi' Thcsaus Yeraltı Diinyası'ndan nasıl kıırtuldu? Michael Köhlmeier, bu kitap ile Antik Çag* Söylenceleri'ni yeni baştan anlatnıak gibi zorlu bir teşebbüsü noktalamıştır. Bıınu yaparken çaölar önccsindcn kalan konudan konuya atlamaya ve nikaye yaratmaya dayalı anlatım geleneğini yeniden canlandırmaya çalışmıştır; çünkü söylenceler donmuş kalıplar içindeki tarihsel rnalzemeler olarak değedlendirilemezler, anlatıcının yaşam soluğuna ıhiyaçları vardır. Antik mitolojide yaptığı görkemli ve neijeli gezintiler, klasik söylenceleri olması gereken yapılarına kavuşturur: Dünya edebiyat tarihinin yaşam ve ölum, şımarıklık, kıskançlık ve dostluk üzerine anlatılmış en zcka dolu, en neşcli ve en mantıklı hikayeleri. Mctrenin Icadı/'Denı\ Cıuedj/Çevtren: Zübrc llkgelen/Kahalcı Yayınevı/Î35 s. 25 llaziran 1792 giinü iki astronom, Jean Baptiste Dclambre ve Pierre Mechain, Paris'ten yola çı karlar. Yasama Meclisi'nce evrenst1 bir uzunluk ölçüsü birimi sapı .ımakla görevlcndirilmişlerdir. (.ondorcet bu birimi "Bütün I lalklara Bütun Zamanlara" adaıııak niyetindedir. İki astronom dan biri Dunquerque'e öteki Barselona'ya gider. Bu iki kent arasıtıdaki boylamı bir karış sektirmeden ölccceklerdiı. Aıııa devrim atcşivle yanan Fransa'da bu hic de kolay olınayacaktır. İki fıılgını bir çan kulesinden l)iı lıisar SAYFA 22 burcuna, bir şatodan bir dağ doruguna sürükleyecek olan bu bilim seferi, acıklıyla gülüncün bir araya geldiği yedi yıllık şaşırtıcı bir destana dönüşür. Frankfurt Oku\u/Phıl Slatcr/Çeviren: Ahmet Özdvn/Kabala Yayıncvi/295 f. Frankfurt Okulu terimi yaygın, ancak savruk bir biçimde hem de o/gül bir tonlum teorisini belirtmek ıçın kullanılagelmiştir. Frankturt Okulu'nun en radikal Frankfuri olduğu kuruluş yıllarını ele alan Okulu bu kitap Max Horkheimcr, Theodor W. Adorno, I lerbert Marcuse ve Erich I'romm'un eleştirel toplıım teorisi sorununa katkıları üzerinde odaklanıyor. Wilhelm Rcich, Karl Korsch, Walter Benjamin ve Bertolt Brecht'in eleştirilerinin ışığında, Frankfurt Okulu'nun toplumsal olaylara yaklaşımında kurampraksis bağının kopma nedenleri irdclenirken aynı zamanda Weimar Âlmanya'sında faşizmin yükselişi, 1%0'ların oğrenci hareketinde Okul'un oynadıgM rol ve Marksist ekonomi politikle olan ilişkisi de inceleniyor. Nietzsche Üzerine/GVo^ci Bataille/Çevtren • Muhaddcr Yakupoglu/Kabalct Yayınevı/210 s. Kant'tan beri hiçbir filozof Nietzche kadar modern düşünceyi j r edagojiden sanaNietzsche etkilememiştir. lelseıeye bütün ta, edebiyattan Üzerine alnlarda halen vanıtı kesin verilememiş sorular nırakmıştır Nietzsche. Bataille de yaşamını allak bullak etmek pahasına Nietzsche'nin sorvılarının izini sürüyor ve bunlara yenilerini ekliyor. Bir düşüncenin içkinleştirilmesinin mükemmel bir örneğini verirken, bir yandan da Nietzsche hakkındaki yanlış anlamaları yorumlııyor. Rüya Sakinleri//m Murdncb/Çevırcn • Handan Akdemtr/Ayrıntı Yayınları/281 \. Irish Murdoch yine felsefeci yazar kimligiylc çikıyor karşımıza. Ronıantıa ele aldıgı aşk, raslantı, gerçeklik gibi temel konular kimi zaman kurmacanın dokusu içinde erinıiş olarak, kimi zaman da üstünde yüzen bir çiçek demeti gibi yoğun bir halde sunuluyor. Olüm döşegindeki ihtiyar Bruno büyük bir kaygıyla gecmişini ve bugününü düşünıirken hayatı yeniden vorumlama noktasına gelir. Sürekli gerçckliği sorguiar. Yaşamısj olduğu pek çok şeyin bir rüya olduğunu, aslında hayata hiç dokunmamış oldufiunu keşfeder. I ler şey bir rüyadır ve herkes bir başkasımn rüyasında var olmaktadır. Bruno düşüncelerini geliştirirken çevresindeki insanlar da kurlaşmadan aşka kadar çeşitli ilişkiler içine girerler. Bazen beklenmedik bir biçimde bir uctan bir uca savrulup yer değiştiriler. Yazar, benmerkezci yapıları yüzünden orekini "ıskalayan" ve bunun için de sık sık yanılan; sözde aşkı ararken başkalarını nesne olarak gören karakterler aracılıgıyla insanın iç ve dış dünyasındaki bocalamalarına ve buradaki bir ahlak anlayışı eksikliğine dikkat çckiyor. Sözgelimi bir aşk ilişkİMnde insanın işleyebilece^i en büyük suçıın belki de karşısındakinin daha fazla sevmesine izin vermesi olabileceği söylenirken tartışmayı açılan yarı örtülü soru cevaplar da var: Yürümeyen ilişkilerde sorun "doğru kişi" soruhu mu? Insanların anlayışlarına göre feılıktan kılıga giren bir tanrı hangi durumlarda yararlı olabilir? Aşk amaç mıdır, yoksa...? Roman yer yer sinematografik atmosferlerle, yer yer de felsefi diyaloglarla örülmüs. Bazen bir dramın ya da gülmecenin, bazen de bir fikrin peşindcn sürükleniyoruz. Her iki durumda da sürükleyici ve canlı bir roman. Postmodernizmin Yanılsamaları/'/i'rrv Eagleton/Çevircn Mehnıct Küçiik/Ayrıntı Yayuıları/165 s. "(îirdabına kapıldı^ımız ulusaşırı kapitalizm çağını kavrayabilmek için başvuıabilecegimiz söylenen postmodeın düşiince tarzınrn birçok tııhaf ve çelişkili boyııt barındırılıgını seziyorduk... Bu tuhaflığın en belirgin ö^esi, temelde Aydınlanmacı tikirlere yönelik eleştirilcrden kaynaklanıyoıdu. T'ıım bilimsclcilik, teniflcılik, evrenselcilik, totalite, özdeş düşünme, o/erk ve birleşik özne ve ben/erlerine yönelik eleştililer büyuk ölçüde yabancısı oldugunnız teıimlerfe eleştirilerin içeriklerine hiç yabancı değildik. Ama nedense, bu elcştirilerden öncelikle sosyalistler gocundular. Oysa... Burjuvazinin Fransız devrimiyle taçlandirdığı özgürlük, eşitlik, kardeşlik ideallerinin verili toplumsal düzenlemeler çerçevesinde gelişemeyecegi iddiasıyla modern uygarlığa başkaldırı bayraâını açan bizdik. "lnsan"ın bir burjuva soyutlaması olduğunu ortaya koyarak somutun, dııyumlu rikelliğin halckının verilmesi için teorikpolitik mücadelelere girmiş olan yine bizdik. Insanlığın evrensel özgürleşimini isteyen idealin hangi somutİuklar bağlamında gerçek kılınabileceğini araştıran ve bu uğurda destansı mücadelcler başlatarak hayatlarını ortaya koyanlar bizlerdik. Bir yandan geçmişin tüm dcğerlerini önüne katıp süpüren bir toplumsal düzenegi tüm dünyada egemen Kilmaya çalışırken, öbür yandan huzur vc garantilerden vazgeçmek istemeyen burjuvazinin yarattığı vahşeti tüm karmaşıklığıyla analiz eden ve bu gerçckliğin yarattığı ucuruma gözlerini kırpmadan bakan bir gelenekti bizimkisi. Flverişsiz, hatta teorik olarak imkansız koşullar altında inşasına girişilen sosyalizmin sonuçta bürokratik bir devlet aygıtına dönüşüp taşlaşmasına ilk isyan edenler de yine bizim geleneğimiz içinde yer alan devrimci teorisycnler ve militanlardı. Oyleyse, nasıl oluyordu da postmodern düşüncenin eleştiri oklarından öncelikle sosyalistler gocunuyordu? Rasyonalist, pozitivist vc pragmatist bir Aydınlanmacılıöı savunma görevi niçin sosyalistlerin omuzlarına yıkılıyordu? Tıpkı eski ustalan gibi, gelişkin ve incelikli bir felsefi söylem karşısında afallamayacak kadar bilgili vc inançlı bir sosyalist olan Eagleton, o ironik ve yergici üslubuyla postmodernizmin çelişkilerini temel başlıklarıyla sergilerken neyin yolunda gitmcdiğini gösteriyor bizlere. Marksist düşüncenin postmodemizmle alıp veremediği ne varsa hepsini tek tek sergilerken, karşıtlarının hakkını vermeyi de bir an olsun ihmal etmiyor. Düşmanlarının kolayca yere serebilmek için karikatürleştirdig'i Marksist cnişiincenin gücünün hem ruhuyla hem lafzıyla sergifendiği elimizdeki kitap, Marksizmin postmodern düsünce tarzıyla yürüttügü hesaplaşmanın en önemli aşamalarından birini temsil ediyor." deniyor kitabın arka kapağında. Kabuk Adam//l.v/; Erdoğan/Adam Yayınları/141 s "Size Kabuk Adam'ın öyküsünü anlatacağım, tropik bir adayı, cinayet ve işkencenin, şiddetın bataklığında filizlenen bir aşkı, içinde yetistiği toprak kadar acı dolu bir aşkı anlatacağım. Çıldırtıcı gücünıı snnıına dck yaşanmayan arzulardan, en gizli hayallerden alan bir tutkuyu, ölümle yaşamın smırında kurulan mucizevi bir dostluğu ve bütün yıkımların nedeni olan korkuyu, insanın en temel özelliği olan korkusunu, alçaklığını, umutsuz yalnızlığını... Tropiklerde, o gözden ırak adada öğrendim ki, cennetle cehennem iç içedir, ancak bir katil bir peygamber olabilir, ve insan bir başkasına, aynı karabüyü ayinlerindeki gibi, dönüşebilir, çünkü insanm tam zıddı gene kendisidir." diyor Asıl Erdoğan. Issız Dönme Doiap/Hnis Batur/Yapı Kredi Yayınla rı/174 s Enis Batur yazı verimlerini hızla çoğaltıyor ve kitaplaştırıyor. "Issız Dönme Dolap"Enis Batur'un en yeni kitabı ve içbükey dcnemelerini biraraya getiriyor "Yüzüm aslında hangisidir? Daha çok hangi çehreme, çehremde oturmalıyım? Ote yandan, herkes başka bir yüz arayabilir yüzümde, aramıştır, arayacaktır. Kaybolurken bulunuyordur asıl yüz. Böbürlenen, ufalan, diz çök, hiç oturma, farketmez. Sen kendi dağınık hikayensin. Bütün harflerimin ortasında böyle dolanıyorum. Bir vüksekte, ipin üzerindeyim, sanıyorum Rir, yerde, sürünüyorum. İki doğrtınun arasında paramparça, ama sürekli, yol uzuyor." içbükey bir dökümün "içtcn" dolambacında ve söziin bütün uçlarında dolaşmak ısteyenler için reddedilmesi gııç bir davet • CUMHURİYET KİTAP SAYI 466 Postmodernizmin ya da pek tanımadığımız bir söylem tarzıyla dile getirilse de, yamlsamalan